Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)
Sakarya'da 585.,
Sakarya 585. Hafta: Ne Avrupa Birliği, Ne Şangay Beşlisi; Çare İslam Birliği!
Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu’nun 585. hafta basın açıklamasında Türkiye’nin Avrupa Birliği ya da Şangay İşbirliği Örgütü yerine. İslam ülkeleri arasında stratejik ilişkileri geliştirecek birlik arayışlarına yönelmesi gerektiğini söyledi
Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu’nun 585. hafta basın açıklamasında, Avrupa Parlamentosu’nun müzakereleri dondurma tavsiyesi ve akabinde gündeme gelen Şangay İşbirliği Örgütü hakkında bir açıklama yapılarak, Türkiye’nin İslam ülkeleri arasında stratejik ilişkileri geliştirecek birlik arayışlarına yönelmesi gerektiği söylendi. Platform adına Diriliş Saati Dergisi’nden İhsan Aslan’ın okuduğu açıklamada “Türkiye'nin, ABD-Avrupa ekseninin ekonomik ve siyasi vesayetinden kurtulmasının çözümünü Şangay İşbirliği Örgütü'nde araması doğru değildir. Ancak bağımsız bir Türkiye'nin farklı platformlarda kendi kimliğini muhafaza ederek bulunması ve işbirliği geliştirmesi anlaşılabilir bir durumdur. Şu hususun altını tekrar çizmek istiyoruz: Türkiye'nin ve İslam coğrafyasının aydınlık geleceği etnik ve mezhebi mülahazalardan sıyrılarak ümmet çatısı altında buluşmaktan geçmektedir. İslam ülkeleri arasında stratejik ilişkilerin geliştirilmesi ve bunun bir çatı örgüt kuruluşu ile taçlandırılması en büyük temennimizdir.” denildi.
Açıklamada Suriye krizinin İslam ülkelerini karşı karşıya getirdiğine dikkat çekilerek, “Suriye sorunu, tüm İslam ülkeleri için kangren boyutunu almıştır. Bu sorun aynı zamanda İslam coğrafyasının enerjisini birbirine karşı harcamasına yol açmıştır. Akan kan bizim kanımızken, halen oturup konuşamamak, müzakere edememek çok ciddi bir gafletin ürünüdür.” denildi. Siirt’teki maden işçilerinin ölümüne yol açan ihmallere de değinilen açıklama şu ifadelerle son buldu: “Madende çalışan işçiler Ciner Grubu'na bağlı maden şirketinin, daha önce yaşanan toprak kaymalarına karşı önlem almadığını, meydana gelen çatlakların toprakla kapatıldığını söylüyor. Burada sorulacak ilk soru, madende çalışan işçilerin hepsinin hemfikir olduğu bu husustan hükümetin haberi var mıydı, gerekli denetim yapılmış mıydı? Artık özelleştirmelerle ayyuka çıkan kapitalist politikalar sorgulanmalı, toplumun ortak malı olan madenlerin kar hırsından gözü dönmüş kapitalistlere peşkeş çekilmesinin acı sonuçları fark edilmelidir.”
585. Hafta Basın Açıklaması
NE AB, NE ŞANGAY BEŞLİSİ!
Türkiye, geçtiğimiz hafta çok yoğun bir gündeme tanıklık etti.
Perşembe günü yapılan oylamayla Avrupa Parlamentosu Türkiye ile müzakere sürecinin dondurulmasını tavsiye etti. Hükümet ve bizatihi Cumhurbaşkanı ise, hafta içinde dönen tartışmalarda AB'nin tek seçenek olmadığını belirterek Şangay Beşlisi'ni alternatif olarak gösterdi.
Şangay İşbirliği Örgütü ekonomik açıdan bir açılıma işaret etse de, Türkiye'nin gerek sıcak para girişi, gerek yatırımlar, gerekse ihracatı açısından Avrupa Birliği'ne ve Amerika Birleşik Devletleri'ne olan bağımlılığı bilinen bir gerçektir. Bu gerçekliğe bir de siyasi ve askeri bağımlılık eklenince Türkiye'nin ne denli zor bir durumda olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır.
Şangay İşbirliği Örgütü seçeneğinin gelecekte nasıl bir siyasi pozisyona evrileceği de ayrı bir muammadır.
Türkiye'nin yapması gereken siyasi, ekonomik ve kültürel bağımsızlık yolunda ciddi adımlar atması ve İslam ülkelerini bir araya getirecek örgütlenmelere ön ayak olmasıdır.
Türkiye'nin, ABD-Avrupa ekseninin ekonomik ve siyasi vesayetinden kurtulmasının çözümünü Şangay İşbirliği Örgütü'nde araması doğru değildir. Ancak bağımsız bir Türkiye'nin farklı platformlarda kendi kimliğini muhafaza ederek bulunması ve işbirliği geliştirmesi anlaşılabilir bir durumdur.
Şu hususun altını tekrar çizmek istiyoruz: Türkiye'nin ve İslam coğrafyasının aydınlık geleceği etnik ve mezhebi mülahazalardan sıyrılarak ümmet çatısı altında buluşmaktan geçmektedir. İslam ülkeleri arasında stratejik ilişkilerin geliştirilmesi ve bunun bir çatı örgüt kuruluşu ile taçlandırılması en büyük temennimizdir.
Bu vesile ile, Suriye merkezli olarak yaşadığımız bölgesel gerilime dair de birkaç kelam etmek istiyoruz. Bölgeyi kasıp kavuran Suriye ateşi, maalesef İslam ülkelerini karşı karşıya getirmeye devam ediyor. Son olarak Suriye rejimi güçlerinin sınırda Türk birliklerini bombaladığı iddia ediliyor. Olay hakkında henüz bir kesinlik olmasa da; kesin olan bir şey var ki, böylesi bir çatışmalı süreci ellerinde kadehleriyle zevk-ü sefa içinde izleyecek olanlar ABD, İsrail ve Avrupalı müttefikleridir.
Suriye sorunu, tüm İslam ülkeleri için kangren boyutunu almıştır. Bu sorun aynı zamanda İslam coğrafyasının enerjisini birbirine karşı harcamasına yol açmıştır. Akan kan bizim kanımızken, halen oturup konuşamamak, müzakere edememek çok ciddi bir gafletin ürünüdür. İslam ülkeleri acilen bir özeleştiri getirerek Suriye sorununa masada çözüm bulma arayışına girmelidir.
Bu hafta Siirt'teki maden ocağından da yürek dağlayan haberler gelmeye devam etti. Her geçen gün bir emekçinin cansız bedenine ulaşılıyor.
Madende çalışan işçiler Ciner Grubu'na bağlı maden şirketinin, daha önce yaşanan toprak kaymalarına karşı önlem almadığını, meydana gelen çatlakların toprakla kapatıldığını söylüyor.
Burada sorulacak ilk soru, madende çalışan işçilerin hepsinin hemfikir olduğu bu husustan hükümetin haberi var mıydı, gerekli denetim yapılmış mıydı? Denetim yapılmışsa nasıl bir rapor sunulmuştu? Sağlık Bakanı Recep Akdağ, neye dayanarak madende herhangi bir ihmal görmediğini savunuyor?
Bu soruların şeffaf bir şekilde cevaplandırılıp halkımızın aydınlatılması gerekmektedir.
Ayrıca, artık özelleştirmelerle ayyuka çıkan kapitalist politikalar sorgulanmalı, toplumun ortak malı olan madenlerin kar hırsından gözü dönmüş kapitalistlere peşkeş çekilmesinin acı sonuçları fark edilmelidir.
Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu Adına Diriliş Saati Dergisi