Başörtüsü Eylemlerinde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemlerinde Bu Hafta(FOTO)

Konya'da 157.,Akyazı'da 188., Ankara'da 241., Kocaeli'de 282.,Sakarya 261. Başörtüsüne Özgürlük Eylemi Düzenlendi.

 
 

Konya İnanç Özgürlükleri Platformu 157. kez Kayalıpark'ta toplandı. Açıklamayı platfoırm adına Musa Kazım YILMAZ okudu. Maide suresi 70 -71. ayetleri okuyarak açıklamasına başlayan YILMAZ, halkın bayramını tebrik etti.

AÇIKLAMANIN TAM METNİ:

 KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 157. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

 
Rahman, Rahim, Allah'ın adıyla
 
Andolsun, biz israiloğullarından misak almıştık. Ve onlara elçiler göndermiştik. Ne zaman elçi onlara canlarının istemediği bir şey getirdiyse (o gelen elçilerin) bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler. Bir fitne kopmayacak sandılar. Kör oldular, sağır kesildiler. Sonra Allah onların tövbesini kabul etti. Sonra yine çokları kör sağır kesildiler. Allah yaptıklarını görüyor. (Maide Suresi 70 – 71. Ayetler) 
 
Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;
 
Ramazan-ı Şerif'in ve mübarek kadir gecesinin rahmet ve bereket ortamından bayramın sevincine ulaştıran Allah'a hamd eder hepinizin bayramlarını tebrik edip, bayramın bereket ve esenliğinin sizlerin üzerine olmasını, esenliğin Rabbinden niyaz ederiz.
 
Bu bayrama da ülkemiz ve dünya değişik ihtilafların sıkıntıların ve işgallerin gölgesinde girdi. Yine bayramın hangi gün olacağı hususunda siyasi rejimler ve ideolojik yaklaşımların ürettiği ihtilaflar ümmeti bayramda dahi ittifak etmekten ve vahdet üzere bulunmaktan alıkoydular. Hayatlarına 11 ay 29 güne dinin müdahalesini kabul etmeyenler dinin bayramına müdahale ediyorlar. Müslüman halkımız kendi bayramını, kendi dininin esasları üzerine ilan edip kutlama hususunda dahi özgür bırakılmıyor.
 
Laik devletin, dine müdahale etme ve dini alanların sınırlarını kontrol etmede müdahil bir güç olarak kullandığı kurumlar da din hususunda ve onun kutsal günleri hakkında devletin resmi ideolojisine uygun uygulamaları halkımıza dayatıp, halkımızın dinine seküler bir anlayışla müdahil olmaktadırlar.
 
Bayramlarımızın adına bile karışmakta, fıtr bayramımızı, mübarek ramazan bayramımızı, şeker bayramına dönüştürmeye çalışmaktadırlar.
 
Hicretin 1431. senesinde kadir gecesini Kur-an'ın indirilişinin 1400. yılı olarak değerlendiren anlayışın, kendisini seküler ideolojilerin çizgisinin dışında tutabilmesinin imkânı var mıdır? Dinin en mübarek günlerini dahi seküler bir takvimle ifade eden anlayışın bayramımıza müdahalesinin de dini olduğunu kabullenmek gayet müşkil olacaktır.
 
Ülkemizdeki seküler anlayışın temsilcisi olan bir siyasal partinin referandum sürecinde dini kavramları istismar etmesinin ardından Müslüman kadının iffet ve izzetinin sembolü olan örtüsünü küçümsemek maksatlı Rahibe kıyafetine benzetmesi, onlardaki dine ve dini olana bakışın hangi derecede olduğunu çok net bir şekilde ifade etmektedir. Onlarla dinin ilişkisi, din onların müdahale edip şekillendireceği ama dinin onlara karışmayacağı bir alanla sınırlıdır. Seküler kültürün – hangi renkten ve siyasi ideolojiden olursa olsun - dine ve dini olana karşı tutumu her zaman böyle olmaktadır. Bu tutumun her türlüsünü şiddetli bir şekilde kınıyor ve ellerini inançlarımızın üzerinden çekmelerini istiyoruz.
 
