Başörtüsü Eylemlerinde Bu Hafta-FOTO
Sakarya'da 274.Konya'da 170., Kocaeli'de 295.,Akyazı'da 201. Başörtüsüne Özgürlük Eylemi Düzenlendi...
SAGİR'den İsrail'e ve Füze Kalkanı Projesi'ne tepki!
Sakarya Adalet Girişimi 274. eyleminde İsrail'in Mavi Marmara için özür dilemesinin ve tazminat vermesinin yetmeyeceğini söylerken, NATO'nun Füze Kalkanı Projesi'nin Meclis'ten geçmemesi için 1 Mart Tezkeresi sürecindeki gibi sivil direniş çağrısı yaptı
Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu'nun her Cumartesi günü yaptığı eylemlerinde 274. hafta geride kalırken, platform adına bu hafta basın açıklamasını Ribat Vakfı Sakarya Şubesi'nden Bahattin Kuruoğlu okudu. İsrail'in Mavi Marmara'daki kanlı baskın sebebiyle Türkiye'den özür dilemesinin ve tazminat ödemesinin yeterli olmayacağını ifade eden Kuruoğlu, "oldu. Özür ve tazminat konusunda prensipte anlaşma sağlamaya yönelik çalışmalar devam ediyor. Bundan sonra özrün ve tazminatın niteliği üzerinde ciddi bir müzakere, tartışma yaşanacak. İki ülke de kendi pozisyonunu koruyacak formüller üretmeye çalışacak... Mavi Marmara yardım gemisindeki şehitlerimize tazminat ödenmesi yetmeyeceğini belirtmek istiyoruz. Gönüllülerin amacı sadaka almak değildir. İsrail, gerçek mana da özür dileme niyetinde ise; mazlum Gazzelilere uyguladığı ambargoyu kaldırmalı, Filistin'in asıl topraklarını tanımalı, Filistin halkı özgürce yaşamalıdır. Korsan Terör Devleti, sadece Filistin bölgesinde değil, yeryüzüne hâkim olabilmek amacı ile emellerini gerçekleştirme niyetindedir. Bunun bariz örnekleri ile karşılaşmak hiç de şaşırtıcı bir durum oluşturmamaktadır." dedi.
NATO tezkeresi Meclis'ten geçmesin!
Sakarya Adalet Girişimi, Lizbon'da alınan Füze Kalkanı Projesi'ne destek kararına karşı mücadele çağrısını bir kez daha yeniledi. Bahattin Kuruoğlu, konuyla ilgili açıklamasında "İsrail, NATO işbirliği ile Afganistan üzerinden, Afganistan-İran sınırından İran'a karşı istihbarat operasyonlarına başlamış bulunmaktadır. Afganistan'da İran sınırına 20 kilometre mesafede bulunan NATO'ya ait askeri üste İsrail birliklerinin konuşlandırıldığı, İran içinde yapılacak operasyonların, sabotajların bu üsten yürütüleceği belirtiliyor... Yeni suikastlar geliyor demektir bu. Ayrıca, Birleşik Arap Emirlikleri'nin, kuracağı füze savunma sisteminin bütün Körfez'i içine alacağı hakkında bilgiler de son günlerde dile getirilmeye başlanmıştır. Birleşik Arap Emirlikleri'nin füze kalkanıyla bölgedeki Arap Ülkelerinin kalkanı entegre edilecekmiş yâni bütünleştirilecekmiş havası verilmeye çalışılıyor. Asıl amacın, her ne kadar ülkemizde kurulanın maksadı inkâr edilse de, İran füzelerine karşı koymak için olduğu aşikârdır. Projenin maliyetinin 7 milyar dolar olduğu belirtilmekte. Bu duruma itiraz ediyor, Müslüman halkların paralarının Amerikan emperyalist çıkarlarına hizmet etmesini şiddetle kınıyoruz. Ayni şekilde; Türkiye toprakları da emperyalist çıkarları için kullandırılmamalı. Nasıl tezkere geçmediyse füze kalkanına meclisten müsaade edilmemelidir." dedi.
SAKARYA ADALET GİRİŞİMİ (SAGİR)
Başörtüsü Platformu 274. basın açıklaması
274. kez İnsan hak ve hürriyetlerine dikkat çekmek, insan onurunu korumaya katkı sağlamak için meydanlardayız.
