Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta (FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta (FOTO)

Ankara'da 600., Sakarya'da 627.,

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformunun 600. Hafta Basın açıklaması her zamanki gününde, her zaman ki yerinde ve her zaman ki saatinde gerçekleşti.

Açıklama öncesi STK temsilcileri söz hakkı alarak iyi dilek ve temennilerle selamlama konuşmaları yaptılar.

Selamlama konuşması yapan temsilciler:

İnanç Özgürlüğü Platformu Temsilen: Esra DURU

İLKDER Başkanı : Özden Zehra SÖNMEZ

VAHDET VAKFI Genel Sekreteri : İsmail AYDAR

ARAŞTIRMA KÜLTÜR VAKFI ANKARA Başkanı: Metin MAHİTAPOĞLU

KARDELEN DERNEĞİ Başkanı Şükrü CAN

ŞEHİR ve MEDENİYET DERNEĞİ Başkanı Altan ÖZKANLI

MAZLUMDER ANKARA Başkanı Abdurrahman ÜNLÜ

ÖZGÜRDER ANKARA ŞUBE Temsilen : Yusuf Bey

ANADOLU GENÇLİK DERNEĞİ ANKARA BAŞKANI Hasan KARAMAN

HÜDAPAR ANKARA Temsilen Abdulvahap KOYUNCU

GENÇ BİRİKİM (MEDENİYET VAKFI) Temsilen Mehmet İMAMOĞLU hocamız basın açıklaması sonrası dua programı yapmıştır.

600. Hafta basın açıklamasını Platform Adına İHH Ankara'dan Zeynel Abidin ÖZKAN yapmıştır.

Basın açıklaması tam metni:

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu tarafından düzenlenen 600. hafta basın açıklamasına hoş geldiniz.

İnanç Özgürlüğü Platformu çeşitli sivil toplum kuruluşları tarafından ortak idealler doğrultusunda kurulmuş, nerede bir mağduriyet, nerede bir zulüm varsa bunu ifşa ederek kamuoyu oluşturma çabasını yıllardır sürdürmektedir. “Zulüm karşısında susan dilsiz şeytandır” ilkesi doğrultusunda zulüm hangi coğrafyada yaşanmakta olursa olsun bigâne kalınmamış, bu platform altında birliktelik sağlanarak daha güçlü bir ses çıkarılmıştır.

Savaşlar, işgaller, soykırımlar, darbeler, bireysel mağduriyetler, inanca yönelik saldırılar platformun genel konularını oluşturmuş, mevcut dünya ve ülke gündeminde yıllardır maalesef konu sıkıntısı çekilmemiştir.

28 Şubat süreci sonrasında ülke gündemini uzun süre meşgul eden başörtüsü yasağı ülkemizde yaşanan en büyük hak ihlali ve inanç özgürlüğü önündeki en büyük engel oldu yıllarca.

Yılmadan usanmadan her hafta yeni bir mağduriyeti dillendirmek üzere kamuoyu önüne çıktık. Kimi zaman hastane kapılarında başörtülü olduğu gerekçesi ile tedavisi yapılmadığı için ölen bir teyze için, kimi zaman üniversite kapılarından kovulan, şiddete maruz kalan üniversite öğrencilerinin, kimi zaman asker çocuğunun yemin törenine başörtülü olduğu gerekçesi ile alınmayan bir annenin sesini duyurduk.

Üniversite sınavlarında yaşanan kat sayı adaletsizliğinde, çocuklarımıza dayatılan Kur’an Kursu yasaklarında, Kemalizmin amentüsü mesabesindeki andımız dayatmalarında meydanlardaydık.

Şehrimizi kirleten ve genç dimağları ifsad eden fuhuş kartlarının dağıtılmasına karşı mücadele ettik. Resmi ve özel kurum ve kuruluşlarda tabu haline getirilen ibadethane yasakları ile mücadele ettik ve pek çok kurum ve kuruluşta ibadethaneler açılmasına vesile olduk.