Seküler kültürün kalbi Amerika'da sözde bir rahibin 11 Eylül olaylarını bahane ederek Kur-an'ı Kerim'i yakma çağrısında bulunmasını ve buna cüret edebilmiş olmasını şiddetli bir şekilde tel'in ediyor, böyle bir cürmün sonuçlarının da failleri ve destekçileri açısından kötü sonuçlarla biteceğini ifade ediyoruz. Bu sözde rahibin çağrısından vazgeçtiğini ilan etmesi de bu ilanın gerekçelerini dikkatli bir şekilde okuduğumuzda batının çirkin yüzünü ortaya koyan bir durum olduğunu görmekteyiz.
 
Sözde inanç özgürlükleri insan hakları kültürler arası diyalogdan bahsedenlerin bu mel'un çağrıya verdikleri tepkiler ve onun iptali için yaptıkları çağrılar kendilerine karşı direnişin artacağı işgal güçlerinin zor durumda kalacağı ve batılıların can güvenliğinin tehlikeye gireceği gibi tamamen kendi çıkarlarını korumaya yönelik argümanlar üzerine kurulu olduğunu görüyoruz. Onlar için ne insan hakları, ne inanç özgürlükleri ne de kutsalın hiçbir kıymeti yok.. Sadece kendi çıkarlarını korumak için çağrıda bulunuyorlar.
 
Onlar o yüce kitabın hükümlerini ve o kitabın inananlarını katletmede ve onların topraklarını işgal etmede hiçbir beis görmemişlerdi. Kendi çıkarlarını dünyaya hakim kılmak için Müslümanların topraklarını işgal edenler hiçbir hürmet ve kutsala değer vermeyenlerdir. Sayıları milyonları bulan masum insanların kanlarından sorumlu yeryüzünün ifsadının failleri olanlardan kutsala – hiçbir çıkar gözetmeksizin - saygı göstermelerini beklemek sadece aptalların ve ahmakların işidir.
 
İşgal kuvvetlerinin, Irak'tan çekilmeye başlayacaklarını ilan etmeleri yerine aynı kültürün ve aynı anlayışın adamlarını bırakmalarından kaynaklanmaktadır. İşgalciyle aynı maksatlara hizmet edenlerin adlarının farklı olması onların da farklı olacağı anlamına gelmez. Iraktan işgalcilerin tamamen çekilmesi direnişin bir vahdet üzere tevhid ve adalet eksenli bir zafer kazanmasıyla mümkün olacaktır.
 
Her 11 Eylül, onların işgallerine sebep olarak gösterdikleri, yalanlarının ve kurgularının işgallerinde ortaya koydukları zulümler karşısında bile ne kadar basit ve ne kadar aptalca olduğunu gözler önüne sermektedir. Onların propagandaları sadece gönüllerinde hastalık bulunan bir kısım zevatı etkilemektedir. Gözleri ve gönülleri Kur-an'ın şifasıyla temizlenmiş kullara hiçbir tesir bırakmamakta, sihirlerinin etkisi, bir Asa-yı Musa olan direniş karşısında birer birer yok olmaktadır.
 
Selam olsun direnişe ve onun kutlu erlerine"
 
Selam olsun direnişle doğacak aydınlık fecre"
 
Selam olsun silme ve silmin medeniyetine"
 
Tevhid ve adaletin hakim olduğu, müfsidlerin dine müdahil olmadığı, bayramların hürriyet sevinciyle birlikte yaşandığı günlerde yaşama umudu ile hepinizi 158. Hafta'da aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah'a emanet ederiz.
 
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU
 

11 / 09 / 2010

 

Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu'ndan 188. hafta basın açıklaması eyleminde, Türkiye'de başörtülülere karşı sürdürülen zulümlere tepki

Basın açıklaması metni:

Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu'nun düzenlemiş olduğu 188. Basın açıklamasında beraberiz.

