Başörtüsü Eylemlerinde Bu Hafta(FOTO)
Sakarya'da 236.,Kocaeli'nde 257., Akyazı'da 163., Kütahya'da 24., Konya'da 132. Başörtüsüne özgürlük eylemi düzenlendi.
Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu 236. Basın Açıklamasını Adapazarı AKM önünde gerçeklleştirdi.
Sakarya Dayanışma Derneği adına Kadircan Mendi'nin yaptığı açıklamada, Ece Nur ve arkadaşlarının ortaya koyduğu direnişe dikkat çekilerek "Bu aşamada tekil örnekler gündem yapılarak, çoğaltılmalı ve Başörtüsü Direnişi'ne eklemlenmelidirler.bu insani ve islami bir sorumluluk olarak karşımızda durmaktadır. Direnişin sembolünün Türkiye'de Başörtüsü İslam dünyasında Kudüs olduğu inancımızı da bu hafta bir kez daha hatırlatmak istiyoruz" denildi.
Mendi açıklamasının devamında Kudüste yaşanan son gelişmelerle ilgili bilgilendirme yaptıktan sonra"Binlerce yıldır üç İbrahimi dinin kültürünü taşıyan Kudüs'ün Yahudileştirilmesi çalışmaları hiç kesintisiz devam ederken karşısında kesintisiz mücadelesiyle İslami Direnişi buluyor. Bu hafta sözlerimizi yalnız Allah'ın ve halkının desteğiyle ve sınırlı imkanlarla tüm ümmetin şerefini savunan Lübnan ve Filistin direnişini selamlayarak bitirmek istiyoruz" dedi.
Basın açıklaması metni:
Anayasa tartışmaları ve yeni ergenekon dalgası ile dolu bir hafta daha geçirdik. Zirvede toz duman devam ederken ,vatandaşlar özelde ise dindar camia açısından değişen bir şey yok.eski egemenlerle yenileri arasında nelerin pazarlığının yapıldığını bilmiyoruz ancak Başörtüsü'nün yine harcanacağının sinyallerini alıyoruz.
Yeni Anayasa tartışmalarında sürekli özgürlüklere atıf yapılırken hükümet cephesinden hiçbir yetkilinin Başörtüsünü ağzına bile almamasını manidar karşılıyoruz.ama kim bilir belki bir kez daha oy verilirse bu kez kesin çözeceklerdir de utandıklarından söyleyemiyorlardır.
Ancak tek kabahatli olarak hükümeti de görmüyoruz tabii ki zira Başörtüsü yasağı her gün yenilerinin eklenmesiyle devam ederken, ahlaktan ve maneviyattan bahseden mahallemizde yasağa karşı gösterilen tepkilerin her geçen gün azalmakta olduğunu da ibretle izliyoruz.
Ancak bu arada Başörtüsü platformları 9 il ve 10 platformda sürdürdükleri direnişleri ile konjonktüre teslim olmaksızın kendi gündemlerini oluşturmaya da devam ediyorlar.
Ece Nur'un başlattığı örneklik işte böylesine önemli bir gündem bizim için.hatırlanacağı üzere ilköğretim öğrencisi Ece Nur Özer başörtüsünü çıkarmayı reddettiği için olmadık baskı ve zorluğa uğramış ancak buna rağmen ne kendisi ne ailesi onurlu duruşlarından taviz vermemişlerdi. Şu an Ece Nur Özel, ve onun mücadelesine katılan arkadaşları Feyzan Atlı ve Sebiha Alaş başka okullarda sürgündeler. Sena Nur Gökdemir ve Büşra Ayata'nın velileri kızlarının başka bir okula gönderilmemesi gerektiğine dair itiraz dilekçeleriyle ilgili olumlu bir sonuç beklenmiyor. Önümüzdeki hafta bu iki kız öğrenci hakkında da başka bir okula sürgün kararı çıkması muhtemel.Diyarbakır Valiliği'nin emriyle rehberlik öğretmenlerinden bir komisyon kurulduğu ve bu kez ailelerin "ikna" edilmeye çalışılacağı da aldığımız haberler arasında. Osmaniye'de aynı onurlu tavrı takınan ilköğretim öğrencisi Zeynep Sak karşısında ise milli eğitimin bin türlü kurnazlık ürettiği görüyoruz ancak değil mi ki bir kez bir irade ortaya konuldu bir kez yola çıkıldı işte bu irade yolun yarısı demektir.
