Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Konya'da 463., Ankara'da 540., Sakarya'da 567.,

Biz Hakkın İradesinin Yanındayız! (Konya İ.Ö.P. 463. Hafta Basın Açıklaması)

Rahman, Rahim, Allah'ın adıyla

 

Allah'ın boyası (ile boyan). Allah'ın boyasından daha güzel boyası olan kimdir? Biz ancak O'na kulluk ederiz. (Bakara 138)

Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;

Bazı alışkanlıklar kötüdür. Bunların takvime bağlanmış şekilde gerçekleşmesi, olayı daha da kötüleştirir. Her on – on beş yılda bir darbe yapmayı alışkanlık haline getirenlerin, yine bu kötü huyları tuttu. Ve halkın üzerine darbeci tabiatlarının gereğini yansıttılar. Ülkemizde yapılan her darbe gibi yine halkların huzur ve güvenini tehdit ettiler.

Önceki darbelerin dış kaynaklı olduğu ve emperyalist bir hedefle gerçekleştirildiği aşikârdır. Bu darbe girişiminde de değişen bir şeyin olmadığı kanaatindeyiz.

Biz hakkın yanındayız. Hakka sevdalılarız. Haktan gelen her şeyi kabullenir ve onun mücadelesini veririz. Hakka karşı olan her şeye de - kimden, ne adına, nasıl gelirse gelsin - karşıyız.

Biz batılın her çeşidine, kutsalları ne olursa olsun, hiçbirini bir başkası karşısında desteklemeksizin; hiçbirine diğerinin yanında durarak destek vermeksizin karşıyız.

Biz hakkın iradesinin yanındayız. Allah'ın dilemesi, iradesi, hüküm ve hâkimiyetinin karşısındaki her iradenin ve irade sahibinin batıl olduğunu kabul ediyoruz. Allah’tan başka hâkim, Allah’tan başka hiçbir ilah kabul etmiyoruz. İnsanların ve ideolojilerin kutsadığı hiçbir iradeyi, ister şahıslar adına kullanılsın, ister toplum adına, ister de daha başka şeyler için… Hiçbirini onaylamıyor, desteklemiyoruz.

Biz kendimizi Müslümanlar olarak tanımlıyor, Allah’ın bizim için uygun gördüğü sıfatlardan başka herhangi bir sıfatı kabul etmiyoruz. Kim kendini İslam’ın onaylamadığı bir sıfatla anar ve onun mücadelesini verdiğini iddia ederse, bizde onları bu sıfatlar ve sahipleri ile baş başa bırakıyoruz. Kim de Allah’ın onaylamadığı bir şekilde hükümran olmak için mücadele verirse, bu hususta darbe yapma pahasına, insanları katletme pahasına bir çaba içerisine girerse, onların da yaptıklarının karşılıklarını halk ve hak nezdinde alacaklarını açıkça görmekteyiz.

En güzel boya, Allah’ın boyasıdır. Allah’ın boyası dışındaki renklere bürünerek, ahiret yurdunu bir yana bırakarak dünyayı ve dünyalıkları elde etmek için mücadele verip, tüm imkânlarını seferber edenlere yazıklar olsun. Bütün boyaların silinip yok olacağı günde haliniz ne kötü olacaktır sizin.

Diyoruz ki: Allah’ın şiarlarını yükseltin! Ve Allah’ın şiarlarını yükseltenlerin yanında olun! Allah’ın şiarları azizdir. Onun yanında olanlar da aziz olacaktır. Allah’ın şiarlarına muhalif, geçici izzet ve ikbal hevesleri, sahiplerini karanlığa götürecektir.

 

Tek meşruiyet kaynağı Allah’tır. Kaynağı Allah olmayan, Allah’a dayanmayan, Allah’ı öncelemeyen hiçbir hareket meşru değildir. Halkımızı daima meşru olanın yanında olmaya davet ediyoruz.

Meşru olmayan her hareketi tel’in ediyor, karşısında olduğumuzu ve karşısında duracağımızı, adanmışlık bilinci ile ilan ediyoruz.

Tarihin bir ibret levhası olduğu, sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı, tevhit ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile; hepinizi 464. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 19 ŞEVVAL 1437 (23.07.2016)

Biz Hakkın İradesinin Yanındayız! (Konya İ.Ö.P. 463. Hafta Basın Açıklaması)

"‪#‎FETÖ‬ adı verilen bu ihanet çetesinin 40-50 yıldır İslâm adına çocukların ve gençlerin beyinlerini yıkayarak meydana getirdiği batı kuklası bu yapının darbeyi başaramaması, bize Allah’ın (cc) bir lütfudur."

