Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Sakarya'da 487.,Konya'da 383.,Ankara'da 465.,

Sakarya’da 10 yıldır aralıksız devam adalet ve özgürlükler eylemlerinin 487. haftasında gündem NATO ve Türkiye’de bulunan Kürecik ve İncirlik üsleriydi.

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu adına Deniz Çelik tarafından okunan açıklamada NATO ve ABD’nin İslam coğrafyasında zor süreçteki rollerine dikkat çekilirken, “Peki soruyoruz, tüm bu süreçlerde NATO’nun ve onun Adana’da kullandığı İncirlik Amerikan üssünün rolünü nasıl görmezden gelebiliriz? Bu da yetmezmiş gibi, Kürecik radar üssü açıldı, patriot füzeleri konuşlandırıldı. Küresel bir savaş mekanizması, adım adım her tarafımızı kuşatıyor. 66 yıldır dünya halklarına ölümden başka bir şey getirmeyen NATO, bizim evlatlarımızı da jandarması yapmak istiyor. Ülkemizi bir saldırı üssüne, füze rampasına çevirmek istiyor!” ifadelerine yer verildi. Çelik açıklamada İncirlik ve Kürecik Radar Üssü’nün İslam coğrafyasına ölüm getirdiğini belirtirken, “Bu vesileyle çağrımızı yineliyoruz: Türkiye NATO’dan ayrılsın! Başta İncirlik, Kürecik, İzmir üsleri olmak üzere tüm NATO üsleri, tesisleri kapatılsın!” ifadelerini kullandı. Açıklamada dün hayatını kaybeden başörtüsü mücadelesinin öncü isimlerinden İrfan Alemdar da unutulmadı. Çelik rahmet ve mağfiret dilediği Alemdar için “Biz de onun bu mücadelesine yakinen şahitlik ediyoruz. Onun güzel örnekliğini, kardeşliğini, samimiyetini, adanmışlığını ve bu yoldaki samimi dostluğunu her daim hatırlayacağız.” ifadelerini kullandı. 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 487. Hafta Basın Açıklaması NATO’YA HAYIR! KÜRECİK, İNCİRLİK KAPATILSIN! 

