Başörtüsü Eylemleri Devam Ediyor

Başörtüsü Eylemleri Devam Ediyor

İnanç Özgürlüğü Platformları tarafından düzenlenen başörtüsüne özgürlük eylemleri bu hafta Akyazı, Kocaeli, Kütahya ve Konya'da düzenlendi.

Kocaeli'de 244. Başörtüsü Eylemi

Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu 244. hafta basın açıklaması İzmit Sabri Yalım İnsan Hakları Parkında yapıldı. Basın açıklamasını Kocaeli İmam Hatip Mezunları Derneği başkanı Zafer Sevil yaptı.

Basın Açıklamasının Tam Metni::

Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu tarafından düzenlenen başörtüsüne özgürlük eyleminin 244. haftasındayız. 244 haftadır bu alanda basın açıklamaları devam ediyor ve yasaklar kalkana kadarda devam edecek.

Yeni yasaklar üretmeye kafalarını yoranlar şunu çok iyi bir şekilde anlamalıdırlar ki; Fikir ve inanç özgürlüğü önüne konulan hiçbir yasak çözüm olamaz Yasaklamakla hiçbir çözüme ulaşılamaz.

Çare, olabildiğince özgürlüktür.

Geçtiğimiz günlerde Danıştay tarafından alınan karar başta imam hatip liseleri olmak üzere milyonlarca meslek lisesi mezununa kâbus dolu günler yaşatmıştır.

Artık bu kâbus bitmelidir. Yıllardır devam eden katsayı tartışması yüz binlerce öğrenciyi mağdur etti.

Ülkesine hizmet etmek isteyen binlerce gencin hayalleri söndürüldü İmam hatiplerin önünü kapatmak adına meslek liselerinin tamamı mağdur edildi

Kim kaybetti. Ülkemiz, gençlerimiz kaybetti

Biz Türkiye'de eğitimde fırsat eşitliğinin mutlaka sağlanması gerektiğini düşünüyoruz

Bunun içindir ki; katsayı farkının tamamen ortadan kaldırılmasını ve bütün öğrencilerin eşit kulvarda sınava girmesini istiyoruz.

Bir zümreye ayrıcalık tanınmasını değil herkesin eşit olmasını istiyoruz

Mevcut şartlarda YÖK'ün iyi niyetli davrandığını ve bir çözüm üretmeye çalıştığını düşünüyoruz. Ancak YÖK'ün yaptığı bu son düzenlemede fırsat eşitliğini sağlamıyor

YÖK, mağduriyetleri en aza indirmek adına bir çözüme ulaşmak için böyle bir ara formül üretmiş oldu. Bu formül sınav takviminin sıkıştığı bir dönemde yüz binlerce öğrenciyi ve onların velilerini rahatlatacaktır. Fakat kesinlikle tam bir çözüm değildir.

Bizler tam bir çözüm istiyoruz

Ülkemizde inanç ve düşüncenin önündeki engeller tamamen kaldırılsın, insanlar inanç ve düşüncelerinden ötürü mağdur edilmesin istiyoruz

Tam ve eksiksiz bir adalet herkese lazım diyoruz.

Bizler adil ve adaletli bir dünya istiyoruz

Sevgi ve kardeşlik içinde huzurlu bir dünyanın hayalini kuruyoruz

Bunun sağlanması için tüm kurumları sorumlu davranmaya, adaletten yana tavır almaya davet ediyoruz

 

 

Konya'da 119. Başörtüsü Eylemi

Konya İnanç Özgürlükleri Platformları tarafından düzenlenen başörtüsüne özgürlük eylemi 119. Haftasına girdi.

Basın açıklamasının tam metni:

Rahman, Rahim Allah'ın adıyla

Asr'a yemin olsun ki; insanlık hüsrandadır. Ancak iman edip salih amel işleyenler birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna. (Asr Suresi )

Vacibin kendisiyle tamam olduğu şey de vaciptir. Bir şey parçaları, cüzleri, zorunluluklarıyla bir bütündür. Özgürlük nasıl gerekli ve olmazsa olmaz ise özgürlüğe götüren yollar ve çabalar da öylece gerekli ve öylece zorunludur. Şartları yerine getirilmemiş her amel, her eylem gerçekleşmek hususunda imkan bulamayacaktır. Yemeden doymanın, doğmadan büyümenin imkansızlığı gibi... Özgürlük, kendisini var kılacak olan eylemlerin ve çabaların sonunda varolacaktır. Özgürlüğün izzeti, onu var kılan ameli de izzetli kılacaktır. Her kazanım, bir çabanın ürünü olacaktır. Kişi için, ancak kazandığı vardır.

''Filistin'e Yol Açık'' konvoyu, Filistin'e yolun açık olduğunu göstermek ve kahrolasıca ambargoyu kırarak; Gazze'yi, açık hava hapishanesi olmaktan çıkarmak ve özgürlüğüne kavuşturmak için yola çıktı. Dilleri, dinleri, kültürleri farklı olan insanlar, insanlık erdemini korumak ve insanlığı içine düştüğü şaşkınlık girdabından kurtarmak için, bir ses verdiler, bir yürüyüş eylediler. İngiltere'den yola çıkan konvoy, erdemli insanların katılımıyla büyüyerek şehrimize kadar ulaştı. Bu çabayı taktirle karşılıyor, özgürlük yolunda atılmış önemli bir adım olarak görüyoruz. Bu ve benzeri çabaların insanlığa yeniden erdemi öğretip, insanlığı onurlandıracağına inanıyoruz. Emeği geçen herkese şükranlarımızı bildiyor, omuzlarındaki yükün, kaldırma güçlerinin artmasıyla, hafiflemesini temenni ediyoruz.

Onlar çabalarını ortaya koydular. Bir insanlık dramını bitirmeyi hedefliyorlar. Gazze'ye girerek mel'un ambargoyu sona erdirmek istiyorlar. Zalim ve kan dökücü siyonist İsrail, bu eylemi ve çabayı sonuçsuz bırakabilir. Şimdiden bu duruma hazırlıklı olmak, tavrımızı, tepkimizi, bu güzel eyleme desteğimizi ortaya koymak için teyakkuzda olmalıyız. Onlar Gazze'yi, biz onları desteklemeliyiz. Gelişecek olaylara karşı teyakkuz halinde olmak, elde edilecek zaferin sevincine de ortak kılacaktır.

Ülkemizde meydana gelen olaylar, ülkenin atmosferini karartmaya ufkumuzu daraltmaya yöneliktir. Muş / Bulanık'ta zirveye tırmanan provakasyonlar, ülkeyi bulanıklaştırmaya yöneliktir. Halkımızı her tür provakasyona karşı duyarlı olmaya, geleceğimizi tehtid eden provakatif gündemlerden uzak durmaya davet ediyoruz. Bir kez daha tekrarlıyoruz ki: Hak adına, Haktan olmayan hiç bir değer ve hiçbir anlayış ülkeye bir fayda getirmeyecektir. Haktan uzak her anlayış yeni bir zulümdür ve kimseye fayda getirmeyecektir.

Ülkenin gündemi, küçük bir kızın omuzlarına yüklenmiş büyük bir sorumluluğu gözler önünden uzak tutsa da müslüman halkımızın sorumluluğunu bir kız çocuğunun taşıma isteği büyük bir erdemdir. Ece Nur, yapılmayanı yapmaktadır. Yaşının küçüklüğü, erdeminin büyüklüğüyle ters orantılıdır. İnançları gereği olan örtüsünü, büyük bir onurla taşımakta, yığınların yılgınlık ve pişkinlikle seyrettiği ya da seyretmeye de cesaretlerinin bulunmadığı bir ortamda büyük bir direniş göstermektedir. Haklı mücadelesini sonuna kadar destekliyor ve küçücük vücuduyla büyük bir öğretmenlik sergilediğini ifade ediyoruz. Ece Nur büyüklere öğretmeye devam ediyor. Kulluk, pazarlık ve rant konusu yapılamaz... Ve kulluk hiçbir baskıya boyun eğdirmez. Kutlu olsun direnişin! Ve öğrencilerin çok olsun Ece Nur!...

Yeni bir dönem, yeni bir yıl hicretin coşkusuyla ve hicretin muştusuyla geldi. Çağları değiştiren, karanlıkları aydınlığa çeviren efendimizin kutlu yürüyüşü bugün de yolumuzu aydınlatmaya devam edecek, medinelere, dar'üsselama götürecek olan yolu gösterecektir. Donukluğu, tıkanıklığı ve tükenmişiliği bitirip, yeni bir bahar esintisiyle kalplerimizi ve amllerimizi diriltecektir. Hepinizin hicri yılbaşını tebrik ederiz.

Özgürlük tohumlarının meyve verdiği, hicretlerimizin inkılaba döndüğü, baskının ve zulmün sona erip, özgürlüklerin hayat bulduğu bir dünyada yaşama umudu ile hepininizi 120. Haftada aynı her ve saatte buluşmak üzere Allah'a emanet ederiz.

 

Akyazı'da 150. Başörtüsü Eylemi

Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu'nun düzenlemiş olduğu başörtüsüne özgürlük eylemi 150. haftasına girdi. Basın açıklamasını platform adına Mahmut Alemdar okudu.

Basın açıklamasının tam metni:

Gün geçmiyor ki ülkemizde yeni bir haksızlık ve yeni bir zulüm olayı yaşanmasın. İnancımıza yönelik gerçekleşen saldırılar ve haksızlıklar çoğu zaman tahammül sınırlarımızı zorluyor.

Başörtüsü ekseninde Müslümanların dini hassasiyetleri üzerinden provokasyonların oluşturulmak istendiği bir dönemden geçtiğimizin de altını çizmek gerekiyor. Bildiğiniz gibi bu konuda en çarpıcı örnek Danıştay saldırısı ile ilgili yapılan itiraflardır.

Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin dava ile birleştirilen birinci "Ergenekon" davasının tutuklu sanığı Osman Yıldırım, Cumhuriyet gazetesine bomba atılması olayında, başörtüsünün figür olarak kullanılması ile ilgili olarak bunun Alparslan Arslan'ın çıkarttığı bir mesele olduğunu, başörtüsü konusunun Alparslan'ın isteği doğrultusunda işlendiğini itiraf etmiştir. Derin güçlerin başörtüsü üzerinden Müslümanlara yönelik karalama kampanyası deşifre edilmiş ve çeteciler kendi kazdıkları kuyuya düşmüşlerdir.

Önceki gün ortak değerlerimizden bahseden Genel Kurmay Başkanı Org. İlker BAŞBUĞ 'özellikle bugünlerde binlerce yıllık sahip olduğumuz bizi birbirimize kenetleyen ortak değerlerin sıkça ortaya konulmasıdır. Bu ortak değerlere sahip çıkılmasıdır.' BAŞBUĞ'un bu cümleleri doğrudur. Başörtülü asker yakınlarını kışladan içeri alınmayan, medya kuruluşları arasında akredite uygulananları, irticacı diye ordudan atılan subayları hangi değerler çerçevesinde kafeslendiği açıklanmalıdır.

Bu ülkede parti kapatmanın kimlere ne fayda, kimlere ne zararlar verdiğini gördük. Partileri ancak halk kapatmalıdır.

Son olarak katsayı adaletsizliğine değinmek istiyoruz. Danıştayın iptal kararından sonra YÖK tarafından geçen gün açıklanan yeni katsayı oranları bu haksızlığın azaltılması için önemli bir adım olmakla birlikte ne yazık ki bu adaletsizliğin tamamen kaldırılmasına yönelik bir yasal düzenleme gerçekleşmemiştir. Oysa hükümet bu konuyu tamamen eşitlik ilkesi doğrultusunda yeniden ele almalıydı ve haksızlığı gidermeliydi.

Tüm Müslümanların hicri yılbaşını tebrik ederken, yeni hicri yılın inanç özgürlüğümüzün hiçbir sınırlama olmaksızın yaşanabilmesine vesile olmasını temenni ediyoruz.

 

Kütahya'da 10. Başörtüsü Eylemi

Mazlumder Kütahya şubesi Küçük Hamam parkı önünde toplanarak son günlerde artan şiddet olayları ve sivil anayasa ile ilgili basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasını grup adına Aliye Özkul okudu.

Basın açıklamasının tam metni:

Tüm yurtta kimi güçler tarafından oluşturulmaya çalışılan kaos ortamında yaşanan şiddet olayları ve provokasyonlar karşısında herkesi sağduyulu davranmaya davet etmek için burada toplanmış bulunuyoruz...

Kürt vatandaşların sorunlarını çözme hedefiyle başlatılan demokratik açılım, herkes için özgürlük, adalet, demokrasi ve huzur ortamının oluşması için umut vaadederken, maalesef ki yine toplumu bu olumlu düşüncelerden, beklentilerden, umutlardan uzaklaştıran olaylar organize edilmeye başlandı.

Son yaşananlar; insanlığın kardeşçe ve barış içinde bir arada yaşaması umudu taşıyanların endişelerini artırmaktadır. Bu güne kadar halkları birbirine düşman edemeyen karanlık güçler siyasi bir partinin kapatılması tartışmaları ile yaratılan karmaşa ortamından faydalanıyorlar.

Şiddetin şiddeti körüklemekten başka bir işe yaramayacağını herkese hatırlatmak istiyoruz ve sesleniyoruz

Demokratik bir ülkede siyasi partilerin kapatılması kabul edilemeyeceği gibi partilerin terörü destekler nitelikte tavır takınması da kabul edilemez. Terörün olduğu yerde demokratikleşme gerçekleştirilemez. PKK varlığını demokratikleşmenin önüne koymuştur.  Kürt kardeşlerimizin hiçbir işine yaramayacak, zamanlaması düşündürücü şiddet eylemleriyle demokratik süreci baltalamıştır. PKK ve devletin derinliklerinde yaşayan cuntacı yapılanma ittifak yapmış gibi görünmektedir. Böylece barışa giden yolda elbirliğiyle önyargı, kin ve öfkeden oluşmuş görünmeyen duvarlar kitlelerin önüne çekilmiştir.

Milletçe sağduyulu olmamız gereken şu kritik dönemde kitle psikolojisiyle hareket edip meseleleri içinden çıkılmaz hale getirmemek gerekiyor. Şiddetin önüne geçme görevi; sadece ülkeyi yönetenlere ait değildir. Bu ülkede yaşayan tüm bireylerin vatandaşlık görevidir. Ve medya da bu konuda son derece sorumlu yayınlar yapmalıdır. Ancak maalesef ki bir kısım medyanın galeyana getirir cinsten haberleri vatandaşlarımız arasında bir tarafgirlik oluşturmakta ve gerginliğe yol açmaktadır.

Ülkemizin zaman zaman içine sürüklendiği kargaşa dönemleri bize gösteriyor ki; PKK'dan Ergenekon'a kadar toplumu kin ve öfkeye sürükleyen bütün asalak oluşumlar kendilerine beslenebilecek kanallar bulmuşlardır. Gündemin bulanıklığı bu tür oluşumların daha fazla işine gelmektedir. Bu nedenle böyle örgütler, insanların kendilerini eleştirebilecekleri berraklığı asla istemezler.

Olaylar her seferinde farklı bir şekilde gelişse de bu sorunların ortak bir kaynağı vardır. Bize göre bu kaynak 1982 de kabul edilen darbe anayasasıdır. Bu anayasadan hareketle cuntacı zihniyet, kendi vatandaşlarını kimi zaman sistemin dışına itmiş, Kimi zaman baskı altında tutarak kontrol etlmeye çalışmış, Kimi zaman ise vatandaşların sorunlarını görmezden gelmiş, kimi zamanda Etnik kimlikten başörtüsüne kadar tüm kimlikler tektipçi bir kimlik içinde yok etmeye çalışmıştır.

Herkes için adil, özgürlükçü ve çağdaş bir demokrasi anlayışınkın oluşması ve bürokratik oligarşinin önüne geçmek için, Darbe anayasası acilen değişmeli; yargıda bağımsızlığa gidilmelidir. Oluşturulacak sivil bir anayasayla mahkemelerin, hâkimlerin ve savcıların bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanmalıdır. Yargının ideolojik davranarak toplumun çoğulcu yapısını, farklı kimliklerle var olma hakkını baskı altında tutması toplumsal istikrarı zedelemektedir.

Unutmayalım ki, adalet ve hukuk hepimiz için gereklidir. Toplumsal huzurun tesisi için herkes elini taşın altına koymalıdır. Bireysel olarak İnsanların öfke, acı, üzüntü ve bağlılık türü duygularını istismar eden oluşumlardan bir an önce kurtulmalı, siyasal olarak ise kararlılıkla reformlara devam edilmelidir.

Basın açıklamamıza geldiğiniz için hepinize teşekkür ediyor, haftaya yine aynı gün ve saatte bu meydanda daha adil bir dünya için sözümüzü yükseltiyoruz.