Mavi Marmara trajedisinden öyle anlaşılıyor ki; İsrail, Türkiye'den özür dilemeyi ve tazminat ödemeyi kabul edecek. Hayfa'daki yangın sonrasında gelişen yangın diplomasisi iki ülke arasındaki derin krizi, bir noktada durdurmada etkili oldu. Özür ve tazminat konusunda prensipte anlaşma sağlamaya yönelik çalışmalar devam ediyor. Bundan sonra özrün ve tazminatın niteliği üzerinde ciddi bir müzakere, tartışma yaşanacak. İki ülke de kendi pozisyonunu koruyacak formüller üretmeye çalışacak.
Önceki krizlerde de hep bunlar yansıtıldı ve sonuç öyle gerçekleşti. "Alçak koltuk" krizinde benzer bir durum söz konusu olmuştu. İsrail bir süre özür dilemeyi reddetti. Türkiye'nin kararlı tutumu karşısında yumuşamış ve "üzgün olduğu" açıklamasını yapmıştı. Ancak, bu özür beyanı kabul görmemişti Resmen ve yazılı özür için diretilmişti. Sonunda Büyük Terör Devleti İsrail, geri adım attı ve resmi özür konusunda ciddi gelişmeler yaşanır oldu.
Mavi Marmara, iki ülke arasında yaşanan en ciddi krizdi. İsrail'in kuruluşundan bu yana böyle bir sorun yaşanmamıştı. İlk kez Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları İsrail tarafından, hem de kendi egemenlik hakkı olmayan bir bölgede şehit edildi. Dolayısıyla krizin üstesinden gelmek kolay olmayacaktı.
Mavi Marmara yardım gemisindeki şehitlerimize tazminat ödenmesi yetmeyeceğini belirtmek istiyoruz. Gönüllülerin amacı sadaka almak değildir. İsrail, gerçek mana da özür dileme niyetinde ise; mazlum Gazzelilere uyguladığı ambargoyu kaldırmalı, Filistin'in asıl topraklarını tanımalı, Filistin halkı özgürce yaşamalıdır.
Korsan Terör Devleti, sadece Filistin bölgesinde değil, yeryüzüne hâkim olabilmek amacı ile emellerini gerçekleştirme niyetindedir. Bunun bariz örnekleri ile karşılaşmak hiç de şaşırtıcı bir durum oluşturmamaktadır.
İsrail, NATO işbirliği ile Afganistan üzerinden, Afganistan-İran sınırından İran'a karşı istihbarat operasyonlarına başlamış bulunmaktadır. Afganistan'da İran sınırına 20 kilometre mesafede bulunan NATO'ya ait askeri üste İsrail birliklerinin konuşlandırıldığı, İran içinde yapılacak operasyonların, sabotajların bu üsten yürütüleceği belirtiliyor... Yeni suikastlar geliyor demektir bu. Ayrıca, Birleşik Arap Emirlikleri'nin, kuracağı füze savunma sisteminin bütün Körfez'i içine alacağı hakkında bilgiler de son günlerde dile getirilmeye başlanmıştır. Birleşik Arap Emirlikleri'nin füze kalkanıyla bölgedeki Arap Ülkelerinin kalkanı entegre edilecekmiş yâni bütünleştirilecekmiş havası verilmeye çalışılıyor. Asıl amacın, her ne kadar ülkemizde kurulanın maksadı inkâr edilse de, İran füzelerine karşı koymak için olduğu aşikârdır. Projenin maliyetinin 7 milyar dolar olduğu belirtilmekte. Bu duruma itiraz ediyor, Müslüman halkların paralarının Amerikan emperyalist çıkarlarına hizmet etmesini şiddetle kınıyoruz.
Ayni şekilde; Türkiye toprakları da emperyalist çıkarları için kullandırılmamalı. Nasıl tezkere geçmediyse füze kalkanına meclisten müsaade edilmemelidir.
Ülkemizde ise Üniversite öğrencilerinin yaptığı taşkın eylemler, bazıları için 1980 öncesi kargaşa ortamını hatırlattığından sevinç kaynağı meydana getirmiştir. Üniversiteler ülkesini geleceğe taşımalı; eğitim, bilim yurdu olmalı. Ülke öyle bir yaşanır hâle gelsin ki; ne haklar gasp edilsin (başörtüsüne müdahale edildiği gibi) ne de yöneticiler taciz edilip saldırıya uğrasın. İktidarlar halk için vardır, halklar iktidar için değildir.
Sakarya Adalet Girişimi, hukuksuzluğun ortadan kalkması ve adâletin tesisi için duruşunu ve direnişini her zaman ve zeminde sürdürecektir.
Bu duygularla haftaya aynı saatte burada buluşmak üzere duyarlı ve onurlu Sakaryalılara teşekkür ederiz.
