Başörtüsü Eylemlerinde Bu Hafta(FOTO)
Konya'da 233., Kocaeli'de 359.,Ankara'da 316.,
Konya İnanç Özgürlükleri Platformu 233. Hafta basın açıklaması yoğun bir katılımla Kayalıpark meydanında yapıldı.
Rahman, Rahim Allah'ın adıyla
İnsanlara hesap zamanı yaklaştı. Onlar ise hala gaflet içinde aldırmıyorlar. Rablerinden kendilerine gelen her yeni uyarıyı ancak alaya alarak dinliyorlar. ENBİYA SURESİ 1-2
Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;
Bu haftada bir hikâyeyle başlayalım dedik. Bir adam bir nedenden dolayı aranmaktadır. Adam saklanmak için gelmiştir, bu arada çocuğu görür. Adam çocuğuna ben samanlığa saklanıyorum. Sorarlarsa sakın söyleme diye tembihte bulunur. Saklandığı yeri öğrenmek için soruşturma yapan ekip çocuğa da sorar babasının yerini. Çocuk saf ve temizdir. Aynı saflıkla cevap verir: Babam samanlıkta ama söyleyemem.
Yaşanan olaylar bizlere bu hikâyeyi hatırlatmakta olup halkı hikâyedeki saf ve temiz çocuğun yerine koyanlar bilmelidirler ki halk her şeyin farkında, biliyor, izliyor olayları ve kişileri.
Bin yıl süreceği söylenen 28 Şubat post modern darbe kimilerine göre 10'lu yıllarda bitti. Kimilerine göre ise farklı şekillerde varlığını ve etkisini hissettirmekte. Şöyle ki Diyarbakır'da özel bir hastanede başörtülü personelin çalıştırılmaması ve daha ileri boyuta taşıyıp başlarını örten küçük çocuklara bile bakan birilerinin tahrik olması olacağını düşünen yazar iğrenç bir zihniyetle yazılarını yazmaya devam ediyor.
İmanı konular bir bütündür, biri diğerinden daha az önemli,ya da diğerinden daha öncelikli değildir. İşte bu nedenledir ki; İmanı konularda ne olursa olsun, her ne adına olursa olsun ASLA ve ASLA hiçbir şekilde ödün vermek,uzlaşıdan söz etmek, dahi mümkün değildir.
Bu ifadeleri ve bu iğrenç zihin dünyasını telin ediyor bu tür uygulama ve düşüncelerden kendilerini Kur-an'la arındırmalarını bekliyoruz.
Afganistan'da işgalci NATO güçlerinden AmeriKAN askerlerinin o bölgede yaptığı katliam işkence ve zulümler yetmiyormuş gibi son olarak kutsal kitabımız Kur-an'ı Kerim'i yakma cüretini göstererek küstahlığın zirvesine çıkmışlardır. Bilmelidirler ki kitabımız şereflidir ve bizimde şerefimizdir. Bu uğurda kendisini Müslüman olarak kabul eden herkesi duyarlı olmaya davet ediyoruz. Atalarımızın dediği gibi de eceli gelen köpek cami duvarına işermiş bu köpeklerinde eceli geldi galiba. Zira bu uğurda dün olduğu gibi bugün de, yarın da milyonlarca can feda olmuş olmaya da hazırdır, bu böylece biline.
Öte yandan Suriye'ye yönelik batı müdahalesini meşru hale getirecek bölgedeki mezhep çatışmalarını fitilini ateşleyecek görüşme ve müdahale planları devreye sokma çalışmalarını şiddetle kınıyoruz. Suriye'deki zulüm ile Irak, Bosna, Hoca Ali katliamlar arasında hiçbir fark yoktur zulüm zulümdür. Bu olaylar bize gösteriyor ki zalim ve zulüm farklı coğrafyalarda, farklı kişiler elinden farklı halklara uygulansa da sonuç hep aynı: Kan gözyaşı ve zulüm değişmeyen tek gerçek mazlumların zulme maruz kalmasıdır. ZALİM kim olursa ve kime zulmederse ZALİME VE ZULME karşı tevhid ve adaleti haykırıyoruz ve haykırmaya devam edeceğiz.
233 haftadır, bu meydanlarda olmamızı ve bu meydanlardan dilimizin döndüğü kadarıyla söylemeye çalıştıklarımızı, sadece karşı oluşturulmuş bir tepkiden ibaret olduğunu zannedenlerin fena şekilde yanıldıklarını kendilerine hatırlatmak isteriz. Galiba biz her hafta meydanlarda, neleri NEDEN? İstediğimizi veya neleri NEDEN? İstemediğimizi iyi ifade edemedik, meramımızı iyi anlatamadık ya da bazıları bizi anlamamakta ısrar ediyorlar.
Biz neden meydanlarda olduğumuzu, bunca zamandır ne istediğimizi bir kez daha ifade edelim. Yüce ALLAH (cc) Hud suresi 112.ayetinde "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol" buyuruyor.