Bu aşamada tekil örnekler gündem yapılarak,çoğaltılmalı ve Başörtüsü Direnişi'ne eklemlenmelidirler.bu insani ve islami bir sorumluluk olarak karşımızda durmaktadır.
Direnişin sembolünün Türkiye'de Başörtüsü İslam dünyasında Kudüs olduğu inancımızı da bu hafta bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.
Kudüs yine onlarca müslümanın yaralandığı ve tutuklandığı çatışmalara sahne oluyor.İsrailin uluslar arası islami kuruluşlar ve İslam devletlerinin gözleri önünde sürdürdüğü işgal ve kimliksizleştirme çabalarının yeni bir merhalesiyle karşı karşıyayız.
Son haftalarda dayatılan Mescid-i Aksa'nın hemen yanı başına bir havra inşa edilmesinin amacının Mescidi Aksa'yı ortadan kaldırma planını uygulamak için bir istasyon kurmaktan başka bir şey olmadığının farkındayız .
israilin sonraki planı ikinci bir "istasyonu" Mescidi Aksa'nın bahçesine inşa edip ikisi arasında bağlantı kurarak Müslümanların ilk kıblesi, harem mescitlerin üçüncüsü durumundaki bu kutsal mabedi tümüyle ortadan kaldırmaktır.
Hatırlanacağı üzere bu gelişmeden yani İşgalcinin Mescidi Aksa'yı ortadan kaldırma amaçlı planını hayata geçirmek için bir istasyon olarak kullanacağı havrayı açmasından çok kısa bir süre önce Arap Birliği teşkilatı ,Abbas çetesine İsrail işgal devletiyle masa başı görüşmeleri yeniden başlatması çağrısında bulunmuştu ki bu çağrı yapıldığı sırada Netanyahu çetesi bir yandan Batı Yaka'daki Yahudi yerleşim merkezlerini genişletme planlarını hayata geçirirken bir yandan da Filistin'deki İslâmî kültürel mirasa Yahudi damgası vurma amacıyla bir Yahudileştirme faaliyeti başlatmıştı.
Arap Birliği'nin böyle bir çağrı yapması ocak 2009 da görev süresi bitmesine rağmen ABD'nin desteğiyle hala koltuğunda oturmaya devam eden Abbas'ın İsraille "dolaylı görüşmeler"e başlamasının da bahanesi oldu
Bir diğer önemli gelişme ise ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın Ortadoğu ziyareti oldu. Biden Arap ülkelerini muhtemelen bölgedeki "Direniş" tehlikesi ile korkutarak İsrail ile iyi geçinmeye ikna etmek için gelmişti ve bunda etkili olduğu da anlaşılıyor.
İsrail'in son cüretinde cesaretlendiren şey ise Ramallah'taki gayrimeşru yönetimle güvenlik işbirliğini artırması oldu. Bu işbirliği sayesinde Batı Yaka bölgesindeki direnişe kelepçe vurma, bu bölgeden Kudüs'ü ve Mescidi Aksa'yı savunma amacıyla yola çıkabileceklerin önlerini kesme görevi Ramallah'taki işbirlikçi yönetime devredilmiş oldu. Böylece ABD aracılığıyla işbirlikçi bölge rejimlerinin gözleri önünde Gazzeyi abluka altına alıp, direnişin bedelini halka ödetmeye çalışan İsrail şimdide batı şeriada, tüm Filistin ve Lübnan'daki direnişi bitirmenin hesaplarını yapıyor.
Binlerce yıldır üç İbrahimi dinin kültürünü taşıyan Kudüs'ün Yahudileştirilmesi çalışmaları hiç kesintisiz devam ederken karşısında kesintisiz mücadelesiyle İslami Direnişi buluyor.Bu hafta sözlerimizi yalnız Allah'ın ve halkının desteğiyle ve sınırlı imkanlarla tüm ümmetin şerefini savunan Lübnan ve Filistin direnişini selamlayarak bitirmek istiyoruz.
