Başörtüsü Eylemlerinde Bu Hafta-FOTO

Başörtüsü Eylemlerinde Bu Hafta-FOTO

Konya'da 175., Kocaeli'de 300., Sakarya'da 270., Akyazı'da 206., Ankara'da 259. Başörtüsü platformları...

Dünya ve üzerindeki sosyal olaylar gün geçmiyor ki dinginleşsin, durulsun ve insanlık için aydınlık yarınlar vaat etsin. Dünyamızın, sorunları hiç bitmeyen bölgeleri yani İslam dünyası yine büyük çalkantılar içerisinde Bir yerde zalimin devrilişini görürken, zulüm başka yerlerde tavan yapmakta
Rahman, Rahim, Allah'ın adıyla
İnkar edenler kıyamet bize ulaşmaz dediler. De ki: Gaybı bilen Rabbim hakkı için o mutlaka size gelecektir. (Sebe Suresi 3. Ayet)
                Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;
Dünya ve üzerindeki sosyal olaylar gün geçmiyor ki dinginleşsin, durulsun ve insanlık için aydınlık yarınlar vaat etsin. Dünyamızın, sorunları hiç bitmeyen bölgeleri yani İslam dünyası yine büyük çalkantılar içerisinde" Bir yerde zalimin devrilişini görürken, zulüm başka yerlerde tavan yapmakta"
Zeynelabidin bin Ali büyük diktatör Habib Burgiba'nın ardından onun yolunun izleyicisi bir diktatör olarak Tunus'ta iktidara oturmuştu. Zulümleriyle Burgiba'yı aratmayan bin Ali, sonunda Tunus halkının eylemleriyle ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Her diktatör gibi kendi diktasını borçlu olduğu ülke tarafından da dışlandı. Fransa, zulümlerini sürekli desteklediği diktatörü ülkesine kabul etmedi. Ne hazindir ki yine bir diktatör, Müslüman halklara yapmış olduğu zulümlerin karşılığında, halkı Müslüman olan bir ülke tarafından kabul edildi.
Zeynelabidin bin Ali İslam'a ve Müslümanlara yönelik, başta başörtüsü olmak üzere hemen hemen her meselede baskı yapan, onlara dinlerini yaşama hakkı tanımayan, batılı değerleri halkına rağmen halkına dayatan bir diktatördü. Halkının değerleriyle hiçbir zaman barışmamıştı. Yönünü islamdan başka yöne dönmüş dayatmacı bir batıcıydı. Batılı değerleri, halkına zorla kabul ettirmeyi isterdi. Batılıların çıkarlarını ülke halkının çıkarlarından daha önde görür ve halkına bu değerler uğruna zulmetmekten çekinmezdi.
Tunus halkı bir diktatörden kurtuldu fakat ''Burgiba – bin Ali" ilişkisinde olduğu gibi gelenin gidenden bir farkı olmayacaksa olan yine mazlum halklara olacak demektir. Beklentimiz ve dileğimiz, Tunus halkının kendi değerleriyle çatışmayan inançlarına Tevhid ve adalet ilkesine uygun bir yönetime kavuşmasıdır.
Azerbaycan, içinde bulunduğu karışık dönemle İslam dünyasındaki diktatör açığını kapatmaya aday olduğunu ortaya koymaktadır. Sovyet Rusya'nın en yüksek mertebelerine ulaştıktan sonra, Azerbaycan'ın diktatör'ü olarak atanan Haydar Aliyev'in oğlu olan İlham Aliyev babasının oğlu olduğunu gösterip, İslam'a ve Müslüman'lara yönelik baskı ve zulümde sınır tanımamaktadır. Camileri yıkıp yeniden cami yapılmasına müsaade etmeyerek zulümde zirveleşen Aliyev, Müslümanların iffet ve namuslarının sembolü olan başörtüsüne yönelik baskılarla, zulmünün boyutlarını iyice arttırmıştır. Biliyoruz ki tüm diktatörlerin sonu diğer zalimlerle aynı olacaktır.
Azerbaycan'daki bu zulme karşı direniş sancağını yükselten tüm kardeşlerimizi buradan binlerce kez selamlıyoruz. Onların direnişlerinin yanında olduğumuzu bir kez daha tekrarlıyoruz. Azerbaycan İslam Partisi genel başkanı Mövsüm Samedov'un sağlık durumu hakkında kamuoyunun bir an önce haberdar edilmesi ve şehit edilmeyip gözaltında tutuluyorsa bir an önce salıverilmesi gerektiğini buradan haykırıyoruz. Diğer tutuklularla birlikte Samedov, bir an önce özgürlüğüne kavuşmalıdır.
Tevhid ve adalet mücadelesi verenler, yeryüzünün ıslahı için çalışanlar, zulme ve zalime karşı çıkanlar yalnız değildirler. Hiçbir zaman baskılar sonucunda yıldırılamayacaklardır.
Baskıların kaynağının ve öğretmenlerinin kim olduğunun bilincindeyiz.
Hem ülkemizdeki zulmün hem de onların talebelerindeki zulmün Müslüman halklara rağmen devam etmeyeceği gün gibi aşikardır. Zulümle abad olunmaz. Zalimlerin hesap vereceği gün çok yakındır. Ve o gün onların yapmış oldukları zulümlerinin karşılığı zulümlerinden daha şiddetli olacaktır.
Tevhid ve adaletin şirke ve zulme galip geldiği ıslah edilmiş bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 176. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah'a emanet ederiz.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU
 

------------------------------

-------------------------------

------------------------------

------------------------------

------------------------------

------------------------------

------------------------------

------------------------------

------------------------------

------------------------------

------------------------------

------------------------------

------------------------------

------------------------------

------------------------------

Kocaeli Gönüllü Kültür Teşekkülleri Platformu Başörtüsüne Özgürlük basın açıklamalarının 300. 15 Ocak 2010 günü İzmit İnsan Hakları Parkı, Özgürlük Meydanında yapıldı.

Basın Açıklamasını Kocaeli Gönüllü Kültür Teşekkülleri Platformu adına Selahattin Mengül yaptı.Basın Açıklamasına BBP Kocaeli İl başkanı Mehmet Korkmaz, HAS Parti il başkanı Erol Pekcan ÇEKÜL Vakfı adına Numan Gülşah, Azerbaycan'daki tutuklu Müslümanlarla dayanışma platformu temsilcisi Sadık Çelik, Türkiye Başörtüsü Platformları adına Sakarya Adalet Girişimi SAĞİR adına Beytullah Toka konuşma yaptı. Ayrıca MAZLUMDER Kocaeli Şubesi başkanı Çetin Tahtacıya, Türkiye başörtüsü Platformları adına Beytullah Toka tarafından, Direniş Beratı verildi.Mazlumder eski genel başkanı Ömer Gergerlioğluda bir konuşmayla programa katıldı.

TÜRTKİYEDE BAŞÖRTÜSÜ PLATFORMLARININ TARİHÇESİ VE KOCAELİNİN DURUMU

23 Nisan 2005'te başlayan direnişimiz, 15 Ocak 2011 tarihinde 300.haftasına girdi.6. yılını doldurup, kısa bir süre sonra 7 yılına girecek.Bir grup kararlı, azimli insan başörtüsü uğruna akan gözyaşlarının yerde kalmaması için, mazlumlara sahip çıkmak için 300 haftadır, her cumartesi 12.30 da toplanıp, yağmura, kara, soğua, sıcağa rağmen başörtü zulmünü protesto ediyor.İzmit'ten başlayan bu hareket kısa sürede Anadolu'daki başka illerde ilham kaynağı olmuş, , Ankara'da, Akyazı ve, Van, Antalya, Bursa ve Afyonkarahisar, Kütahya'da aynı paralelde periyodik protesto eylemlerinin başlamasını sağlamıştır.

MS.300'lü yıllarda o zamanın inançlı insanları Hıristiyanlar Roma imparatorluğuna yakalanıp aslanlara atılıyor ve öldürülüyorlardı. İmparatorluğun çeşitli yerlerinden toplanan Hıristiyanlar İzmit'te katlediliyor ve rivayetlere göre günde 150 Hıristiyan İzmit'te öldürülüyordu.Roma İmparatoru Konstantin'in 311 yılının 30 Nisan günü bütün dünyaya 'hoşgörü' bildirgesini yayınlayarak, bundan sonra hiçbir inançlı insanın canına ve malına dokunulmayacağına, herkesin inancını özgürce yaşabileceğini bildirdi.Bundan 1700 sene sonra 2011 yılında İzmit dünya hoşgörü kenti olarak ilan edildi.Bu çerçevede İzmit'te 6 yıldan beri süren "BAŞÖRTÜSÜNE ÖZGÜRLÜK" basın açıklamaları, inançlar konusunda, ufak bir azınlığın , inançlı insanlara yaptığı baskılara tepki vermek açısından önemlidir.

Eskiden olduğu gibi bu günde İzmit tarihteki bu misyonunu yürütmektedir.Halk vicdanı inanca yapılan baskı ve zumlu kabul etmez buna tepki verir.1966 yılından beri halkının % 99 Müslüman olan bu ülkede halkın her alanda inancını özgürce yaşamaya yönelik baskılar devam etmektedir.Çağdışı insan hakları ihlalcisi, yasakçı, dayatmacı mikro azınlık 1700 sene önceki inanca ve inançlı insanlara, ilkel baskıları halka rağmen sürdürebileceğini sanmakta, direnmektedir.

Bu gün medyadan öğrendiğimize göre, Tunus'un yasakçı başkanı Zeynel Abidin Binali halkın tepkisi karşısında kaçarak ülkeyi terk ettiğinin haberini almış bulunuyoruz. Tunus"ta dindarlara ve Müslümanlara yönelik baskılar yaklaşık 50 yıl önce başladı. Fransız sömürüsünden kurtulan Tunus halkı önce Habib Burgiba"nın, daha sonra da Zeynel Abidin Binali yönetimlerinin yasaklarıyla karşılaştı. 60 yaşından küçük olan kadınlar başörtülü şekilde sokağa çıkarsa, polis tarafından karakola götürülüyor. Bu kadınların, ya başı zorla açtırılıyor ya da "bir daha kapatmayacağına" dair yazılı belge imzalattırılarak "fişlendikten sonra" serbest bırakılıyordu.Halk ve inançlı insanlar üzerindeki baskıyı Habib Burgibadan sonra devem ettiren Zeynel Abidin Binali, halkın tepki göstermesine ve bu baskıların nefrete dönüşmesi karşısında, yasağı biraz hafifletmişti.Fakat ekonomik sıkıntılar ve inançlara yapılan baskılar karşısında sokaklara dökülen halk, Tunus toplumun inanç yapısıyla uyuşmayan Zeynel Abidin Binali Tunus terk ettirtmek zorunda bıraktı.

İnanıyoruz ki dayatmacılar ve baskıcılar yenilecek, direnenler kazanacak.İnsan hakları ihlallerine karşı, demokratik yolarla hak arama mücadelesi her alanda haklarımızı geri alıp, bundan oluşan zararları tanzim edilinceye kadar hukuki yollardan devam edecektir.Yasak ve zulüm sürdükçe bizlerde buradayız.

İnsanların, inançlarını özgürce yaşaması 1700 sene öncede Anadolu'da engelleniyor ve bu yüzden insanlar öldürülüyordu.311'de İzmit'le yayınlanan bir bildiriyle, buna son verilerek , herkesin inancını özgürce yaşayabileceği ilan edildi. 1700 sene sonra da, inançlı insanlara yapılan insan hakları ihlallerine ilk tepki İzmit'ten geldi ve tüm Anadolu'ya yayıldı.2011 Dünya, inançlara saygı ve hoşgörü şehri ilan edilen İzmit'te, Türkiye'nin en uzun soluklu ve kesintisiz sivil toplum hareketi olarak süren, "BAŞÖRTÜSÜNE ÖZGÜRLÜK" basın açıklamaları 6.yılını ve 300.haftasını doldurmuş bulunuyor.İzmit'i gerek tarihte, gerek günümüzde, inançlara ve insan haklarına yapılan baskılara tepki veren şehir olma misyonu ön plana çıkartıyor.

KOCAELİ GÖNÜLLÜ KÜLLTÜR TEŞEKÜLLERİ PLATFORMU BASIN AÇIKLAMASI METNİ

Başörtüsü ve İnsan Hakları Mücadelesinin 300.Haftasına Hoş Geldiniz.

1980'li yıllarda darbe döneminin ilk iktidarı tarafından başlatılan Başörtüsü yasağına karşı direnişlerin İzmit bölümü olarak, 300.haftayı başımız dik, alnımız açık bir şekilde idrak ediyoruz.

Bizlerin direnişi, 31 Ekim 1919'da Kahramanmaraş'ta Sütçü İmam'ın Fransız'lara karşı başlattığı direnişin devamıdır. Bizler kendimizi, Müslüman hanımların örtüsüne saldıran işgalcilere karşı tepki gösteren Hacı İmam'ın varisleri olarak görüyoruz.

İnsan Haklarına aykırı bir şekilde siyasetin gücünü arkasına alan hukuk, bugün için başörtüsüyle okullarına giden öğrencilere ses çıkarmamaktadır. Dün kız öğrencileri okuluna sokmayan üniversite görevlisi bugün sessiz bir şekilde kapıda bekliyor. Buradan hareketle şöyle söylenebilir: Yasakçılar güçlüyse okula giremiyor, özgürlükçüler güçlüyse girebiliyorsunuz. Konjonktüre göre kara verme, açıkçası bu ülkemiz için acınacak bir durumdur. Dini inançlarını özgürce yaşama talebi siyasetin malzemesi olmaktan kesin olarak çıkarılmalıdır.

Başta başörtüsü olmak üzere dini yaşamın dışa vuran tezahürlerini yasaklamakla laik yaşam tarzı önünde geniş ufuklar açtıklarını zannedenler, bu özgürlüklerin yaşanmasıyla, tehdit gibi algılanan birçok şeyin içi boş balonlar olduğu kendi gözleri ile gördüler.

Resmi ideolojinin dayatmasıyla 80'li yıllardan bu yana başörtüsünden dolayı okullara alınmayan, okullarından ve işlerinden atılan binlerce insan bu yasağın sonsuza dek tarihin karanlık sayfalarına gömülmesini beklemektedir.

Sırf başörtülerinden dolayı ayrımcılığa maruz kalanlar, acı dolu ancak bir o kadar kararlı mücadeleleri ile ülkenin insan hakları tarihine altın harflerle yazılmayı hak ediyorlar.

Zaman mağduriyetlerin giderilmesi zamanıdır. Devlet, okullarından atılan, işlerinden olan insanlardan özür dilemelidir. Dindarlarla, belli güçleri arkasına alarak kanunsuz bir şekilde zorbaca mücadele eden kamu görevlileri tespit edilmelidir. Sonuçta bizler, yasağın kalkmasıyla birlikte uğranılan zararın da telafi edilmesini istiyoruz.

Değerli Arkadaşlar,

300 haftadır İslami ve İnsani haklarımızı savunmak için burada toplanıyoruz. Hak ve taleplerimizi meşru zeminde kalarak dile getiriyoruz. Bugün haklarımızın bir kısmını, görece bir serbestlikle olsa dahi, geri alabiliyorsak sizlerin mücadele azmi sayesindedir.

Son olarak şunu söylemek istiyoruz, hakları gasbeden canavarla mücadele ettik ama şundan emin olabilirsiniz, hiçbir zaman onlara benzemeyeceğiz. Merhamet duygusuyla haklarımızı savunmaya devam edeceğiz.

KGKTP ADINA MAZLUMDER KOCAELİ ŞUBESİ YÖN. KURULU ÜYESİ Selahattin Mengül

TÜRKİYE BAŞÖRTÜSÜ PLATFORMALRINI TEMSİLEN , SAKARYA ADALET GİRİŞİMİ (SAGİR) ADINA YAPILAN KONUŞMA

Değerli dostlar, Kocaeli'de, bu meydanda 6 yıl önce başlayan başörtüsüne özgürlük eylemleri bugün itibariyle 300. haftasına girmiş bulunuyor. Bir avuç kararlı Müslümanın herkesin geri çekildiği, sözünü eğip büktüğü, rahatlığını bozmamak adına türlü bahaneler uydurduğu bir vasatta başlattığı direniş; bugüne kadar sabır ve kararlılıkla sürerek, hepimiz için değerli bir örneklik oluşturmuştur.

Çözümün bir parçası olmayanların, sorunun bir parçasına dönüşeceği bilinciyle hareket eden Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu, doğrunun, haklının, iyinin yanında olabilmek için mücadelesine devam ediyor.

Bu noktada, başta Kocaeli halkı olmak üzere herkese bazı hususları hatırlatmak istiyoruz:

Bugün Türkiye'nin birçok yerinde bulunan Platformlar, başörtüsü mücadelesini, insanlara kendi inanç ve düşüncelerini zorla kabul ettirmek için yürütmüyor. "Kendine Müslüman" bir siyaseti reddederek; hakkı, adaleti ve özgürlüğü toplumun tüm kesimleri için istiyor.

Bizim için başörtüsü, insanlar arasında adaleti hâkim kılma, insanlara tevhidi ulaştırma ve onları her türlü iktidarın köleleştirici politikalarından özgürleştirme çabasının sembolüdür.

Özellikle vurgulamak isteriz ki; başörtüsü iktidarın değil, iktidarı denetleyenlerin, denetlemesi gerekenlerin sembolüdür.

Bunu vurguluyoruz çünkü içki satışıyla, Kars'taki heykelle, tarihi konu edinmiş bir televizyon dizisiyle ilgili son günlerde yapılan tartışmalarda ve takınılan tutumda, iktidarda olmanın verdiği hissiyatı yakından gözlemliyor ve buradaki "güç bizde o zaman istediğimizi yaparız" anlayışını büyük bir yanılgı olarak değerlendiriyoruz.

Kendi politik amaçları doğrultusunda insanları halkın taleplerini manipüle eden, çalışanları asgari ücret köleliğine mahkûm eden, sendikasızlığı dayatan, doğayı inşaat çöplüğüne dönüştüren, protesto gösterilerine şiddetle mukabele eden siyasal bir iktidarın, başörtüsü üzerinden seçmen kitlesine mesaj vermesinden kesinlikle razı değiliz.

Başörtüsünü savunmak, günübirlik politikaların, halkın tamamının maslahatını gözetmeyenlerin ve iktidar gücünün sarhoşluğuna kapılanların harcı olamaz. Bundan sonra da olmayacaklardır.

Sevgili dostlar,Kendi ajandasını partilerin, hükümetlerin politik çıkarlarına endekslemeyen; kendine masa başı teorilerle değil sahadaki kazanımlarından hareketle bir yol açan ve sorunlar karşısında inisiyatif almaktan geri durmayan platformlar olarak, Kocaeli'nde süren ve yüzümüzü ağartan bu direniş hikayesine hepimiz şahitlik ediyoruz.

Bugün Sakarya'da, Ankara'da, Akyazı ve Konya'da her hafta, Van, Antalya, Bursa ve Afyonkarahisar'da her ay; başörtüsü platformları her türlü zulme karşı, tevhid-adalet-özgürlük mücadelesini yükseltiyorsa, bunun başlangıç noktasında Kocaeli'deki kardeşlerimizin direngen tavırları bulunmaktadır.

Duamız, bu onurlu direniş halkalarına Türkiye'nin diğer şehirlerinden yeni katılımların olmasıdır. Sakarya Adalet Girişimi olarak Kocaeli'de 300 haftadır yerini terk etmeyen, sözünü sakınmayan, mücadeleden vazgeçmeyen kardeşlerimize müteşekkiriz.

Kınayıcıların kınamasından çekinmeden sözünü zalimlerin suratlarında patlatan Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu'nun sergilediği direniş kardeşliği bizi onurlandırmaktadır. Allah, yolunda direnenlerin yardımcısıdır.

Kararlıyız, ümitliyiz ve birlikte direnmeye devam edeceğiz.

Sakarya Adalet Girişimi adına hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum.

Sakarya Adalet Girişimi Adına, Beytullah TOKA,




SAMEDOV'A ÖZGÜRLÜK

SAMEDOV'A ÖZGÜRLÜK

SAMEDOV'A ÖZGÜRLÜK

SAMEDOV'A ÖZGÜRLÜK

SAMEDOV'A ÖZGÜRLÜK

SAMEDOV'A ÖZGÜRLÜK

SAMEDOV'A ÖZGÜRLÜK

SAMEDOV'A ÖZGÜRLÜK

SAMEDOV'A ÖZGÜRLÜK

SAMEDOV'A ÖZGÜRLÜK

SAMEDOV'A ÖZGÜRLÜK

SAMEDOV'A ÖZGÜRLÜK

SAMEDOV'A ÖZGÜRLÜK

SAMEDOV'A ÖZGÜRLÜK

SAMEDOV'A ÖZGÜRLÜK

Foto: Ruhullah Şirin

Sakarya Adalet Girişimi: Samedov'a Özgürlük


Sakarya Adalet Girişimi gerçekleştirdiği 270. basın açıklaması eyleminde, Azerbaycan hicab direnişi lideri Somedov'a destek vardı.
  

Protesto eyleminde, son haftanın "muhteşem yüzyıl" dizisi, içki ruhsatı ve "ucube" tartışmalarının değerlendirilmesiyle başlayan açıklamada "İçki satışı ile ilgili son uygulamaların, başbakanın bir heykele olan anlaşılmaz kininin, ve bir tv kanalının bir Osmanlı padişahı ile ilgili dizisine dönük büyütülmeye çalışılan kör öfkenin, iktidar olmanın verdiği; güç bizde o zaman hoşlanmadığımız her şeyi kaldırırız yanılgısı olduğunu düşünüyoruz." ifadelerine yer verilirken, devam eden Başörtüsü yasağınba dikkat çekildi.

"Bu noktada hatırlatmakta fayda görüyoruz; bizler kimse tarafından müsamaha ya da göz yumulma istemiyoruz.

Başörtüsü her alanda ve şartsız serbest bırakılıncaya kadar da iktidar da kim olursa olsun mücadeleye devam edeceğiz." sözleriyle devam eden ve Azerbaycan'da şiddetlenen yasak ve bunun karşısındaki protesto eylemlerinin hatırlatıldığı eylem, Kocaeli'de 300. haftasına giren Başörtüsü direnişinin selamlanmasıyla sona erdi.

Basın açıklaması metni:

Beş senedir yapmakta olduğumuz açıklamalarda, temel şiarımız; doğrunun, haklının, iyinin yanında olabilmek çabası olmuştur.

Ancak semboller üzerinden yürütülen bir iktidar savaşında, savunduğunuz değerlerin istismar edilebilme tehlikesi ile de sürekli yüzleşmek zorundasınız.

Bizler "Başörtüsü"nü diğer insanlara inancımızı zorla kabul ettirmek, herkes bizim takımın taraftarı olsun, herkes bizim dediğimiz gibi oturup kalksın, iç dediğimizi içsin, içme dediğimizi içmesin diye savunmuyoruz.

Başörtüsü ne adaletsiz bir ahlakçılığın ne de kör bir muhafazakarlığın sembolüdür.

Başörtüsü insanlar arasında adaleti hakim kılmak, insanlara tevhidi ulaştırmak ve onları her türlü iktidarın köleleştirici politikalarından özgür kılmak çabasının sembolüdür.

Başörtüsü iktidarın değil, iktidarı denetleyenlerin/denetlemesi gerekenlerin sembolüdür.

Bu hatırlatmayı son hafta içinde yaşanan tartışmalar dolayısıyla yapmak ihtiyacı hissettik.

İçki satışı ile ilgili son uygulamaların, başbakanın bir heykele olan anlaşılmaz kininin, ve bir tv kanalının bir Osmanlı padişahı ile ilgili dizisine dönük büyütülmeye çalışılan kör öfkenin, iktidar olmanın verdiği; güç bizde o zaman hoşlanmadığımız her şeyi kaldırırız yanılgısı olduğunu düşünüyoruz.

Doğayı talan edecek kanuni düzenlemeler yapan, küçücük bir protesto gösterisine bile tahammül edemeyen, asgari ücreti temel ücret haline getiren, sendikasızlığı dayatan ekonomik politikaların yürütücüsü, yeni RTÜK düzenlemesi ile medyaya aba altından sopa gösteren hükümet, maalesef tüm bunları yaparken şeçmenine mesaj vermek için Başörtüsünün arkasına saklanmaya devam ediyor.

Bizler bu çirkin siyaseti reddediyoruz.

Başörtüsünü savunanlar, günlük siyasetlerin, halkın genel maslahatını gözetmeyen uygulamaların, iktidar şımarıklıklarının tarafı olamazlar.

Olmamışlardır bundan sonrada olmayacaklardır.

Seçim sürecine girdiğimiz son günlerde sahte ve gereksiz gündemlerle muhafazakar hassasiyetler kaşınırken, Çocuklarımızın ilköğretimde yani 15 yaşına kadar başlarını örtmelerinin yasak olması durumu, cumhurbaşkanı ve eşinin de yüksek onaylarıyla devam etmekte.

İmam hatipler hariç liselerde de Başörtüsü yasağı devam ederken imam hatiplerde ise halen milli güvenlik derslerinde kızların zorla başlarını açmaları dayatılıyor.

Üniversitelerde yasak tamamen kalkmadığı gibi bazı üniversitelerde AKP karşıtlığı maalesef Başörtüsüne yönelmiş durumda.

Kamusal alanda iş bulmak ise şu anda "göz yumulan" yerler dışında mümkün değil.

Yani hasılı kelam; başörtülüler hükümet tarafından kendilerine kamusal alanda göz yumulması karşılında , her türlü siyasetlerin destekleyicisi, her seçim öncesi oy potansiyeli olarak görülmeye devam ediyor.

Bu noktada hatırlatmakta fayda görüyoruz; bizler kimse tarafından müsamaha ya da göz yumulma istemiyoruz.

Başörtüsü her alanda ve şartsız serbest bırakılıncaya kadar da iktidar da kim olursa olsun mücadeleye devam edeceğiz.

Türkiye Cumhuriyeti devleti yasakçı doğasıyla komşu halklara da örnek olmaya devam ediyor.

Azerbaycan da şiddetli bir şekilde uygulanmaya başlayan Başörtüsü yasağı, karşısına çıkan İslami muhalefeti ezme noktasında da Türkiye tecrübesinden faydalanacağa benziyor.

Son hafta içinde gerçekleşen protesto eylemleri sonuncunda bir çok aydın ve eylemcinin tutuklandığı Azerbaycan'da, başörtüsünün yasaklanmasına karşı gösterdiği tepkiden dolayı tutuklanan İslam Partisi Genel Başkanı Mövsüm Samedov'un hayatından ise endişe ediliyor.

İslam Azeri.Az'ın haberine göre, tutuklandığı günden beri kendisinden hiçbir haber alınamayan, nerede olduğu ve nerede tutulduğu bilinmeyen Samedov'un Azerbaycan istihbarat veya güvenlik güçleri tarafından öldürülmüş ya da ülke dışına çıkarılmış olabileceğinden endişeleniliyor.

Zor bir mücadelenin henüz başında olan Azerbaycan da ki kardeşlerimiz umarız ki Başörtüsü imtihanında bizden daha başarılı olurlar.

Ve bizim hatalarımızı tekrar etmezler.

Bu hafta Kocaeli'deki kardeşlerimiz 300. kez meydanlardalar.

Sahici tecrübeleri direniş kültürüne çeviren "Başörtüsü Platformları" geleneği, kararlı adımlarla yürüyüşüne devam ediyor.

Kocaeli'ne ve direnişin devam ettiği tüm platformlara Sakarya'dan bir kez daha selam ediyoruz.

Yaşasın Başörtüsü direnişi

Yaşasın İslami mücadelemiz.

SAGBP adına Sakarya Dayanışma Derneği

SAMEDOV'A ÖZGÜRLÜK

SAMEDOV'A ÖZGÜRLÜK


Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu'nun düzenlemiş olduğu 206. basın açıklaması eyleminde hicab direnişi lideri Samedov'a destek vardı.

15.01.2011

AKYAZI BAŞÖRTÜSÜNE ÖZGÜRLÜK PLATFORMU

Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu'nun düzenlemiş olduğu 206. basın açıklamasında beraberiz.

Ülkemizde son günlerde yaşanan siyasi tartışma konularından biri olan alkollü içeçekler ile ilgili yönetmeliği eleştiren bazı kesimler, yine müslüman halkın değerlerini aşağılamaya, dini inanç mensuplarıyla alay etmeye çalışmaktadır.

İçki ve benzeri alkollü içeceklerin tüketimi konusunda Avrupanın önde gelen ülkelerinden biri de ne yazık ki Türkiyedir.Üstelik halkının çoğunluğu müslüman bir ülke olarak Türkiye'de özellikle gençlerimiz arasında bir salgına dönüşen alkol tüketimi,boşanmalara,cinayetlere ve ölümle sonuçlanan birçok trafik kazasına yol açmaktadır.Devlet elbette toplumsal yozlaşma ve tükenişe yol açan ve sosyal güvenliği derinden etkileyen alkol tüketimi ile ilgili gerekli tedbirleri almak zorundadır ve bu tür tedbiirlerin toplumsal yarar ekseninde desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz.

Bir diğer tartışma konusu olan ve Osmanlı tarihinin bir dönemini dizi film olarak yayınlayan özel bir televizyon kanalının Osmanlı tarihinde önemli bir yeri olan Kanuni Sultan Süleyman'ı gerçeklerle bağdaşmayacak şekilde şehvet düşkünü bir padişah olarak tanıtmasıdır.Basın yayın ve ifade özgürlüğü hiç kimseye gerçek dışı beyanlarla önemli tarihi şahsiyetleri küçük düşürmek için iftira kampanyası düzenleme hakkı vermemektedir.Bu dizi maksatlı olarak dünya tarihine damga vuran cihan padişahına adeta cinsi sapık muamelesi yapmaktadır.RTÜK tarafından sözkonusu diziye uyarı cezası verilmesi yeterli değildir.Dizi yayından tamamen kaldırılmalıdır. İnaçlarımızla, tarihi değerlerimizle alay eden ve iftira kampanyaları düzenleyenler aynı zamanda suç işlemektedirler. Halkımız bu konuda da gerekli duyarlılığı göstermiş,tepkilerini gayet soğukkanlı olarak ifade etmişleridir.Tarihimize yapılan bu tür saldırıları da şiddetle kınıyoruz.

Ülkemizin her zamankinden çok daha fazla birlik ve kardeşliğe ihtiyaç duyduğu bugünlerde kenetlenmemiz ve kurulan tuzaklara karşı dikkatli olmamız gerekmektedir.İnşallah halkımız bu tür tuzakları geçmişte olduğu gibi bundan sonrada boşa çıkaracak iradeye sahiptir.

Aliyev yönetiminin okullar'da başlattığı başörtüsü yasağına tepki gösteren müslümanlara yine Aliyev yönetimi tarafından tutuklama kampanyası başlatılmıştır. 70 yıl sovyet diktatörlüğüne karşı onurlu bir direniş gösteren Azerbeycan'ın müslüman halkı şimdi de Aliyev dikfası ile karşı karşıya Aliyev ve yönetiminin kendi halkına uygulamaya başlattığı baskıcı ve zulmedici politikalarını Tel in ediyoruz.İslami dayanışma'nın gereği Azeri kardeşlerimizin yanındayız bundan sonrada olmaya devam edeceğiz.

Gelecek hafta cumartesi günü saat 12.30 görüşmek üzere.

Allaha emanet olunuz.

Akyazı Başörtüsüne Özgürlük

Platformu Adına

Mazlumder Sözcüsü

İrfan ALEMDAR


  

Ankara Başörtüsü Plaformu: Azerbaycan'a Selam

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu 259. hafta basın açıklaması eyleminde, Azerbaycan hicab direnişine selam vardı.

259. haftada da özgürlük savunucularını davalarında yalnız bırakmayıp nefislere zor gelmesine rağmen bizleri burada yalnız bırakmadığınız için sizlerden Allah razı olsun.

Azerbaycan'dan haber geldi; okullarda yasaklanan başörtüsü açıklamalara göre yeniden serbest bırakıldı. Azerbaycan basınında yer alan iddialara göre devlet başkanı İlham Aliyev başörtüsü yasağının kaldırılmasına dair talimat verdi. Talimatın en kısa zamanda ortaokul, lise ve üniversitelerde uygulanması bekleniyor. Son bir ay içerisinde

yasağın uygulanmasında da başarı elde edilemedi. Hicaplı öğrenciler ülkenin birçok okulunda derslerine devam etti. Buna paralel olarak ülke genelinde yasağa karşı eylemler yapıldı. Türkiye, İran, Rusya ve Ukrayna'da ikamet eden Azeriler de eylemlere destek vererek yasağın kaldırılmasını talep etti. Onurlu direnişinden dolayı Müslüman

kardeşlerimizi kutluyoruz, Allah onlardan razı olsun. Direnişlerinin diğer Müslümanlara örnek olmasını diliyoruz.

Üniversitelerde devam eden yasak, öğretim görevlilerinin kasıtlı davranışları ile farklı boyutlara taşınmaya devam ediyor. Sınav ortasında öğrenciler hakkında tutanak tutulması sureti ile sınavlarının sabote edilmesinden dolayı birçok öğrenci mağduriyeti bu şekilde yaşıyor. İdeolojik farklılıkları her fırsatta insanların yüzüne tokat misali çarpmak istiyorlar. Her fırsatta yollarına taş koyup, köstek olmak için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar. Bizler onların fesatlanmalarından korkmuyoruz, inandığımız yolda sabırla yürümeye devam edeceğiz.

Bizler EVET demiştik, hak ve özgürlükler yerini bulsun ve darbeciler yargılansın diye. Fakat ne özgürlükler tam anlamıyla yaşanıyor nede darbeciler yargılanıyor. Darbeciler yargılansın istemiyle verilen dilekçeler suç duyuruları henüz karşılığını bulamadı. Son olarak Özel Yetkili İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı da, 12 Eylül darbecilerinin yargılanması istemiyle yapılan suç duyurularını yetkisizlik ve görevsizlik kararıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi. Ankara'daki suç duyurularının ise ne olacağı meçhul.

Darbeler neticesinde ölüler gibi tepkisiz hareketsiz vurdumduymaz bir toplum oluşturuldu. Ensesine vur ekmeğini al değimi; ensesine vur kişiliğini, benliğini al olarak değiştirildi. Kardeşimizin ateşe atılmasını, boş ve kayıtsız gözlerle seyrediyoruz. Bana dokunmayan yılanın kaç bin yıl yaşadığı bile umurumda değil. Haksız yasaklara

duyarsız bir toplum içindeyiz artık. Çünkü ses çıktığı anda postallar savruluyor, tank paletlerinin sesleri uğulduyor. Sindiriliyoruz, siliniyoruz. Kafatası ne kadar dolu bakıyorsa hayata, işte o kadar boş bakar oldu bu toplum, darbeler yüzünden.

Fakat haklı davamızı savunmaya devam eden bizler korkmuyoruz darbelerden ve darbecilerden. Sesimizi daha yüksek perdeye çıkarıyoruz; nemalandıkları şeyler ellerinden gider korkusunda olanlar duysunlar diye. Bağırıyoruz avazımız çıktığınca HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ. Alacağız bizden çaldığınız özgürlüklerimizi. Alacağız en temel hak ve hürriyetlerimizi. Ve diyoruz ki; Zalimler istemese de, yürüyecek bu davamız. Halka halka büyüyerek, yükseklere yükselecek.

Bizlere gönülden destek verdiğiniz için hepinizden Allah razı olsun. Güzel ve müjdeli haberleri buradan paylaşmak ümidini yüreğimizde taşıyarak, bir sonraki haftaya kadar sizleri Allah'a emanet ediyorum.

Selam ve dua ile.

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu Adına, Mazlumder Ankara Şube

Mine Kartal

.