Yıllar geçse de bir an olsun umutsuzluğa kapılmadan, bazen sesimize kimsenin ses vermediğini bile bile yağmur, kar demeden her türlü olumsuzluğa göğüs gererek “İşlerin en güzeli az da olsa sürekli olandır” düşüncesi ile bu meydanda toplandık.

1947’den bu yana sistemli bir biçimde Filistin topraklarını işgal eden İsrail terör devletinin Filistin halkına yaptığı zulüm de yıllardır en çok dillendirdiğimiz sorunlardan ve maalesef işgal günden güne derinleşiyor.

Üzerine bomba yağdırılan bir halk, İsrail hapishanelerinde yüzlerce çocuk mahkûm, #MaviMarmara hadisesi, Yahudi yerleşimcilerin Müslüman halkın topraklarına haksız yerleşimleri, son olarak işgal tarihi boyunca ilk kez Mescid-i Aksa’nın kapılarının Müslümanlara kapatılması gibi daha pek çok ihlal devam etmektedir. Bizlerde işgal güçlerinin zulmü devam ettikçe Filistin halkının yanında durmaya devam edeceğiz.

Mısır’da Muhammed Mursi yönetimine karşı yapılan darbe ardından yaşanan halk ayaklanması ve uzun süren olaylar süreç içinde işlediğimiz önemli konulardandı. Mısır’da tahrir meydanında toplanan halkın darbeciler tarafından katledilmesi en sert tepkilerimizle kınanmıştır. Şehit Esma Biltaci Mısır halkının bu acı günlerinin simge isimlerinden olmuş, maalesef Mısır darbesi şuan için başarılı olmuştur.

Süreç içerisinde patlak veren ve hâlihazırda devam eden Suriye savaşı beraberinde büyük bir mülteci göçünü getirmiştir. Bu göç dalgası Ege’yi bir mülteci mezarlığına çevirmiş, Aylan bebek bu mezarlığın dünyaya dönük yüzü olmuştur. Görünürde bir iç savaşı andıran bu savaşta PYD, İŞİD gibi illegal örgütlerin dış mihrakların maşası olduğunu savaşın başından bu yana yine bu platformda dillendirdik. Suriye’de vahşi Esed çetelerince katledilen, işkence gören ve sürgün edilenlerin sesi olmaya çalıştık.

#Arakan#Bangladeş#Afganistan#DoğuTürkistan#Moro#Somali ve daha pek çok yerde yaşanan olayları yakından takip ettik ve yaşanan zulümleri anlattık. Ülkemizde, bölgemizde ve tüm İslam coğrafyasında yaşanan olayların ardından tepkimizi ortaya koyduk ve kuklayı değil kuklacıyı işaret ettik.

Tüm yeryüzüne dayatılan batı tarzı insan hakları düşüncesinin, #demokrasive #eşitlik söylemlerinin büyük bir aldatmacadan ibaret olduğunu her fırsatta örnekleri ile beraber dile getirdik.

Yeryüzündeki en büyük ifsad hareketlerinin sözde güvenlik konseyinin 5 daimi üyesi #ABD#İngiltere#Rusya#Çin ve #Fransa ve bunların gayr-ı meşru çocuğu olan terör şebekesi #İsrail olduğunu gördük ve göstermeye çalıştık.

#15Temmuz darbe girişimi sırasında ve sonrasında yaşananlara da tepkisiz kalmadık. Darbelerin ve darbecilerin karşısındaki net tavrımızı daima sürdürdük.

#28Şubat sürecinde olduğu gibi 15 Temmuzda’da meydanlarda idik. Bu duruma karşın “Bir topluluğa olan kininiz sakın sizi adaletsizliğe sevk etmesin.” emri gereği ve Müslümanca bir vakarla süreç içerisinde yaşanan görevden alma ve mahkûm etme durumlarında daha dikkatli olunması gerektiği ve suçlu-suçsuz ayrımının daha sağlıklı bir şekilde yapılması gerektiği konusunda iktidar sahiplerini uyardık.

Bizler bu ikazlarımızı 28 Şubat yargılamaları, #Ergenekon ve #Balyoz dava süreçlerinde de dile getirmiştik. Ancak ne yazık ki dönemin söz ve güç sahiplerince kendilerine rakip olarak gördükleri herkesi yaftalayıp bu davalara dahil ederek davalar sulandırılmış ve neticesinde suçsuzlarla beraber suçlu olan darbecilerde aklanarak bugünün imtiyazlıları haline getirilmişlerdir.

#Adalet toplumların olmazsa olmaz temel unsurudur. #Din#dil#ırk#düşünce farkı gözetmeksizin herkes için eşit uygulanmalı toplum nizamı böylece sağlanmalıdır. Kişiler en temel hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılamaz.

Devlet mekanizması idaresi altında yaşayan her bir vatandaşına dini, siyasi, ideolojik düşünce yapısında bakmaksızın adaletle muamele etmek zorundadır.

Adalet; güçlünün elinde sopa yada havuç olarak kullanabileceği bir aygıt değildir.

Son söz olarak: Çalışmalarımızın mazlum, samimi ve güler yüzlü şahitleri merhum Beşiktaşlı Kurtuluş Amca ve merhum Mustafa Amcayı hayır ve rahmetle yâd ediyoruz. Bizler biliyor ve inanıyoruz ki; Bu amcalarımız rablerinin rızası haricinde hiçbir paye, makam ve mevki beklentisi içerisine girmeksizin zalime karşı mazlumun yanında yer aldılar.

İyilerin iyiliklerine, kötülerin kötülüklerine şahitler olarak rablerine kavuştular. Allah mekânlarını cennet eylesin.

Bizler haktan ve hakikatten yana olan bu tavrımızı gücümüz nisbetinde bundan sonrada devam ettirme gayreti içerisinde olacağız. Tüm insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisi ile.

#Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu Bileşenleri

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi

Sakarya 627. Hafta: Batılı mantık eğitimde yozlaştırıyor, yönetimde ayrıştırıyor

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 627. hafta açıklamasıyla 12. yılını geride bırakırken, batılı değerlerin eğitim sistemini yozlaştırdığını, batılı ulus-devlet modelinin ise etnik ve mezhebi ayrışmayı körüklediğini söyledi.

 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 627. hafta açıklamasıyla 12. yılını geride bırakırken, batılı değerlerin eğitim sistemini yozlaştırdığını, batılı ulus-devlet modelinin ise etnik ve mezhebi ayrışmayı körüklediğini söyledi

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, her cumartesi yaptığı basın açıklamalarında 12. yılı geride bıraktı. 627. hafta basın açıklamasını platform adına Diriliş Saati Dergisi’nden Serdar Duman okudu. “12 yıllık süreç boyunca daima hakkın ve hakikatin sesi olmaya çalıştık.  Çıkarlar üzerinden değil, değerler üzerinden sorgulama yaptık. Adil duruşumuzu bozmadan bugünlere geldik.” diyen Duman,  sosyal medyada ifade ettiği düşünceleri nedeniyle cezaevinde tutulan platform kurucularından Kadrican Mendi için de “Yakın bir süreçte özgürlüğüne kavuşup aramızda olmasını umut ediyoruz.” temennisinde bulundu. Açıklamada, okulların açılmasıyla ilgili “Batı modernleşmesinin etkisi altındaki kimi eğitimciler laik eğitime sürekli vurgu yapıyorlar. Dinimizin değil, batı aydınlanmasının ürünü olan liberal değerlerin öne çıkarılmasından dem vuruyorlar. Bu eğitimciler yeni nesillerin düçar olduğu bunalımın temelinde batı kültürünün olduğunu görmezden geliyorlar… Elbette eğitim bilimsel olmalıdır. Ancak “hangi bilim” sorusunu da sormalıyız. Dünyayı kan ve gözyaşına boğan, mazlum halklara her türlü zulmü reva gören batının seçkinlerinin ürettiği bilim mi bize rehberlik yapacak? Yoksa temelinde ahlaki değerlerin olduğu, insanlığı mahvetmek için değil barışı ve mutluluğu sağlamak için üretilen bilim mi rehberlik yapacak?”