Filistin Direnişinin İntifada çağrısına Sakarya'dan ses veriyoruz.
İslami Direnişe inancımızı ve sadakatimizi buradan bir kez daha yineliyoruz.
Selam olsun Başörtüsü direnişine
Selam olsun şanlı intifadaya...
SAGBP adına Sakarya Dayanışma Derneği
Kocaeli'de 257. Başörtüsü Eylemi
Kocaeli Gönüllü Kültür Teşekkülleri Platformu 257. hafta basın açıklaması İzmit Özgürlük Parkı'nda yapıldı. Açıklamayı platform bileşenlerinden Kocaeli İmam Hatip Mezunları Derneği (KİHMED) üyesi Amine Önder yaptı.
Basın açıklamasının tam metni:
Değerli Basın mensupları, herkes için hak ve adaletin tesis edilmesini istemek için yılmadan 257 haftadır bizleri yalnız bırakmayan dostlarımız hoş geldiniz.
Üniversite adaylarının tedirginlikle beklediği karar nihayet açıklanmıştır. YÖK üniversite girişte uygulanan yeni katsayı oranlarını belirlemiştir. Alınan kararla üniversite adaylarının puanları kendi alanları ile ilgili tercihte 0,15 alan dışı tercihte ise 0,12 katsayı ile çarpılarak belirlenmesi öngörülmüştür.
Bu kararla meslek liseliler ile diğer liselilerin öğrencileri arasında 15 puanlık bir fark oluşturmuştur. Herkesin bildiği gibi üniversiteye yerleşmede 1 puanlık farkın bile binlerce öğrencinin sıralamasını değiştireceğine göre 15 puan gibi yüksek farkın ne derecede sınava etki edeceği aşikardır. YÖK bu aldığı bu kararla yüzbinlerce meslek liseliyi üzmüştür.
İmam Hatip Liselerinin amacında belirtildiği üzere öğrencilerin yetenek ve başarılarına göre hem mesleğe hem de yükseköğretime hazırlanmalarını sağlamaktır. Yükseköğretim hakkı kısmen engellenen imam hatip liseliler sadece kendi mesleki alanlarına yönlendirilmek istenmektedir. Halbuki şu bir gerçektir ki imam hatip lisesine oğlunu ya da kızını gönderenler sadece imam hatip ya da Kur'an-ı Kerim öğreticisi olsun diye göndermemektedirler.
Halkın bu konudaki hassasiyetleri göz ardı edilmektedir. Türkiye'deki İmam Hatip Okullarını sadece imam yetiştiren okullar, meslek liselilerini de sanayide ara eleman olarak yetiştiren bir anlayış çok doğru değildir. Mühendislik fakültesine neden bir meslek liseli gidemesin, ya da tıp eğitimine neden bir imam hatipli gidemesin. Bu anlayışın mutlaka değişmesi gerekmekte olduğuna inanıyoruz.
Belçika' nın Flaman bölgesinde geçtiğimiz 11 Eylül'de devlet okulların tamamında öğrenci ve öğretmenler için başörtüsü yasağı getirilmişti. Çok sayıda öğrenci mağdur olmuştu. Fakat mağduriyete uğrayan bir kız öğrencinin başvurusunu inceleyen Danıştay, Flaman Devlet Okulları İdaresi'nin yasak kararını iptal etmiştir. Belçika Danıştay' ının başörtüsü lehine verdiği karar birçok kesimce sevinçle karşılanmıştır.
Ülkemizde de bu insan haklarına aykırı başörtüsü yasağının da bir an önce kaldırılması, kadınlara yönelik ayrımcılığın sona ermesini istiyoruz. Yasak bitene kadar yasağa karşı bir ses olmak için bu meydanda olmaya devam edeceğiz.
Akyazı'da 163. Başörtüsü Eylemi
Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu'nun düzenlemiş olduğu başörtüsüne özgürlük eylemi 163. Haftasına girdi. Basın açıklamasını platform adına Anadolu Gençlik Derneği Akyazı Başkanı Mahmut Alemdar okudu.
