Başörtüsü Eylemlerinde Bu Hafta(FOTO)
Kocaeli'de 394., Sakarya'da 373., Ankara'da 351.,
SİVİL DARBBECİLERDE YARGILANSIN 394.HAFTA
Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu bayram olmasına rağmen eylemlerini sürdürdü. 394.Hafta basın açıklaması bayramın 3.günü olan 27 Ekim Cumartesi saat 12.30'da yapıldı. Basın açıklamasını Kocaeli Kartepe İnsan hakları derneği başkan yardımcısı Orhangazi Ergin yaptı. Açkılamanın konusu 28 Şubat sürecinde yönlendirme, yardım ve yataklık yapan sivil unsurların askerler gibi darbecilik suçuyla yargılanmasıydı. Basın açıklamasına destek veren vatandaşlar," 28 Şubat'ın baş aktörü Demirel ve sivil darbecilerde yargılansın" pankartları açtılar.
KOCAELİ İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU 8.YIL, 394.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
EMİR-DER TÜRKİYE İNSANİ VE İSLAMİ İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI KOCAELİ KARTEPE İNSAN HAKLARI DAYANIŞMA DERNEĞİ'nin resmi basın açıklamasıdır. İZMİT ÖZGÜRLÜK MEYDANI ( KOCAELİ- TÜRKİYE ) 27 / EKİM / 2012 cumartesi saat ( 12,30 ) Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes, ey kahpe rüzgâr artık nereden esersen es.
Değerli halkımız ve basın mensupları, yürütülen 28 Şubat soruşturmalarını hep beraber izliyoruz. Temennimiz odur ki, yüz binlerce insanın mağdur olmasına, başörtülü kız çocuklarının eğitim haklarının elinden alınmasına, İmam hatip ve kuran kurslarının kapatılmasına yol açan bu darbenin sorumlularının, en kısa zamanda yargı önünde hesap vermesi ve hak ettikleri cezayı almalarıdır. Fakat bu darbe sürecinin tek suçlusunun ordu içindeki darbe yanlısı askerler olamadığını, asıl önemli kanadın, 28 Şubat darbesinin sivil ayağı ve sivil darbeciler olduğunu herkes biliyor. Askeri suça teşvik eden, yardım eden sivil darbeciler de, darbecilik suçundan yargılanmalıdır.
Darbe süreci, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in bilgisi dahilinde yürütülmüştür. Hazırlanan senaryoya göre, Refahyol hükümetini, görevden alarak, görevi Mesut Yılmaz'a veren Demirel 28 Şubat'ın baş aktörüdür. Darbeci subaylarla iş birliği yaparak Refahyol hükümetinin devrilmesinde en önemli rol ona aittir. 28 Şubat, irticaya karşı çıkma görüntüsü altında Ergenekocu anlayışın, devletin hazinesini soyma operasyonudur. Bu dönemde, yönetim kurullarında emekli askerlerin görev yaptığı, onlarca bankanın içi boşaltılarak, iflas etti görüntüsü verilip, bedeli, devlete, hazineye yüklenip, halkın sırtına 50 milyar dolar fatura yüklenmiştir. Bu banka hırsızlarından bir tanesi de Demirel'in yeğeni Murat Demirel'dir. Batan Bankası Ege Bank'ın zararını devlet ödemiştir. Darbe çetesinden aldığı talimatları "asker böyle istiyor" diyerek yerine getiren, baş aktör Demirel'de, devleti zarara uğratmanın ve darbecilerle iş birliği yapmanın hesabını yargı önünde vermelidir.
1997'nin Şubat'ında, darbecilerin medya ayağını oluşturanlardan, Mehmet Ali Birant "Askerleri medya olarak biz kışkırttık. Kimse bunun aksini söyleyemez. Kim, biz kışkırtmadık derse !, yalan söyler!, Hata yaptık." İtirafında bulunmuştur. Türk Ceza kanunlarına göre darbe suçtur. Suçlaya yardım etmekte, bu suçun kapsama alanı içindedir.28 Şubat sürecinde Ali Kalkancıları, Fadime Şahinleri, Aczimendileri her akşam televizyonlara ve köşelerine taşıyarak, darbenin alt yapısının oluşmasında yer alan yazarlar ve medya patronları da yargı önünde darbe kışkırtıcılığının, yardım ve yataklık etmenin hesabını vermelidir.
