Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta (FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta (FOTO)

Ankara'da 608., Sakarya'da 635.,

"Alman Büyükelçiliğinin desteğiyle #Ankara’da 16-17 Kasım günlerinde Alman LGBTİ film festivali ahlaksızlığı altında LGBTİ film gösterimi yapılacak. Toplumların ciddi anlamda çekincelerinin olduğu bu yasal fuhşiyat genel ahlakımızın temellerine dinamit döşemektedir."

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu tarafından düzenlenen 608. hafta basın açıklamasına hoş geldiniz.

Müslümanların yaşamış olduğu topraklarda gün geçmiyor ki yeni bir kaos ve karmaşa süreci baş göstermesin.

#Suriye#Irak#Afganistan#Arakan ve daha pek çok yerde acı, kan ve gözyaşı dinmemişken şimdi yeniden #Lübnan gündemimize girmek üzere.

#SuudiArabistan ve #İran başta olmak üzere bölge ülkelerinin ayrıştırıcı mezhepçi politikaları ve bu politikalara alet olan örgütlerin ortaya koymuş olduğu eylemler bölge halklarını biri birine düşman kılmaktadır.

Irak, Suriye ve Yemende yaşanan ve bu ülkeleri yerle bir eden savaşlar, Mısır’da yaşanan darbe, #Türkiye’de yaşanan darbe kalkışması, Katar krizi bunların ardından Suudi Arabistan’da yaşanan saray darbesi ve ılımlı İslam söylemlerinin dillendirilmeye başlanması açık bir şekilde yeni bir dönemin habercisidir.

Ilımlı İslam söylemlerinin böylesine kritik bir dönemde Suud yönetimi tarafından gündeme getirilmiş olması elbetteki bir tevafuk değildir. Bu söylemlerin ardından Lübnan Başkanı Saad Hariri’nin istifa etmesi ve adeta Suudi Arabistan’a sığınmış olması bölgemizin en çalkantılı ülkelerinden biri olan Lübnan’da yeni bir iç savaşın habercisi olarak yorumlanmaktadır.

Bölgemiz yeni bir savaşı ve yeni acıları kaldıracak güçte değildir.

Diğer yandan etnik ve mezhepsel çekişmeleri adeta bir fırsata çeviren ABD, İsrail, Rusya, İngiltere ittifakı bölgemizde adeta yeni bir işgal hareketine girişmişlerdir.

#YPG-#PKK#Hizbulllat#HaşdiŞabi#Deaş gibi taşeron örgütler yoğun bir şekilde silahlandırılmakta, ekonomik olarak yoğun bir kaynak aktarımı yapılmakta ve kendilerine biçilen rolü kusursuz bir şekilde yerine getirmektedirler.

Ülkeler bu örgütler eli ile kaosa sürüklenmekte ve işgal için hazır hale getirilmektedir. Bu meyanda Lübnan ABD ve İsrail eli ile yeniden hedef tahtasına oturtulmuştur.

İçinde bulunduğumuz coğrafya, konumu ve yeraltı kaynakları bakımından uzun yıllardır dış güçlerin gözü ve elini üzerinden çekmediği bir bölgedir. Bu durum bölge üzerinde pek çok entrika çevrilmesini de beraberinde getirmektedir.

Batılı ülkelerin emperyalist siyasetleri yüzyıllardır mazlum ve mağdur coğrafyalara kan kusturmaktadır. Amerika ve Rusya’nın iştahını kabartan petrol rezervleri ile İsrail’in kendilerine vaad edilmiş topraklar olarak gördüğü bölgemiz fitne ateşi ile kaynayan bir kazan halindedir.

Buradan halkı Müslüman olan ülke yöneticilerine seslenerek diyoruz ki; basit hesapları bir kenara bırakın, iktidar hırsınız ve ürettiğiniz politikalar insanımız biribirine düşman kılarken gönüllerimizi ve ülkelerimizi paramparça etti.

Günübirlik politikalar ve siyasi hırsları uğruna İslam’ın kutsallarını heder edenler şunu açıkça bilmelidirler ki yakmış oldukları ateş bir gün kendi evlerini de saracaktır. Ogün gelmeden yapmış olduğunuz hatanın farkına varın. Diğer yandan topluma yön veren, düşüncelerini şekillendiren hoca efendiler, şeyhler, kanaat önderleri şunu iyi bilmelidirler ki düşünceleriniz ve ağızlarınızdan çıkan her söz toplumda müsbet yada menfii karşılık bulmakta. İnsanlar sözleriniz üzerine sevi yumağı yada barut fıçısı haline gelmektedir. Bu durumu bilip söyleyeceğiniz her sözü iman, akıl ve insaf süzgecinden geçirerek sarf etmelisiniz. Aksi durumda akacak kan, çiğnenecek kutsal yine bize ait olacaktır. Bilerek yada bilmeden emperyalist projelere alet olmak ahirette hesabı verilemeyecek bir amel olarak yeterde artar bile.

Bir kez daha toplumumuzun inanç ve ahlak köklerine kibrit suyu dökülmeye çalışılıyor. Anadolu topraklarının Müslüman beldesi olduğunu unutanlar, bu topraklar üzerinde yaşayan Müslümanların ahlakına en aykırı hareketlerden biri olan LGBTİ ahlaksızlığını bir kez daha fütursuzca karşımıza dikmek ve toplumumuza benimsetmeye çalışmaktadırlar.