Hafta içi Paris’te yaşanan şiddet, tüm dünyada şok edici bir etki uyandırdı. Günlerdir televizyon kanalları, katliamın gerçekleştiği yerden canlı yayın yapıyor. Faillerin takibi ve öldürülmeleri süreci an be an ekranlarda gösteriliyor. Aynı esnada katliamların, şiddetin ve vahşetin adeta kader haline dönüştürülmek istendiğin Ortadoğu’da, Afrika’da ve Uzak Asya’da her gün onlarca insan ölmeye devam ediyor ve bu, en ufak bir etki uyandırmıyor. Batılı beyaz adamın ölümü manşete çekilirken, doğulu halkların kitleler halinde katledilmesi yalnızca üçüncü sayfa haberi olabiliyor. Yaşadığımız coğrafyaya bakın. İşgallerle, sömürüyle, çatışmalarla, şiddetle, acıyla ve kanla iç içe geçmiş tüm ülkeler, öncelikle Müslüman nüfusun yoğunlaştığı ülkeler. ABD’nin başını çektiği NATO ve onlarla birlikte hareket eden devletlerin küresel hırsı, insanlığı cehennem çukuruna doğru sürüklüyor. Ve ne yazık ki, dünyayı emperyalist müdahalelerle, kapitalist sömürülerle talan eden bu koalisyonun vurucu gücü NATO, ülkemizdeki varlığını her yıl biraz daha arttırıyor. Türkiye’deki NATO varlığı maalesef normal bir durum olarak algılanıyor. ABD üslerini dert eden kaldı mı? Hâlbuki küresel güçler, coğrafyamızdaki varlıklarını aşama aşama, zamana yayarak, kanıksatarak ikâme ettiler. Ortadoğu ülkelerine müdahale etmek, bölge halklarının iradelerine ipotek koymak için birçok askeri ve siyasi operasyon yürüttüler ve halen de yürütüyorlar. Afganistan’da yıllardır köyleri, düğün evlerini, masum insanları bombalayıp duran NATO değil mi? Irak’ta 1,5 milyondan fazla insanın ölümüne giden kanlı yolu açan ABD işgali olmadı mı? Bugün Suriye’de yaşanan büyük trajedide, bu güçlerin rolünün hiç olmadığı mı zannediliyor? Peki soruyoruz, tüm bu süreçlerde NATO’nun ve onun Adana’da kullandığı İncirlik Amerikan üssünün rolünü nasıl görmezden gelebiliriz? Bu da yetmezmiş gibi, Kürecik radar üssü açıldı, patriot füzeleri konuşlandırıldı. Küresel bir savaş mekanizması, adım adım her tarafımızı kuşatıyor. 66 yıldır dünya halklarına ölümden başka bir şey getirmeyen NATO, bizim evlatlarımızı da jandarması yapmak istiyor. Ülkemizi bir saldırı üssüne, füze rampasına çevirmek istiyor! Her şeyin, “darbe, komplo, tertip” olarak adlandırıldığı ve gündemin manipüle edildiği bir dönemde, NATO gerçeğinin gözden kaçırılmasını, bu ittifakın meşruymuş gibi karşılanmasını doğru bulmuyoruz. İncirlik’in, Amerika’nın Ortadoğu entrikalarına ev sahipliği yapmasını kesinlikle kabul etmiyoruz! Ocak 2012’de faaliyete geçen Malatya Kürecik radar üssünün, bölge halklarını büyük bir gözaltına almasını, siyonist İsrail için gözcülük yapmasını şiddetle reddediyoruz! 2018'de tamamlanacak ve özellikle İslam dünyasına karşı hazırlanmış füze kalkanı projesinin ileri hattını temsil eden bu üssün derhal kapatılmasını istiyoruz. Bu vesileyle çağrımızı yineliyoruz: Türkiye NATO’dan ayrılsın! Başta İncirlik, Kürecik, İzmir üsleri olmak üzere tüm NATO üsleri, tesisleri kapatılsın! 

İRFAN ALEMDAR’I UNUTMAYACAĞIZ! 

Değerli dostlar, Başta MAZLUMDER olmak üzere Akyazı’da birçok sivil toplum örgütünde sorumluluk alan, Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu ile mücadelemize uzun yıllar omuz veren, değerli büyüğümüz, sevgili abimiz İrfan Alemdar, dün Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Kendisine Rabb’imizden rahmet ve mağfiret, ailesine ve tüm sevenlerine sabır-ı cemil niyaz ediyoruz. İrfan Alemdar abimiz, ümmetin dertleriyle dertlenen ve kendi yerelinde zulme karşı adil şahitlerden olmak için mücadele verenlerdendi. Biz de onun bu mücadelesine yakinen şahitlik ediyoruz. Onun güzel örnekliğini, kardeşliğini, samimiyetini, adanmışlığını ve bu yoldaki samimi dostluğunu her daim hatırlayacağız. 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu adına Sakarya Dayanışma Derneği

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 383. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Rahman, Rahim, Allah’ın adıyla,
De ki: Ey kâfirler! Sizin taptıklarınıza ben tapmam. Siz de benim taptığıma tapıcılar değilsiniz. Ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim. Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim banadır. (Kafirun Suresi)
Sevgili dostlar değerli basın mensupları

