Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)
Sakarya'da 389., Kocaeli'de 409., Konya'da 284., Ankara'da 367.,
Başörtüsü sorunların üzerini örtmeyecektir
Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu, 389. hafta açıklamasında toplumun adalet ve özgürlük taleplerinin sürdüğü ve başörtüsüne sağlanacak bir serbestliğin her şeyin üzerini örtemeyeceği belirtildi
Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu adına 389. hafta basın açıklaması Sakarya Dayanışma Derneği tarafından yapıldı. Deniz Çınkır'ın okuduğu basın açıklamasında Akyazı'daki eylemlerin 7. yılına girmesi tebrik edilerek "Biliyoruz ki, bu yolda yalnız değiliz. Şu an bizimle aynı anda Ankara, Konya ve Akyazı da dostlarımız meydanlardan sesimize ses katıyorlar. Akyazı Adalet ve Özgürlükler Platformu ise 314. hafta eylemiyle direnişin 7. yıldönümünü yaşıyorlar. Kendilerine buradan selam gönderiyor, zulme karşı omuz omuza mücadeleye devam diyoruz." denildi. Açıklamada başörtüsü yasağında yaşanan gelişmelerle ilgili olarak da "Yıllardır başörtüsüne özgürlük için mücadele etmekle birlikte hatırlatmak istiyoruz ki, adalet talebimiz herkes içindir! Bunun için başörtüsü yasağına karşı getirilecek bir çözümün, diğer sorunların üstünü örtmesine de asla göz yummayacağız. Adaletin tesisi için sistem tarafından gasp edilmiş bütün hakların iadesi hususunda hiçbir hiyerarşiyi ya da pazarlığı kabul etmeyeceğiz." denildi.
Sakarya Adalet Girişimi adına yapılan açıklamada Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanan Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Kanunu'na tepki gösterilerek "Bu kanunla artık AB, ABD ve İsrail bloğunun aldığı kararlar Türkiye için de geçerli sayılacaktır. Filistin'de, Mali'de, Somali'de, Suriye'de ya da diğer işgal ve savaş bölgelerinde faaliyet gösteren İHH ve diğer insani yardım kuruluşlarına bağış yapan sıradan bir vatandaş dahi bu kanunla "teröre yardım" bahanesiyle mahkûm edilebilecektir! Fakat hükümet bu yasayı tüm ikazlara rağmen çıkarabilmiş ve halkın değil ABD'nin, İsrail'in dediğini yapmıştır!" denildi. Basın açıklaması "Mücadelemiz, sistemin ve siyasi iktidarın vizyonunu ve politikalarını değil Hakk'ın ve halkların hukukunu gözeterek devam edecektir. Ortak meselelerde birlikte tavır geliştirmenin ve dayanışmayı sürdürmenin önemine inanıyoruz. Ve bir kez daha belirtmek istiyoruz ki; adalet mücadelemiz, zulüm bitene kadar devam edecektir!" ifadeleriyle son buldu.
BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ
SAKARYA ADALET GİRİŞİMİ BAŞÖRTÜSÜ PLATFORMU
389. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Değerli basın mensupları, duyarlı Sakarya halkı;
Sorunların üst üste geldiği, süreçlerin iç içe geçtiği günlerdeyiz. Temel ilkelerini unutanların asla iflah olamadıklarına, adaletin ölçüsünü yitirenlerin ifsattan başka sonuç üretemediklerini hep birlikte gözlemliyoruz. Biz ise hakkı, sabrı ve direnişi tavsiye etmek için bir kez daha karşınızdayız. Biliyoruz ki, bu yolda yalnız değiliz. Şu an bizimle aynı anda Ankara, Konya ve Akyazı da dostlarımız meydanlardan sesimize ses katıyorlar. Akyazı Adalet ve Özgürlükler Platformu ise bugünkü 314. hafta eylemiyle direnişin 7. yıldönümünü yaşıyorlar. Kendilerine buradan selam gönderiyor, zulme karşı omuz omuza mücadeleye devam diyoruz.