Öncelikle Ramazanı Şerif Bayramınızı tebrik eder, ümmetin kurtuluşuna vesile olmasını Cenab-ı Hakk'tan niyaz ederiz.

Okulda, sınavda, kayıt da kışlada ve ülkenin her yerinde başörtüsü yasağı devam ediyor. Kemalist statükonun belirgin özelliklerinden olan başörtüsü yasağı tavizsiz bir şekilde İzmir'da yaşandı. İstanbul'dan oğlunun yemin törenine katılmak üzere gelen Mustafa Kaya ve eşi Oya Kaya Ege Ordu Komutanlığı'na bağlı Narlıdere Muhabere Komutanlığı'nın nizamiye kapısından eşinin başörtülü olması sebebiyle görevli Yüzbaşı tarafından geri çevrildi.

Askere alınırken ve dağlarda şehit düşerken annesinin, kız kardeşinin eşinin başörtülü olup olmadığına bakılmıyor. Ancak aile fertlerinin kendisini ziyaret ettiğinde ya da yemin törenine katılmak istediklerinde ise izin verilmiyor? Bunun insanlıkla ne alakası var? "Peygamber Ocağı" diye isimlendirilen askeriyede bu tür uygulamaların artık son bulmasını istiyoruz.

Geçen hafta İstanbul Üniversitesi'nde yapılan Açıköğretim Bütünleme Sınavlarında yine başörtüsü skandalı yaşandı. Sınava girmek isteyen başörtülü öğrenciler hakkında sınav binası sorumlusu Prof. Dr. Alper Yılmaz'ın keyfi uygulaması sonucu tutanak tutuldu. Öğrenciler sınavlarının iptal edileceğinden endişe etmektedirler.

Mağdur öğrencilerden Açıköğretim Fakültesi İlahiyat Bölümü 2.sınıf öğrencisi Saliha İlhan; hafta sonunda İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi binasında yapılan bütünleme sınavında, önce güvenlik görevlilerinin, sonra sınav sorumlularının, daha sonra da bina yöneticilerinin keyfi uygulamaları karşısında zor anlar yaşadıklarını ifade etti. Bu türden insanlık dışı keyfi uygulamaları kınıyoruz.

"İnançlara Saygılıyız" diyerek meydanlarda nutuk atan CHP'li Avcılar Belediyesi'nin astığı "Müslüman kadınların rahibe gibi örtünmesi için Evet" afişinde, inançları gereği başını örten Müslüman kadınlara hakaret edilmiş, rahibeler de aşağılanmıştır.

Başörtüsünü seçim zamanlarının malzemesi olmaktan çıkarın. Her seçim öncesi "başörtüsü meselesini çözeceğiz" diyerek aldattığınız insanlar artık size inanmıyor.

12 Eylül faşist cuntasının hazırladığı 1982 anayasasındaki kısmi değişikliklere hayır diyerek ülke içinden rağbet görmeyen Kemal Kılıçdaroğlu İsrail televizyonlarından medet ummaya başlamıştır. İsrail'deki Kanal 2'ye demeç vererek ülkesini şikayet eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu kınıyoruz.

Tankların gölgesinde, postal baskıları altında yapılan anayasayı savunanları ve değişikliklere karşı çakanların tavrını asla doğru bulmuyoruz. "Yetmez Ama Evet" diyoruz.

İnançların özgürce yaşanabildiği gerçek bayramlara ulaşmak duasıyla haftaya cumartesi saat 12:30'da buluşmak üzere Allah'a emanet olun.

Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu Adına

Akyazı Mazlum der Sözcüsü

İrfan ALEMDAR


AKYAZI

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu olarak 241. haftası eyleminde, uluslararası ve yerel zalim güçlere karşı, direniş kararlılığı vurgulandı.

Basın açıklaması metni:

Selamun aleykum,

Bismillahirrahmanirrahim

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu olarak 241. haftasını geride bıraktığımız basın açıklamamıza hoş geldiniz.

Öncelikle kardeşlik ve paylaşma duygularının sınırsız bir şekilde yaşandığı Ramazan ayından sonra Ramazan bayramını da idrak etmiş bulunuyoruz. Bu vesile ile tüm yeryüzü mustazaflarının, ezilmiş, horlanmış ve aşağılanmışlarının bayramını tebrik ediyoruz.

İsmi totaliter uygulamalarla müsemma sözde solcu özde faşist bir parti, inancı gereği giyinen kadınları rahibelere benzetip, diğer kadınlara sizde böyle olursunuz söylemi üzerinden toplumda ayrımcılığa zemin hazırlıyor. Besinlerini ayrışma, karanlık ve kandan sağlayan bu zihniyet, köhneleşmiş ve tutar bir dalı kalmamış düşüncelerini yaşatmak adına bir insanı bir başka insana, bir topluğu bir başka topluluğa düşman olarak göstermekten çekince duymuyor. Meydanlarda başörtüsü yasağına çözümü kendilerinin üreteceğini söyleyenler, bilbordlarda ve basmış oldukları dergilerde yasağı daha da bir içinden çıkmaz hale getirmekten çekinmiyorlar. Bu durumlarıyla dün söyledikleri ile bugün yapacaklarının çok farklı olacağını şimdiden ilan etmiş bulunmaktadırlar. Bu ayrıştırmacı zihniyetin babasını biz " Dün dündür, bugün bugündür." söylemi ile çok yakından tanıyoruz.

Ege ordusunda görev yapan oğullarını ziyaret için İzmir'e giden Oya ve Mustafa KAYA çifti artık klasikleşen bir uygulama ile karşı karşıya kaldılar. "BURAYA BU KILIKLA GİRMEK YASAK". Girmenizin engellendiği yerde oğlunuzun bulunuyor olması onlar için çokta önemli değil. Sizin oğlunuzun, Dağlıca'da ölen oğullardan hiçbir ayrıcalığı yok onların nezlinde. Sıradan çocukların sıradan ailesisiniz o kadar. "Düşmana Allah Allah nidaları ile saldırtılan! bir ordunun müntesipleri cami bombalamak gibi aşağılık bir işi düşünemez" diyen paşalar, cami bombalamak kadar aşağılık ve kabul edilemez bir durum olan insanlık onurunun ayaklar altına alınması karşısında nedense tek kelime itirazda bulunmuyorlar. Çatışma alanlarında her türlü başarısızlığa imza atanlar, skandal üzerine skandala yol açanlar; iş terfi ve kışlaları başörtülülerden koruma kısmına gelince adeta birer kahraman edası ile can siperane savunmaya geçiyorlar.

Adalet dağıtması gerekli yargı mensuplarının nasıl kirli tezgahların içerisinde yer aldıkları ve sarsılmaz saltanatlarını korumak için her yolu mübah gördüklerini traji komik bir biçimde izliyoruz. Bu durum bizleri " Tuz kokarsa ne yapmalı?" darb-ı meselini düşünmeye teşvik ediyor. Adaletin merkezi olması gereken yer ( ! ) adil olmaz ise ne yapmalı?

Amerika'da tezgahlanan ve geniş ölçüde tepki toplayan Kur'an yakma eylemi beraberinde toplumlar arası şiddeti getirmekten başka bir şeye sebeb olmayacaktır. Kaos plancıları yeni planları ile akacak kanlara yenilerini eklemek istiyorlar. Bizler bu aşağılık eylem planını şiddetle kınıyor ve eyleme dönüşmesi halinde gerekli tepkimizi ortaya koyacağımızı şimdiden ilan ediyoruz.

Benim istediğim gibi giyeceksin, benim dediğim şekilde düşüneceksin, benim gösterdiğimi tercih edeceksin diyen baskıcı zihniyet tüm yeryüzü coğrafyasında kaostan ve karmaşadan medet ummakta, kendileri dışındaki her bir bireyi kendilerine hizmet etmeleri gereken yaratıklar gözü ile görme alışkanlığını terk etmek istememektedirler. Zulüm ve toplumsal baskılarla insanları kamplara ayırıp sindirmek isteyen zihniyete şunu diyoruz; baskılarınız sandığınızın aksine bizleri daha da kararlı hale getiriyor. Baskılarla oluşturduğunuz okyanusun girdabı mazlumları değil sizi yutacak.

Oluşturduğunuz korku imparatorluğunun korkakları siz olacaksınız. Çünkü bugün artık dün değil. Tarihin, üzeri tozlarla kaplanmış ve adları bile unutulmuş zalimlerinden biri olmaya mahkumsunuz. Bizlerse her zamanki kararlılığımızla hakkın ve haklının dili olmaya, zulüm devam ettiği müddetçe burada olmaya devam edeceğiz. " Zulm ile abad olunmaz."

İHH Ankara

İnsan Hakları Ve Hizmet Derneği


ANKARA

Başörtüsüne Özgürlük 282. hafta basın açıklaması 11 Eylül 2009 Cumartesi günü İzmit İnsan hakları parkı Özgürlük meydanında yapıldı.

Basın açıklamasını Mazlumder Kocaeli Şubesi yönetim kurulu üyesi Sinan Çamurcu yaptı. Basın açıklamasının konunu, başörtü özgürlüğü, insan hakları ve bayram tebliğiydi.

Basın açıklaması metni:

Kocaeli'nin değerli İnsanları, gönüldaşlarımız, açıklamalarımızı takip ederek bizleri yalnız bırakmayan basın emekçileri, Mazlum Der Kocaeli şubesi olarak Ramazan

Bayramınızı tebrik ediyor ve esenlikler diliyoruz.

282. Basın açıklamamız tahmin edilenin aksine ülkenin yoğun gündeminden farklı olacak. Türkü, Kürdü, Alevisi, sünnisiyle ülkemizin taşında, toprağında emeği olan tüm etnik ve inanç gruplarının , Ramazan bayramının barış şemsiyesi altında, karşılıklı sevgi ve anlayış içinde özgürce yaşayabileceği bir ülke hepimizin ortak dileğidir.

Mazlum Der olarak ahde vefa duygusu ve hak ve adaleti önceleyen bakış açısıyla halkın değerleri ile çatışmayan tüm sivil örgütlerle Kocaeli ve ülkemizin yaşanabilir hale gelmesi için mücadelemize devam ediyoruz.

Barış içinde yaşamanın asgari şartı olarak, inanca ve düşünceye saygıyı temel öncül olarak tespit ediyoruz. Halkın dertleri ile dertlenip, meselelere sahici çözümler sunmakla geçmişte kalan köhne ideolojilerden farklı bir konumda olmamız haklı olarak alkışlanıyor ve imrenilerek izleniyor.

Değerli Basın mensupları,

Ülkemizde nispeten huzur içinde kutladığımız bayramların aksine, özellikle Yakın ve Uzak Doğuda, Afrika'da mazlum milletler emperyalizmin zulmü altında inlemeye devam ediyor. İşgal altındaki Afganistan'da, içinde maalesef Türkiye'nin de olduğu NATO birliklerinden Amerikalılar çoluk çocuk demeden sivilleri öldürüyor. Filistin'i işgal eden Siyonist rejim her türlü kutsal hakları çiğneyerek bayramın birinci günü Gazze'yi bombaladı ve beş kişiyi yaraladı. Yeryüzünde büyüklenenler, ezilenleri acımasızca sömürerek yaşam haklarını ellerinden almaktan çekinmiyorlar.

Böyle bir ortamda ''Toplumsal barış'' veya ''Bir arada yaşama'' gibi büyülü kelimeleri kullanmak bizler için çok zor. Mazlum Der Kocaeli şubesi olarak, tüm ilgilileri, yılın her gününde bu kavramların içini doldurmaya davet ediyoruz.

İlginiz için teşekkür ederiz.

MAZLUMDER KOCAELİ ŞUBESİ ADINA

YÖNETİM KURULU ÜYESİ

SİNAN ÇAMURCU


KOCAELİ

KOCAELİ

KOCAELİ

KOCAELİ

 

Sakarya Adâlet Girişimi Başörtüsü Platformu, 261. eylemine "mübârek Ramazan ayımızı tamamlayıp ta Bayrama ulaştıran âlemlerin Rabbine hamd eder, tüm İslâm âleminin Ramazan Bayramını tebrik eder, aynı zamanda bu Bayramın bütün insanlığa da hayırlara vesile olmasını yüce Allah'tan niyaz ederiz."  temennisiyle başladı. Platform adına Ribat Vakfı'ndan Sahir Akça "Bu bayramın insanların birbirlerine karşı tahakküm kurma ve kendi kavim, meslek, meşrep veya elde ettikleri konumlarını diğerlerinden üstün görme hastalıklarından kurtulmalarına, bu memlekette ve dünyada insanların sömürülmelerine, işten çıkarılmalarına, asgari ücretle süründürülerek emeğinin sömürülmesine, çeşitli bahanelerle işçi-memur ve ihtiyaç sâhiplerine çok görülen üç-beş kuruşun binlerce fazlasının kapitalistlere hoyratça dağıtılmalarına bir son verilmesine, bu bayramın insanların istedikleri gibi düşünmelerine, istedikleri gibi inanmalarına, inançlarının gereğini öğrenmelerine ve gereğince yaşamalarına, her insanın kendi inançlarının gereği olan ibâdetlerini rahatça yapabilmelerine" vesile olmasını temenni etti.

Açıklamada "Bu bayramın tesettürlü kızlarımızın ve hanımefendilerin de diğer bayanlar gibi her türlü eğitim ve devlet hizmetlerinden istifade etmelerinden ve devlette hizmette bulunmalarının keyfi engellenmelerine, inanan insanların horlanmalarına, hakir görülmelerine, itilmelerine, bilmem kaçıncı sınıf muamelesi görülmelerine bir son verilmesine," son verilmesi için bir başlangıç olması da istendi.

Açıklama "Evet, bu bayram Müslümanların bir bayramıdır. Allah'a kulluklarının hediyesi olarak Rabbimizin bir ihsanıdır. Müslümanlar gibi inanmayanların böyle ibâdetlere mecbur olmadıkları gibi bu bayramlara sâhip çıkmalarının bir mânâsı da yoktur. Yâni herkesin rahatça, korkmadan, çekinmeden kendi inançlarının gereğini yaşayabilmelerine"   

Ey Müslümanlar, dünyanın her tarafında kardeşlerimiz perişan. Kimi tabii felaketlerle, kimi zorba müstekbir yöneticileri, kimi de istilâcı-sömürgeci müstekbirlerce perişan edilmekte kendi yurtlarında. İşte Filistin, bütün Kafkaslar, işte Afganistan, Pakistan, tâ uzaklarda Filipinler, Arakan, işte yanı başımızda Irak, Avrupa'nın ortasında Bosna, Kosova, bütün Balkanlar, Afrika ise"    Şu mübârek bayram günleri hayrına onlar için lütfen yapabilecek neyimiz varsa ortaya koyma çabasında olmamıza,  

Ayrıca bu bayramın şehrimize, ülkemize ve tüm dünyaya hayırlar getirmesini, bütün Müslümanların korkusuz, hür ve bağımsız olarak bayram yapabilmelerine vesile olmasını,    

Her şeyi kudret elinde tutan, her şeyi yoktan var eden ve her şeye gücü yeten âlemlerin Rabbi olan Allah'tan niyaz ederiz.  " ifadeleri ile son buldu