Başörtüsü Eylemlerinde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemlerinde Bu Hafta(FOTO)

Konya 215., 216., 217., 218., 219., Sakarya'da 322.,

Konya'da 215. Eylem
Yeter artık! Bitsin bu kan! Dinsin bu gözyaşı! Heder edilen emekler, kaybolan yıllar, boşa giden imkânlar olmasın. Yeter artık! İnsanların arasında kin ve nefret tohumları ekilmesin! Analar ağlamasın. Yetimlerin figanları, üzerinden kimse bir fayda elde etmeye kalkışmasın.
Rahman, Rahim, Allah'ın adıyla Hepiniz birden Allah'ın ipine sarılın. Sakın ayrılmayın! Allah'ın size verdiği nimetini hatırlayın: birbirinize düşman iken kalplerinizin arasını uzlaştırdı. Onun nimeti sayesinde din kardeşi oldunuz, ateşten bir çukurun kenarında idiniz de o sizi ateşten kurtardı. İşte böylece Allah size ayetlerini açıklamaktadır ki bu sayede doğru yola erişebilesiniz. (Al-i İmran Suresi 103. Ayet) Sevgili dostlar, değerli basın mensupları; Yeter artık! Bitsin bu kan! Dinsin bu gözyaşı! Heder edilen emekler, kaybolan yıllar, boşa giden imkânlar olmasın. Yeter artık! İnsanların arasında kin ve nefret tohumları ekilmesin! Analar ağlamasın. Yetimlerin figanları, üzerinden kimse bir fayda elde etmeye kalkışmasın. Yeter artık! Binlerce yıldır bir arada olan, bir arada yaşayan ortak bir kimliğin parçaları, aynı bütünün cüzleri, birbirinin kadim düşmanları gibi sunulmasın. Ortak inancın, ortak tarihin, ortak coğrafyanın çocuklarının birbirlerinin ezeli ve ebedi düşmanlarıymış gibi sunulmaları ne utanç vericidir. Terör, sadece sonuçlarıyla terör değildir. Ve sadece sonuçları açısından değerlendirilmemelidir. Sonuçları açısından yapılacak değerlendirilmeler, hamaset üzerine, kan ve gözyaşı üzerine olacaktır. Ve sadece terörden beslenen odakları memnun edecektir. Terörün sebepleri, net bir şekilde tespit edilmeli ve bu sebeplerin ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar ivedilikle yerine getirilmelidir. Terörü kaynakları kurutulup beslendiği bütün damarlar bir cerrah hassasiyetiyle kesilmeli, nüksetmesine imkan bırakmayacak şekilde tamamen ortadan kaldırılmalıdır. Ülkemizde yaşanan terörün kaynaklarına inildiğinde karşımıza ulusalcı bir zihin çıkmaktadır. Üç kıtanın hükümdarı olan bir devleti yok eden bu habis ur, bugün Müslüman halkların kardeşliğini de tehdit etmektedir. Ulusalcılık, yapısı itibariyle İslamiyet'in hiçbir şekilde kabul etmeyeceği bir düşünce sistemidir. Coğrafyayı, tarihi, kültürü ve inancı, ulusa göre şekillendirmeye çalışan bu sapkın anlayış, terörün en önemli kaynağıdır. Bugün üretilmeye çalışılan Kürt ulusalcılığının kaynağı ve ruh ikizi Türk ulusalcılığıdır. Arnavut'u, Arap'ı, Acem'i ve bunların