Sakarya Adâlet Girişimi Başörtüsü Platformu Adına
Ribat Eğitim Vakfı Sakarya Şûbesi
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFROMU *170. HAFTA* BASIN AÇIKLAMASI
Rahman, Rahim, Allah'ın adıyla
Allah yolunda öldürülenlere "Ölüler" demeyin, zira onlar diridirler, Fakat
siz bunun şuurunda değilsiniz.
(Bakara Suresi 154. Ayet)
Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;
Mavi Marmara gemisi üzerinde pek çok spekülasyonlar bırakarak geri geliyor.
Bir özgürlük mücadelesinin sembolü haline gelen bu geminin adı, Gazze ile,
direnişle özdeşleşiyor. Güvertesini şehit kanlarının ıslattığı, o kanlarla
bereketlenen Mavi Marmara'nın özgürlüğü umudumuzdur ki, Filistin'in ve
Mescid-i Aksa'nın da özgürlüğünün başlangıcı olur.
Mavi Marmara olayları sonrasında, hükümetin üst düzey yetkililerinin yaptığı
açıklamalar, insanlar arasında Türkiye - İsrail ilişkileri açısından
sevinçle karşılanmıştı. Hükümet yetkilileri gürlüyorlar, büyük tehditler
savuruyorlardı. Geçen zaman bu tehditlerin birer siyasi argüman olduğunun,
içeriğinin boş ve arkasında durulamayacak sözler olduğu ortaya çıkmıştır.
İsrail'e tanınan süreler çoktan geçti... Hükümet hala lafı eveleyip
gevelemekte ve Mavi Marmara ile bozulan ilişkileri düzeltebilmek için
fırsatlar kollayıp ortamlar oluşturmak arayışında... diplomatik ve siyasal
yollarla, halkların tepkisini çekmeden, durumu idare etmek istemekte...
Hükümet ve yetkilileri şunu bilmeli ki: Halkımızın hafızasının yokluğuna
olan inançları halkımızın Mescid-i Aksa ve Filistin davasına gösterdiği
hassasiyetle boşa çıkacak ve halkımız sözlerinde durmayanları ve onların
unutkanlığına güvenerek, halkımızın değerlerini ve hassasiyetlerini siyasi
menfaatler uğruna hiçe sayanları affetmeyecektir. Hükümet bir an önce
gerekli adımları atmalı, verdiği sözleri yerine getirmelidir.
Mavi Marmara şehitlerinin ailelerine tazminat ödenmesi ve İsrail'in özür
dilediğinin kabullenilmesi istenilmekte. Şehitlerimizin ailelerinin bu
öneriyi reddederek şehitlerimiz Kudüs'ün ve Filistin'in özgürlüğü uğruna
şehit oldular, bundan başka bir bedeli asla kabul etmeyeceğiz tavrını
göstermeleri onurlu ve takdire şayan bir durumdur. Kendilerini tebrik
ediyor, onurlu mücadelelerinde yanlarında olduğumuzu ifade ediyoruz.
Uluslararası alanda siyasal rant için özür ve tazminat taleplerine bulunmak
ne acımızı hafifletecek ne de şehitlerimizin uğrunda canlarını verdikleri
kazanımları getirecektir. Hükümet ve İsrail şunu bilmeli ki şehitlerimizin
kanına paha biçilemez. Onların mükafatı Rableri katındandır.
Gerçekleştiği günden beri özgürlük sevdalılarının mektebi olan direniş
yolcularının büyük öğretmeni İmam Hüseyin'in zalim otoriteye karşı kıyamının
yıldönümünde bulunduğumuz şu günlerde, şanlı öğretmenimizin kıyamını ve
mücadelesini anladığımızı, zulmün değişik versiyonlarla devam ettiği
dünyamızda, dersimize çalışıp, ödevimizi yerine getireceğimizi ilan
ediyoruz.
Hüseyin-î kıyam, mazlumların umudu, zalimlerin korkusu olmaya devam
edecektir. ''Her gün aşura, her yer Kerbela'' şiarımız, her direnişçinin
Hüseyin'in öğrencisi olduğu bilinciyle capcanlıdır.
Hz. Hüseyin'in bugün buradan ayrılma, seni öldürürler uyarılarına verdiği
cevabı, onun öğrencileri olarak bizde tekrarlıyoruz: Bugün ben kıyam
etmezsem, mazlum halklar zalimlere karşı nasıl davranılacağını nereden
öğrenecekler?
