Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)
Ankara'da 578., Sakarya'da 604.,
"Hani İslam ordumuz, hani yedi düvele kök söktüren ordumuz? Yanı başımızda çığlıklarını duyduğumuz mazlum halkın imdadına hangi ordular yetişecek? Biz insanların tok ölmesinden başka Allah aşkına ne yapa biliyoruz?"
(Platformumuz Haci Bayram Cami Cuma namazı çıkışı Müslüman çoğrafyalarda katledilen kardeşlerimiz için gıyabi cenaze namazı ardından basın açıklaması gerçekleştirildi.)
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU’NUN
07 Nisan 2017 TARİHLİ HACI BAYRAM CAMİ CUMA NAMAZI ÇIKIŞI 578.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Es Selamünaleyküm; Değerli katılımcılar! Türkiye’de ve dünyanın neresinde olursa olsun din, inanç, düşünce, ifade özgürlüğü, baskı, engellemeler, insanlığa yapılan tüm saldırı ve zulümlere karşı MÜSLÜMANCA tavır koyma amacıyla oluşturduğumuz platformumuzun 578. Hafta Basın Açıklamasına hoş geldiniz.
İdlip halkına yapılan zulümler yürekleri parçalıyor. Tir tir titreyerek can veren sabileri hepimiz gördük. Bir yandan ABD diğer taraftan katil Rusya ve Esed destekçileri İran ile bombalıyor. Amerika 9500 km’den, İngiltere 5000 Km’den, Rusya 3200 km’den ve İran 1600 km uzaklıktan kalkmış Suriye’ye gelerek leş kargaları gibi Müslümanların başına üşüşmüş katliamlar yapmaya devam ediyorlar. Daha sonra zulüm çemberi içinde kalan masum Suriye halkı üzerinden birbirlerine uluslar arası anlaşmaların dışına çıkılmaması gerekir diyerek pişkin ve utanmaz bir tavır sergiliyorlar.
7. yılına giren Suriye direnişi her gün yeni katliamlarla bitirilmek isteniyor. Ümmet topraklarında geçtiğimiz birkaç haftada yapılan saldırılarda; Irak’da Musul Rakka, Suriye’de Halep İdlip ve Filistin’de 2000 den fazla Müslüman sivil katledildi. Amerika ve Rusya, havadan bombalayarak yüzlerce insanı katlederken İşgalci Siyonist İsrail Filistinli kadın çocuk demeden vurarak infaz etmekte. Terörist başı İsrail’in alçakça saldırısı sonucu geçtiğimiz günlerde komutan "Mazin Fukaha" şehitler kervanına kattığı son isimlerden oldu. Bütün katillerin ortak savunması “teröre karşı savunma” olmakta. Fakat biz biliyoruz ki asıl terörist ABD’dir, RUSYA’DIR ve onların bu vahşetine ortak olan işbirlikçi hainlerdir.
Yanı başımızda sınır komşumuz olan Suriye İdlip'ten de çığlıklar yükseliyor. Görülmemiş bir vahşet yaşanıyor. Ümmetin kadınları, çocukları gözlerimizin önünde hunharca katlediliyor. Küresel terörizm 6 yıldır kardeşlerimize bombalar yağdırıyor. Karanlık Batı ruhunun icadı kimyasal silahlarla birkaç gün önce İdlib'te çoğu çocuk 100'den fazla sivil hunharca katledildi, yine çoğu çocuk 500 sivil yaralandı. Bu görüntüler ilk değil. Maalesef son da olmayacak.
Hani İslam ordumuz, hani yedi düvele kök söktüren ordumuz? Yanı başımızda çığlıklarını duyduğumuz mazlum halkın imdadına hangi ordular yetişecek? Biz insanların tok ölmesinden başka Allah aşkına ne yapa biliyoruz? Türkiyeli Müslümanlar olarak Suriye’de kıyamda olan bir avuç özgürlük savaşçısı kardeşlerimize desteklerimizi sonuna kadar sürdürmeliyiz. Vallahi o kardeşlerimizin ümmetin namusunu, haysiyetini, onurunu kurtarıyorlar. Kan emici vampirlere karşı direnen o aslanlara Ankara’dan selam olsun.
Dün açıklamada bulunan Katil Devlet Amerika’nın başı Tramp, “Esede müdahale edile bilir” diyor. Ey kafir! Kafir oğlu kafir! Biz senin, senin temsil ettiğin zihniyetinin ne mal olduğunu çok iyi biliyoruz. Kurulduğun günden beni dünyanın neresine gittiysen kan, ölüm, tecavüz, işkence, vahşet götürmekten başka ne yaptın? Girdiğin her yeri talan ettin. Afganistan da, Irakta, Libya’da, Suriye’de geride milyonlarca katlettiğin insan yığınlarını bırakıp, ümmeti bir birine düşüren sen değil misin? Suriye direnişini Deaş bahanesiyle önünü kesen sen değil misin? Şimdi kalkmış utanmadan Esede müdahaleden söz ediyorsun. Yapacağın en hayırlı iş tasmalarını elinde tuttuğun işbirlikçi köpeklerini alıp topraklarımızdan, ümmet coğrafyasından defolup gitmen. Son olarak Suriye’de zalim Esed’i destekleyen ABD, RUSYA ve onların işbirlikçisi İRAN devletlerini lanetlediğimizi ve bu Katiller çetesinin elbet bu ölümlerin hesabını bir gün vereceğini bütün dünyaya haykırıyoruz.
Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU
Sakarya 604. Hafta: Derdimiz adalet, kararımız Müslümanca mücadeledir!
Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 604. hafta basın açıklamasında ifade özgürlüğü üzerindeki baskıları eleştirirken; Suriye’deki kimyasal saldırı ve ABD’nin bölgedeki askeri operasyonu kınadı
Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 604. hafta basın açıklamasında, ifade özgürlüğüyle ilgili yargılamalarda son dönemdeki tutukluluk oranındaki artışa dikkat çekilirken, Suriye’deki son gelişmeler değerlendirildi. Platform adına Sakarya Dayanışma Derneği’nden Kadrican Mendi’nin okuduğu açıklamada “Sözün, hiddetin ve bunun karşısında muhalif olmanın bedelinin her geçen gün ağırlaştığı bir dönemden geçiyoruz. Egemenler gibi düşünüp, onlar gibi ifade ettiğiniz sürece, aklınıza ya da dilinize gelen her şey; dilediğiniz gibi tahkir etmek, hakaret etmek, alaya almak ve toplumu birbirine karşı din ve siyaset üzerinden, düşmanlaştıracak her türlü ajitasyon serbest! Gelin görün ki, bu kadar serbestiyet(!) içinde, egemenleri, yönetenleri, iktidar seçkinlerini eleştirirken hemen her şey yasak! Kinaye yasak, parodi yasak, teşbih, istiare ya da mecaz kullanmak da yasak... Üst yargı kararlarında dahi siyasetçilere yönelik eleştirilerin ve hatta ağır ifadelerin sınırlarının daha geniş olduğu kabul edilmişken, birçok muhalif insanın sosyal medya paylaşımları yüzünden gözaltına alınmaları, tutuklanmaları ibret vericidir.” denildi.
Suriye’nin İdlib şehrindeki kimyasal saldırıyı da gündeme getiren Platform, konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı: “Suriye krizi, her gün yeni bir boyut kazanıyor. Ne zaman siyasi bir çözüm ümidi ucundan dahi yakalansa, insani bir krizin baş göstermesi hiç gecikmiyor. Ve ne yazık ki, vicdan kanatan ve bizi insanlığımızdan utandıran bu sahneler, küresel güçler için başka kirli hesapları için yeni bir perde açıyor. Birkaç gün önce, İdlib’ten gelen kimyasal saldırı haberleri ile başlayan sürecin, ABD’nin Suriye’de hedef büyütmesine varmasıyla sonuçlanması bizi şaşırtmıyor. Platformumuz, hangi silah ya da yöntemle olursa olsun, her nerede olursa olsun, sivillerin, sütten kesilmemiş bebeklerin, küçücük çocukların, anaların ve babaların katledilmesini en ağır şekilde lanetlemektedir. İdlib’teki saldırıyı da işte bu öfkeyle lanetliyoruz. Aynı şekilde Suriye halkının kaderi üzerinden kanlı oyunlara girişen, yıllardır çok ağır bedeller ödenen bu iç savaşın ateşini körükleyenleri de, bölgeyi fitne ve ateş çemberine çevirenleri de lanetliyoruz.”
SAKARYA ADALET VE ÖZGÜRLÜKLER PLATFORMU 604. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Derdimiz adalet, kararımız Müslümanca mücadeledir
Değerli platform dostları, duyarlı Sakarya halkı;
Sözün, hiddetin ve bunun karşısında muhalif olmanın bedelinin her geçen gün ağırlaştığı bir dönemden geçiyoruz. Sözünden başka silahı bulunmayanlar, sözü devlet gücüyle boğmaya çalışanların açık hedefi haline gelmiş durumda. Bu anlayışa göre; eğer söylediğiniz egemenlere yaramıyorsa, düşünceleriniz ancak ifade etmediğiniz sürece serbest!!!
Egemenler gibi düşünüp, onlar gibi ifade ettiğiniz sürece ise, aklınıza ya da dilinize gelen her şey; dilediğiniz gibi tahkir etmek, hakaret etmek, alaya almak ve toplumu birbirine karşı din ve siyaset üzerinden, düşmanlaştıracak her türlü ajitasyon serbest!
Gelin görün ki, bu kadar serbestiyet(!) içinde, egemenleri, yönetenleri, iktidar seçkinlerini eleştirirken hemen her şey yasak! Kinaye yasak, parodi yasak, teşbih, istiare ya da mecaz kullanmak da yasak... Hukuk devletinin temel amacı, vatandaşının hakları korkusuzca kullanabilmesini sağlamak iken; bizde yargı sisteminin bizatihi kendisi, özellikle olağanüstü hal dönemlerinde, vatandaşı korkuyla denetleme aracına dönüşüyor. Üstelik üst yargı kararlarında dahi siyasetçilere yönelik eleştirilerin ve hatta ağır ifadelerin sınırlarının daha geniş olduğu kabul edilmişken! Tüm bu ilke ve kararlara rağmen, içinde arkadaşlarımızın da bulunduğu birçok muhalif insanın sosyal medya paylaşımları yüzünden gözaltına alınmaları, tutuklanmaları ibret vericidir. Bir dönem önce serbestlik olan, egemenlerin lehine ifade özgürlüğü olan şeyler, vatandaş için ceza konusu olabilmektedir. Bu çifte standardı kabul etmiyor, ifade özgürlüğü üzerindeki her türlü tasallutun karşısında duracağımızı buradan bir kez daha deklare ediyoruz.
Değerli dostlar,
Suriye krizi, her gün yeni bir boyut kazanıyor. Ne zaman siyasi bir çözüm ümidi ucundan dahi yakalansa, insani bir krizin baş göstermesi hiç gecikmiyor. Ve ne yazık ki, vicdan kanatan ve bizi insanlığımızdan utandıran bu sahneler, küresel güçler için başka kirli hesapları için yeni bir perde açıyor.
Birkaç gün önce, İdlib’ten gelen kimyasal saldırı haberleri ile başlayan sürecin, ABD’nin Suriye’de hedef büyütmesine varmasıyla sonuçlanması bizi şaşırtmıyor. Kimyasal silah iddiaları üzerinden yaşanan Irak işgali hafızalarda tazeyken, şimdi Suriye’deki vahşetin bölgede yeni operasyonlar için suistimal edilmesi kesinlikle kabul edilemez. Aynı şekilde, Türkiye’nin, Trump yönetimdeki ABD’nin, bölgede askeri operasyon yapmasını savunması ve hatta buna fiilen de destekleyebileceğini söylemesi de kabul edilemez.
Platformumuz, hangi silah ya da yöntemle olursa olsun, her nerede olursa olsun, sivillerin, sütten kesilmemiş bebeklerin, küçücük çocukların, anaların ve babaların katledilmesini en ağır şekilde lanetlemektedir. İdlib’teki saldırıyı da işte bu öfkeyle lanetliyoruz. Aynı şekilde Suriye halkının kaderi üzerinden kanlı oyunlara girişen, yıllardır çok ağır bedeller ödenen bu iç savaşın ateşini körükleyenleri de, bölgeyi fitne ve ateş çemberine çevirenleri de lanetliyoruz.
Ne vicdanımızı kanatıp, sonra insanlığımızın yaralarını fırsat bilerek; kendisini kurtarıcı gibi ortaya atan ikiyüzlülüğü unutacağız; ne de her gün ölümden başka seçeneği sunmayarak, kaç yıldır yaşanan bu acıların faili yahut müsebbibi olanları… Zalimler için şüphesiz, Allah katında acı bir azap vardır. Biz ise o güne kadar mazlumlar için adalet mücadelemizle burada kalacağız.
Bölge halklarının geleceğini kuşatan siyonist planlara ve emperyalist tuzaklara karşı; esenliğin ve kardeşliğin, ancak kendi özgür irademizi gerçekleştirmekle mümkün olabileceğini hatırlatıyoruz. Anadolu’nun ve Ortadoğu’nun kaderinin Washington, Brüksel ya da Moskova’da değil, burada, kendi topraklarımızda ve bölge halklarının dayanışmasıyla çizilmesi gerektiğini savunuyoruz. Bunun için, yaşadığımız sorunları çözecek sistem arayışının cevabı, sınırsız yetki ve sorumsuz güç tekeli kurmayı arzulayanlarda, elindeki her türlü imkânı dünya sisteminin efendileriyle ittifak kurarak kullanmayı teklif edenlerde ya da günübirlik çıkarların siyasetini yapanlarda kesinlikle olamaz. Çözüm, bizi birbirimize yaratılışta eş kılan insani değerlerde, dinde kardeş kılan hakikat temelinde, adalet ve hakkaniyet ilkelerinde, barış ve özgürlük talebindedir. Derdimiz adalet, kararımız Müslümanca şahitlik için mücadeledir.
Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu adına Sakarya Dayanışma Derneği