üzerinde yaşadığı bütün coğrafyaları ayıran, koparan, geçmişte Türk ulusalcılığıydı. Bu ulusalcı ve kavmî anlayış, karşısında Arap ulusunu Arnavut ulusunu ve nice ulusları üretti ve her birisini ana kütleden ayırdı kopardı" Bugün de Kürt ulusalcılığını üreten fikir Türk ulusalcılığıdır. Apoizm, Ataizmin ruh ikizidir. Ulusalcı kimlikten kurtulmak terörizmle mücadelenin ilk safhası olmalıdır. Batının ittifak ettiği ve kendi varoluşunu üzeride şekillendirdiği şark meselesi ve İslam ümmetinin parçalanması düşüncesi, sona ermiş değildir. Bugün de İslam coğrafyasının değişik bölümlerinde halen uygulanmakta olan bir projedir. Şark meselesinin Müslüman olmayan unsurlarıyla olan ilişkiler yeniden gözden geçirilmeli, batılı emperyalistlerle olan ittifak ve yakınlaşmalar terk edilmelidir. Terörün dış bağlantıları yanlış yerde aranmamalı, kadim düşmanlarımızın bu bağlantıların arkasında olduğu gerçeği bir an önce görülmelidir. Açıkça söylemek gerekirse Batılı ülkeler ve batılı değerlere sahip olan ülkeler Terörün arkasındaki ülkelerdir. Menfur saldırılar, şiddetli, bir şekilde kınanmalı ve gerekli tepkiler gösterilmelidir. Fakat gösterilen bu tepkilerde hassasiyetler korunmalı kardeşliğimizi bozacak baltalayacak söz ve davranışlardan sakınılmalıdır. Arzu edilen büyük düşmanlık senaryolarının birer figüranı haline gelinmemelidir. Terör, kimden kime karşı yapılıyorsa yapılsın, çirkindir. Tepkilerde asla aynı çirkinlikte olmamalıdır. Teröre karşı alınacak olan tedbirler teröre bulaşmamalı ve başka terörist saldırıların sebebi haline gelmemelidir. Çözüm İslam kardeşliğidir. Fakat bu İslam kardeşliği sadece bir slogandan ibaret kalmamalıdır. İslam, sadece acı günlerde veya bir tehdit zamanında hatırlanan, kullanılmaya çalışılan bir reçete değildir. İslam, kendisi haricinde hiçbir anlayışın bekası ve varlığı için kullanılacak bir payanda da değildir. Hayatın her alanına inanç değerlerimizi hâkim kılmadığımız onu bazı alanlarda yasaklayıp bazı alanlarda göğe çıkarttığımız, işimize yarayan yerlerini tercih edip tehlikeli gördüğümüz yerlerini yok sayacağımız bir anlayış hiç değildir. İslam, beşeri hiçbir anlayışa yapılan bir yama ve onun sorunlarını çözücü bir deva olarak görülmemelidir. Çözüm İslam'dadır, ancak İslam'ın topyekûn hayata hâkim kılınmasıyla mümkündür. Halkımızın acılarını en içten duygularla paylaşıyor ve onlara sabrı cemil niyaz ediyoruz" Halkların tevhid ve adalet üzere kardeş olduğu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 216. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah'a emanet ederiz. KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 22 / 10 / 2011

Konya'da 216. Eylem
Bir tabî afet, bütün gündemleri örttü, tek gündem olarak yerini aldı. Toplumsal acziyetler, zafiyetler, hastalıklar, sapkın fikirler, birer birer ortaya döküldü. Acılar, bunları konuşmamıza mani oluyor.
Rahman, Rahim, Allah'ın adıyla İnsanların elleriyle kazandıklarından ötürü karada ve denizde fesat belirdi. (Allah) işlediklerinden bir kısmını onlara tattırıyor ki belki dönerler. (Rum Suresi 41. Ayet) Sevgili dostlar, değerli basın mensupları; Bir tabî afet, bütün gündemleri örttü, tek gündem olarak yerini aldı. Toplumsal acziyetler, zafiyetler, hastalıklar, sapkın fikirler, birer birer ortaya döküldü. Acılar, bunları konuşmamıza mani oluyor. Fakat ölümün ve acının tabî gerçekliği hayatın devam ediyor olması ilkesine mani değildir. Hayat her şeye rağmen devam ediyor. Ve konuşmamız gereken pek çok sorunumuz var" Terörden bahsederken, baskılardan zulümden bahsederken, hırsızlıktan talandan bahsederken, hep bir ana mesele üzerinde durduk. Allah'ı ve onun indirdiğini ötelemek ve onun değerlerini görmemezlikten gelmek. Hep çözüm olarak tevhid ve adaleti önerdik. Ulusalcılık, ırkçılık ve bunlardan kaynaklanan cahili anlayışlar, ülkemizin en sistematik sorunlarıdır dedik. Van depremini ulusalcı bir yaklaşımla okumaya çalışıp ırkçı söylevler geliştirenler, bu hastalığın ne kadar derinleştiğini ve kronikleştiğini açıkça göstermektedir. Tabi bir afeti ideolojik bir yorumla okumaya kalkışmak, ırkçı kafanın basit ürünü olmakla birlikte, Allah'a atılan büyük bir iftiradır da" Allah'ı ırkçı ve ulusalcı inançlarının payandası ve destekçisi göstermeye çalışan bu sapkın anlayışı şiddetli bir şekilde tel'in ediyoruz. Allah onların uydurduklarından münezzehtir. Ve hiçbir cahili ideolojinin destekçisi de değildir. Depremde gördük ki, can ve mal kayıpları, depremim şiddetinden ve etkisinden değil, ihmallerden, hırsızlıklardan, yolsuzluklardan ve bilgisizlikten kaynaklanmaktadır. Hala en büyük zararı kamu binaları görmekte, en büyük can ve mal kaybı kamu binalarında olmaktadır. Her şeyin sahtekârlığını bulan her şeyin sahtesiyle yetinen bir anlayış binalarda da malzemeden çalınca, inşaat yapmak yerine inşaata benzeyen şekiller üretince can ve mal kaybı ortaya çıkıyor. Bu tabî afeti, yağmaya, hırsızlığa ve yolsuzluğa bir sebep gibi algılayıp insanların acılarından dünyalık elde etmeye çalışan çirkin ve ahlaksız güruhun nasıl bir psikoloji içerisinde olduğu ve hangi sapkın anlayışın ürünü olduğu merak konusudur. Halkımızın acılarını en içten bir şekilde paylaşıyor, onlara sabr-ı cemil diliyoruz. Halkımızın büyük bir kardeşlik bilinciyle gerçekleştirmekte olduğu yardım seferberliğini destekliyor, coğrafyaların, siyasal çatışmaların, kavmi ve cahili değerlerin, kardeşliğimizi zayıflatamayacağını bir kez daha yineliyoruz. İslam dünyasının karşı karşıya kaldığı sıcak gelişmeleri ilgiyle izliyoruz. Libya, Tunus, Suriye" Nereye gidiyor? Gelinen noktadan sonra nelerle karşılaşacağız? Tunus'ta seçimlerden galip çıkan Nahda hareketi ve onun lideri Gannuşî, nasıl bir siyaset izleyecek? Libya'da oluşturulan geçici hükümetin durduğu yer neresi olacak? Suriye, iç karışıklıklarla NATO'nun yeni müdahale alanı mı olacak? NATO ve AmeriKAN emperyalizmi Suriye'de bir iç savaş mı tezgâhlıyor? İlgiyle ve kaygıyla izliyoruz" Beklentilerimiz ve kaygılarımız İslam ümmetinin geleceği üzerinedir. Tüm cahili anlayışların ve dayatmaların sona erdiği, İnsanların inançlarına ve hayatlarına Tevhid ve Adaletin hâkim olduğu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 217. Hafta'da aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah'a emanet ederiz. KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 29 / 10 / 2011

 
Konya'da 217. Eylem
Fransa'da baş gösteren yeni karikatür krizi, efendimize yönelik alçakça çizimler ve yazıların yayınlanması İslam ve Müslümanlar üzerine yeni oyunların bir başlangıcı mıdır? Küfrün en azgın versiyonlarından olan, Peygamberlere hakaret, yüreklerimizde derin yaralar oluşturmaktadır. Küfrün önderleri ve onların destekçileriyle iyi ilişkiler kuran kişi, kurum ve kuruluşların vicdanları, bu tür saldırıların karşısında hiç sızlamıyor mu?
Rahman, Rahim, Allah'ın adıyla Şüphesiz, Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle ona selam verin. (Ahzap Suresi 56. Ayet) Sevgili dostlar, değerli basın mensupları; Fransa'da baş gösteren yeni karikatür krizi, efendimize yönelik alçakça çizimler ve yazıların yayınlanması İslam ve Müslümanlar üzerine yeni oyunların bir başlangıcı mıdır? Küfrün en azgın versiyonlarından olan, Peygamberlere hakaret, yüreklerimizde derin yaralar oluşturmaktadır. Küfrün önderleri ve onların destekçileriyle iyi ilişkiler kuran kişi, kurum ve kuruluşların vicdanları, bu tür saldırıların karşısında hiç sızlamıyor mu? Onlar ne zaman küfrün tek millet olduğunun farkına varacaklar ve ne zaman bu saldırıların sebebinin Nûra düşmanlıktan olduğunu anlayacaklar. Hidayet rehberimiz Muhammed (a.s)'a Salat-u Selam etmek, lafızları peşpeşe söylemekten ibaret değil, onun şanını izzetini müdafaa etmekle olur. Lafızlar sadece bu uğraşa verdiğimizi pekiştirmek içindir. Ona salat ve selam etmek imanımızın gereği, hayatımızın bedelidir. Ona karşı yapılan hakaret içerikli her tutum ve davranış Müslüman yüreklerin onun sevgisiyle çarpmasından çıkan sesin karşısında boğulmaya mahkumdur. Ümmetin mazlum coğrafyalarından birine yönelik yapılan yardım faaliyetleri yine zalim, işgalci, terörist İsrail tarafından engellenmiştir. Gazze'ye yapılan ambargoyu delmek için yola çıkan 2 gemi, İsrail tarafından ele geçirilmiş, Gasp edilerek İsrail limanlarına çekilmiştir. Halkımızın Mavi Marmara olayında gösterdiği hassasiyetleri, tekrarlaması bu konudaki samimiyetlerinin bir göstergesi olacaktır. Mavi Marmara'yı siyasi ranta dönüştürenlerin bu gasp olayının üzerine vereceği tepkiler merakla beklenmektedir. Bu olayın üzerine sessiz kalınması ve gerekli tepkilerin gösterilmemesi zihinlerde var olan mevcut soru işaretlerini arttıracaktır. Halkımızı siyasal rantların ötesinde kardeşlik ve ümmet bilinci ile hareket etmeye, peygamber sevgisini bir yaşam biçimi olarak algılamaya ve bu yolda adanmışlığa davet ediyoruz. Bir adanmışlıktır Kurban. Fedakârlığı, feda etmeyi, bir şeylerden vazgeçebilmeyi temsil eder. Bir et şöleni, bir kavurma şenliği değildir Kurban. Kurban, insanların et ihtiyaçlarını karşılandığı, yıllık stoklarının yapıldığı bir depolama, istifleme, biriktirme eylemi de değildir. Kurban bir adamadır. Bir sunumdur. Bir teşekkürdür. Varlıkların sahibine, var kılınmışlıktan dolayı, bir adaktır Kurban. Tarihe iz düşmektir. Salihlerin eylemini ayı erdeme ulaşmak için tekrar etmektir. İbrahimi imameti yeniden gerçekleştirmektir Kurban. Tüm belalar ve musibetler karşısında, sabırla kuşanmak, emr-i ilahiye boyun eğmek, sürekli sınanmak bilinci üzerine olmaktır Kurban. Yüne bir kurban arafesinde teşrik tekbirleri ile, tevhidin bütün evrene ilanıdır. Bir, kurtuluş ordusuna üye olmaktır. Felah bulanlar arasında bulunmak için bir araya gelmektir. Arafat'ta tüm arınmışlıklarla birlikte, bir nefer olmaktır Kurban. Telbiyelerle ilan etmektir bu arınmışlık ordusunun üyesi olduğunu. Arınmışların, donanmışların, adanmasıdır kurban. Tüm adanmışların kurbanlarının kabulünü, Allah'tan niyaz eder; kurbanın bereketi ile İslam ümmetini yeniden bir ümmet bilincine ulaşmasına vesile olmasını da can-ı gönülden dileriz. Kurbanlarımızın, İbrahimi bir imameti, Muhammedi bir ümmetin eliyle, evrensel bir adanmışlık toplumuna dönüştürmesi en büyük dileğimizdir. Yeryüzünün sulh ve selameti ancak adanmışların eliyle olacaktır. İslam ümmetinin Mübarek Kurban Bayramını tebrik ederiz. Tevhid ve adalet ilkelerine bağlı, adanmışların imametinde, yeni bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 218. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah'a emanet ederiz. KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 05 / 11 / 2011

 

Konya'da 218. Eylem...

Haklının güçlü olmadığı dönemlerde, güçlünün haklı olmadığı halde haklıymış gibi davrandığı ortaya çıkar. Güçlü, kendisi ile alakalı hak iddialarında sadece gücünü huccet kabul eder. ''Güçlüysem, haklıyım demektir.'' diye düşünür. Bunun ötesindeki bütün düşünceleri suçlar ve haklıya karşı, bir saldırı olarak telakki eder.
Rahman, Rahim, Allah'ın adıyla Yerdekilerin ekserisine uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar, onlar sırf zann ardında gider ve sadece yalan atarlar (En'am Suresi 116. Ayet) Sevgili dostlar, değerli basın mensupları; Haklının güçlü olmadığı dönemlerde, güçlünün haklı olmadığı halde haklıymış gibi davrandığı ortaya çıkar. Güçlü, kendisi ile alakalı hak iddialarında sadece gücünü huccet kabul eder. ''Güçlüysem, haklıyım demektir.'' diye düşünür. Bunun ötesindeki bütün düşünceleri suçlar ve haklıya karşı, bir saldırı olarak telakki eder. Kendisini gücünden dolayı haklı gördüğü için hiçbir çelişki, hiçbir tutarsızlık onun için önemli değildir. Kendisinin yaptığı şeyler, başkası tarafından yapılınca – ona göre - suç olabilir. Onun dilinde iyilik ve erdem olanlar, başkası söyleyince çirkin ve kötü sayılır. O katliam yapınca iyilik ve insanlık için, o soykırım yapınca toprağın ıslahı adına, o kitle imha silahları ürettiğinde dünyanın güvenliği için olur. Kibir, büyüklenme, güce tapmak ve gücü ilahlaştırmak, insanda, toplumlarda ve devletlerde tedavisi mümkün olmayan hastalıklar oluşturur. Bir çılgınlık ve saldırganlık hakim olur. İyiyi – güzeli, haklıyı – haksızı, adaleti – zulmü, belirleme hakkını kendinde görür. O ''La yüs'el''dir artık. Kimse onu sorgulayamaz. Kimse karşı çıkamaz ona. Başkalarına düşen, ona itaat ve onu sevmektir. Ona muhalefet etmek, onun çıkarlarına karşı olmak, onun doğrularına yanlış demek, en büyük suç ve en büyük terördür. Yok edilmesi gerekir. Kimsenin böyle bir suçu işlemeye hakkı ve cüreti yoktur. Büyük Şeytan, emperyalist, işgalci, terörist AmeriKAN devleti, kendi istikbârının zirvesini yaşamaktadır. Daha önceki pek çok işgal ve savaşta, uygulanan yöntem bugün yeniden sahneye konulmakta ve silahların her türlüsü İran'a doğru çevrilmektedir. Doymak bilmez iştahıyla AmeriKAN emperyalizmi İslam topraklarından birini daha işgal etmek istemektedir. Bu iştah, sona giden yolu hızlandırmakta, AmeriKAN emperyalizminin tükenişini müjdelemektedir. Emperyalizm, savaş alanını genişlettikçe direniş alanlarını ve direniş imkânlarını da genişletmektedir. Küresel bir işgal, küresel bir direnişle karşılaşacaktır. Irak, Somali, Afganistan işgallerinden sonra İran'da aynı şeyleri yapmaya kalkışmak ancak bir gözü dönmüşlükle ifade edilebilir. Suçun ve suçlunun tahlilini yapmak, bu olayda – daha önceki olaylarda da olduğu gibi – boşa laf üretmekten ibarettir. Getirilen her iddia, kurdun, kuzuyu yeme çabasıyla izah edilebilir. Müslüman halklara çağrımız, bu emperyalist iştaha karşı seslerini yükseltmeleri onların saldırganlılarını deşifre etmeleri onlarla işbirlikçi olanlardan desteklerini çekmeleri yönündedir. Türkiye halkı, bu azgınlığın nereye gittiğini artık açıkça görmeli Amerika ve NATO ile işbirliğinin gözden geçirilmesini talep etmelidir. Ülkemizde bulunan Amerikan üsleri bir an önce kapatılmalıdır. Önceki işgallerde kullanılmasının tazminatı ödetilmeli bu işgal girişiminde asla kullandırılmamalıdır. Bu üslerden yapılacak her türlü lojistik destek halkımızın elini ve yüreğini kirletecektir. Suça sessiz kalmak bile destek vermekse, bu üslerin ülkemizde bulunması suçtan pay sahibi olmak değimlidir? Halkımızı bu konuda gereken hassasiyetleri göstermeye davet ediyoruz. Güçlünün haklı değil, haklının güçlü olduğu; tevhid ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 219. Hafta'da aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah'a emanet ederiz. KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 12 / 11 / 2011

 

Konya'da 219. Eylem...

Rahman, Rahim, Allah'ın adıyla Her nereden yola çıkarsan yüzünü Mescidi Haram'a doğru çevir, ve her nerede olsanız yüzünüzü ona doğru çevirin ki insanlar için aleyhinizde bir delil olmasın. Ancak içlerinden haksızlık edenler başka. Siz de onlardan korkmayın, benden korkun. Hem üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım, hem gerek ki doğru yolu bulasınız. ''Bakara Suresi 150. Ayet''
Rahman, Rahim, Allah'ın adıyla Her nereden yola çıkarsan yüzünü Mescidi Haram'a doğru çevir, ve her nerede olsanız yüzünüzü ona doğru çevirin ki insanlar için aleyhinizde bir delil olmasın. Ancak içlerinden haksızlık edenler başka. Siz de onlardan korkmayın, benden korkun. Hem üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım, hem gerek ki doğru yolu bulasınız. ''Bakara Suresi 150. Ayet'' Sevgili dostlar, değerli basın mensupları; Suriye Devlet Başkanı Esed'in zulmü gün geçtikçe artarak devam etmektedir. Hürriyet isteyen halka karşı yapılan bu katliamlar içimizi sızlatmakta, Müslüman halkı yürekten üzmektedir. Birilerinin olayları bir mezhebi zemine dönüştürmesinden büyük bir endişe duymaktayız. Müslümanlar olarak zulmün her rengine her diline - inancımız ve imanımız gereği - karşı çıkmaktayız. Bahreyn'deki Sunni diktanın zulmüne karşı çıktığımız gibi, Suriye'deki Nusayri zulmüne de karşı çıkmak inancımızın gereğidir. Amerika ve batı ise bir bataklık halini alacak Suriye'ye, Türkiye'yi sokma çaba ve gayreti içerisinde. Müslümanlar olarak Türkiye'nin bu bataklığa, Afganistan'da batı çıkarlarına hizmet için bulunduğu gibi yine Batı çıkarları için sokulmasından büyük endişe duymaktayız. Bir an önce, her yaptığı iş zulüm ve katliam olan, adı müttefik olup İslam ve Müslüman katilliğine soyunmuş Büyük Şeytan Amerika ve onun uşaklarıyla yapılagelmiş bütün ilişki ve anlaşmaların lağv edilmesini talep ediyoruz. Zalim Esed'in ve cuntasının Müslüman katliamından vazgeçip ülkeyi terk etmesini ve batı çıkarlarını önceleyen değil halkın ve hakkın çıkarlarını önceleyen bir yönetime geçilmesini istemekteyiz. Çocuklarımızı kampanyalar düzenleyerek okullara davet edenler, ülkemizin çeşitli bölgelerinde Allah'ın emri olan başörtüleriyle okula girme istekleri karşısında zalimane bir tutum izlemekteler. Çocuklarımızın gelişimlerinin hızlandığı ve kişiliklerinin şekillendiği bu yaşlarda, onlara yapılan bu baskı ve tehditler hem pedagojik hem psiklojik hem de inanç değerlerine karşı bir zulümdür. Öğrenci ve velilerine tehdit ve zorlama ile davranılmakta, genç yaştaki kız çocukları, çeşitli sürgün cezalarıyla cezalandırılmaktadır. Anayasal hiçbir dayanağı olmayan ve sadece Kemalist diktatörlüğün fiili durum oluşturup yapılan bu yasakları, baskı ve sürgünleri kınıyoruz. Kız çocuklarımızı ve onların velilerini tebrik ediyor, mücadelelerinde yanlarında olduğumuzu bir kez daha tekrar ediyoruz. Şartsız, koşulsuz, her yer ve alanda başörtüsü özgürlüğünden yana olduğumuzu bir kere daha yineleyerek ifade ediyoruz. Demokrasi çığırtkanlığı yapan bir siyasal partinin kendi görüş ve düşüncelerini özgür bir şekilde ifade eden aynı zamanda kendi üyesi olan bir milletvekiline karşı, yapıp ettiklerini hayret, şaşkınlık ve ibretle seyretmekteyiz. Üstelik resmi tarih dayatmasıyla bile kapatılamayacak tarihi gerçeklerin ifade edilmesinden rahatsız olanların tarihleriyle yüzleşmeleri gerekmektedir. Merak etmekteyiz" 1937 yılında acaba ülkede iktidarda olan güçler kimlerdi? Acaba ülkeyi kimler yönetiyordu? Bu çığırtkan parti yöneticileri bunlardan haberdar değil mi yoksa? Zalimin ve zulmün olmadığı, inancın özgür özgürlüğün hür olduğu, tevhid ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 220. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah'a emanet ederiz. KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 19 / 11 / 2011

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu 322. Hafta basın açıklamasında İran'ın nükleer çalışmalarını bahane eden ABD-İsrail ekseninin bölgede yeni bir savaş peşinde olduğuna dikkat çekti

Adalet ve Özgürlükler Platformu'nun başka şehirlerdeki eylemleriyle paralel hareket eden Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu, 322. Hafta basın açıklamasını Bulvar AKM önünde gerçekleştirdi. Platform adına Ribât Eğitim Vakfı Sakarya Şubesi'nden Bahaeddin Kuruoğlu'nun okuduğu açıklamada Kurban Bayramı esnasında bazı kişilerin ve medya kuruluşlarının dini bir ibadeti katliam gibi göstermesini eleştirirken, "Bu bir toplu katliam değildir, Müslüman ümmetten maddi imkâ yerinde olanların eda ettikleri bir ibadettir, sizce de bu durumu kabullenme zamanı gelmedi mi?" dedi. Kuruoğlu açıklamasında ABD-İsrail ekseninde bölgede yeni bir savaş konseptinin oluşturulduğuna dikkat çekti.

ABD'ye karşı İran'ın yanındayız

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu'nun 322. Hafta basın açıklamasında, ABD-İsrail eksenine karşı İran'ın yanında yer almak gerektiğini belirtilirken şu ifadelere yer verildi: "Amerika veSsiyonist İsrail güdümünde hareket eden uluslararası kurum ve kuruluşlar, komşumuz İran'a yıllardan beri dile getirdikleri askeri müdahaleye meşru bir zemin oluşturmaya çalışamaktadırlar.  Öyle ki sızan bu bilgiler ışığında, şımarık ve korsan terör devleti İsrail, "İran' a artık askeri müdahalenin kaçınılmaz olduğunu ve hatta zamanın geçtiğini dillendirmekten hiç çekinmemektedir". Korkmak ve geri adım atmak bu ümmet için hiçbir dönemde vaki değildir. Bu vesile ile Müslüman Sakarya halkı olarak İranlı kardeşlerimize desteğimizi bir kez daha belirtmek ve haklı mücadelelerinde sonuna kadar ardında olduğumuzu belirtmek isteriz."

 

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu'nun 322. Basın Açıklaması

Müslüman halkların sevinç ve özlem ile beklediği, eriştiklerinde sayısız nimetleri için RAB'lerine şükrettikleri bir bayramı daha geride bıraktık. Ancak yapılan ibadetlere gölge düşürme adına kimi zaman ünlü(!) diye tabir edilenler, kimi zamanda İslami değerleri hiçe sayan din adamları(!)' nın zihinleri bulandırma adına yaptıkları söyleşiler bu bayramda da çıkagelmiştir. Hele ki bu, Yaradan'a yaklaşma adına yerine getirilen bir ibadet olan Kurbanlarımızı kestiğimiz bayram olunca, söylentiler ve çirkin yakıştırmalar ardı ardına gelmektedir.  Bütün canlı ve cansız varlıkların, İslam'ın meşru ve helal kabul ettiği çerçeve de kullanması şartı ile insanoğlunun emrine verildiğini bu şahısların artık öğrenmesi gereklidir.  Bu bir toplu katliam değildir, Müslüman ümmetten maddi imkanı yerinde olanların eda ettikleri bir ibadettir, sizce de bu durumu kabullenme zamanı gelmedi mi?

Ortadoğu yine diken üzerinde. İran'ın nükleer çalışmaları hakkında açıklanması beklenen Uluslarlararası Atom Enerjisi kurumunun raporundan ayrıntılar sızmaya başlamıştır. Kurumdan bir yetkilinin yönetim kurulu üyelerine sunduğu raporunda, İran'ın nükleer tesislerinde ''nükleer silah sahibi olmaya yönelik birçok deney yaptığı ve bazılarında başarıya ulaştığı yolunda güvenilir kaynaklardan bilgi elde ettiklerini'' belirterek, ''İran'ın nükleer silahları dizayn etmek ve bazı parçalarını denemek üzere de faaliyette bulunduğunu'' ileri sürmüştür.

İran'ın UAEK nezdinde deklare ettiği nükleer malzemeyi barışçıl amaçla kullandığını da raporunda ifade eden yetkili, somut olarak bir kaynak belirtmeden, ''Güvenilir kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre'' diyerek, ''İran'ın nükleer silah sahibi olmak üzere faaliyette bulunduğunu ve deney yaptığını'' ifade etmektedir.  Bu ve benzeri söylem ve açıklamaların kimlere hizmet ettiğini artık çok iyi öğrenmiş bulunmaktayız.

Amerika ve siyonist İsrail güdümünde hareket eden uluslarası kurum ve kuruluşlar, komşumuz İran'a yıllardan beri dile getirdikleri askeri müdahaleye meşru bir zemin oluşturmaya çalışamaktadırlar.  Öyle ki sızan bu bilgiler ışığında, şımarık ve korsan terör devleti  İsrail, "İran' a artık askeri müdahalenin kaçınılmaz olduğunu ve ve hatta zamanın geçtiğini dillendirmekten hiç çekinmemektedir". Korkmak ve geri adım atmak bu ümmet için hiçbir dönemde vaki değildir. Bu vesile ile müslüman Sakarya halkı olarak İranlı kardeşlerimize desteğimizi bir kez daha belirtmek ve haklı mücadelerinde sonuna kadar ardında olduğumuzu belirtmek isteriz.

Bir başka komşumuz Suriye'den her gün kan ve acı, her saat ölüm ve işkence haberleri gelmeye devam etmektedir. Arap dünyasında son temsilcisi kaldığı Baas rejimini ayakta tutma adına korkunç yöntemlere başvuran zalim yönetici Esad, artık halkının gözünde meşruluğunu kaybetmiştir. Birçok kez muhalifler ile diyaloğa hazır olduğunu ve halka karşı yapılan baskılara son verdiğini açıklamasına rağmen, sözünde durmadığı kanıtlanmıştır. Halkına rağmen halkçı bir yönetim sürdürme adına yaptıkları artık son raddeye gelmiştir. Kendisine tavsiyemiz bir an evvel görevini bırakması ve muadilleri gibi hazin bir sona doğru gitmemesidir.

Biz de hak ve adaletin gerçekleşmesi adına sürdürdüğümüz mücadelemizi devam ettirmekteyiz.  Ta ki haksızlıklar ve keyfi yasaklar son bulana kadar"

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu Adına Ribat Eğitim Vakfı Sakarya Şubesi

Bahaeddin KURUOĞLU