Alman Büyükelçiliğinin desteğiyle Ankara’da 16-17 Kasım günlerinde Alman LGBTİ film festivali ahlaksızlığı altında LGBTİ film gösterimi yapılacak. Toplumların ciddi anlamda çekincelerinin olduğu bu yasal fuhşiyat genel ahlakımızın temellerine dinamit döşemektedir. Son zamanlarda sosyal medyadaki bazı formlarının da #LGBTİ’yi olağan bir cinsiyet çeşidiymiş gibi göstermesi de bundan ayrı değildir.

Tüm Müslümanları duyarlı olmaya davet ediyoruz.

Tüm insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisi ile.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

 

Görüntünün olası içeriği: 4 kişi

Sakarya 635. Hafta: Meselesi sistemden kendisine pay almak olanlar hedeflerine ulaştı

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 635. Hafta basın açıklamasında bulundu.

 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 635. Hafta basın açıklamasında bulundu.

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 635. Hafta Basın Açıklaması:

Değerli platform dostları, Sakarya’nın duyarlı insanları; 

28 Şubat darbesi, Türkiye Müslümanları için bir sınanma süreciydi. Dönemin devlet iktidarını elinde tutan güçler; yükselen İslami uyanışın sahiciliğini test ettiler. Sorun, sistemin yapısal halinden, resmi ideolojisine kadar kendisiyle miydi; yoksa dindar kimliğin merkezin dışında tutulması ve pastadan pay verilmemesi miydi? 

Platformumuz, kurulduğu gün; tercihi ilk seçenekten yana yaptığını ilan etmişti. İtirazımız; devlet aygıtını bir güç ve rant aracı görenlereydi. Kendi çıkarları uğruna toplum üzerinde baskı, inkar, ayrımcılık ve hatta şiddet yoluyla iktidar kurulmak istenmesineydi.

Kendi şahsi hesapları uğruna itiraz edenler ise 28 Şubat sonrasında kendi hikâyelerini yazdılar. Bugünkü iktidar işte o hikâyenin içinden çıktı. Meselesi, sistemin yapısal ve ideolojik kodları değil; sistemden kendisine pay almak olanlar; hedeflerine fazlasıyla ulaştı. Bugün kamu imkânları üzerinden kendilerini, ailelerini ve yanlarında görünenleri ihya ediyorlar. Tıpkı eski dönemde olduğu gibi devlet iktidarını, kamu bütçesini, makam ve mevkilerini kendi şahsi mülkleriymiş gibi idare ediyorlar. Ve gelinen son noktada, ele geçen bu iktidarı koruyup, kollamanın peşindeler. Geçmiş iktidarlar gibi yeniden resmi ideolojiye sığınıp, orada meşruiyet arıyorlar. 

Emekçinin, emeklinin, asgari ücretlinin bütçesi ise her geçen gün biraz daha daralıyor. Verginin tüm yükünü esnaf, kamu çalışanları ve vatandaşlar çekiyor. Diğer taraftan ise büyük şirketlerin milyarlarca lira vergisi bir kalemde siliniyor. Eğitimde yapılan değişiklikler, üzerinden bir ay bile geçmeden yine değişiyor. Olanlar; her defasında, parasıyla özel okul imkânlarını satın alanları bir adım daha öne çıkarıyor. “Nitelikli” denilen okullara seçim süreci daha zorlu hale getirilirken; geri kalan milyonlarca öğrencinin ise alacağı eğitimin niteliği maalesef umursanmıyor. 

Böyle bir vasatta; halkın gündemi her güç daha çok dertli bir hal alıyor. İktidar sahipleri ise resmi ideolojiyi yeniden üretip, yeni bir dönem başlamış gibi sunmanın derdindeler. Oysa olan bellidir: 28 Şubat sürecini kurgulayan darbeciler, asıl hedeflerine ulaşmışlardır. Artık, toplumsal adaleti, ahlakı, erdemi temsil eden bir İslami uyanış süreci ne yazık ki kalmamıştır. Gelinen noktada; sistemin pastasına talip olanlar, onun rengiyle boyanmıştır. Ranttan payını alanlar, şimdi onu üreten sistemi kutsamaya başlamıştır. Burada bizim için şaşırtıcı hiçbir taraf bulunmamaktadır. 

Değerli dostlar;

Sadece içeride değil bölgede de son derece dikkatle hareket edilmesi gereken günlerden geçiyoruz. Mısır, Suriye ve Irak sahnesinde yaşanan trajediler ortadadır. Şimdi, Suudi Arabistan merkezli gerçekleşen bazı operasyonların, bir sonraki aşamada Lübnan’ı hedef aldığı anlaşılıyor. Tüm bu yaşananlara dikkatlice bakıldığında; gelişmelerin, siyonist işgalcilere yaradığı apaçık ortadadır.

ABD ve İsrail; bölgemize bu şekilde operasyon çekebilme cüretini, bölgedeki devlet yapılarının; kendi toplumlarıyla da birbirleriyle de barışık olmayan parça bölük halinden almaktadır. Kendi içimizde adaleti, birliği, özgürlüğü tesis edemedikçe de; bu tür kirli hesapların gerçekleşmesi her zaman mümkün olacaktır. Bize düşen uyarmaktır: Hep birlikte sarılmamız gereken, birbirimizin boğazı değil, Allah’ın ipidir. Başka türlü ne kurtuluş vardır, ne de adalet ve huzur.

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu

Sakarya 635. Hafta: Meselesi sistemden kendisine pay almak olanlar hedeflerine ulaştı