*HEYHAT-E MİN EZ-ZİLLEH! ZİLLET BİZDEN UZAKTIR!*
İzzetin zillete üstün olduğu, Onurluların tevhid ve adalet mücadelesiyle
galip geldiği bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi *171. Haftada* aynı yer
ve saatte buluşmak üzere Allah'a emanet ederiz.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU
Kocaeli Gönüllü Kültür Teşekkülleri Platformu 295.hafta basın açıklamasında, başörtüsüne özgürlük gelene kadar direnişe devam denildi.
Basın açıklaması eylemi, İzmit İnsan Hakları Parkı, Özgürlük Meydanında, yoğun yağmura rağmen yaklaşık 50 kişilik bir grup tarafından gerçekleştirdi. Basın açıklamasının konusu 10 Aralık insan hakları günü ve ülkemizde oluşan insan hakları ihlalleri, başörtülü kadınlara yapılan ayrımcılıktı.
Basın açıklaması metni:
Değerli basın mensupları ve çok kıymetli halkımız,
295.hafta Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformunun basın açıklamasına hoş geldiniz.
10 Aralık tarihi İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin kabul edildiği ve uygulamaya koyulduğu tarihtir. İnsan onurumun gözetildiği bir dünya için herkesin insan olmasından dolayı var olan haklarının korunması için Birleşmiş Milletlere üye devletler tarafından ilan edildiği bir tarihtir.
Fakat ne yazık ki dünyada ve ülkemizde insan haklarına yeterince önem verilmemektedir. Devletlerin silahlanmaya ve savunmaya harcadığı paralar, insanlığın daha çok fakirleşmesine eğitime, sağlığa ve beslenmeye daha az harcama yapılmasına neden olmaktadır. İnsanların kendi elleriyle fütursuzca yaptıkları silahlar yüzünden insanların yaşam hakları ellerinden alınmaktadır. NATO'nun aldığı füze kalkanı projesi ile insanlık bir defa daha tercihini iyi yönde kullanamamıştır..
2010 yılı içersinde insanlık adına en kötü olay Gazze'ye İnsani yardım getiren konvoya yapılan saldırıydı. Ortadoğu'da gücü elinde bulunduranlar kendinden olmayanları ezmeye ve insan onurunu çiğnemeye devam etmektedirler. Buna seyirci kalanlar da insanlık suçuna ortak olmuşlardır.
Kendi elimizle yaşanabilir dünyamızı kirletmeye devam etmekteyiz. Denizlerimiz, sularımız petrol atıklarıyla, kimyasal atıklarla kirletilmekte insanların çevre ile olan bağı koparılmaktadır. Hızlı ve plansız şehirleşme ile insanın toprak ile dostluğu sekteye uğramaktadır. İnsan olarak temiz ve yaşanabilir bir çevre hakkı elimizden alınmaktadır.
Bir yandan insanlar fazla kilolardan kurtulmak için para harcarken, Afrika'da ve dünyanın değişik yerlerinde açlık ve susuzlukla insanların yaşam hakları adaletin, ekmeğin adil bir biçimde dağıtılmamasından kaybetmektedirler. BM yaptığı araştırmada açlık çeken insanların sayısının 1 milyardan fazla olduğu belirtilmiştir.
Başörtülü kadınlara yapılan ayrımcılık üniversitelerde toplumsal bir uzlaşma ile çözümlenmiş olmasına karşın hala kamusal alan ve farklı laiklik tanımlamasıyla kadınların iş hayatında ve siyasetteki ayrımcılıkları devam etmektedir.
Hasta haklarının korunması yönünde özel hastaneler ve üniversite hastanelerinde de hasta hakları ve hasta hakları kurulları ile ilgili gerekli düzenlemeler yapılmalı.Vatandaşların haklarını arayacağı ilgili hasta hakları birimleri kurulmalı ve kurullar aktif olarak çalıştırılmalıdır.
İnsanlar hakkını özgür bir biçimde şiddet içermeden, başkasına zarar vermeden arayabilmelidirler. Bunu yaparken hiçbir şekilde baskıya ve şiddete maruzda bırakılmamalıdırlar. Şiddet ne hak arayan için ne de görevi insanların güvenliğini sağlamak olan kolluk kuvvetlerinin işi olmamalıdır.
Doğuda ve batıda yaşayan insanların İslam kardeşliği çerçevesinde kucaklaşmalı, birbirlerinin hallerini anlayarak barış içerisinde yaşamayı gerçekleştirmek için çaba sarfetmelidirler. Türkiye Ceylanları ve Seraplarını bir daha kaybetmemelidir.