Ayrıca, kanunda tanımlanmış irtica diye bir suç olmamasına rağmen, irticaıyla mücadele etmek için hukuksuz bir şekilde kurulan ve irticacı diye 11 milyon kişiyi fişleyen Batı Çalışma Grubu teşkilat şeması içinde yer alan tüm görev alanlar tespit edilerek, yaptıkları kanunsuz faaliyetlerin hesabını yargı aracılığıyla sorulmalıdır.
28 Şubat sürecinde askerlerin yargı mensuplarına iki kez verdiği brifingler, bu brifinglere katılan yargı mensuplarının askerleri ayakta hararetle alkışlaması 28 Şubat'ın simgelerinden biri haline gelmişti. Ankara Cumhuriyet savcısı Mustafa Bilgili, 28 Şubat'ta Genelkurmay'ın irtica brifingine katılan hakim ve savcılar için başlattığı incelemede, katılımcıların isimlerini istediğini öğrenmiş bulunuyoruz.
Bu konuyla ilgili hukuki takibat hızla yürütülmelidir. Bu dönemde Genelkurmayın irtica brifingine katılan hukukçuların ne yazık ki, bir kısmı hala görev başındadır. Bu konuda geç kalınmadan, tarafsızlığını yitirmiş ve emret komutanım çekercesine yargının bağımsızlığına gölge düşüren hukukçular görevden alınmalıdır. Hukuku değil de, Genelkurmayın talimatlarını baz almayı, baştan peşinen kabul ederek bu brifinge katılanların, adaletle, hukukla alakaları kalmamıştır.
Askerden talimat alan hukukçular, aldıkları emrin gereğini yerine getirmiş, 28 Şubat dönemine, manşet ve haberleriyle en büyük tepkiyi gösteren Akit gazetesi bu hukukçular eliyle, maddi ve manevi olarak çökertilmeye çalışılmıştır. Gazete binası defalarca kaleşnikoflarla taranmıştır. Saldırının failler meçhul kalırken, saldırılara uğrayan gazete ise, savcı ve polisler tarafından defalarca basılarak çalışanlar taciz edilmiştir. Gazetenin basım ve yayımı askerin yönlendirdiği hukukçular tarafından engellenmeye çalışılmıştır. Akit gazetesi yazarı Asım Yenihaber'in, "Onbaşı bile olamayacakların general olduğu ülke" başlıklı yazısı nedeniyle, 312 general tarafından gazeteye 1 trilyon TL'ye yakın, dünya tarihinde rekor olabilecek tazminat davası açılmıştır. Aynı süreçte skandal şekilde bu dava, Akit Gazetesine cezaya hükmedilerek, darbecilerin istediği şekilde bitirilmiştir. 312 general davasını organize eden ve davada müşteki olarak yer alan generallerden bir çoğu Balyoz ve Ergenekon davasında sanık olmuştur.
Salih Mirzabeyoğlu hakkında, hiçbir delil ve tanık olmamasına rağmen, son olarak 2001 yılında sonuçlanan davada idama mahkum edilmiş, Türkiye'de idam uygulaması olmadığı için Mirzabeyoğlu müebbet hapis cezası verilmiştir. Mirzabeyoğlu'nu idama mahkum eden hakim sonradan yaptığı itiraf gibi açıklamada "Kararın adil olduğunu söyleyemem" demiştir. Darbecilerden emir alan hukukçular Abdurrahman Dilipak'ı haksız yere, hayatını alt üst eden tazminat davalarıyla karşı karşıya bırakarak, sadece "hakkımı helal etmiyorum" dediği için evine haciz gelmiştir. Tüm bunlar darbeci askerlerden brifing alan hukukçular marifetiyle olmuştur.28 Şubat süreci siyasi davaları yeni baştan görülmelidir. Ayrıca yargının bağımsızlığını zedeleyecek fiil ve davranışta bulunan hukukçular, adalet önünde bunun hesabını vermeli, görevde olanlar derhal görevden alınarak, 28 Şubatta, bağımsızlığı şüpheli hale gelen yargı aklanmalı ve onuru iade edilmelidir. Bağımsız yargının askerden emir alması kabul edilemez.