Dosdoğru olmak; ALLAH'IN istediği istikamette olmak o istikamet üzere kalabilmek ve ALLAH'IN istediklerini yerine getirebilmek hususunda; önümüze konan veya konulması düşünülen her türlü engeli aşmak, boyun eğmemek, yılmamak, Müslüman'a yakışan bir duruş ve tavırla, vakarla direnmektir.
Ve bu uğurda mücadele ve Samimiyetlerini canlarını feda ederek taçlandıran Şehadet erlerinin
Şehadet'lerini tebrik ediyor yollarının yolumuz olduğunu bir kez daha ilan ediyoruz.
Zulmün ve işgalin olmadığı, zalimin kuzu porsuna bürünüp adalet dağıtmaya kalkışmadığı, Tevhid ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 234. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah'a emanet ederiz.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU
25 Şubat 2012 (3 REBÎ'UL-ÂHIR 1433)
Afganistan'da Kur'anı Kerimlerin Amerikan askerlerince yakılmasına Kocaeli'nden sert tepki geldi. İnanç Özgürlüğü eylemlerinin 359.sunu platform birleşenlerinden Kocaeli Zamanın Zeynebi Duyarlı Hanımlar Sosyal Yardımlaşma Derneği Başkanı Sabiha ATEŞ ALPAT yaptı. Basın açıklamasının konusu Amerikanın kuran yakma eylemine tepkiydi.Misilleme olarak basın açıklaması sonrasında Amerikan bayrakları yakıldı ve "Büyük şeytan Amerika, aklını başına topla, yoksa biz seni akıllandırmasını biliriz" pankartları açıldı.Başörtüye özgürlük eylemcisi Fahrettin Tellioğlu'da İstanbul'dan gelerek eylem destek verdi ve kısa bir konuşma yaparak bu ülkelerin mallarının boykot edilmesini istedi.
Kamuoyu ve basın mensuplarına
A.B.D ve Yahudilerin çirkinliklerini telin etmeye vakitlerin yetmediği bir Dünyada Müslümanların canından evla olan Kutsal Kitabımız Kur'an'a yapılan saldırının özrü yoktur, kabul edilebilir bir yönü olamaz.
Çağdaş zulümlerin maskesi olan Demokrasi çirkin yüzünü bir kez daha Afganistan'da göstermiştir" Resmen dağdan gelip bağdakini rahatsız eden A.B.D askerleri çirkin ve kirli ellerini Kutsal Kitabımız Kur'an'a uzatmış, küstahça, alçakça ve barbarca yakma cüretini göstermişlerdir"
Daha önce de Afganistan ve çeşitli İslam beldelerinde yapmadıkları zulüm kalmadı. Afganistan'da bu ilk zulümleri değildir. Zulmederek katletmiş oldukları insanların ölülerini dahi rahat bırakmamış, çirkin yüzlerini gizleme gereği duymayacak kadar pervasız olabilmişlerdir. Adi hareketlerini medyada farklı zamanlarda yer bulmuştur. Bizler bu yüzlerini çok iyi tanıyoruz zira bu yüzlerinden başka yönleri yoktur. Guantonamayı da Irak'ı da, Ebu Guraybı da unutmadık.
Her yaptıkları Zulmün yanlarına kar kalacağını zannediyorlarsa bilsinler ki; sabrın taştığı yerde ümmet selinin önünde duramayacaklardır. Allah'ın azabı ise elbette daha çetindir"
"Şunu da bilin ki, Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz. Allah kâfirleri mutlaka perişan edecektir."(Tevbe Suresi. 2.)
Bir kez daha iç yüzlerini göstererek yaptıkları bu çirkin davranışlarındaki amacı yıllar öncesinden Allah (cc) bizlere haber vermiş ve şöyle buyurmuştur:
"Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Ama kâfirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır."(saff.8)
Kur'an'ın aydınlığını sahifeleri yakarak yok edeceklerini zannetme yanılgısına düşenlere buradan Kur'an ile cevap veriyoruz.
"Onlara isabet edecek olan, ona da isabet edecektir. Onlara va'dolunan (azab) sabah vaktidir. Sabah da yakın değil mi?"(Hud:81)
Şunun da düşünülmesi gerekmektedir. Bunca müntesibi olan kutsallara saldırma cesaretini bunlar nereden alıyorlar? Herkese sert çıkmasına alışılan başbakandan, siyasi anlamda almasa da kişisel anlamda referansı olduğunu söylediği Allah'ın kitabına yapılan bu çirkin davranış karşısında müttefiki olunan Natoya ve askerlerine de sert çıkması ve gerekli uyarıyı yapması kamuoyunun beklentisidir.
Obama'nın özür dilemesi yetmez, zira özürleri kabahatlerinden büyük olanların özürleri geçerli olmaz. Yapanlara gereken cezanın verilmesi gerekir.
