Başı Açık Rektör Üniversite'ye Giremez!
Kamusal alanda başın şapkayla örtülmesi kanununa uymayan rektörler için ikna odaları kurulmalıdır. Yusuf Tanrıverdi'nin yazısı...
Başı açık rektör üniversiteye giremez / Yusuf Tanrıverdi
Sivil Anayasa tartışmalarının yaşandığı şu günlerde, rektörler anayasa tartışmasını başörtüsüne indirme telaşını içine girdiler.
Laikçiliğin arkasına sığınarak, sanırız darbeyle kazandıkları “YÖK KRALLIĞININ” ortadan kaldırılarak, yeni anayasayla birlikte üniversitelerin özgürleşmesinden ve böylelikle de imtiyazlı konumlarını kaybetmekten korkuyorlar.
Bazı öğrencilerin başı örtülü olmasının üniversiteler için bir tehdit oluşturacağını ve çatışma ortamına sürükleneceğimizi ısrarla vurgulayan rektörler aslında “cambaza bak cambaza” oyunuyla gerçekleri örtmek istiyorlar.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına bakıldığına “başı açıklık” değil aksine “başı kapalılık” esastır.
Kamusal alanda devlet memurlarının ve müstahdemlerinin başlarının kapalı olması esastır.
28.11.1925 tarihli 671 sayılı Şapka Giyilmesi Hakkındaki Kanunun 1. maddesi TBMM azalarının, memurların ve müstahdemlerin kamusal alanda başlarının ne durumda olması gerektiğini çok sarih bir biçimde ortaya koymuştur.
671 sayılı kanunun 1. maddesi: “TBMM azaları ile idare-i umumiye ve mahalliye ve bilumum müessesata mensup memurin ve müstahdemin, Türk milletinin giymiş olduğu şapkayı giymek mecburiyetindedir. Türkiye halkının da umumi serpuşu şapka olup buna aykırı bir alışkanlığın devamını hükümet men eder.” diyerek kamusal alanda kamu görevlilerinin başlarının kapalı olmasını ve başlarını kapatacakları nesnenin de şapka (serpuş) olduğu hükmünü koyar.
Başörtüsünü yasaklayıcı hiçbir kanun maddesi yokken, rektörler kendilerini adeta “kutsal şövalyeler” görerek imtiyazlı durumlarının da kışkırtmasıyla olmayan bir yasağı yasak haline getirmeye çalışırken, diğer yandan kamusal alanda memurun başının şapka denen nesneyle örtülü olmasını zorunlu kılan kanun maddesini yok sayarak başları açık bir şekilde kamusal alanda bulunma suçu işliyorlar. Hâlbuki ruhunu darbeden alan bir kurum olan YÖK’ün başında bulunanlar yine bir darbe ürünü olan mevcut anayasaya ve kanunlarında belirtilen yasaklara uyma konusunda örneklik derecesinde titiz olmaları gerekir.
İKNA ODALARI KURULMALI
Kamusal alanda başın şapkayla örtülmesi kanununa uymayan rektörler için ikna odaları kurulmalıdır. Odalarda hukukçular ve psikologlar görev almalı. Rektörlere üniversitedeki pozisyonlarının kendilerine diledikleri gibi hareket etme yetkisi vermediğini, cumhuriyet içinde cumhuriyet, devlet içinde devlet olamayacağı, kendilerinin yasaların üzerinde olamayacakları belirtilerek kanuna uymaları yönünde rehabiliteye alınmaları gerekir.
Kanuna uymadıkları sürece rektörler, öğretim üyeleri ve üniversite çalışanları üniversiteye alınmamalıdırlar. Hakkında yasaklayıcı bir kanun maddesi olmayan başörtüsünü üniversitelerde yasak haline getirip “gücüm yetiyor yaparım” diyerek bulundukları makamları ve ellerindeki yetkileri kanun dışı uygulamalar yapmak için kullananların kanun dışılıklarına son verdirilmeli ve kendileri için geçerli olan yasaklara uymaları sağlanarak üniversitelerde oluşturdukları tehdit ve gerilim ortamı yerini hoşgörü ve barışa bırakmalıdır.
Yusuf Tanrıverdi, Öğretmen-sen Genel Başkanı
Sivil Anayasa tartışmalarının yaşandığı şu günlerde, rektörler anayasa tartışmasını başörtüsüne indirme telaşını içine girdiler.
Laikçiliğin arkasına sığınarak, sanırız darbeyle kazandıkları “YÖK KRALLIĞININ” ortadan kaldırılarak, yeni anayasayla birlikte üniversitelerin özgürleşmesinden ve böylelikle de imtiyazlı konumlarını kaybetmekten korkuyorlar.
Bazı öğrencilerin başı örtülü olmasının üniversiteler için bir tehdit oluşturacağını ve çatışma ortamına sürükleneceğimizi ısrarla vurgulayan rektörler aslında “cambaza bak cambaza” oyunuyla gerçekleri örtmek istiyorlar.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına bakıldığına “başı açıklık” değil aksine “başı kapalılık” esastır.
Kamusal alanda devlet memurlarının ve müstahdemlerinin başlarının kapalı olması esastır.
28.11.1925 tarihli 671 sayılı Şapka Giyilmesi Hakkındaki Kanunun 1. maddesi TBMM azalarının, memurların ve müstahdemlerin kamusal alanda başlarının ne durumda olması gerektiğini çok sarih bir biçimde ortaya koymuştur.
671 sayılı kanunun 1. maddesi: “TBMM azaları ile idare-i umumiye ve mahalliye ve bilumum müessesata mensup memurin ve müstahdemin, Türk milletinin giymiş olduğu şapkayı giymek mecburiyetindedir. Türkiye halkının da umumi serpuşu şapka olup buna aykırı bir alışkanlığın devamını hükümet men eder.” diyerek kamusal alanda kamu görevlilerinin başlarının kapalı olmasını ve başlarını kapatacakları nesnenin de şapka (serpuş) olduğu hükmünü koyar.
Başörtüsünü yasaklayıcı hiçbir kanun maddesi yokken, rektörler kendilerini adeta “kutsal şövalyeler” görerek imtiyazlı durumlarının da kışkırtmasıyla olmayan bir yasağı yasak haline getirmeye çalışırken, diğer yandan kamusal alanda memurun başının şapka denen nesneyle örtülü olmasını zorunlu kılan kanun maddesini yok sayarak başları açık bir şekilde kamusal alanda bulunma suçu işliyorlar. Hâlbuki ruhunu darbeden alan bir kurum olan YÖK’ün başında bulunanlar yine bir darbe ürünü olan mevcut anayasaya ve kanunlarında belirtilen yasaklara uyma konusunda örneklik derecesinde titiz olmaları gerekir.
İKNA ODALARI KURULMALI
Kamusal alanda başın şapkayla örtülmesi kanununa uymayan rektörler için ikna odaları kurulmalıdır. Odalarda hukukçular ve psikologlar görev almalı. Rektörlere üniversitedeki pozisyonlarının kendilerine diledikleri gibi hareket etme yetkisi vermediğini, cumhuriyet içinde cumhuriyet, devlet içinde devlet olamayacağı, kendilerinin yasaların üzerinde olamayacakları belirtilerek kanuna uymaları yönünde rehabiliteye alınmaları gerekir.
Kanuna uymadıkları sürece rektörler, öğretim üyeleri ve üniversite çalışanları üniversiteye alınmamalıdırlar. Hakkında yasaklayıcı bir kanun maddesi olmayan başörtüsünü üniversitelerde yasak haline getirip “gücüm yetiyor yaparım” diyerek bulundukları makamları ve ellerindeki yetkileri kanun dışı uygulamalar yapmak için kullananların kanun dışılıklarına son verdirilmeli ve kendileri için geçerli olan yasaklara uymaları sağlanarak üniversitelerde oluşturdukları tehdit ve gerilim ortamı yerini hoşgörü ve barışa bırakmalıdır.
Yusuf Tanrıverdi, Öğretmen-sen Genel Başkanı