Türkiye'nin de üye olduğu AİHM'e başvuran ülkeler sıralamasında 2.olması ve alınan aleyhte kararlarda %86'sında mahkum edilmesi ülkemiz adına çok iç açıcı bir durum değildir. Refarandumda alınan kararla Anayasa Mahkemesinde bireysel başvuru hakkının getirilmesi önemli olmakla beraber Yüksek Mahkemeden sonucunu alamayan yine AİHM'e gidecektir. Önemli olan bu sürece varmadan insan haklarını en üst düzey standarda çıkartarak ihlallerin oluşumunu engellemek olmalıdır. Bununda yolunun kısmi anayasa değişikliği ile değil insan hakları standardını en yüksek düzeyde koruyan ve gözeten bir mutabakat metni olan yeni bir sivil anayasa ile sağlanabileceğini düşünmekteyiz.
İnsan hakları ihlallerinin yaşanmadığı, insan onurunun gözetildiği bir dünya ve Türkiye temenni ediyoruz.
Kocaeli Gönüllü Kültür Teşekkülleri Platformu Bileşeni
MAZLUMDER Kocaeli Şubesi Yönetim kurulu adına
Çetin TAHTACI
Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu'nun düzenlemiş olduğu 201. Basın açıklaması eyleminde Wikileaks'ın susturulmak istenmesini kınadı.
Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu'nun düzenlemiş olduğu 201. Basın açıklamasında beraberiz.
Son günlerde yaşanan öğrenci eylemleri gündemdeki yerini alırken, üniversitelerde eğitim kalitesi de tekrar tartışılmaya başlandı.Düşünce ve ifade özgürlüğünün üniversitelerde bizzat öğrenciler tarafından kullanılması gerekirken, bilim yuvası olarak gösterilen bu kurumlarda ne yazık ki polis kuvvetleri dolaşmaktadır. Gençlerin düşüncelerini usulüne uygun biçimde ifade etmeleri ve eleştiri haklarını kullanmalarından daha doğal bir şey olamaz. Bu yüzden siyasetçiler, öğrenci eylemelerini eleştirirken ölçüyü kaçırmamalı ve temel hak ve özgürlüklere saygı çerçevesinde davranmalıdırlar.
İlk ve orta öğretimde başörtüsü yasağını savunan meclis insan hakları komisyonu başkanı Zafer ÜSKÜL'ün haddini aşan açıklamalarını kınıyoruz. Başörtülü öğrencilerin hangi okullara gidip gitmeyeceğini ÜSKÜL değil, öğrenci ile velisi karar verir.
Üniversitelerde başörtüsü yasağının kısmi oranda hafiflemesiyle birlikte başörtülü kadınların çalışma hakkı ve seçilme hakkı gibi konular önümüzdeki en ciddi hak ihlalleri olarak karşımıza çıkmaktadır.Yaklaşan seçimlerde başta iktidar partisi olmak üzere siyasi partilerin başörtülü aday göstermesini istiyor ve destekliyoruz. Ayrıca başörtülü bağımsız adayların da seçime girmesinin bu konuda yaşanan ayrımcılığı gidermek için önemli bir fırsat olduğuna inanıyoruz.Diğer yandan kamu ve özel sektörde başörtülü kadınların niteliklerine göre istihdam edilmesini ve çalışma haklarının engellenmemesini istiyor ve destekliyoruz. Sonuç olarak insan haklarının bir bütün olarak ele alınması gerektiğini ve parçalara ayrılmış bir özgürlük anlayışının insanın saygınlığına gölge düşüreceğini savunuyoruz.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de gündemi değiştiren bir diğer konu ise Wikileaks internet sitesi tarafından yayınlanan gizli belgeler ve bu belgelerde başta ABD olmak üzere küresel güçlerin işledikleri savaş ve insanlık suçlarının bir kez daha ortaya çıkmasıdır.Diplomatik yazışmalardan anlaşıldığı gibi ABD'nin Irak ve Afganistan işgallerinde ve diğer ülkelerde yaptığı askeri operasyonlarda birçok ülke yöneticilerinin ihanetleri de gözler önüne serilmektedir.Açığa çıkan bu kirli ilişkilerden rahatsız olan ABD ve işbirlikçileri Wikileaks sitesi kurucusunu tutuklatmışlardır.Tutuklanan yöneticinin işkence ve kötü muamele görme ihtimali yüksektir ve adil olmayan bir yargılama sonucu uzun süre cezaevinde tutulabilir.İnsan hakları savunucuları olarak Wikileaks yöneticisinin yaşam hakkından kaygı duyduğumuzu belirtiyoruz.
Gelecek hafta cumartesi günü saat 12:30'da buluşmak üzere Allah'a emanet olunuz.
Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu Adına
Akyazı Mazlum-der Şb.Bşk.Yrd.
Mahmut ALEMDAR