Ayrıca mücadele yolunda iz bırakırken, şubat ayında şehit olmuş İskilipli Atıf Hoca, Hasan el-Benna, Metin Yüksel, Malcolm X gibi şahitleri rahmetle anıyoruz. Bu vesileyle bugün Fatih'te düzenlenen Şehitler Gecesi programı için Türkiye'ye gelmiş İslami Cihad mensuplarına da selam ediyoruz. Dün yüzlerce Filistinliye ateş açan işgalci Siyonist güçlere karşı yıllardır yürüttükleri mücadelenin ümmetin özgürlüğüne vesile olacağına inanıyoruz.
Kardeşler, dostlar!
8 yıldır bu meydandayız ve üzülerek ifade ediyoruz ki, aradan geçen zaman diliminde toplumun farklı kesimlerinin çözüm bekleyen temel sorunları değişmemiştir. Sosyal, siyasal ve ekonomik sorunlar esas itibariyle özünü muhafaza etmiştir. Haliyle çelişkiler yumağı düğüm olmuştur.
Bugün bir yandan 12 Eylül yargılanırken, diğer yandan 12 Eylül'ün bütün kurumları halkın üzerinde otoritesini dolaylı ya da dolaysız sürdürmektedir. 28 Şubat davasında yeni tutuklamalar yaşanırken, 28 Şubat sürecinin siyasi yargı kararları onaylanmaktadır. Yıllardır içeri yatan siyasi mahkûmlara yeni mağdurlar eklenmektedir. Bir yandan Kenan Evren yargılanmakta, diğer yandan onun çıkardığı yönetmelik ile başörtülü öğrenciler ortaokul ve liselerde; kamu çalışanları ise her yerde zorbalığa uğramaktadır!
Sakarya Adalet Girişimi olarak yıllardır başörtüsüne özgürlük için mücadele etmekle birlikte hatırlatmak istiyoruz ki, adalet talebimiz herkes içindir! Bunun için başörtüsü yasağına karşı getirilecek bir çözümün, diğer sorunların üstünü örtmesine de asla göz yummayacağız. Adaletin tesisi için sistem tarafından gasp edilmiş bütün hakların iadesi hususunda hiçbir hiyerarşiyi ya da pazarlığı kabul etmeyeceğiz.
Başörtüsüne getirilecek bir serbestlik karşısında ne asgari ücret ve emek sömürüsüne, ne işsizlik tehdidi karşısında insanların güvencesiz çalıştırılmasına ne de ülkemizde artan NATO varlığına, radar üslerine ve Amerikan füzelerine tepkisiz kalacağımız düşünülsün! Başörtüsü; ne Allah'ın ayeti kabul ettiğimiz başta Kürtçe olmak üzere konuştuğumuz dillerin yasaklanmasının üzerini örtebilir, ne de aradan geçen aylara rağmen Roboski'de katledilen köylülerin üzerini"
Değerli dostlar,
Toplumun hak, adalet ve özgürlük talebinin, iktidar partisinin siyasal akıbetine bağlanmasını kabul edemeyiz. Çünkü görüyoruz ki, iktidarların çıkarları her zaman toplumsal menfaatlerin aleyhine işlemektedir. Nitekim dün onaylanan "Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun" bunun son örneği olmuştur. Bu kanunla artık AB, ABD ve İsrail bloğunun aldığı kararlar Türkiye için de geçerli sayılacaktır. Filistin'de, Mali'de, Somali'de, Suriye'de ya da diğer işgal ve savaş bölgelerinde faaliyet gösteren İHH ve diğer insani yardım kuruluşlarına bağış yapan sıradan bir vatandaş dahi bu kanunla "teröre yardım" bahanesiyle mahkûm edilebilecektir! Fakat hükümet bu yasayı tüm ikazlara rağmen çıkarabilmiş ve halkın değil ABD'nin, İsrail'in dediğini yapmıştır!
Duyarlı Sakarya halkı;
Mücadelemiz, sistemin ve siyasi iktidarın vizyonunu ve politikalarını değil Hakk'ın ve halkların hukukunu gözeterek devam edecektir. Ortak meselelerde birlikte tavır geliştirmenin ve dayanışmayı sürdürmenin önemine inanıyoruz. Ve bir kez daha belirtmek istiyoruz ki; adalet mücadelemiz, zulüm bitene kadar devam edecektir!
Yeryüzünün bütün zorbalarına karşı yaşasın İslami mücadelemiz!
SAKARYA ADALET GİRİŞİMİ BAŞÖRTÜSÜ PLATFORMU
Atatürkü koruma kanunun kaldırmayan 4.yargı paketi düşünceleri ifadeyi nasıl özgürleştirecek?.
BASIN AÇIKLAMASI
Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformunun, 9 yıldan beri devam ettirdiği "başörtüsüne özgürlük" eylemlerinin 409.hafta açıklamasında, Memur Sen tarafından düzenlenen, 10 Milyon imza kampanyası ve 4.yargı paketi vardı. Hükümete çağrıda bulunularak Yeni Anayasa'da başörtüsü özgürlüğün güvence altına alınması istendi. 4.yargı paketinde, düşünceleri ifade özgürlüğünün önünde engel teşkil dede, 5816 sayılı" Atatürk'ü koruma kanunu"nu ilgili bir düzenleme bulunmayışı eleştirilerek, bununda pakete ilave edilmesi sitendi. Basın açıklamasını, Kocaeli Kartepe İnsan hakları Derneği adına Behlül Metin okudu. Ayrıca, "başörtüsüne özgürlük" ve "4.yargı paketiyle 5816 sayılı Atatürk'ü koruma kanunu kaldırılsın, düşünceleri ifade özgür olsun" pankartları açıldı.
BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ:
KOCAELİ İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU, 9.YIL 409.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
(((((((((((( EMİR-DER ))))))))))))
((((((((((((((((((((TÜRKİYE İNSANİ VE İSLAMİ İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI))))))))))))))))))))))))))
KOCAELİ KARTEPE İNSAN HAKLARI DAYANIŞMA DERNEĞİ'nin resmi basın açıklamasıdır.
İZMİT ÖZGÜRLÜK MEYDANI ( KOCAELİ- TÜRKİYE )
Değerli halkımız ve basın mensupları. Memur Sen tarafından, kamuda kılık kıyafet özgürlüğü için başlatılan 10 Milyon imza kampanyası, hedeflenen 10 Milyon imzanın toplanması ile sona ermiş bulunuyor. Bu imzalar başbakana teslim edildikten sonra, hükümetin bu konuda halkın beklentilerine cevap verecek şekilde değişiklikler yapmasını bekliyoruz. Uzlaşmaysa alın size işte uzlaşma. Bu süre uzasa, iddia ediyoruz ki, 20-30 hatta 50 milyon imza toplanır. Halkın % 90'nının karşı olduğu bu çağdışı yasak, 3-5 bitmiş tükenmiş Atatürkçü istiyor diye sürdürülemez. Başbakanı halkın bu taleplerine cevap vermeye davet ediyoruz.
Yeni Anayasa'nın "Temel Hak Özgürlükler" başlığı tartışılırken, "Kamu Hizmetine Girme Hakkı" maddesinde de, başörtü konusu gündeme gelmiş, "Memurlar ve Diğer Kamu Görevlileri" maddesinin ele alındığı Anayasa Yazım Komisyonu'nun toplantısında, statükocu partilerin itirazlarına rağmen, başörtü özgürlüğünün anayasal güvence altına alınması eğilimi belirmiştir. Hükümetten Mart ayına kadar yeni anayasa çalışmalarını tamamlayıp bu anlamsız yasağı, Yeni Anayasa ile kaldırmasını, özgürlükleri güvence altına almasını bekliyoruz. Fakat sadece kamusal alanda memurlar için değil, ilköğretimden üniversiteye kadar eğitimin her alanında başörtüye anayasal güvence bekliyoruz. Atatürkçü minik azınlık, 90 yıl bu Müslüman halkı kendi öz vatanında esir etmiştir. Bu esaret zincirleri, yeni çıkacak Anayasa ile kırılmalı ve halkın dinini yaşaması ve Allahın erminine göre, inancına uygun şekilde özgürce giyinmesinin önü açılmalıdır.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, masaya yatırılan 4. yargı paketine son şeklilerin verildiğini medyadan öğreniyoruz. 22 maddeden oluşan paketle birlikte Türkiye'nin AİHM'de mahkûm olmasına neden olan düzenlemelerde köklü değişikliğe gidilmekte olduğu söyleniyor. Bakanlar Kurulu'nda imzaya açıldıktan sonra Meclis'e sevk edilmesi beklenen 4. yargı paketi, başta KCK olmak üzere birçok davayı yakından etkileyecek. Fakat düşünceye ifadenin önünü açması beklenen bu pakette, bu güne kadar bir çok aydın, yazar, akademisyen ve insan hakları aktivistinin mahkum ettiren 5816 no'lu Atatürkü koruma kanunun kaldırılması bulunmamaktadır.
5816 sayılı Atatürkü koruma kanundan binlerce dava açılmış, akedmisyen Atilla yayla sadece "bu adam "dediği için 1.5 yıl hapis cezası almış, yazar Mustafa İslamoğlu ile gazeteci Hakan Albayrak'ın bu kanundan hapis yatmıştır. Son olarak Akademisyen Mümtazer Türköne hakkında yine bu kanundan dava açılmıştır. Silahlı mücadele yöntemini seçen bir kesimin önünü açan bu paket ne yazık ki, meşru yollardan mücadele veren İslami kesimin önünü kapatan, düşüncelerini özgürce ifade etmesine engel olan 5816 no'lu kanunu kaldırma noktasında, hiçbir değişiklik içermemektedir.
Bu paketle düşünceyi ifade özgürlüğünün önünü tıkayan Atatürk'ü koruma kanunu kaldırılmadığı sürece, bunu kullanan bir takım ulusalcı, statükocu mihraklar sayesinde davalar açılacak, mahkûmiyetler yaşanacaktır. 21 yy yakışmayacak, bu çağdışı, 20 yy kanunları AİHM taşındığında, tekrar Türkiye aleyhine mahkûmiyetler oluşacak, tazminatlar ödenecektir. Hükümete bir İnsan hakları Derneği olarak çağrıda bulunuyoruz. Akademisyenlerin, bilim adamlarının, insan hakların aktivistlerinin, yazarların mahkum olduğu, düşünceyi ifadenin önünde engel olan bu çağdışı kanunu da, 4.yargı paketi ile kaldırın. Bu kanun kalkmadığı sürece, Türkiye düşüncelerin özgürce ifadesinin yasak olduğu bir 3.dünya ülkesi olarak kalmaya devam edecek.
28 şubat sürecinde etkin görev alan subayların hakkında hukuki soruşturma başlatan cesur yargı görevlilerini kutluyoruz. Üstünlerin hukukundan, hukukun üstünlüğüne geçilmiştir. Bu tutuklamalarla ilgili olarak, "şerefli ordumuzun subayları.." diye başlayan bir takım duygu sömürülerine mazlum edebiyatlarına şahit oluyoruz. Bu darbeciler, yüz binleri başörtü yasağı ile mağdur ederken!, inançlı subayları ordudan atarken sizin merhamet hisleriniz !, neredeydi?. Yeni yargı paketinde darbecilerin mağdur ettiği ve ayrımcılığa uğramış bu mazlum kitleye uygulan ayrımcılık suçu da, zaman aşımından muaf kılınmalıdır. Darbecilerin ve işbirlikçilerinin başörtü zulmüne maruz kalan mağdurlar için hukuki süreç başlatılmalı, failler hakkında ceza ve tazminat davaları açılmasına imkan sağlayan düzenlemelerde pakette yer almalıdır. Ayrıca başta Salih Mirzabey davası olmak üzere 28 Şubat sürecinin tüm siyasi davaları yeniden ele alınmalı ve irtica brifingiyle, darbecilerden aldıkları emir çerçevesinde hukuka değil, direktiflere göre karar verenler de bu fiillerinin hesabını yargı önünde vermelidir. Basın açıklamamıza katıldığınız için teşekkür ediyoruz.