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu 23 Temmuz 2016 tarihli 540.Hafta basın açıklaması.

Değerli misafirler! Basın açıklamamıza hoş geldiniz.

Hiç şüphesiz 15 Temmuz 2016 tarihi, Türkiye’nin uçurumun kenarından dönmesi sebebiyle tarih sahnesindeki müstesna yerini alacaktır. Sebeplerini halkeden Allah-u Teâlâ’ya (cc) sonsuz kere hamdederiz. Halkın sokaklara dökülmesi sonucu, sayısız adsız kahramanın gayreti, darbeye karşı olan asker, polis ve kamu görevlilerinin cansiperâne çalışmaları bu hain teşebbüsü bertaraf etmiştir. Bu darbe teşebbüsünü platform olarak lanetliyoruz. Şehid olan Müslümanlara Allah’tan (cc) rahmet ailelerine sabırlar dilerken, yaralı kardeşlerimize de acil şifalar diliyoruz.

FETÖ olarak adlandırılan bu yapının diğer dünya ülkelerindeki etkisi de göz önüne alınırsa, İslâm Dünyası’nın da büyük bir tehlike atlattığı ortadadır. 40-50 yıllık bir geçmişi ve değişik coğrafyalarda birçok ülkeyi kapsayan yapıdaki bir organizasyonu, bir kişiye bağlamak olayı anlamamak demektir. Arkasında ABD, İsrail ve NATO bulunan bu yapıyı dünyanın derin gücü İllüminati Çetesi’nin kurup yönettiği ortaya çıkmıştır. Bu teşebbüsün son olmayacağı da bellidir. Olay çeşitli yönleriyle bir haftadır Türkiye’nin ve dünyanın gündeminde tartışılmaktadır. Bizim için önemli olan tarafı ise İslâm inancının böyle bir olaya nasıl alet edildiğidir.

Bilindiği gibi İslâmî ilimler noktasında dünyada ve ülkemizde tam bir kargaşa ortamı mevcuttur. Türkiye de dahil tüm İslâm ülkelerindeki üniversitelerde Şii, Mutezile ve Haricilerin görüşleri yayılıyor. İslâm tarihi boyunca Müslümanlara yol göstermiş, ictihadları sonraki alimler tarafından tasdik edilmiş, müctehid vasfına haiz Ehl-i Sünnet alimlere hakaretler ediliyor. Bu alimler devreden çıkarılarak meal müctehidliği(!) teşvik edilip Müslümanlar birbirine düşman hale getiriliyor. Toplumda dini ilimlerdeki bu cehalet, maalesef çocuk ve gençlerin çeşitli fitne tuzaklarına düşmesinin en büyük sebebi. İslâm tarihi boyunca ortaya çıkan bütün fitne odakları hep bu cehaletten faydalanıp İslâm’ı istismar ederek çevrelerine adam toplamışlardır. Bir Hasan Sabbah’ın, bir Lawrens’in akıttığı Müslüman kanı nelere malolmadı ki? Son Peygamber Hz. Muhammed (sav) ile vahiy tamamlanmış, masumiyet sona ermişken 21. Yüzyıl Müseylemetül Kezzap’ları ortada cirit atıyor. Düşünelim; “Cebrail ile tanışmadım” sözü ne demek? Yani, “Hz. Muhammed (sav) Allah’dan (cc) Cebaril (as) aracılığıyla vahiy alıyordu, ama ben doğrudan görüşüyorum” demenin bir başka şekli değil mi? Sonra Efendimiz (sav) neden bunların toplantılarına, olimpiyatlarına yani yanlarına geliyormuş? Kim kimin ayağına gider?
Bugün yurdumuzda Peygamberimiz (sav) ve kutlu sahabesinin yolu Ehl-i Sünnet’e karşı olan çağdaş İslâmcılar(!) var. Kimileri de hâlâ şeyhlerinin masum olduğuna ve gece kendisinin yatakta kaç defa döndüğünü bile bildiğine inanıyor.

İslâm’ın adaleti hakim kılmak ve güzel ahlâkı öğretmek için gönderildiği bile unutulmuş, İslâm adına tekfir edilerek Müslüman katlediliyor. Yani kısaca bu şer odaklarının insan kaynaklarını maalesef yine Müslüman toplumlar oluşturuyor. O halde ne yapmalı?

FETÖ adı verilen bu ihanet çetesinin 40-50 yıldır İslâm adına çocukların ve gençlerin beyinlerini yıkayarak meydana getirdiği batı kuklası bu yapının darbeyi başaramaması, bize Allah’ın (cc) bir lütfudur. Milli Eğitimden bürokrasiye, askeriyeden emniyet teşkilatına, ekonomiden basınına kadar bütün kurum ve kuruluşlar bu aziz milletin tarihine, geleneklerine ve inancına savaş açmayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Askerî ve polis okulları dahil akaid dersleri müfredatta yer almalıdır.