Batı emperyalizminin batı aydınlanmasının sonucu olduğunu hatırlatan Serdar Duman, bu mantığın sadece eğitimde değil ulus-devlet anlayışıyla yönetimde de sorun teşkil ettiğini belirtti. Duman, “Kuzey Irak'taki referandum tartışmaları şiddetlenerek devam ediyor. Son iki gündür Amerikalı ve İngiliz yetkililerin de müdahil olduğu toplantılar yapılıyor.  Referandumun yapılıp yapılmaması hususu belirsizliğini koruyor.  Osmanlı'nın iyice zayıflamaya başladığı son iki yüzyıldan itibaren coğrafyamızda ipleri önceleri İngiltere, şimdilerde ise Amerika eline aldı. Önce Osmanlı parçalanarak onlarca ulus-devlet oluşturuldu. Son yirmi yıldır ise mevcut ulus-devletlerin tekrar parçalanarak küçük, kontrolü çok daha kolay butik devletlere dönüştürülmesi planı yürürlükte... Emperyalizmin ürettiği ulus devlet modeli etnik ve mezhebi ayrışmayı körükledi. Şimdi ise, şiddetlenen etnik ve mezhebi tefrika dalgalarından yeni devletçikler üretme aşamasına geçildi. Asıl sorunun ulus-devlet mantığında yattığını görmeliyiz. Devletler belirli bir etnisite veya mezhep merkezli inşa edilmeyip, farklı etnisite ve mezheplerin tüm hak ve özgürlüklerden aynı ölçüde yararlandığı ademi merkeziyet esaslı inşa edilirse, söz konusu sorunun aşılabileceği görülecektir.” dedi.

627. Hafta Basın Açıklaması

Ulus Devlet Mantığı Sorgulanmalıdır!

Her hafta düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz basın açıklamalarında bu hafta 13.yıla giriyoruz. 12 yıllık süreç boyunca daima hakkın ve hakikatin sesi olmaya çalıştık.  Sürekli çıkarlar üzerinden değil, değerler üzerinden sorgulama yaptık. Adil duruşumuzu hiç bozmadan bugünlere geldik. Önce Allah'a, sonra halkımıza dayanan bu yürüyüşümüzü devam ettirmeye kararlıyız.  Bu vesile ile sosyal medyada ifade ettiği düşünceleri nedeniyle 4 aya yakın bir süredir cezaevinde yatan ve bu platformun kurucularından olan Kadrican kardeşimize de selamlarımızı gönderiyor, yakın bir süreçte özgürlüğüne kavuşup aramızda olmasını umut ediyoruz.

Okullar açılıyor. Her sene olduğu gibi bu sene de eğitim sistemimizin sorunları tartışılıyor.

Eğitim ile ilgili tartışma programlarında dikkatimizi çeken bazı hususları halkımız ile paylaşmak istiyoruz.

Batı modernleşmesinin etkisi altındaki kimi eğitimciler laik eğitime sürekli vurgu yapıyorlar. Dinimizin değil, batı aydınlanmasının ürünü olan liberal değerlerin öne çıkarılmasından dem vuruyorlar.

Bu eğitimciler yeni nesillerin düçar olduğu bunalımın temelinde batı kültürünün olduğunu görmezden geliyorlar. İletişim araçlarındaki hızlı teknolojik gelişme sonucu internet ve televizyon üzerinden çocuklarımıza direkt pompalanan batı kültürü bugün yaşadığımız sorunların temelini oluşturuyor.

Çocuklarımız küçük yaşlardan itibaren uyuşturucu, şiddet, cinsel taşkınlık, alkol, sigara gibi bir dizi kötülükle tanışıyor ve bunları alışkanlık haline getiriyorsa; nerede hata yaptığımızı doğru sorgulamak zorundayız.

İlgili eğitimcilerimiz yozlaşan ahlaki altyapıyı sorgulayacaklarına, evrim teorisi tartışmalarına takılıp kalıyorlar.

Elbette eğitim bilimsel olmalıdır. Ancak hangi bilim sorusunu da hemen akabinde sormalıyız. Dünyayı  kan ve gözyaşına boğan, mazlum halklara her türlü zulmü reva gören batının seçkinlerinin ürettiği bilim mi bize rehberlik yapacak? Yoksa temelinde ahlaki değerlerin olduğu, insanlığı mahvetmek için değil barışı ve mutluluğu sağlamak için üretilen bilim mi rehberlik yapacak?

Batı emperyalizminin batı aydınlanmasının bir sonucu olduğunu teslim etmezsek, yanlış teşhis koymaya devam ederiz.

Buradan batıcı eğitimcilere sesleniyoruz: Batının da içinde olduğu ahlaki krizin şu anda insanlığın en önemli sorunu olduğunu görmelisiniz. Yapılması gereken ilk iş eğitim sistemimizde baz alınan değerler sistemini sorgulamak olmalıdır. İslam'ın değerler sisteminin hakim kılınması için gelin ayrışmaya meydan vermeden topyekün mücadele edelim.

Kuzey Irak'taki referandum tartışmaları şiddetlenerek devam ediyor. Son iki gündür Amerikalı ve İngiliz yetkililerin de müdahil olduğu toplantılar yapılıyor.  Referandumun yapılıp yapılmaması hususu belirsizliğini koruyor.

Osmanlı'nın iyice zayıflamaya başladığı son iki yüzyıldan itibaren coğrafyamızda ipleri önceleri İngiltere, şimdilerde ise Amerika eline aldı. Önce Osmanlı parçalanarak onlarca ulus-devlet oluşturuldu. Son yirmi yıldır ise mevcut ulus-devletlerin tekrar parçalanarak küçük, kontrolü çok daha kolay butik devletlere dönüştürülmesi planı yürürlükte...

Emperyalizmin ürettiği ulus devlet modeli etnik ve mezhebi ayrışmayı körükledi. Şimdi ise, şiddetlenen etnik ve mezhebi tefrika dalgalarından yeni devletçikler üretme aşamasına geçildi.

Bu noktada iki hususun altını çizmek istiyoruz:

1- Eğer ulus-devlet olmak günümüzün bir realitesi ise, Türkler, Araplar, Acemler kadar Kürtlerin de ulus devlet kurmak hakkı vardır. Ancak Amerika'nın ve İsrail'in bölgesel planlarına hizmet edecek, tüm bölgeyi birbirine katacak bir ulus-devlet oluşumu elbette kabul edilemez.  Emperyal güçlerin etkisinden uzak, bölge halkları ile büyük ölçüde barış içinde yaşayacak bir oluşum tartışmaya açıktır.

2- Asıl sorunun ulus-devlet mantığında yattığını görmeliyiz. Devletler belirli bir etnisite veya mezhep merkezli inşa edilmeyip, farklı etnisite ve mezheplerin tüm hak ve özgürlüklerden aynı ölçüde yararlandığı ademi merkeziyet esaslı inşa edilirse, söz konusu sorunun aşılabileceği görülecektir.

Batı dünyası, sorunu farklılıkların temsil edildiği adem-i merkeziyetçi yönetimlerle aşmıştır. İslam coğrafyasına ise tutucu, merkeziyetçi ulus devletler reva görülmüştür.

Başta Türkiye olmak üzere tüm İslam ülkelerinin yapması gereken ilk iş ulus devlet mantığını sorgulamak olmalıdır. Aksi takdirde tüm zaafiyetlerimiz Amerikan emperyalizmine malzeme olmaya devam edecektir.

Ak Parti Hükümeti'ne düşen önemli görev ise, milliyetçi reflekslerle hareket etmeyi bırakıp, ilk dönemlerinde kanunlaştırıp Ahmet Necdet Sezer vetosuna maruz kalan Yerel Yönetimler Yasası'nı tozlu raflardan indirip tekrar meclis kürsüsüne getirmektir.

Son olarak; HDP Milletvekili Aysel Tuğluk'un annesinin cenaze merasimi sırasında meydana gelen nahoş müdahaleyi şiddetle kınıyor, suçluların bulunarak cezalandırılmasını talep ediyoruz.

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu Adına Diriliş Saati Dergisi

Sakarya 627. Hafta: Batılı mantık eğitimde yozlaştırıyor, yönetimde ayrıştırıyor