ZEYNEPDER Kocaeli Zamanın Zeynebi Duyarlı Hanımlar Sosyal Yardımlaşma Derneği Başkanı Sabiha ATEŞ ALPAT
28 Şubatın arifesindeyiz. Halka rağmen bir avuç seçkinin devletin sahibi oldukları iddiası ile ülkeyi nasıl işlemez hale getirdiklerinin en son örneğidir 28 şubat. Vatandaşların suçlu addedildiği ve her türden hukuksuzluğun mubah sayıldığı bir süreçtir. Soyut kavramlar üzerinden insanların toplu halde hedef tahtasına oturtulduğu ve hem fiziken hem de psikolojik olarak bütün bir toplumun mağdur edildiği bir süreç. Halkın tercihlerinin ve bireysel özgürlüklerin yok sayıldığı, Kuran'ın ve öğretiminin suç sayıldığı, başörtüsü takmanın nerede ise sokakta bile yasaklandığı, halkın seçmiş olduğu iktidarın alaşağı edildiği bir süreç. 28 şubat tarihi hafızalarımıza keyfiliğin ve kural tanımazlığın yıl dönümü olarak kazındı. Batıcı kafaların, batılılaşmanın önündeki en büyük engel gördükleri dine ve dindarlara dönük savaşımlarının zirve yaptığı ve 1000 yıl süreceğini iddia ettikleri bir topyekun saldırı sürecidir. 28 şubatta uygulamaya konmuş kanunsuzluklar bugün hala insanları mağdur etmeye devam etmektedir. Mevcut iktidar tarafından yapılmaya çalışılan nispi iyileştirmeler ise 28 şubat artığı zihinler tarafından dirençle karşılanmaktadır. Üniversitelerde başörtüsü yasağı, Kur'an eğitiminde yaş sınırlaması, üniversite giriş sınavındaki katsayı adaletsizliğinin giderilmesi gibi konularda yapılan çalışmaların neticesi pamuk ipliğine bağlı bir pozisyondadır. Başörtüsünün çalışma hayatında, liselerde ve ilköğretim okullarında serbest olması gerektiğini düşünmek, İmam hatip okullarının orta kısmının yeniden açılmasını dillendirmek bile bugün bir cesaret işidir. 28 şubatın sancaktarları kimi milletvekili, gazeteci, sendikacı, öğretim görevlisi, hukuk adamı kılığında çığırtkanlık yapmaya devam etmektedirler. Andıçlanmış hukukçular, gazeteciler hala iş başında. Bugün yapılan itiraflarda asker-medya-sermaye ve yargının nasıl kirli bir ilişkiler ağında oldukları daha net gözükmektedir.
Bizler bugün 28 şubatla artık hesaplaşılması gerektiğini söylüyoruz. Toplumu din gibi hassas bir konu üzerinden kamplara ayıranları bugünde görmek istiyoruz ama yargı önünde. Omuzlarındaki apoletlerinden, sırtlarındaki cüppelerinden, arkalarındaki sermayeden güç alıp halka ve halkın seçtiği iktidara küfür edenler tek tek deşifre edilip adalet önüne çıkarılmalılardır. Karışmış oldukları kirli ilişkiler ağı serilmelidir toplumun önüne. Bir gecede kaybolan milyarlarca dolar kimlerin kasasına aktı, kimler bu paradan nemalandı ise halka açıklanmalı ve müsebbipleri yargılanmalıdır. 28 şubat yasakçılarının cesurca almış oldukları kararlar neticesinde uygulanan yasaklar aynı cesurluk ve hızla ortadan kaldırılmalıdır. Başörtüsü sadece üniversitelerde değil bütün alanlarda serbest olmalıdır. Okullarda din eğitimi almak istemeyen ailelerin çocuklarına din eğitimi zorunlu tutmamak gerektiği gibi, çocuklarına dini eğitim verilmesini isteyen ailelerin çocuklarına ise gerekli donanıma sahip eğiticiler tarafından kapsamlı bir din eğitimi verilmelidir. Alt üst olan hayallerinden ve geri getirilemeyecek olan zamanlarından dolayı bu toplumdan ve özelliklede gençlerden devlet özür dilemelidir.
Son olarak küresel 28 şubat çetesi diyebileceğimiz çevreler ve özelde de ABD zulümlerine ve cürümlerine her gün bir yenisini eklemektedir. Hiçbir mahreme saygı duymayan işgalci emperyal güç Afganistan'da Müslümanların dokunulmazlarından olan Kur'an-ı Kerimi yakarak imha etmeye çalışmıştır. Daha öncede yaptıkları gibi basit bir özür dileme ile olayın üstünü örtmeye çalışmaktadırlar. Savaşımınız beyhude bugüne kadar toplumların inanç ve düşüncelerine dönük tarihteki diğer saldırılar gibi başarısız olacaksınız. Zulmün artması, zalimin al aşağı edileceği günün habercisi mesabesindedir.
Zulüm sürdüğü sürece aynı saatte burada olmaya devam edeceğiz.
A.İ.Ö.P. Adına
İHH ANKARA Yön. Kur. Üyesi
Serkan CODAL