EMİRDER KOCAELİ KARTEPE İNSAN HAKLARI DAYANIŞMA DERNEĞİ
Rahman, Rahim, Allah'ın adıyla "İman edenler, Allah yolunda savaşırlar. İnkâr edenler de tağut yolunda savaşırlar. O halde siz şeytanın taraftarlarına karşı savaşın. Çünkü şeytanın hilesi zayıftır." (NİSA SURESİ 76. AYET)
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 284. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Rahman, Rahim, Allah'ın adıyla "İman edenler, Allah yolunda savaşırlar. İnkâr edenler de tağut yolunda savaşırlar. O halde siz şeytanın taraftarlarına karşı savaşın. Çünkü şeytanın hilesi zayıftır." (NİSA SURESİ 76. AYET) Sevgili dostlar değerli basın mensupları; Terör ile mücadele gündemi ile eş zamanda çıkartılan terörizmi önleme yasası muğlaklığını korumaya devam ediyor. Başbakan bir takım sivil toplum örgütlerine bu işten hiçbir suretle zarar görmeyeceklerinin garantisini veriyor. Tedbirleri aldıklarını ifade ettikten sonra "bu işin teminatı benim" diyor. Ve bu kanunun belirgin çevrelere yönelik olarak uygulanacağı sinyalini veriyor. Oysa başbakanın kendisi belirgin çevreler için çıkarılmış fakat sonradan herkesin madur edildiği pek çok yasadan çok çekmemiş miydi? Geçmişte 312,163 vb. maddeler konjektüre göre herkese zarar vermemiş miydi? Ülkenin idam edilen tek başbakanı da kendi ekibi tarafından başkalarına yönelik çıkartmış olduğu kanunlar ile suçlu bulunmamış mıydı? Tehlikeli ve sonu nereye varacağı belli olmayan işlerin bireysel teminatlar ile geçiştirilmesi ancak siyasal bir refleks ve günü kurtarma aksiyonu olarak değerlendirilebilir. Bir takım çevrelerin ilgili yasaya karşı hala sessizliğini koruyor olması başbakanın bu teminatından dolayı mıdır? Bilinmelidir ki, siyasal ölümlerin pek çoğu bize dokunmayacağı düşünülen yılanların bin yıllık hayatlarındaki ısırıklarından dolayıdır. Bu yasa ile infak, dayanışma ve yardımlaşma kardeşlik bilinci, insanlık onuru, ameriKANın çıkarlarını koruma adına söyleyeceği iki cümle ile ipotek altına alınmaktadır. Mevcut hükümetin bu ipoteğin uygulayıcısı konumuna düşmesi, sahibinin sesi görüntüsü vermesi utanç verici bir durumdur. Bazılarının namus meselesi olarak gördükleri ve kendi varlıklarını bu problemin çözümüne adadıklarını ifade ettikleri halde, hala başörtüsü yasağı zulmü devam etmektedir. 4 yıl takviyeli 8 yıllık kesintisiz sorunlu(!) zorunlu eğitim sürecinde sayıları milyonlara varan kızımız bu zulümle karşı karşıyadır. Ve benzeri değişik alanlardaki zulümlerde hala devam etmektedir. Bu meselenin çözümüne kendilerini adayanların da hala vaadden başka yaptıkları birşey yoktur. Başörtüsü yasağı önşartsız, alan sınırlandırması yapılmaksızın biran önce kaldırılmalıdır. Başörtüsü -Allah'ın yasaklanmış diğer emirleriyle birlikte- önşartsız, koşulsuz ve tahdit edilmeksizin özgür olmalıdır. Farklı etnik yapıların dinlerin, anlayışların birarada yaşamasının mabedi gibi gösterilmeye çalışılan Hindistan'da sırf Keşmirli bir müslüman olmasından dolayı adil bir yargılanma olmaksızın Afzal Guru'nun delilsiz bir şekilde idam edilmesi ve cenazesinin Müslüman topluma verilmemesi Müslümanlara yönelik zulmün ulaştığı noktayı göstermesi açısından önemlidir. Dün Keşmir halkının Afzal Guru için cenaze namazı kılmalarını engellemek için Keşmir'de sokağa çıkma yasağı uygulanmıştır. Keşmirin Müslüman halkı bu yasaktan dolayı hem Cuma namazlarını hem de cenaze namazını ifa edememişlerdir. Ümmetin bu gözüyaşlı coğrafyasının zalimlerin insafına terk edilmeyeceği bilinmelidir. Keşmir bir islam toprağıdır. Zalim Hindistan'ın işgali altındadır. Şehitlerinin bereketi ile şehadet ayı diye anılmaya başlanan bu ayda tüm şehitlerimizi ve özelde Keşmir şehitlerini selamlıyoruz. İslam ümmetinin ortak şiarı, şehitlerin yolunu sürdürmek olacaktır. Tarihin bir ibret levhası olduğu sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı tevhit ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 285. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah'a emanet ederiz.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU
6 REBÎ'UL-AHİR 1434 16 / 02 / 2013
16 ŞUBAT 2013 TARİHLİ 367. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Değerli basın mensupları, kıymetli katılımcılar! Türkiye'de ve dünyanın neresinde olursa olsun inanç, düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik baskı ve engellemeler ile insanlara yapılan tüm saldırı ve zulümlere karşı tavır koyma amacıyla oluşturduğumuz platformumuzun 367. Hafta Basın Açıklamasına hoş geldiniz.
... Suriye halkının 2 yıl önce barışçı gösterilerle ortaya koyduğu taleplerin tamamı haklı, meşru ve saygıdeğer taleplerdir. Suriye'de başlayan ve ayaklanma boyutuna ulaşan gösterilerin temel çağrısı ve talebi ile diğer Arap halklarının çağrıları ve talepleri arasında esas itibarıyla hiçbir farklılık yoktur. Halkın istekleri kısaca, yeni anayasa, ceza yasasında değişiklik, siyasal katılım kanallarının açılması, özgür basın, genel af, siyasi, ekonomik ve bürokratik imtiyazların dar bir çevre tarafında kullanılmasına tepki, diasporada yaşayan 2 milyon Suriyeliye dönüş hakkı, Hama katliamı sorumlularının yargılanması, serbest ve özgür genel seçimler, güvenlik saplantılı muhaberat ve ispiyonaj rejiminin tadili, Kürtlerin vatandaşlık hakkı vs gibi akıl ve vicdan sahibi herkesin rahatlıkla destekleyeceği, arkasında duracağı taleplerdir. İmtiyazlarının kaybolacağını gören Suriye hükümeti ve iktidardan geçinen kesimler bu taleplerin haklılığını veya yanlışlığını müzakere dahi etmeden ve bir reform paketi açıklamadan daha gösterilerin ilk gününden itibaren şiddetle bastırmaya başladı.
İki yıldır süren katliamlarda açıklanan rakamlara göre yaklaşık 70 bin insan katledilmiştir. Bunların 5000'e yakını çocuklardır. 225 bin kişinin yaralı olduğu bildirilmektedir. Tüm dünyanın gözü önünde Mart 2011 tarihinden buyana, Suriye'de büyük katliamlar yapılmakta Dünya ülkeleri bu zulme sesiz kalmaktadır. Bir kısım ülkelerde zalim yönetime maddi manevi, silah veya askeri destek vermektedir. Suriye'deki zalim Esedi destekleyenlerin başında ise Rusya, Çin ve İran gelmektedir. Suriye Devlet Başkanı Zalim ve Katil Beşşar Esed, geçtiğimiz Kasım ayından bu yana ilk defa halka televizyona canlı katılarak seslenmiş, Zalim yönetimine destek veren İran, Rusya ve Çin'e teşekkür etmiştir.
Çin'in dışişleri ve resmi ağızlarında Suriye desteğini her ortamda dile getirmekte Savaş gemilerini Suriye açıklarına çekerek zalim ve katil Esed'e desteklerini açıkça ifade etmişlerdir.
Çin ve Rusya daha önce Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde bazı Arap ve Avrupa ülkelerinin Suriye aleyhine hazırladıkları karar taslağını veto etmiştir.
Çin dışarıda zalim bir yönetime destek verirken Doğu Türkistan'da katliamlarına ve baskılara devam etmektedir. Nisan 1990 Barın'la başlayan 1995'te Hoten katliamıyla devam eden 5 Şubat 1997 Gulca şehrinde eli kanlı Çin Hükümeti katliamlarını sürdürmüştür.
Çin'in başta Doğu Türkistan'da sürdürdüğü soykırımı kınıyor, Zalim ve Katil Esed yönetimine verdiği desteklerinden zulme ve katliamlara ortak olmaktan bir an önce vazgeçmelerini öneriyoruz.
Suriye halkı adalet, özgürlük, ekmek, onur, ülke yönetimine katılım, yönetici aile mensuplarının sahip oldukları imtiyazların kaldırılması, baskının son bulması gibi son derece meşru taleplerini desteklediğimizi açıkça ifade etmekteyiz.
Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU