Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Sakarya'da 607., Ankara'da 581.,

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu: 1 Mayıs, Küresel Kapitalizme İsyan Günüdür!

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 607. hafta açıklamasında 1 Mayıs’ın dünya nüfusunun %1’inin dünyadaki toplam gelirin %99’una sahip olduğu adaletsiz dünya düzenine karşı koymanın günü olduğu söylendi.

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 607. hafta açıklamasında 1 Mayıs için dayanışma çağrısı yaparken, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin Türkiye'yi yeniden siyasi denetime alma kararını da eleştirdi. Platform adına Diriliş Saati Dergisi’nden Ali Gürler’in okuduğu açıklamada “1 Mayıs’ı, yeniden adil bir dünya düzeni kurulması için verilecek mücadelede tüm dünya emekçilerinin ahitleşme günü olarak anıyoruz. 1 Mayıs’ı, kapitalist değerlerin başta emekçi kitleler olmak üzere tüm insanlığı getirdiği noktayı akletmek, kan ve gözyaşına boğulmuş mağdur kitlelerle dayanışmak adına gündemleştiriyoruz. Unutmayalım ki dünya nüfusunun %1’inin dünyadaki toplam gelirin %99’una, dünya nüfusunun %99’unun da dünya gelirinin %1’ine sahip olduğu çarpık ve gayri adil bir dünya düzeninde yaşıyoruz. Serbest piyasa adı altında ahlakın ve adaletin hiçe sayıldığı, sadece güçlünün haklarından söz edilebildiği bir dünya düzeninden söz ediyoruz… Bu sebeple 1 Mayıs’ı, insanlığın vicdanının fıtrata uygun bir şekilde harekete geçirilmesi için bir uyanış vesilesi olarak görüyoruz.” dedi.

Açıklamanın devamında Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, Türkiye'yi yeniden siyasi denetime alma kararıyla ilgili şu ifadelere yer verildi: “Dünyadaki zulmün ve ifsadın başlıca kaynağı olan batılı emperyal güçlerin, adalet ve insan hakları namına bir şeyi gündemleştirmesi ilkesel değil, tamamen siyasi temellidir. Türkiye'yi kendilerine daha fazla bağımlı kılmak için uğraşı gösteren bu güçlerin hevesleri kursaklarında bırakılmalıdır. Ancak Avrupa'nın istismarı bir yana, Türkiye'de son dönemde hukuksuzluğun kol gezdiği ve muhalif her türlü bakış açısının adaletsizce susturulduğu gerçeği de göz ardı edilmemelidir. Bu bağlamda Avrupa'nın eline koz verilmek istenmiyorsa, öncelikle bu adaletsizliklerin giderilmesi ana gündem maddesi olmalıdır. Türkiye'deki mevcut iktidar, artık kendisine bir yol haritası çizmelidir. ABD ve Avrupa'dan bağımsız bir hatta yürümek için harekete geçecekse ve gerçekten böylesi bir iradeyi benliğinde taşıyorsa, buna uygun adımlar atmalıdır. Bir taraftan bağımsızlık naraları atıp, bir taraftan her şeye rağmen ABD'ye göz kırpmak ve İsrail'le ilişkileri normalleştirmek tutarsız bir politikanın işaretlerini vermektedir.”

 

607. Hafta Basın Açıklaması

1 MAYIS, KÜRESEL KAPİTALİZME İSYAN GÜNÜDÜR!

Önümüzdeki Pazartesi 1 Mayıs. Emeğin, emekçinin bayramı…

Kapitalizmin çarkları arasında ezilen tüm dünya emekçilerinin küresel zulme karşı seslerini yükselttikleri gün 1 Mayıs…

Dünya nüfusunun %1’inin dünyadaki toplam gelirin %99’una, dünya nüfusunun %99’unun da dünya gelirinin %1’ine sahip olduğu çarpık ve gayri adil bir dünya düzeninde yaşıyoruz.

Serbest piyasa adı altında ahlakın ve adaletin hiçe sayıldığı, sadece güçlünün haklarından söz edilebildiği bir dünya düzeninden söz ediyoruz.

Toplumun ortak mülkiyeti olan madenlerin, ormanların, suların özelleşme adı altında bir avuç ayrıcalıklı zengine peşkeş çekildiği, servetin belirli ellerde toplanması sağlanarak tekelciliğin teşvik edildiği bir dünya düzeninden bahsediyoruz.

Servet ve statünün yegane değerlendirme ölçüsü haline geldiği, servet ve statü adına insanların hiçbir ahlaki kural tanımaksızın birbirlerini ezdiği bir zulüm düzeni ile yüzleşiyoruz.

Maliyetleri düşürmek adına emeğin alabildiğine sömürüldüğü, emekçinin hakkının insanca yaşamak ölçütü üzerinden değerlendirilmesinin abes görüldüğü, emekçinin hakkının arz-talep dengesi üzerinden belirlendiği bir küresel düzenin tahakkümü altında yaşıyoruz.

1 Mayıs’ı, küresel zulme karşı küresel isyan çağrısı olarak nitelendiriyoruz.

1 Mayıs’ı, insanlığın vicdanının fıtrata uygun bir şekilde harekete geçirilmesi için bir uyanış vesilesi olarak görüyoruz.

1 Mayıs’ı, yeniden adil bir dünya düzeni kurulması için verilecek mücadelede tüm dünya emekçilerinin ahitleşme günü olarak anıyoruz.

1 Mayıs’ı, emperyalizme ve siyonizme karşı tüm mazlumların ittifaklarını yeniledikleri bir gün olarak kutluyoruz.

1 Mayıs’ı, emeğin sömürülmesine karşı örgütlü mücadelenin ivme kazandığı, sarı sendikacılığın geriletildiği yeni bir dönemin inşası için bir kararlılık mesajı olarak anlıyoruz.

1 Mayıs’ı, kapitalist değerlerin başta emekçi kitleler olmak üzere tüm insanlığı getirdiği noktayı akletmek, kan ve gözyaşına boğulmuş mağdur kitlelerle dayanışmak adına gündemleştiriyoruz.

Geçtiğimiz hafta Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, Türkiye'yi yeniden siyasi denetime alma kararı verdi.

Dünyadaki zulmün ve ifsadın başlıca kaynağı olan batılı emperyal güçlerin, adalet ve insan hakları namına bir şeyi gündemleştirmesi ilkesel değil, tamamen siyasi temellidir. Türkiye'yi kendilerine daha fazla bağımlı kılmak için uğraşı gösteren bu güçlerin hevesleri kursaklarında bırakılmalıdır.

Ancak Avrupa'nın istismarı bir yana, Türkiye'de son dönemde hukuksuzluğun kol gezdiği ve muhalif her türlü bakış açısının adaletsizce susturulduğu gerçeği de göz ardı edilmemelidir. Bu bağlamda Avrupa'nın eline koz verilmek istenmiyorsa, öncelikle bu adaletsizliklerin giderilmesi ana gündem maddesi olmalıdır.

Türkiye'deki mevcut iktidar, artık kendisine bir yol haritası çizmelidir.

ABD ve Avrupa'dan bağımsız bir hatta yürümek için harekete geçecekse ve gerçekten böylesi bir iradeyi benliğinde taşıyorsa, buna uygun adımlar atmalıdır. Bir taraftan bağımsızlık naraları atıp, bir taraftan her şeye rağmen ABD'ye göz kırpmak ve İsrail'le ilişkileri normalleştirmek tutarsız bir politikanın işaretlerini vermektedir.

Daha bu hafta basına düşen haberlere göre, Türkiye ve İsrail arasındaki enerji anlaşması çok yakın bir zamanda yürürlüğe girecek. Bu gibi ilkesiz ve tutarsız adımlar güven vermemekte, aksine iktidarın niyeti konusunda kafa karışıklığına sebep olmaktadır.

Şu bir gerçek ki, Türkiye'nin bağımsızlığının önündeki en büyük engel ekonomide dışa bağımlı olmasıdır. Ancak şu da bir gerçek ki, halkımız 15 Temmuz'da bağımsızlık için bedel ödemeye hazır olduğunu ispat etmiştir. Ekonomideki darboğaz, iktidarın atacağı kararlı adımları gören halkımızın ekonomik seferberlikte kümelenmesi ile aşılabilir. Yine, Arap Baharı süresince İslam ülkeleri ile gereksiz heveslerle bozulan ilişkiler de tamir edilirse, kurulacak yeni birliktelikler bu darboğazın aşılmasına ciddi katkılar sunacaktır.

Allah (c.c)'tan İslam coğrafyasının Büyük Şeytan Amerika, Siyonist İsrail ve diğer tüm dış güçlerden arındırılması yönünde çaba gösteren herkese yardım etmesini niyaz ediyoruz.

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu Adına Diriliş Saati Dergisi

Ankara'da öyle bir kara borsa oluşmuş ki mültecilere hava parası adı altında gece kondukların kiralanması için 2000-3000 TL civarında haksız para istenmektedir."

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU’NUN

29 NİSAN 2017 TARİHLİ 581.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

Es Selamünaleyküm;

Değerli katılımcılar! Türkiye’de ve dünyanın neresinde olursa olsun din, inanç, düşünce, ifade özgürlüğü, baskı, engellemeler, insanlığa yapılan tüm saldırı ve zulümlere karşı MÜSLÜMANCA tavır koyma amacıyla oluşturduğumuz platformumuzun 581.Hafta Basın Açıklamasına hoş geldiniz.

At izi it izine karıştırılmaya devam ediliyor. Geçtiğimiz gün bir kararname yayınlanarak emniyet mensubu 9.103 memur açığa alındı. Açığa alınmalarda 15 Temmuz gazisi tutunda, annesi paralel dershanesin de temizcilik yaptı diye bağ kurulan insanlar, hiç alakası olmayan insanların alındığını duyuyoruz.

Ebetteki paralelle mücadele taviz verilmeden sürdürülmesi gerekiyor. Fakat paralelle mücadele adı altında suçsuz, günahsız insanları da aynı kefeye koymak zulüm ve haksızlık olur.

Yaşanan hazin bir olay at izinin it izine karıştığını bizlere net olarak gösteriyor. Emniyet birimlerinden edinilen bilgiye göre, TBMM Koruma Daire Başkanlığı'nda görevli H.E., açığa alınanlar arasında kendi ismini de görünce H.E., evinde beylik tabancısıyla gece yarısı intihar ederek yaşamına son verdi. İntihar eden polis memurunun Facebook hesabında "BEN VATAN HAİNİ DEĞİLİM, Vatanıma hiçbir zaman ihanet etmedim" diyerek intihar ettiği öğrenildi. Fetö Soruşturmalarını yürütenler ÇOK ama ÇOK dikkat etmeleri gerekmektedir. Gerekirse kılı kırk yarıp hareket etmek zorundalar. Haksız yere bir insanın kanına girmek tüm dünyanın kanına girmiş gibidir.

Devlet yaptığı uygulamalarla maalesef nefret kitlesi oluşturmakta. Cumhurbaşkanının da ifade ettiği gibi “altı hizmet, ortası ticaret, üstü ihanet olan bir çetenin nedense hep hizmet tarafıyla mücadele edilmesi akla başka sorular getirmektedir. Özellikle bu çetenin üst düzey yetkililerine dokunulmaması devlete, bu bağlamda hükümete olan güvensizliği her geçen gün arttırmaktadır. Yarın çok geç olmadan yaşanan bu insan hak ihlallerinin önüne geçilmelidir.

#OHAL komisyonunun işlevselliği arttırılmalıdır. Yeni mağduriyetler yaşanmaması adına acil önlemler alınmalıdır. Yaşadığımız şu süreçte nerdeyse herkes birbirinden şüphelenir hale geldi. “Acaba bu kimin adamı, bu da mı fetöcü, buda mı hain” diye insanlar birbirleri hakkında suizan yürütmeye başladılar. Yaşanan bu kaotik ortamın böyle giderse toplumsal çözülmelere, toplumsal çatışmalara dönüşeceği endişesini taşıyoruz. Ortamı yumuşatmak, insanların sosyo ve psikolojik tranvaları en aza indirmek yine devletin elinde olduğunu hatırlatırız. 
 Diğer bir konu olarak, şehrimizde yaşanan kara borsacılıktan bahsetmek istiyoruz.

Ülkelerinde savaştan kaçarak topraklarımıza sığınan, tüm varlığını kaybetmiş, yiyecek bir lokma ekmeğe muhtaç Suriyeli muhacirler kalacak yer sıkıntısı çekmektedirler. Mülteciler şehrimizin varoş diye bileceğimiz gecekondu mahallelerinde bir ev kirası 150-300 TL arası kiraya ev bula bilmektedirler. Bu kardeşlerimiz kiranın ucuz olmasından dolayı bu evlerde barınmak zorundalar. Fakat öyle bir kara borsa oluşmuş ki hava parası adı altında bu gece kondukların kiralanması için 2000-3000 TL civarında haksız para istenmektedir.

Yetkililere buradan çağrı yapıyoruz. İnsanların mağdur durumlarını fırsata çevirmek isteyen bu soyguncular hakkında bir an önce hukuksal süreç başlatmaları gerekmektedir. Emniyet, Belediye, valilik denetçileri bahse konu olan haksız kazanç sağlayan kişileri tespit etmeli, haklarında kara borsacılıktan işlem yapmalıdırlar.

Bizlere sığınıp tutunacak bir dal arayan mülteci kardeşlerimizin çok geç olmadan konut sıkıntılarını çözmemiz gerekmektedir.

Eğer bizler, muhacir kardeşlerimize ensar vazifemizi göremez isek, her gün televizyonlarda, internette ülkesini terk edemeyen çocukların, Allah muhafaza bombalarla parçalanma görüntülerini seyretmeye devam edeceğiz.

Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.

​​​ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

Görüntünün olası içeriği: 3 kişi, sakal ve yazı