Bu gün okullarda öğretilen yalan yanlış bilgilerle “İnanç Özgürlüğü” sağlanamaz. İnsanlar İslâm’ı sahih haliyle öğrensin, sonra isteyen iman etsin, isteyen etmesin. Ancak İslâm adına şer odaklarının oyuncağı da olmasın. İslâm’ın istismar edilmesinin önüne ancak İslâmî ilimlerin öğretilmesiyle geçilebilir. Ders alınan bir müsibet, bin nasihatten evladır.

Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

 

 

Sakarya 567. Hafta: Gülen Hareketi ABD ve CIA tarafından palazlandırıldı; kuklayı değil kuklacıyı vurmalıyız!

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu'nun 567. hafta basın açıklamasında, 15 Temmuz darbe girişimi konu edildi.

 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu'nun 567. hafta basın açıklamasında, 15 Temmuz darbe girişimi lanetlenerek "İslami ve insani kimliğimiz gereği bu darbe girişimini kesin bir dille lanetliyor, başta Adapazarı olmak üzere Anadolu'nun dört bir yanında yükselen darbe karşıtı direnişi selamlıyoruz" ifadelerine yer verildi.
 
Platform adına Diriliş Saati Dergisi'nden Ali Gürler'in okuduğu açıklamada darbe girişiminin arkasındaki örtülü gücün ABD olduğuna dikkat çekildi. Gürler, "Meydanlardaki tepki kolektif bir bilince dönüştürülerek kukladan ziyade kuklacıya işaret edilirse, bu ve benzeri girişimlerin baştan önü alınmış olacaktır. Bu bağlamda, her şeyden önce darbe girişiminin arkasındaki örtülü güç olan ABD'nin bu topraklar üzerindeki vesayeti tartışmaya açılmalıdır. Zira; Fethullah Gülen Hareketi bizim 1980'li yıllardan beri gündemleştirdiğimiz şekliyle ABD ve CIA ile her daim kirli ilişkiler içerisinde olmuş, onlar tarafından fonlanıp palazlandırılmıştır. Dolayısıyla, darbe girişimi esaslı bir şekilde savuşturulacaksa işe buradan başlanmalı, anti emperyalist kamusal bilincin inşası için acilen harekete geçilmelidir. Bu bilincin inşasına paralel olarak, küresel emperyalizmin vurucu güçleri ABD ile NATO'nun bu topraklardaki üsleri birer birer geri çekilmeli, İsrail'le yapılan anlaşmalar yırtıp atılmalıdır" dedi.
 
Gülen ve çevresi tarafından mağdur edilerek halen tutuklu bulunan insanların özgürlüğü için de çağrı yapan Gürler, "Bu vesile ile Gülen Hareketi tarafından yıllarca mağdur edilen ve darbe girişiminden birkaç saat evvel tutuklanarak tekrar cezaevine konulan Gazeteci Mehmet Ali Tekin'e özgürlük çağrımızı yineliyoruz. Mehmet Ali Tekin, Gülen Hareketi'nin icat ettiği Tevhid Selam Örgütü'nün üyesi olmak suçundan şu an içeride çile doldurmaktadır. ABD ve İsrail karşıtı yayınlarıyla bilinen Tevhid Dergisi ile Selam Gazetesi'nin isimlerinden 2000 yılında Tevhid-Selam adı altında bir örgüt icat edilmiş ve ne kadar faili meçhul varsa bu sözde örgütün üzerine yıkılmıştır. Sadece Mehmet Ali Tekin değil; Ferhan Özmen, Necdet Yüksel, Rüştü Aytufan ve başka davalardan onlarca Müslüman Gülen'e bağlı odaklar tarafından fişlenerek mağdur edilmiştir. Gülen ve çevresiyle hesaplaşılacaksa, bu insanların mağduriyetlerinin giderilmesi ana gündem maddesi olmalıdır" diye konuştu.
 
567. Hafta Basın Açıklaması
 
KUKLAYI DEĞİL, KUKLACIYI VURMALIYIZ!
 
Türkiye, 15 Temmuz'da kanlı bir darbe girişimine tanıklık etti.
 
Ordu içerisinde kümelenmiş cuntacı zihniyet, 19 yıl sonra yeniden hortlayarak sokakları kan gölüne çevirdi. Darbeye karşı direnen yüzlerce insan katledilirken, binlercesi de yaralandı.
 
İslami ve insani kimliğimiz gereği bu darbe girişimini kesin bir dille lanetliyor, başta Adapazarı olmak üzere Anadolu'nun dört bir yanında yükselen darbe karşıtı direnişi selamlıyoruz.
 
Meydanlardaki tepki kolektif bir bilince dönüştürülerek kukladan ziyade kuklacıya işaret edilirse, bu ve benzeri girişimlerin baştan önü alınmış olacaktır.
 
Bu bağlamda, her şeyden önce darbe girişiminin arkasındaki örtülü güç olan ABD'nin bu topraklar üzerindeki vesayeti tartışmaya açılmalıdır.
 
Zira; Fethullah Gülen Hareketi bizim 1980'li yıllardan beri gündemleştirdiğimiz şekliyle ABD ve CIA ile her daim kirli ilişkiler içerisinde olmuş, onlar tarafından fonlanıp palazlandırılmıştır.
 
Dolayısıyla, darbe girişimi esaslı bir şekilde savuşturulacaksa işe buradan başlanmalı, anti emperyalist kamusal bilincin inşası için acilen harekete geçilmelidir.
 
Bu bilincin inşasına paralel olarak, küresel emperyalizmin vurucu güçleri ABD ile NATO'nun bu topraklardaki üsleri birer birer geri çekilmeli, İsrail'le yapılan anlaşmalar yırtıp atılmalıdır.
 
Türkiye, dışarıda yönünü İslam coğrafyasına dönerek Müslüman ülkelerle ilişkilerini tamir etmeli, içeride de bu darbe girişimiyla beraber varlığını sürdürdüğü ayan beyan ortaya çıkan vesayetçi yapılara cephe almalıdır.
 
Bu saydıklarımızın kısa vadede gerçekleşmeyeceği ortadadır, ancak şu an için böylesi bir iradenin ihyası bile geleceğe dair umut ışıklarını yakmaya yetecektir.
 
Bu vesile ile Gülen Hareketi tarafından yıllarca mağdur edilen ve darbe girişiminden birkaç saat evvel tutuklanarak tekrar cezaevine konulan Gazeteci Mehmet Ali Tekin'e özgürlük çağrımızı yineliyoruz.
 
Mehmet Ali Tekin, Gülen Hareketi'nin icat ettiği Tevhid Selam Örgütü'nün üyesi olmak suçundan şu an içeride çile doldurmaktadır. ABD ve İsrail karşıtı yayınlarıyla bilinen Tevhid Dergisi ile Selam Gazetesi'nin isimlerinden 2000 yılında Tevhid-Selam adı altında bir örgüt icat edilmiş ve ne kadar faili meçhul varsa bu sözde örgütün üzerine yıkılmıştır.
 
Sadece Mehmet Ali Tekin değil; Ferhan Özmen, Necdet Yüksel, Rüştü Aytufan ve başka davalardan onlarca Müslüman Gülen'e bağlı odaklar tarafından fişlenerek mağdur edilmiştir. Gülen ve çevresiyle hesaplaşılacaksa, bu insanların mağduriyetlerinin giderilmesi ana gündem maddesi olmalıdır.
 
Tüm bunlar göz önünde tutulmakla birlikte, darbecilerle hesaplaşılırken de sapla samanın birbirine karıştırılmaması önemlidir.
 
Halk arasında muhbirliği özendirecek yaklaşımlardan uzak durulmalı, farklı kesimlere dönük linç teşebbüslerine kesinlikle göz yumulmamalıdır. Bir sorunu ortadan kaldırırken uygulanan yöntemlerin yeni sorunlara yol açmaması için gereken hassasiyetin, hem devlet kurumları hem de sivil toplum tarafından azami ölçüde dikkate alınması hayatidir. Devlette keyfiliğin hakim olduğu gibi bir algıya yol açacak her türlü hukuk dışı muamelenin üzerine gidilmeli ve müsaade edilmemelidir. Milyonların sokaklarda olduğu bir atmosferde böyle bir keyfilik görüntüsü toplumsal yapımızda onarılması güç tahribatlara yol açabilir.
 
Platform olarak bir kez daha darbeye direnirken ruhlarını teslim eden  vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyoruz. Darbeye karşı halkımızın yanında olduğumuzu ilan ediyor, Rabbimiz'den bu süreci hayra tebdil etmesini niyaz ediyoruz.
 
Adalet ve Özgürlükler Platformu Adına Diriliş Saati Dergisi
Sakarya 567. Hafta: Gülen Hareketi ABD ve CIA tarafından palazlandırıldı; kuklayı değil kuklacıyı vurmalıyız!