Fransa’da bir karikatür dergisine yapılan saldırı bütün dünyanın gündemine tek madde olarak oturdu.12 kişinin öldürülmesi dünyanın biricik gündemi haline geliverdi.Bu olayla gösterilen hassasiyet ve ilgi sanki dünyanın başka yerlerinde başka hiç kimse öldürülmemiş gibi oldu.300 kişinin bir düğünde uçaklarla bombalanarak öldürülmesi,bir özürle geçiştirilirken 12 kişinin öldürülmesi büyük infiallere sebebiyet verdi.Dünyanın dört bir yanında ortalama yüzlerce insan öldürürlerken onlara gösterilmeyen ilgi ve alaka bu 12 kişiye gösterildi.Yani bu 12 kişi dünyanın geriye kalan insanlarından daha önemli daha mühim insanlar olarak sunuldu.
Kimdi bu 12 kişi. İnsanların kutsallarına sövmeyi onları aşağılamayı,kendilerinde bir hak olarak görüp,düşünce hürriyetini herhangi bir din ayırt etmeksizin bütün dinlere hakaret etmeyi kendilerinde hak olarak gören insanlardı.Hz İsa’ya Meryem validemize iftiralar edebilecek kadar aşağılık olan bu zevat,Hz Muhammed (as)’a ve onun mutahhar zevcelerine pornografik çizimler yapacak kadar adi insanlardı.Sadece İslamla Ve Hıristiyanlıkla kalmayıp Budistlerin ,Brahmanların kutsallarında saldıran bu gurup hiçbir değer tanımayan ,inançlarla alay eden lanetli bir güruhtu.
Şeytan ayetleri kitabıyla tanınan büyük şeytan Salman Rüşti’de bu insanlarda ve kendisinde bütün dinleri aşağılama yetkisi bulunduğunu ve hiçbir dininde bundan ayrı tutulamayacağını ilan etmekteydiler.
Biz olayın işleniş şeklini, yerini,zamanını ve sonuçlarını konuşmuyoruz.Herhangi bir şekilde tartışmıyoruz da.Olayın bu yönüde bizim gündemimizde değil.
Biz, kim hangi delillerle bu adamlardan masum diye bahsedebilir onu konuşuyoruz. İnanç değerlerine küfretmek midir masumiyet?Kutsallarım
ızı aşağılamak ne zamandan beri masumiyet oldu?Bir devlet kurucusunu kanunlarla koruyanlar ,ona hakareti suç sayanlar,peygamber Aleyhisselama hakaret eden bir güruh hakkında nasıl masum diye konuşabilir?
Laik devletin dinden sorumlu kurumunun başkanı,hangi sebep ve yetkiyle kutsal değerlerimize hakaret eden güruh hakkında olumlu konuşabilir?Ve olayı siyasal bir dille telin edebilir?Kendisine buradan sormaktayız.Peygamber( as)’ a hakaret eden Kab-ul Eşref olayını da telin ediyor musun?İslam hukukunun peygambere hakaret edenlerin cezalandırılması işle ilgili maddeleri hakkında ne diyorsun?Diyanet işleri başkanı daha önceden bu melun topluluk peygamberimize hakaret ederken onları da lanetlemiş miydi?Yoksa o da Selman Rüşti gibi yazar çizer takımının inanç değerlerimizin aşağılanmasın bir düşünce özgürlüğü olduğuna mı inanmaktadır?Bu sorularımıza cevaplar bekliyoruz.
Bu dediklerimize ilaveten,Fransa’nın bundan sonra eski sömürgelerinde İslam’a ve Müslümanlara yönelik saldırılarını artırmasından endişe etmekteyiz.bu olay bahane edilerek Fransa ve müttefikleri böyle bir çılgınlığa girişmemelidir.
Tarihin bir ibret levhası olduğu, sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı, tevhid ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 384. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU19 REBİULEVVEL 1436 10.01.2015

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 383. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

 

 

 

"Batı toplumları iki yüzlülüğü bırakarak insana gerçekten insan olarak değer vermediği müddetçe şiddet sarmalı ivme kazanarak devam edecektir."

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu tarafından düzenlenen 465. hafta basın açıklamasına hoş geldiniz.

Dünya çalkalanıyor. Fransa’da silahlı saldırı sonucu öldürülen 12 kişi için medya tüm dünyayı ayağa kaldırdı. Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Çeçenistan’da, Doğu Türkistan’da, Arakan’da, Somali’de, Mısır’da, Filistin’de ve daha pek çok bölge ve ülkede emperyalist batı ve yerli uşakları tarafından öldürülen milyonlarca insana karşın çıtını çıkarmayan dünya Fransa’da öldürülen 12 kişi için ayakta. Almanya’da devletle ilişki içerisinde olan aşırı ırkçı NSU örgütü tarafından katledilen onlarca göçmen için, Avrupa’nın farklı ülkelerinde hemen hergün camilere yönelik saldırılar gerçekleştirilirken, modern(!) batıda başörtülü ve sakallı kişiler görüntüleri ve ait oldukları etnik köken ve dinleri gerekçesi ile darp edilirken, toplumun ve dünyanın geri kalan kısmının kutsalları ve değerleri alaya alınıp hicvedilirken ve en alçakça şekilde resmedilirken sesiz kalan dünya Fransa’da katledilen 12 kişi için hançeresini parçalarcasına bağırıyor.

Kaleminden salyalar damlayan, dini değerleri, bir başkasına ait olan kutsalları alaya alma hafifliğini düşünce ve ifade özgürlüğü sanan, hoş görüsüz ve tahammülsüz olan Charlie Hebdo dergisine yapılan baskın ve sonrasında şuan için 20 kişi öldü. Son derece profesyonel bir şekilde kurgulandığı ve eyleme döküldüğü belli olan bu olayda küresel medya ve yerli işbirlikçilerinin yükses sesle bağırtılarının arasında gözden kaçırılmaya çalışılan şey ise ekonomileri çıkmaza giren ve siyasi olarak sorunlar yaşayan başta Fransa olmak üzere batılı emperyalist devletlerin Libya öncelikli olmak üzere Afrika ülkelerine yönelik milyonların öldürüleceği yeni bir işgal ve sömürü hareketine girişeceklerinin arifesinde gerçekleşmiş olmasıdır. Dünyanın dört bir yanında her gün binlerce masumun en akıl almaz yöntemlerle öldürülmelerine kulak tıkayan, göz kapatan küresel medya ve yerli işbirlikçilerinin propaganda kabiliyetleri göstermektedir ki; bu olay toplumların zihninde yeni işgal hareketlerini meşrulaştıracak en önemli argüman olarak kullanılacaktır. Batı tarzı ırkçılığın ve tahammülsüzlüğün yeni yüzü olan, İslam karşıtı PEGİDA hareketinin Avrupa genelinde destekçi bulması bu eylemle kolaylaştırılacak yükselen değer olan İslam'a ve Müslümanlara yönelik saldırılar meşrulaştırılacaktır.

Yıllarca bu platformdan dile getirdiğimiz hususlar maalesef bugün birer birer pratiğe dönüşmektedir. Adalet herkes için gerekli, yaşam hakkı herkes için değerli, düşünce ve inançlar herkes için kutsaldır. Bir kısım azınlığı mutlu edebilmek adına dünyanın geri kalan kısmını yok sayan, ezen, sömüren, ötekileştiren zihniyet vakti geldiğinde diyet ödemeye mahkûmdur. Demokrasi ve özgürlükler adına oluk oluk insan kanı akıtan, doğa, tarih ve kültür katliamcısı batılı toplumlar zaman geçirmeksizin kendilerini gözden geçirmek zorundadırlar. Aksi halde sözde ıslah (!) etmek adına ürettikleri politikalar dünyayı daha güvensiz bir yer haline dönüştürecek ve etki tepkiyide beraberinde getirecektir. Batı toplumları iki yüzlülüğü bırakarak insana gerçekten insan olarak değer vermediği müddetçe şiddet sarmalı ivme kazanarak devam edecektir. Suriye’de 4 yıl sürecinde öldürülen ve sakat bırakılan yüz binleri, yerlerinden yurtlarından edilen ve en asgari yaşam standartlarından mahrum bırakan milyonları görmemezlikten geldikçe mağdur edilen kitleler doğru yada yanlış yöntemlerle haklarını aramak adına kapınıza dayanacaklardır. Bu tarz saldırıların önüne geçecek olan şey kibrinizi bir kenara bırakıp sahte söylemlerinizden vazgeçmeniz olacaktır.

Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşma temennisiyle.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU