Başörtüsü Eylemlerinde Bu Hafta(FOTO)
Sakarya'da 310,, Akyazı'da 237., Ankara'da 289., Bursa'da, Kocaeli'de 331., Konya'da 206.,
Eski siyasetler çözüm getirmeyecek
Sakarya Adalet Girişimi 310. hafta basın açıklamasında geçmişte denenen politikaların Kürt meselesini çözmek yerine sadece daha çok cana mal olduğunu ifade ederek herkese sorumlu davranma çağrısı yaptı. Eylemde Azerbaycan'daki başörtüsü yasağı da kınandı.
Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu, 310. hafta basın açıklamasında Kürt meselesinde geçmişte defalarca denenmiş siyasetlerin tekrarlanmasının çözüm getirmeyeceğini belirtti. Eyleme, Kuran eğitimindeki yaş sınırının kaldırılması kampanyasıyla ilgili basın açıklaması yapan Mazlumder Sakarya Şubesi üyeleri de destek verdiler. Platform adına Sakarya Dayanışma Derneği'nden Kadrican Mendi'nin okuduğu basın açıklamasında "Uzun süredir CHP MHP VE AKP arasında devam edegelen kavga Kandil'e yapılan askeri operasyonlarla sona ermiş gözüküyor. Hükümet ve muhalefet "terör"e misliyle karşılık verme konusunda tam birlik ve beraberlik içerisindeler. Seçim öncesi siyaset alanında siyasetin diliyle yürütülen tartışmalar; birden silahlar, özel kuvvetler, teknik donanımlar, operasyonlar gibi "savaş"ın terimleriyle konuşulur hale geldi. Neredeyse tüm medya, gazetesi televizyonu ile savaş çığlıkları atmakta, histerik terör uzmanları, emekli paşalar, istihbaratçılar, emniyetçiler ve diğer "iyi çocuklar" TV ekranlarından topluma brifing verirken, ağzına "barış" sözcüğünü almak bile suç işlemek algılanır hale geliyor." denildi.
Azerbaycan'da yasak var!
Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu 310. açıklamasında Azerbaycan'da başörtüsü yasağının devam ettiğini hatırlatılarak şöyle denildi: "Azerbaycan yönetimi ülke çapında çalışan öğretmenlerin başörtüsü takmasını yasakladı. Azerbaycan Eğitim Konseyi Başkanı Ejder Aghayev tarafından yapılan açıklamada, yeni eğitim sezonunda okullarda öğretmenlere yönelik başörtüsü yasağı uygulanacağı ifade edildi. Aghayev'e göre alınan bu kararın 'öğretmenler arasında birlik oluşturma' amacıyla verildiği iddia edildi. Azerî yetkililer açıklamada, öğretmenlerin başörtüsü takmaması yönünde çağrı yaparak; okul yönetiminin tavsiye ettiği kıyafetleri tercih etmelerini istedi. Yasağa tepki gösteren Azerbaycanlılar ise imza kampanyası başlattı. Şimdiye kadar 10 bin imza toplanan kampanya ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'e çağrı yapıldı ve yasağın geri çekilmesi istendi. Yasağa tepki gösterenler ise baskıya maruz kalıyor. Evet! Başörtüsü yasağı tek millet iki devlet üzerinde devam ediyor. Ancak bilinsin ki başörtüsü direnişi de devam ediyor ve tarihe müslümanca duruşun şahitliğini yazıyor."
Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu 310. hafta basın açıklaması
Uzun süredir CHP MHP VE AKP arasında devam edegelen kavga Kandil'e yapılan askeri operasyonlarla sona ermiş gözüküyor.
Hükümet ve muhalefet "terör"e misliyle karşılık verme konusunda tam birlik ve beraberlik içerisindeler.
Tabi bu arada,Seçim öncesi siyaset alanında siyasetin diliyle yürütülen tartışmalar, birden silahlar, özel kuvvetler,teknik donanımlar,operasyonlar gibi "savaş" ın terimleriyle konuşulur hale geldi.
Neredeyse tüm medya, gazetesi tv.si ile savaş çığlıkları atmakta,histerik "terör uzman"ları, emekli paşalar,istihbaratçılar, emniyetçiler ve diğer "iyi çocuklar" tv ekranlarından topluma birifing verirken , ağzına "barış" sözcüğünü almak bile suç işlemek olarak algılanır hale geliyor.
Tüm bu hengamede biz de kaynamayalım diye bu hafta Hükümetin, daha doğrusu devletin yanında akredite olma yarışına bir katkıda bulunalım istedik.
Belki göze girer itibarımızı arttırırız dite"
"Önerilerimiz şunlar:
1-öncelikle askeri operasyonlara destek veren ABD'den temin edeceğimiz bir atom bombasını kandilin tepesine atarak, PKK sorununu kestirmeden halledebiliriz. bu hem daha ekonomik olur hem de devletimizin ne kadar kudretli olduğunu tüm dünyaya göstermiş oluruz. zaten son yıllarda arttıkça artan uluslararası prestijimiz tavan yapmış olur. Terörle mücadelede de örnek ülke haline geliriz.
2-PKK "yandaşı " olan partiler, Stk'lar parasal destek veren işadamları v.s. ne kadar habis varsa bir gece hepsini toplar, kaybediveriririz. Devlet olarak bu nu yapabilecek teknik donanım, insan gücü ve tecrübeye sahibiz hamdolsun.
3- tabi bir de yandaşlar sorunu var, son seçimde bağımsız adaylara oy atanların sayılarının 3 milyon civarında olduğu anlaşıldı.
Bu üç milyon "hain"in bir kısmı batı illerinde yaşıyorlar
İşte biz de bu nankörleri, hem bizim ekmeğimizi yiyen hem de bağımsız adaylara oy veren bu hainleri illerimizden kovar, geldikleri yerlere sepetleriz!
Gitmeyenleri de kuracağımız "Kızılay kampları"nda devletin şefkatli kollarına teslim ederiz.
4- son olarakta aydın maydın kisvesi altında, barış- marış diyerek terör örgütüne destek olan bazı gafilleri, hainleri derdest edip kodese atarız, tutukluydu hükümlüydü derken unutturuveririz.
İşte böylece hem terör sorunu hem kürt meselesi bir çırpıda çözülüvermiş olur.
Dahası iktidarıyla muhalefetiyle, askeri siviliyle, stk'sı bürokrasisiyle, anayasamızda da belirtildiği üzere "devleti ve milleti ile bölünmez bir bütün" haline gelir ve öylece bozulmadan yekpare biçimde mutlu ve huzurlu yaşar gideriz."
Evet , maalesef korkunç bir şekilde manüpüle edilen halka alttan alta verilen mesajlar bizim karikatürize ederek verdiklerimizden mahiyet itibariyle çok farklı değil.
Bu PKK ile savaşmanın ötesinde, tüm toplumu galeyena getirmeye, farklı sesleri sindirmeye, devlet gibi düşünmeyen herkesin gözünü korkutmaya dönük bir siyaset.
Bu siyaset geçmişte de denendi ve sadece binlerce gencimizin hayatına mal oldu.
Son bir ayın bilançosu 37 genç insan.
Ve maalesef bu rakam hızla yükseleceğe benziyor.
Buradan ateş daha fazla yükselmeden başta başbakan olmak üzere tüm sorumluları akıllarını başlarına almaya ve Allah'tan korkmaya davet ediyoruz.
Kimsenin ama hiç kimsenin halkın çocuklarının kanı üzerinden hesap yapmaya hakkı yoktur ve olmaz.
Bu arada Başörtüsü mücadelesi tevhid davasının bir cüzü olarak devam etmekte.
Şu an itibariyle ilköğretimden iş hayatına kadar hiçbir alanda hukuki güvenceye kavuşamamış başörtülü insanlarımızın sorunları sürerken, "Türkiye modeli"nin yasakçılıkta da örnekliği meyvelerini vermeye devam ediyor.
Alınan son haberlere göre, Azerbaycan yönetimi ülke çapında çalışan öğretmenlerin başörtüsü takmasını yasakladı.
Azerbaycan Eğitim Konseyi Başkanı Ejder Aghayev tarafından yapılan açıklamada, yeni eğitim sezonunda okullarda öğretmenlere yönelik başörtüsü yasağı uygulanacağı ifade edildi.
Aghayev'e göre alınan bu kararın 'öğretmenler arasında birlik oluşturma' amacıyla verildiği iddia edildi.
Azerî yetkililer açıklamada, öğretmenlerin başörtüsü takmaması yönünde çağrı yaparak; okul yönetiminin tavsiye ettiği kıyafetleri tercih etmelerini istedi.
Yasağa tepki gösteren Azerbaycanlılar ise imza kampanyası başlattı. Şimdiye kadar 10 bin imza toplanan kampanya ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'e çağrı yapıldı ve yasağın geri çekilmesi isteniyor.
Evet Başörtüsü yasağı tek millet iki devlet üzerinde devam ediyor.
Ancak bilinsin ki başörtüsü direnişi de devam ediyor ve tarihe müslümanca duruşun şahitliğini yazıyor.
Etrafımızda yaşanan zulmü, ifsadı bozgunculuğu ifşa etmeden, yerimizi Allah'ın razı olacağı adalet safında belirlemeden arınmamız, felaha ulaşmamız mümkün değildir.
Arınma, dayanışma ve paylaşma ayı olan Ramazanın bu anlamlı günlerinde dünya mustazaflarını unutmaksızın ama paylaşırken kendi mahallemizi de unutmamak gibi bir sorumluluğumuz olduğunu da hatırlatarak son vermek istiyoruz.
Rabbimiz ayaklarımızı sabit kıl
Bizleri zulme meyletmekten muhafaza et!
Amin.
SAGİR-BP adına Sakarya Dayanışma Derneği
28 Şubat siyasi iradesi, Kur'an eğitiminin potansiyel suçlu imal ettiği algısını inşa etmek üzere 1997 tarihi sonrasında Kur'an eğitimi veren ve eğitim alanlara ilişkin çeşitli yasaklar getirmiştir. Statükolarının devamı için hukuki argümanları kullanarak, hukuksuzluğu yaygınlaştıran statükocular, bu yasakları kanunlaştırmışlardır. Kur'an eğitimini uzun vadede engellemek adına yaz Kur'an Kursları için 12 yaş sınırı getirilmiş, kesintisiz zorunlu eğitimle kış Kur'an Kursları için 15 yaş sınırı dayatılmış, Kur'an eğitimini bu düzenlemelere aykırı ve Diyanet haricinde sürdüren kişi ve kurumlara ise cezai müeyyideler belirlenmiştir.
10 yılı aşkın süredir yürürlükteki mevzuattan tasfiye edilememiş olan hükümler sebebi ile pek çok kişi yargılanmış, para cezasına çarptırılmıştır. Dünyanın topyekun kıymet verdiği kutsal kitap Kur'an'ın öğrenilmesi ve öğretilmesi hususundaki engellerin bugüne dek uzanmış olmasının, telafisi güç zararlar doğurmuş olması mevcut siyasi iradenin en büyük (k)ayıplarındandır.
MAZLUMDER 2009 yılında "imza at yaş sınırını kaldır" isimli bir imza kampanyası başlatarak, topladığı 70.000 imza ile mevcut milli iradenin, 28 Şubat ve onu sürdüren siyasi iradenin baskı ve tahakkümünü kabul etmediğini, Kur'an eğitimine yönelik sınırlamaların kaldırılmasını talep ettiğini ifade etmiş ve toplumun bu yöndeki kararlılığına tercüman olmuştur.
Söz konusu talebin yanında, anayasaya ve imzalamış olduğumuz pek çok uluslararası belgeye göre devlet hiç kimseyi eğitim hakkından yoksun bırakamaz. Devletin verilecek eğitimde anne babanın kendi dini ve felsefi inançlarına göre eğitim verilmesini isteme hakkına saygı gösterme ve bu anlamda gerekli kolaylıkları sağlama ödevi vardır. Buna aykırı olarak yapılan düzenlemeler ve din eğitimi alanında getirilen yasaklar, eğitim hakkının ve din ve vicdan hürriyetinin ihlali anlamına gelmektedir.
MAZLUMDER, bugün eş zamanlı olarak 20 ilde gerçekleştirmekte olduğu sivil itaatsizlik eylemiyle,
Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Kanununun Ek 3′üncü maddesinin 1′inci fıkrası başta olmak üzere din eğitimi ile ilgili kısıtlama getiren her türlü yasal düzenlemenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 9.maddesi ve EK 1.Protokol 2.maddesi ile BM Çocuk Hakları Sözleşmesi ve diğer uluslararası sözleşmelere uyumu sağlanarak yeniden düzenlenmesini ve yaz Kur'an Kursları için belirlenen 12 yaş sınırının kaldırılması,
Kur'an Kursu ve din eğitiminin mümkün olan en geniş bağlamda kişi hak ve özgürlükleri içinde mütalaa edilmesiyle bu konuda yürürlükteki mevzuatın gözden geçirilerek kişilerin evlerinde yapacakları eğitim ve öğretim faaliyetlerinin suç kapsamından çıkarılması,
Kur'an Kursu açma şartlarını gerçekleştirebilen özel kişi ve kurumlara Kur'an Kursu açma imkânı tanınması yönünde yapılacak yasal düzenlemelerin başta din ve inanç özgürlüğü olmak üzere eğitim hakkı gibi hak ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılması suretiyle hakların daha etkin kullanılmasının sağlanması
Taleplerini kamuoyu ve ilgililere saygıyla sunarız. Gelecek hafta cumartesi saat 12:30'da buluşmak üzere Allah'a emanet olunuz.
Akyazı adalet ve özgürlükler platformu adına
Mazlumder Akyazı Şube Başkanı
Mahmut ALEMDAR
Öncelikle Ramazan Ayı hepimize barış, huzur, bereket ve hayırlar getirsin.
Ramazan ayı hepimiz için gerçekten hem maddi hem de manevi arınma ve kurtuluş için bir vesiledir. Bunun bilincinde olarak yapacağımız her uygulama amel defterlerimize yazılacak sevap dışında birbirimize kenetlenmeye, sosyal barışa ve dayanışmaya katkı sağlayacaktır. Küreselleşen dünyamızda artık uzaklar yakın oldu. Yaşanan felaketler; evlerimize kadar girip bizleri uykularımızı kaçıracak kadar rahatsız etmekte ve etmelidir de.
Bugün Afrika'da yaşanan son 60 yılın en şiddetli kuraklığı insanların açlık ve hastalıktan ölümüne sebep olmakta. Afrika'yı bu hale getiren esasen gelişmiş ülkeler olarak tanımlanan ülkelerin birçoğu, gelişmişliklerini Afrika'nın en az gelişmiş dedikleri ülkelerin zengin kaynaklarını sömürmelerine borçludurlar. Geçmiş yüz yıllarda köle ticareti yaparak insanlarını, daha sonraları ülkelerini işgal ederek zengin doğal kaynaklarını, sonraları da dünya savunma sanayiini elinde tutan güçler bu ülkeleri silahlarını satacakları bir Pazar olarak görerek sömürmüşlerdir. Böylelikle iç ve dış karışıklıklar çıkararak silahlarını kolaylıkla pazarlayabilmektedirler.
Afrika'nın bütün zenginliklerini sömürdükten sonra tarım politikalarını da yok ederek kuraklığa ve açlığa kapı açtıklarını, insanlar ölmesin diye göstermelik yardımlarla sebep oldukları felaketi kamufle etmeye çalıştıklarını da biliyoruz. Fakat bu bilgiler şu anda ölmekte olan bir çocuğa aş, ekmek olmuyor.
Çaresizliğin bir göstergesi de; ailelerin kızlarını, kuraklık gelinleri olarak, Kenya'da kurulan pazarlarda 150 $ karşılığında satmalarıdır. Bugün Somali için harekete geçme zamanı. Bu hem inançlı insanlar olarak inancımız gereğidir, hem de tüm dünyadaki vicdan sahipleri için insanlık vazifesidir.
Bir insanlık dramı da sınır komşumuz Suriye'de yaşanmakta. Müslüman olduğunu iddia eden Beşar Esed, bu Mübarek Ramazan Ayı'nda bile kan dökmekten, katliam yapmaktan, hem de bunu kendi halkına uygulamaktan çekinmiyor. Mezhep çatışmasına dönüştürülmek istenen bu iç savaş, ancak küresel egemenlerin ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramayacaktır. Demokrasi ve özgürlük isteyen halkı terörist olarak damgalayıp, tanklarla parçalamak zalimliğin en büyük göstergesi değil de nedir? Halkın özgürlük talepleri karşısında duramayacak, Beşar Esed'in sonu da tıpkı devrilen diğer zalimler gibi olacaktır.
Çocuğa ve kadına yönelik şiddet; Mübarek Ramazan Ayı'nda bile durmuyor. Cinayetin mazereti olamaz ama çok basit sebeplerle bir kadın 46 yıllık eşi tarafından öldürülebiliyor. Kalıcı çözümler üretilerek bu cinayetlerin önü alınabilir. Yok sayarak görmezden gelerek sorunlar çözülmez. Bu sadece kadınların değil aile ve toplumun sorunudur. Gözünün önünde annesinin dövüldüğünü hatta öldürüldüğünü gören çocuktan, hem kendi adına, hem de toplum adına ne fayda beklenebilir.
Ülkemizde Kur'an kurslarında Kur'an öğrenmede 12 yaş sınırının olması, yasakçı ve darbeci zihniyetin bir ürünü olarak hala bütün garabetiyle önümüzde durmaktadır. Binlerce ailenin çocukları bu eğitimden mahrum kaldı. Dini ve ahlaki eğitimden mahrum kalan çocukların, toplumun geleceği için iyi sonuçlar doğurmadığını, toplumun ahlaki çöküntüye sürüklendiğini şu kısa sürede bile gördük. 28 Şubat kalıntısı olan bu anlamsız yasağın ortadan kaldırılması için yetkililere çağrıda bulunuyoruz.
Rahmet ayı olan Ramazan'nın zulmün ortadan kalkmasına ve insanlığın kurtuluşuna vesile olmasını diliyoruz. Sorunların değil, umudun konuşulduğu bir haftada buluşmak dileğiyle.
Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu Adına
İLKDER (İlke İlim Kültür Ve Dayanışma Derneği)
Hadiye KILIÇ
28 Şubat siyasi iradesi, Kur'an eğitiminin potansiyel suçlu imal ettiği algısını inşa etmek üzere 1997 yılından sonra Kur'an eğitimi veren ve eğitim alanlara ilişkin çeşitli yasaklar getirmiştir. Statükolarının devamı için kanun argümanlarını kullanarak hukuksuzluğu yaygınlaştıran statükocular, bu yasakları kanunlaştırmışlardır. Kur'an eğitimini uzun vadede engellemek adına yaz Kur'an kursları için 12 yaş sınırı getirilmiş, kesintisiz zorunlu eğitimle sürekli Kur'an kursları için 15 yaş sınırı dayatılmış, Kur'an eğitimini bu düzenlemelere aykırı olarak Diyanet İşleri Başkanlığı haricinde sürdüren kişi ve kurumlara ise cezai müeyyideler belirlenmiştir.
On yılı aşkın süredir yürürlükteki mevzuattan tasfiye edilememiş olan hükümler sebebi ile pek çok kişi yargılanmış, para cezasına çarptırılmıştır. Dünyanın topyekun kıymet verdiği kutsal kitap Kur'an'ın öğrenilmesi ve öğretilmesi hususundaki engellerin bugüne dek uzanmış olmasının, telafisi güç zararlar doğurmuş olması mevcut siyasi iradenin en büyük (k)ayıplarındandır.
MAZLUMDER 2009 yılında "İmza At Yaş Sınırını Kaldır" (https://yassinirikaldirilsin.blogspot.com) adıyla bir imza kampanyası başlatarak, topladığı 70.000 imza ile mevcut milli iradenin, 28 Şubat ve onu sürdüren siyasi iradenin baskı ve tahakkümünü kabul etmediğini, Kur'an eğitimine yönelik sınırlamaların kaldırılmasını istediğini belirtmiş ve toplumun bu yöndeki kararlılığına tercüman olmuştur.
Söz konusu talebin yanında, anayasaya ve imzalamış olduğumuz pek çok uluslararası sözleşmeye göre devlet hiç kimseyi eğitim hakkından yoksun bırakamaz. Devletin verilecek eğitimde anne babanın kendi dini ve felsefi inançlarına göre eğitim verilmesini isteme hakkına saygı gösterme ve bu anlamda gerekli kolaylıkları sağlama ödevi vardır. Buna aykırı olarak yapılan düzenlemeler ve din eğitimi alanında getirilen yasaklar, eğitim hakkının ve din ve vicdan hürriyetinin ihlali anlamına gelmektedir.
MAZLUMDER, bugün eş zamanlı olarak 19 ilde gerçekleştirmekte olduğu sivil itaatsizlik eylemiyle,
1. Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun Ek 3′üncü maddesinin 1′inci fıkrası başta olmak üzere din eğitimi ile ilgili kısıtlama getiren her türlü yasal düzenlemenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 9.maddesini ve EK 1.Protokol 2.maddesi ile BM Çocuk Hakları Sözleşmesi ve diğer uluslararası sözleşmelere uyumu sağlanarak yeniden düzenlenmesini ve yaz Kur'an kursları için belirlenen 12 yaş sınırının kaldırılmasını,
2. Kur'an kursu ve din eğitiminin mümkün olan en geniş bağlamda kişi hak ve özgürlükleri içinde mütalaa edilmesiyle bu konuda yürürlükteki mevzuatın gözden geçirilerek kişilerin evlerinde yapacakları eğitim ve öğretim faaliyetlerinin suç kapsamından çıkarılmasını,
3. Kur'an kursu açma şartlarını gerçekleştirebilen özel kişi ve kurumlara Kur'an kursu açma imkânı tanınması yönünde yapılacak yasal düzenlemelerin başta din ve inanç özgürlüğü olmak üzere eğitim hakkı gibi hak ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılması suretiyle hakların daha etkin kullanılmasının sağlanmasını, Talep eder.
MAZLUMDER BURSA ŞUBESİ
Kara kıta Afrika dünyanın kalbinde yara.Derisinin rengi kara kalbi aydınlık yüreği mahzun Afrikalı kardeşlerimize selam olsun. Derisi beyaz kalbi kara sömürgeci, katliamcı vahşi zalim Avrupa ve Amerika'ya lanet olsun.
Tarih boyunca kendinden güçsüz halkları sömürerek palazlanan Avrupa ve Amerika, Afrika ülkelerinin başına geçirdiği kukla yöneticilerle dünyanın en verimli topraklara sahip olan Afrika'yı öylesine köleleştirdi ve öylesine sömürdü ki, artık insanlar bir lokma ekmeğe bir yudum suya muhtaç haline geldiler.
Emperyalist Avrupa önceleri soy kırımlarını silahla yapıp insanları bir çırpıda öldürüp sonra ülkelerini işgal ederken, artık taktik değiştirip, mazlum insanları aç ve susuz bırakarak halkı kendine yalvartarak çaresizlik içinde süründüre süründüre öldürerek yeni soy kıyımlarını vahşi bir zevkle sürdürmektedirler.
Bu zulme ve bu çaresizliğe insanlığımız ve inancımız daha fazla dayanamadı.
Sessiz kalmayı zalimler safında yer almak insafsızlık ve insanlık değerlerinden uzaklaşma olarak gören biz Müslümanlar zalimlerin karşısında mazlumların yanının da yer alıp Afrikalı kardeşlerimizin yarasına bir nebze merhem olabilmek için dayanışmanın ve yardımlaşmanın zamanı diyor ve herkesi mazlum ve çaresiz Afrikalı Somalili kardeşlerimize yardıma çağırıyoruz.
Bu konuda İ.H.H olarak Internet sitemizden hesap numaralarımıza ulaşıp, başta Somali ve Afrika'daki, açlıktan ölmek üzere olan insanlara yardım edebilirsiniz.Onlar açken tok yatmak biz Müslümanlara yakışmaz.İftar yemeklerimizden kısalım, artanı Afrika'ya yollayalım.Harcamalarımızı azaltıp artanı Afrika'daki açlıktan ölmek üzere olan insanlara yollayalım.
Zekat, Fitre ve sadakalarımızı İ.H.H gibi güvenilir bir kuruluş aracılığıyla buradaki mazlum insanlara ulaştırıp, hayırlara vesile olalım.Kim bilir beklide sizin yapacağınız bir yardım, açlıktan ölmek üzere olan bir çocuğun veya bir insanın hayatını kurtaracak, açlıktan ağlayan bir bebeğin feryadının susmasına vesile olacaktır.Şüphesiz ki dünyadayken bir mağdurun, mazlumun sıkıntısını giderinin, ahiret günün en zorlu hesap verme anında da Allah sıkıntılarını giderecektir.
Katıldığınız için hepinize teşekkür ederiz.
İ.H.H GÖNÜLLÜSÜ Şaziye Sarı