Başörtülülerden AYM protestosu
Başörtüsü mağdurları, AYMyi protesto ederek, Baskı altındayız diye haykırdı
Anayasa Mahkemesi'nin, üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılmasını öngören anayasal değişiklikleri iptal etmesinin üzerinden tam 1 yıl geçti. Başörtüsü yasağını "farklı inançlara sahip insanlar üzerinde bir baskı aracına dönüşmesi olasılığına" dayandıran mahkemenin kararı, birinci yıldönümünde sivil toplum örgütleri tarafından protesto edildi. Başkent Kadın Platformu, İlkder, Mazlum-Der ve Akder üyeleri, ellerindeki "Baskı Altındayız" yazılı dövizlerle Anayasa Mahkemesi'ne yürüdü. Mahkemenin yasakçı kararını eleştiren protestocular, hâkimiyetin kayıtsız-şartsız millete verilmesini istedi.
"HER ŞEYİ DARBECİLER YAPAR ZİHNİYETİ TAZELENDİ"
Grup adına yapılan basın açıklamasında şunlar dile getirildi: "Bundan tam 1 yıl önce 5 Haziran 2008 günü Anayasa Mahkemesi, 'Anayasa'da başörtüsü değişikliği' olarak bilinen yasa değişikliklerini iptal etti. Değişikliği iptal edilen maddelerde başörtüsü kelimesi dahi geçmiyordu. Başörtülü vatandaşların da tüm vatandaşlar gibi devlet karşısında eşit muamele görmesini sağlayacak değişiklik, lâikliğe aykırı bulunarak iptal edildi. Anayasa Mahkemesi, lâikliği kendince yorumladı. Anayasa Mahkemesi, yetkisini aşarak TBMM'nin kendi iradesi ile yeni ve sivil bir Anayasa yapmanın önüne dikilmiş oldu. Yeni bir Anayasa gerekiyorsa, onu da darbeciler yapar zihniyeti tazelendi. Türkiye Cumhuriyeti temel ilkelerinden biri olan 'hâkimiyet kayıtsız-şartsız milletindir' ilkesinin kâğıt üzerinde dahi işlemediği ortaya kondu."
"BAŞÖRTÜSÜ HÂLÂ YASAK DEĞİL"
Anayasa değişikliğinin iptal edilmesiyle, başörtüsü yasağının hukuki olarak uygulanmaya devam edecekmiş gibi bir hava oluşturulduğu belirtilen açıklamada, "5 Haziran 2008'in öncesinde başörtüsünü yasaklayan yazılı hiçbir kanun maddesi, Anayasa maddesi, TCK'da herhangi bir madde, YÖK Kanunu'nda herhangi bir madde bulunmamaktaydı, hâlâ da yok. 5 Haziran 2008 öncesinde Anayasa'nın 13. maddesi "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın ancak kanunla sınırlanabilir" diyordu, hâlâ da öyle diyor. 5 Haziran 2008 öncesinde başörtüsü yasağı yazılı hiçbir kanuna dayanmadan adeta sözel bir anlaşma ile devlet dairelerinde ve tüm eğitim kurumlarında uygulanıyordu, hâlâ da uygulamaya devam ediliyor. 5 Haziran 2008 öncesinde hiçbir kanun ya da Anayasa maddesine dayanmadan başlarını örten kadınların en temel hakkı olan eğitim, çalışma ve devlet hizmetlerine erişimde eşit muamele görme hakkı ihlâl ediliyordu, hâlâ da ihlâl ediliyor" denildi.
"TOPLUMUN HEMFİKİR OLDUĞU KONU 11 YARGICIN ELİNDE"
Karardan sonra yasağın uygulanması için her yolun mubah olduğunun belirtildiği açıklamada, "Anayasa Mahkemesi TBMM'yi vesayet altına almış oldu, atanmışlar seçilmişlere bir defa daha galebe çaldı. Yasa yapan bir Anayasa Mahkememiz, yapılan yasayı uygulayan bir millet meclisimiz oldu. Artık kâğıt üzerinde dahi hâkimiyetin kayıtsız-şartsız millete ait olmadığı, yargı eliyle ilan edilmiş oldu. Bu ülkede devlet önünde tüm T.C. vatandaşların eşit olmadığı en yüksek yargı organı tarafından onaylanmış oldu. 5 Haziran 2008 öncesinde Türkiye'de hak mücadelesi veren kitleler TBMM'ye gönderdikleri temsilcileri ile sorunlarına çözüm bulacaklarını düşünüyorlardı. 5 Haziran 2008'den sonra Anayasa Mahkemesi'nin onayı olmaksızın Orman Kanunlarıyla ilgili bir düzenleme yapabilmenin dahi mümkün olmadığı ortaya çıkmış oldu. Toplumun yüzde 70'inin üzerinde hemfikir olduğu bir konuda bile son kararın 11 yargıcın elinde olduğunu öğrenmiş olduk."
BAŞÖRTÜSÜDEĞİŞİKLİĞİ SÜRECİ
Yıllardır Türkiye'nin kanayan yarası başörtüsü sorununun çözümü için hazırlanan anayasal değişiklik, büyük bir uzlaşma ile 9 Şubat 2008 tarihinde TBMM'de 411 milletvekilinin olumlu yönde oy kullanmasıyla kabul edilmiş, ancak CHP ve DSP'nin değişikliğin iptali yönündeki talebine uyan Anayasa Mahkemesi, 5 Haziran 2008 tarihinde Anayasa değişikliğini lâikliğe aykırı bularak iptal etmiş ve yürürlüğünü durdurmuştu. Mahkeme gerekçeli karannı ise 4.5 ay sonra açıklamıştı.