Basın açıklamasının tam metni:
Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu'nun düzenlemiş olduğu 163. basın açıklamasında beraberiz.
Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol!
Halkı Müslüman olan bu ülkede inançlarından dolayı zulüm görenler zulmedenler kadar sorumludur. Bizde inançlıyız diyerek on yıllarca inançlı insanlara uygulanan zulümler karşısında sağır olanlar devletin tüm imkanları ellerinde olmalarına rağmen inançlı insanların namazlarıyla, sakallarıyla ve başörtüsü ile uğraşıp adeta İslam dininin hükümlerini (ALLAH'ın emirlerini)kabul etmeyenler. 95 yıl önce Çanakkale'de yaşananları bugün araştırın, hangi şartlarda kimlerin yardımıyla direnilmiş ve Şehadet şerbetini içen, Mehmetlerin amaçları neydi?
1961 yılında TSK' da çalışan subay astsubay ve diğer memurların maaşlarından yüzde on kesintiler yapılarak kurulan yardım sandığı OYAK, OYAK Bursa Renault otomobil fabrikasında çalışan bir işçi 27 Şubat 2009 tarihinde annesi başörtülü diye, yine aynı fabrikanın tüketim kooperatifinden içeri alınmıyor, gerekçe yönetim kararı. Bu uygulama yapanları kınıyoruz.
Akyazı başörtüsüne özgürlük platformu olarak diyoruz ki!
Hz. Mevlana'nın sözlerine dikkate alın 'ya göründüğünüz gibi olun ya da olduğunuz gibi görünün'
Sekiz yıl önce demokrasi ve insan hakları diyerek ırak'ı işgal eden ABD ve müttefikleri milyonlarca ırak halkını dünyanın gözü önünde katlettiler ve hala Müslüman ırak halkının kanını içmeye devam ediyorlar, sadece ırak mı Siyonist katiller her gün Filistin'de Müslüman kanı içmeye devam ediyor. Soykırımcı, sömürgeci ABD'yi, müttefikleri'ni ve işbirlikçilerini telin ediyoruz.
Arap birliği ve İKO'yu bu vehim olaylardan dolayı biran önce toplanıp Siyonist İsrail'e vahşetinden dolayı dur demelidirler. TC. Hükümeti Başbakanına da Davos'ta yaptığı konuşmasının arkasında durmasını ve İsrail'le olan tüm antlaşmaları iptal etmesini istiyoruz.
Özgür halklar ve özgür bir dünya temennisiyle gelecek hafta cumartesi günü saat 12:30'da buluşmak üzere Allah'a emanet olunuz.
Kütahya'da 24. Başörtüsü Eylemi
Kütahya İnanç Özgürlüğü 24.hafta eylemini Küçük Hamam önünde gerçekleştirdi. Platform adına basın açıklamasını Yusuf İÇTEN okudu.
Basın açıklamasının tam metni:
24 haftadır süren eylemlerimizde 6. ayı geride bırakırken işgallerle, zulümlerle ve bir yılını daha dolduran tarihi katliamlarla bu haftada doldu taştı.Mazlumların feryadı, gözyaşları tufan olup üzerimize yağarken sessiz kalarak zillet elbisesini giymeye razı değiliz. Her ne kadar renkler, isimler, coğrafyalar farklı olsada işlenen cürümler aynıdır.Ne acıdır ki zalimler ittifak halinde iken mazlumların yanında olması gereken bizler hep ayrı gayrıyız. Zalimlerin bu coğrafyalardaki suçları kimi zaman OYAK-Renault şirketinin dindar insanlara uyguladığı başörtüsü yasağı ve namaz kılanlara baskı uygulanması ile yasaklar daha da yaygınlaşıyor. Kimi zaman polise taş atması dolayısıyla küçük yaşta TMK mağduru berivanlar üzerinden, kimi zaman 22. yılını dolduran Halepçe katliamıyla, kimi zaman 8. yılını dolduran "abd" nin IRAK ı işgaliyle, kimi zamanda terörist "israil" devletinin 43 yıldır FİLİSTİN halkına uyguladığı zulümlerle insanlığı kuşatmaktadır.
Bu hafta Halepçe katliamının 22.yılını doldurduk. Amerika'nın kukla Irak devletine sattığı kimyasal ve biyoljik silahlarla sadece kürt olmaları dolayısıyla Halepçe halkı soykırıma maruz kaldı. Hayvanlar üzerinde kullanılması dahi yasak olan bu silahlarla bir halk katledilirken insanlık havarisi batılı ülkeler sessiz kalmak bir yana bu silahları Saddam Hüseyin'e pazarlamaktan dahi utanmadılar. Bu katliamdan sağ çıkan Halepçenin Kürt halkı ise İran ve Türkiye sınırında aç ve susuz bekletilmiş, günler sonra mülteci olarak bu ülkelere kabul edilmiştir.
Halepçe katliamının ardından 2003 de ABD nin işgaliyle Kukla Irak devleti devrilmişti .Saddam Hüseyin yakalandıktan kısa bir süre sonra alel acele ABD tarafından idam edilerek halepçe ve ABD ortaklığı ile yaptığı bütün cürümleri sır olarak götürmüştür.Demokrasi ve özgürlük getireceğini iddia eden ABDnin getirdiği tek şey gözyaşı ve kan olmuştur.İşgal 20 mart 2003 yılından itibaren 8. yılını doldururken 5 milyondan fazla çocuk yetim kalmış,1 milyona yakın insan hayatını kaybetmiş,4 milyondan fazla insan ise kendi ülkesinden kaçmak zorunda kalmıştır.Kurulan yeni kukla hükümetler ise hiç bir yaraya merhem olamamış,yolsuzluklar dolayısıyla bavullar dolusu milyon dolarlar yurt dışına kaçırılmıştır.Ebu gureyb deki hafızamıza kazınan fotoğraflar işgalin ve savaşın yaralarını 8 yıl değil 100 yılda unutturmayacaktır. İşgal devam ettikçe ABD nin gemilerde kurduğu Guatonomalar ve nice bilinmeyen ebu gureybler bir sır olarak kalacaktır.
İslam coğrafyasının neresine yüzümüzü dönsek zulüm ve kan gölü.Bunlardan birisi de insanlığın ortak medeniyet havuzu olan Kudüsün 43 yıldır batının gayr-i meşru çocuğu israil devleti tarafından işgal edilmesidir.Her geçen gün artan yerleşim yerleri ile Kudüs sistematik bir şekilde yahudileştirilmeye çalışılmaktadır.Ayrıca çevresi mübarek kılınan ilk kıblemiz mescidi aksa'nın yanıbaşındaki islami eserler üzerine yeni bir sinagog yapan siyonistler el-aksa camiini işgal etmiştir.Terörist israil devleti el-aksa caminin altını oymaya devam ederken fanatik yahudiler ise necis ayakları ile el-aksa camini kirletmeye çalışmaktalar.Filistinli gençler ise bedenlerini siper ederek mescidi aksayı savunmaktalar.
Bu bir haftayı dolduran haksızlıklar, zulümler ve tarihi katilamlarla dünya karartılırken insanlık vicdanı adına bir mum yakacak hiç kimse çıkmadı mı? Zalimler karşında mazlumlar adına bir avuç insan kalsa da bizim açımızdan en anlamlı olanı
Rachel Corrie dir.Çünkü O Amerikalı olmasına rağmen 16 mart 2003 de gazze deki işgalci israil askerlerini protesto ederken israil tankı altında ezilerek can vermiştir.Racheal renklerinden,ırklarından,inançlarından dolayı değil sırf insan olmaları dolasıyla vicdanın gereği filistin halkının yanında oldu.Ama maaleef bizler islam ümmeti olarak bırakın insanlık için kardeşlerimizin feryadına dahi kulak vermiyoruz .Rachel nin tankların önüne kendini ölümüne atması yaşayan ölüler olan bizler için utanılacak bir durumdur.Onun bu onurlu duruşu 16 mart dünya vicdan günü olarak ilan edilmiş ve her yıl Rachel Corrie ve insanlığın vicdanı olan bütün direnişçiler yad edilmektedir. Vakit Allah'ın yeryüzündeki halifesi kılınan bizlerin küresel şer ittifaklarına karşı bütün mazlumların hamisi olma sorumluluğunu kuşanma vaktidir.