Diğer bir konuda, darbelere mesnet olan iç hizmet 35.madde ve darbeye zemin hazırlayacak diğer maddelerdin bir an evvel kaldırılmasıdır. Senelerce, defalarca konuşulmuş olmasına rağmen hala bu maddenin kaldırılmamış olmasını anlayamıyoruz. Bu konun bir sonuca ulaştırılamamış olması halkta, "Hükümet daha ne bekliyor?, birilerinden mi çekiniyor?" yorumlarına yol açmaktadır. Bir ülkede halkın üstünde güç yoktur ve hükmettin tek çekineceği merci halktır. Halkın isteklerini yerine getirebilen kalır, getiremeyen gider. Biz insan hakları savunucuları ve darbe karşıtları olarak, Meclis açılır açılmaz, bu çağdışı maddenin derhal kaldırılmasını bekliyoruz. Halk darbelere mesnet, iç hizmet kanunu konusunda, beyanat değil sonuç istiyor!. Açıklamamıza burada son verirken, Kabei Muazamada, putkıran İbrahim Halilullahın makamında, Arafatta, Minada hac görevlerini yerine getiren ümmeti Muhammede, hacınız mübarek olsun diyor ve tüm İslam ümmetinin kurban bayramını tebrik ediyoruz. Katıldığını için hepinize teşekkür ediyoruz.
KOCAELİ KARTEPE İNSAN HAKLARI VE DAYANIŞMA DERNEĞİ
Sakarya Adalet Girişimi bayramda da meydandaydı
Sakarya Adalet Girişimi 373. hafta basın açıklamasında Müslüman halkların bu bayramda da acı çektiğini hatırlatırken, Arakan'da yüzlerce evin ateşe verilip, köylerin boşaltılmasına tepki gösterdi
Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu 8. yıl eylemlerinde, Kurban Bayramı'nda yapılan 373. hafta basın açıklamasıyla devam etti. Sakarya Adalet Girişimi bileşenlerinden Vahdet Vakfı Sakarya Temsilciliği adına yapılan açıklamayı Derda Şanalmış okudu. Şanalmış, Türkiye'de sivil halka dönük saldırıların ve devam eden çatışma ortamının masum insanların hayatını olumsuz yönde etkilemesini eleştirirken, Müslüman halkların bu bayramı da acı ve burukluk içinde geçirdiğini belirtti. Şanalmış, "Suriye ve halkı Müslüman olan birçok ülkede dehşet verici katliamlara şahit oluyoruz. Yine Arakan'da yüzlerce ev ateşe verildi, köyler boşaltıldı. Gün geçmiyor ki onlarca, hatta yüzlerce masumun hunharca katledildiği haberi gelmesin" İslam âleminin Kurban Bayramı'nı idrak ettikleri şu günlerde, insanlığa düşen, bu katliamlara bir son verilmesi yönünde ciddi girişimlerde bulunmak, uluslar arası caydırıcı etkin politikalar üreterek bu zalimlere engel olmaktır." dedi.
Bayramlarda bölünmeyelim!
Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu adına yapılan 373. hafta basın açıklamasında Derda Şanalmış, dünyada yaşanan katliamlara karşı sivil toplum kuruluşları olarak gereken tepkiler göstermesi, mazlum ve masum insanlara sahip çıkması çağrısı yaparken, İslam ülkelerinin bayram takviminde ayrı düşmesine de değinerek "Kan ve barut kokan bir dünyada halkımız ve halkı Müslüman olan ülkeler, yine bu bayramda da bölündü. Mekke-i Mükerreme'deki hacılarımızla aynı günde bayram yapamadı. Arzumuz tüm Müslümanların aynı anda bayramlarda buluşmaları, gerçek bayramları idrak edebilmeleridir." dedi. Basın açıklaması "Yurdumuzun değişik bölgelerinde sel felaketlerinden etkilenen vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyor, selde ölenlerin aile ve yakınlarına baş sağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Tevhid'in, adaletin ve özgürlüğün hakim olduğu bir dünyada gerçek bayramlara kavuşmak dileğiyle bayramınızı tebrik eder, hepinize teşekkürlerimizi iletiriz." sözleriyle son buldu.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU'NUN 27.10.2012 TARİH VE 351. BASIN AÇIKLAMASI
Değerli basın mensupları, hak ve özgürlükler ...
Müslümanlar olarak, bir Kurban Bayramı'nı daha idrak ediyoruz. Bir bayram daha kutluyoruz. Ama nasıl? Ülkemiz ve dünya, adeta bir kan gölü... İçeride PKK Terör Örgütü, geçmişte yaptığı gibi, yine masum insanları öldürmeye devam ediyor; yine askere-polise kurşun sıkıyor, bomba yağdırıyor, karakol ve askeri karargahlara saldırıyor, yollara mayın döşüyor, masum sivil halkı katlederek anaları, bacıları, eş ve çocukları göz yaşına boğuyor. Geçmişte, 12 Mart ve 80 öncesi dönemlerde olduğu gibi, yine dış güçlerin de desteği ile bombalama ve terör eylemlerine devam ediyorlar. Bayram vesilesiyle, tüm teröristleri ve eylemlerini lanetliyor, yetkililerden bir an önce terörün durdurulması yönünde acil çözümler üretmelerini istiyoruz.
İçte, bu tür terör eylemleri yaşanırken, dışta ise, başta sınır komşumuz olan Suriye olmak üzere, birçok halkı Müslüman olan ülkelerde de dehşet verici katliamlara şahit oluyoruz. Evet, bu ülke halkları, bizzat zalim yöneticileri ve kendi ordusu tarafından kurşunlanıyor, bombalanıyor; tankla, topla, tüfekle hatta napalm bombalarıyla katlediliyor. Gün geçmiyor ki onlarca, hatta yüzlerce masumun hunharca katledildiği haberi gelmesin" İslam aleminin Kurban Bayramı'nı idrak ettikleri şu günlerde, insanlığa düşen, bu katliamlara bir son verilmesi yönünde ciddi girişimlerde bulunmak, uluslar arası caydırıcı etkin politikalar üreterek bu zalimlere engel olmaktır. Devletler olarak, gerektiğinde sivil toplum kuruluşları olarak gereken tepkiler gösterilmeli, mazlum ve masum insanlara sahip çıkılmalıdır. Gerçek bayramlar, ancak yeryüzünden zulüm kaldırıldığında kutlanabilecektir. Kan ve barut kokan bir dünyada halkımız ve halkı Müslüman olan ülkeler, yine bu bayramda da bölündü. Mekke-i Mükerreme'deki hacılarımızla aynı günde bayram yapamadı. Arzumuz tüm Müslümanların aynı anda bayramlarda buluşmaları, gerçek bayramları idrak edebilmeleridir.
Basın açıklamamıza son verirken, yurdumuzun değişik bölgelerinde sel felaketlerinden etkilenen vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyor, selde ölenlerin aile ve yakınlarına baş sağlığı dileklerimizi iletiyoruz.
Haftaya tekrar buluşmak üzere, gerçek bayramlara kavuşmak dileğiyle bayramınızı tebrik eder, hepinize teşekkürlerimizi iletiriz.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU ADINA
Muhittin ÖZDEMİR
VAHDET VAKFI