Konya İnanç Özgürlüğü Platformu 132. hafta basın açıklaması eyleminde, Mescid-i Aksa'nın 43 yıldır işgal altında olduğuna vurgu yapıldı.
Konya inanç özgürlükleri platformu üyeleri bu hafta kudüs için Mescid-i Aksa için haykırdılar sözlerini duymayan, görmeyen, bilmeyenler için... Kayalıpark meydanına toplanan platform üyeleri ve halkın oluşturduğu kalabalık Muammer Durmazın yaptığı basın açıklamasıyla haykırdı filistinli kardeşlerimizin feryadını.
Durmaz açıklamasında; İlk kıblemiz Mescid-i Aksa, 43 yıldır işgal altında" Allah'ın çevresini mübarek kıldığı Mescid-i Aksamız ve Kudüs-ü Şerifimiz, Müslümanların acziyeti ve duyarsızlığı sonucu, Siyonistler tarafından, 1967 yılında işgal edildi. O günden bu yana, bu kutsal mekân sürekli tehdit altındadır. Siyonistlerin esas amacı, Mescidi Aksa'yı ortadan kaldırmaktır. Açıkçası şu ki, işgal altındaki Mescid-i Aksa ve Kudüs'ün İslami kimliği Siyonistlerin sinsi, cüretkâr ve sistematik çabalarıyla yok edilmeye çalışılıyor. Siyonist çete dünyadan yükselen tepkilere aldırmaksızın Kudüs'te İslami dokuyu tahrip etmek ve Kudüs'ü bütünüyle Yahudileştirmek için elinden geleni yapıyor. Hafta başında Mescid-i Aksa'ya oldukça yakın bir bölgede El-Harab Sinagogu'nu açan siyonistler, Mescidi Aksa ve çevresine yönelik kirli emellerine bir yenisini daha eklediler.
Eğer bir gün, mescidi aksanın başına bir şey gelirse, bunun bütün sorumlusunun Siyonist İsrail olduğu kadar, sessiz kalan ve umarsız davranan Müslümanlar olduğunu da beyan ediyoruz.
İslam ümmeti, Mescid-i aksa üzerinden ümmet olma bilincini ve kutsallarına sahip çıkma sorumluluğunu yeniden inşa etmek zorundadır. Mescid-i Aksa'yı ve onun mübarek çevresini korumayı gündemlerinin birinci maddesine almayanlar İslamî sorumluluklarını yerine getirmiyorlar demektir. Kutsallarımızı koruyacak ve İslam'ın izzetinin hizmetçileri olacağız. Ve diyoruz ki:
SENİ UNUTURSAM EY KUDÜS, SAĞ ELİM HÜNERİNİ UNUTSUN!!!
Basın açıklaması metni:
Rahman, Rahim, Allah'ın adıyla
"Bir kısım ayetlerimizi kendisine göstermek için, kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren O (Allah) yücedir. Gerçekten O, işitendir görendir." (İsra Suresi 1. Ayet)
Sevgili dostlar, özgür Kudüs sevdalıları, değerli basın mensupları;
Kıblesi işgal edilmiş bir toplumun, yüreğinde yangın var demektir. Haremine el atılmış her bir bireyin, gazapla yumruklarını sıkması insanlık erdemindendir. Sesimiz, inancımızın ve imanımızın ikrarıdır.
İlk kıblemiz Mescid-i Aksa, 43 yıldır işgal altında" Allah'ın çevresini mübarek kıldığı Mescid-i Aksamız ve Kudüs-ü Şerifimiz, Müslümanların acziyeti ve duyarsızlığı sonucu, Siyonistler tarafından, 1967 yılında işgal edildi. O günden bu yana, bu kutsal mekân sürekli tehdit altındadır. Siyonistlerin esas amacı, Mescidi Aksa'yı ortadan kaldırmaktır. Bundan dolayı da Kudüs'ü işgal ettikleri günden itibaren, Mescidi Aksa'yı sayısız kez kundaklamışlardır. Siyonistler, ilk kundaklama eylemini, 21 Ağustos 1969 tarihinde gerçekleştirmişlerdir.
Nisan 1980'de Meir Kahane adında bir Yahudi terörist, Mescid-i Aksa'yı patlatmaya teşebbüs etmiştir. Yine 8 Nisan 1982'de başka bir fanatik Siyonist terör örgütü, Kâh diye bilinen diğer bir siyonist terör örgütüyle işbirliği yaparak, Mescid-i Aksamız'ın ana girişine patlayıcı madde yerleştirmiştir. Bu patlayıcı maddeler patlamadan cami görevlileri tarafından ortaya çıkarılmıştır.
Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırıların en geniş çaplısı, 8 Ekim 1990 tarihinde olmuştur. Ve bu saldırıda 30 Müslüman şehit düşmüştür. 800 kadar Müslüman da yaralanmıştır. "Kudüs katliamı" olarak tarihe geçen bu saldırı, İsrail yönetiminin bizzat kışkırtması sonucu, hak-hukuk tanımaz, fanatik Yahudilerce gerçekleştirilmiştir. Bu saldırıların asıl amacı, uyumakta olan dünya kamuoyunu uyandırmadan, Mescid-i Aksa'nın bazı bölümlerini tahrip edip, azar azar Mescid'i Aksa'yı yok etmektir.
Açıkçası şu ki, işgal altındaki Mescid-i Aksa ve Kudüs'ün İslami kimliği Siyonistlerin sinsi, cüretkâr ve sistematik çabalarıyla yok edilmeye çalışılıyor. Siyonist çete dünyadan yükselen tepkilere aldırmaksızın Kudüs'te İslami dokuyu tahrip etmek ve Kudüs'ü bütünüyle Yahudileştirmek için elinden geleni yapıyor. Hafta başında Mescid-i Aksa'ya oldukça yakın bir bölgede El-Harab Sinagogu'nu açan siyonistler, Mescidi Aksa ve çevresine yönelik kirli emellerine bir yenisini daha eklediler. Yahudiler, Allah'ın çevresini mübarek kıldığı Mescid-i Aksa'nın hemen yanına bir sinagog inşa ettiler. Bu sinagog meselesi de Mescid-i Aksa'yı yok etme operasyonunun bir parçasıdır. Bundan sonraki planları, Mescidi Aksa'nın bahçesinde ikinci bir mevzi inşa edip, ikisi arasında bağlantı kurarak, Müslümanların ilk kıblesini tümüyle ortadan kaldırmaktır.
Onların El-Harabları, Harab olacak, Mescid-i Aksamız bakî kalacaktır!
Harab Sinagogu'nun açıldığı törene, işgalcilerin Başbakanı Benyamin Netanyahu başta olmak üzere, çok sayıda üst düzey Siyonist liderler de katıldı. Siyonistler açılış sırasında kışkırtıcı tavırlarla, kasıtlı olarak, ortamı iyice gerdiler. Sabah namazında da Mescid'i Aksa'da Müslümanların namaz kılmasına izin vermeyerek, gerginliğin çatışma safhasına kadar yükselmesine ortam hazırladılar.
Siyonist işgalcilerin böylesine cüretkâr hareket etmeleri, bölge üzerindeki planın ve ortamın önceden hazırlanmış olduğunun açık bir göstergesidir. Bugün gelinen noktada, işgalci Siyonistleri cesaretlendiren ve Mescid-i Aksa'yı ortadan kaldırma komplolarında onların bileğini güçlendiren en önemli gelişme, Siyonistlerin Ramallah'taki gayrimeşru yönetimle işbirliğini artırmasıdır. Böylece artık Batı Yakasındaki direnişe kelepçe vurmak, Kudüs ve Mescid-i Aksa'yı savunanların önünü kesmek gibi işler, Ramallah'taki işbirlikçi Abbas yönetimine resmen devredilmiştir.
Bu işbirliği işgal güçlerinin işini kolaylaşmaktadır ve işgal güçlerine Kudüs'teki direnişle uğraşma imkânı sunmaktadır. Nitekim son olaylardan sonra işbirlikçi Abbas yönetimi tarafından yapılan açıklamalarda, Batı Yakasında düzenlenecek direniş faaliyetlerine izin verilmeyeceği ifade edildi. Ocak 2009'da görev süresi dolan Abbas'ın ve onun gayrimeşru yönetimi Mescidi Aksa'yı ve Kudüs'ün İslami kimliğini hedef almıştır. Abbas'ın Yahudileştirme faaliyetleri karşısında izlediği tutum bu işbirliğini açıkça ortaya koyuyor. Ancak, Abbas için de Kudüs ve Mescid-i Aksa'yı Siyonistlere peşkeş çekmenin hesabı kolay olmayacaktır.
Abbas'ın nezdinde bütün işbirlikçi ve Siyonist rejim dostları aynı şekilde işbirliğine devam etmektedirler. Mısır, Suud, Ürdün ve benzeri işbirlikçi rejimler, Siyonist İsrail'in eylemlerinin destekçisi olma konumundadırlar. İsrail, yapmış olduğu baskıların ve saldırıların cüretini, emperyalist Amerika'dan ve onun jandarması NATO'dan almaktadır. Türkiye Amerikayla ve NATO ile ilişkilerini de gözden geçirmelidir.
Ermeni tasarısı oylaması, ve alçak sandalye olaylarında elçisini geri çeken Türkiye'nin; kutsallarımıza saldıran Siyonistlerin elçilerini hala ülkemizde tutuyor olması utanç vericidir. Siyonist İsrail rejiminin uluslar arası suikastlerde kullandığı uçakların, Türk hava sahasını kullanması da suça ortak olmak değil midir?
Mescid-i Aksanın hürmeti , Siyonistleri, müttefiklerini, onları müttefik kılan değerleri de, zelil kılacaktır!!!
Bu şerefli Mescid, bütün müslümanların kutsalıdır. Müslümanların kutsalına yönelik saldırılar, Müslümanları er ya da geç harekete geçirecektir. Bizler bu kutsal mabedin savunmasının sadece Filistin'li kardeşlerimizin omuzlarına kalmasını istemiyoruz. Sorumluluk, topyekûn İslam ümmetine aittir. İKÖ (İslam Konferansı Örgütü) ve benzeri kurumların sessizliği, İslam ümmetinin hassasiyetlerini temsil etmemektedir. Müslümanlar ya bu kurumları ıslah etmek ya da kendi hassasiyetlerini taşıyan yeni kurumlar oluşturmak zorundadır. Mescidi haram, Mescidi nebevi ve Mescid-i Aksa bize Allah'ın emanetidir. Tüm Müslümanların, Mescid-i Aksa'nın savunulması için verilen mücadelede Filistinli Müslümanların yanında olmaları gerekir. Kardeşliğin gereği ve ümmet olmanın zorunlu şartıdır bu"
Eğer bir gün, mescidi aksanın başına bir şey gelirse, bunun bütün sorumlusunun Siyonist İsrail olduğu kadar, sessiz kalan ve umarsız davranan Müslümanlar olduğunu da beyan ediyoruz.
İslam ümmeti, Mescid-i aksa üzerinden ümmet olma bilincini ve kutsallarına sahip çıkma sorumluluğunu yeniden inşa etmek zorundadır. Mescid-i Aksa'yı ve onun mübarek çevresini korumayı gündemlerinin birinci maddesine almayanlar İslamî sorumluluklarını yerine getirmiyorlar demektir. Kutsallarımızı koruyacak ve İslam'ın izzetinin hizmetçileri olacağız. Ve diyoruz ki:
SENİ UNUTURSAM EY KUDÜS, SAĞ ELİM HÜNERİNİ UNUTSUN!!!
Özgür Kudüs'te buluşmak, Mescid-i Aksa'yı özgürce selamlamak, bereketli toprakların hürmetinden ve rahmetinden özgürce istifade edebilmek umuduyla hepinizi 133. haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere
Allah'a emanet ederiz
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU