Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)
Ankara'da 374., Konya'da 291., Sakarya'da 396., Kocaeli'de 416.,
Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu tarafından düzenlenen 374. hafta basın açıklamasına hoş geldiniz. İnsanlık tarihi ile yaşıt olan hak ve batıl savaşında zafer sabredenlerin ve yorulmaksızın çalışanların olacaktır. Bizler inanıyoruz ki " Çözümde görev almayanlar problemin bir parçası olurlar."
Ankara adliyesinde görülen bir dava esnasında avukat Zübeyde Kamalak'ın duruşmaya başörtülü girmesi gerekçesi ile hâkim İlhan Kadoğlu tarafından uyarıldı ve başını açması istendi. Zübeyde Kamalak'ın, Danıştayın almış olduğu karar gereği davaya bu şekilde girebilmesine bir mani bulunmadığını belirterek, başörtüsünü çıkarmaması üzerine hâkim Kadoğlu duruşmayı erteledi.
Eskişehir'de nişanlı bir çift nikah işlemleri için Büyükşehir Belediyesi Taşbaşı Nikah Salonu'na müracatta bulunduklarında; salon yetkilileri tarafından gelin adayının başörtülü fotoğrafı gerekçe gösterilerek "ya başı açık fotoğraf vereceksiniz yada talebiniz reddolunacak" tehdidi ile karşılaştılar. Basına yansıyan habere göre Nikâh salonu yetkilileri aynı şekilde başvuruda bulunan başörtülü adayları bu şekilde tehdit etmektedirler.
Afyonkarahisar Adliyesinde gerçekleştirilen zabıt kâtibi alımı mülakatına katılmak isteyen 100'den fazla bayan mülakat salonuna başörtülü oldukları gerekçesi ile alınmadı.
Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi Onkoloji Bölümü'nde yatarak tedavi görmesi gereken 14 aylık çocuğunun yanında refakatçi olarak kalan Aysun Polat, bölüm doktorları Doç. Dr. İbrahim Bayram ve Serhan Küpeli tarafından hastane kurallarına aykırı olduğu öne sürülerek "başörtülü bir şekilde burada bulunamazsın ya başını aç yada buradan ayrılmak zorundasın" diyerek baskı ve hakarete maruz bırakıldı.
İzmir Valiliği; Memur-Sen tarafından ülke çapında başlatılan sivil itaatsizlik eyleminden sonra ilde bulunan resmi kurum ve kuruluşlara 25 Ekim 1982 gün ve 17849 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve halen yürürlükte olan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmeliğin ilgili maddelerini hatırlatarak eyleme destek veren kişiler hakkında gerekli işlemlerin yapılmasını tebliğ etmiştir.
İnanca dair yasal bir dayanağı olmaksızın sürdürülen baskı ve yasaklamalar hız kesmeksizin süregeliyor. Özellikle geride bıraktığımız hafta basına yansıyan haberler maalesef yasakçı zihniyetin Müslüman kimlik üzerindeki baskılarını pervasızca devam ettirdiğini gözler önüne sermektedir. Dile getirdiğimiz olaylar basına yansıyan haberler olup gerçekte bu olayların buz dağının görünen kısmını oluşturduğu ve münferit olaylar olmadığı gayet açık olarak görülmektedir. Anayasada yer alan açık hükümlere rağmen darbe dönemlerinden kalma yönetmeliklerle kurumlarda estirilen sıkıyönetim havası maalesef insanımızı korku psikolojisi içinde yaşamaya mecbur kılıyor. Israrla üzerinde durduğumuz kişisel hakların yoruma mahal bırakılmaksızın anayasal güvence altına alınması ve bunların genelge ve yönetmeliklerle yok sayılmasının önüne geçilmesi gerektiği ve yine kişisel hakları yok sayanların caydırıcı bir biçimde cezalandırılmaları ilkesinin ne derece önemli olduğunu yukarıdaki haberlerden anlamaktayız. Halkın kahir ekseriyetinin inandığı İslam dininin toplumsal alanda çizmiş olduğu sınır ve koyduğu kuralları yok saymak direkt olarak bu halkı yok saymak anlamına gelmektedir. Bugün itibari ile görmekteyiz ki, resmi ideolojinin yok say, baskı altına al ve asimile et politikası iflas etmiştir. İflas eden politikalarda ısrar etmek beraberinde toplumsal ayrışmayı da getirecektir. Buradan hükümet yetkililerine seslenerek insanımızı aşağılayan ve kimliksizleştiren bu yönetmelik ve genelgeleri bir an evvel yürürlükten kaldırın diyoruz. Aksi halde, yasağa muhatap olan her bir kişi için hem tarih ve hem de ilahi adalet önünde hesap vermek zorunda kalacaksınız. Ayrıca bu ülkede görev yapan şahsiyetli savcıları da, kişisel hırsları ve ideolojik saplantıları yüzünden insanımıza zulmeden kişiler hakkında bir an evvel yasal işlemler başlatmaları hususunda göreve davete ediyoruz.
Ulus devlet asabiyeti ile ortaya çıkan ve son 30 yılı aşkın bir süredir onbinlerce insanımızın ölümüne ve milyarlarca lira maddi kayba sebep olan terör yada Kürt sorununda son zamanlarda önemli aşamalar kaydedilmesine karşın özellikle oy kaygısı güttüğü gayet açık olan bir takım söylemlerle süreç sabote edilmeye çalışılmaktadır. Özellikle Türk-İslam sentezi söylemini dillendiren MHP yöneticilerinin kullandığı dil ve üslupları toplumu ayrıştırmaya ve şiddet ortamını hareketlendirmeye yönelik bir tavır olarak ortaya çıkmaktadır. Bu konuda MHP yöneticilerine Türk-İslam sentezinde yer alan İslam'ın ırklara, renklere ve dillere nasıl yaklaştığını iyi bir şekilde tahlil etmelerini tavsiye ediyoruz.
Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 291. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Rahman, Rahim, Allah'ın adıyla
'Burçlar sahibi gökyüzüne,Vaad olunan o güne,Şahitlik edene ve edilene andolsun ki,Kahroldu o hendeğin sahipleri, O çıralı ateşin, Hani o ateşin başına oturmuşlar, Müminlere yaptıklarını seyrediyorlardı.Müminlere kızmalarının sebebi de, onların yalnız çok güçlü ve övgüye lâyık olan Allah'a iman etmeleri idi.O Allah ki, göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur ve Allah her şeye şahittir. İnanan erkek ve kadınlara işkence yapıp sonra da tevbe etmeyenlere cehennem azabı ve yangın azabı vardır'.
(Buruc Suresi 1-10. Ayetler)
Sevgili dostlar değerli basın mensupları;
Türkiye'nin yeni anayasa süreci ile halkımız hayra mı şerre mi istikbal bulacağına dair ciddi endişeler taşımaktadır. Anayasıyı anlatmak için seferber olan hükümet farklı franksiyonların tarafgirliğini sönümlemek için büyük bir gayret sarfetmektedir. Bu gayretlerin göstergesi olarak şimdilerde 'akil insanlar listesi' ni gündem etmiştir. Hükkamların belirlermiş olduğu bu liste traji komik bir durum arzetmektedir. Daha önce bu sistemin savcılarının KCK terör örgütü listelerine aldığı bir şahsı yine bu sistemin hükümeti akil adamlar listesine almaktadır. Söz konusu mesele bu şahsın örgüt üyesi olup olmadığı değil, sistemin daha önce hain ilan ettiğini sonradan akil ilan etmesidir. Ayrıca sistem hakkında kanaatleri sabit olan halkamızın akillerin akletmesi ile kanaatlerinin değişmeyeceğine inanıyoruz. Halk iradesinden çıkan yasaların uyum problemi olamaz. Ama yıllardır sanal özgürlükler oluşturup sömürülerini perçinleştirmek isteyen emperyalistler hep hükkamların ellerine yeni anayasalar sıkıştırmışlardır. Ve yeni yasalarına uyum problemini ortadan kaldırmak isteyen hükkamlar her daim akil adamlara ihtiyaç duymuştur. Zaten akil ifadesi arabça bir kelimedir ve Latin alfabesine uyarlaması çok zordur. Yaygın kullanılan ifade ile 'AKİL' arabçada akleden değil yiyen ,yiyici anlamındadır.
İsrailin ameriKAN'ın ve Türkiye'nin rollerini paylaştığı özür dileme operasyonu yada tiyatrosu tamamlanmıştır. Peşisıra yine israilin alçak saldırıları ve zulmü başlamıştır. Son 3 gündür Gazze ve batı şeriaya saldırılar düzenleyen İsrail özrün semeresini toplamaktadır. Batı şeriada cenaze konvoyuna saldıran Siyonist maymunlar katliamlarına ara vermeden devam etmektedir. Dün özür dileyen Netenyahu bugün Filistin halkına cenazelerini kaldırmamak adına tehdit ediyor. Ve maalesef bir hafta önce özür dileyen İsrail karşısında asrın zaferini elde ettiklerini idda edenler bugün en cılız bir tepki dahi göstermiyorlar.
Bizi yıllardır 'diplomatik başarı fiili mukavemetten daha elzemdir' tuzağına mahkum ettiler. ve şimdilerde bu alışkanlıklarımız üzerinden bizi öldürüyorlar. Soruyorum size israilden kapılan bir özrün değeri kaç mü'min hayatı eder? Ayrıca buradan İsrail zindanlarında bulunan, ve hiçbir özre muhtaç olmadan yaşayan beşbin Filistinli mahkumun açlık grevini kamuoyuna hatırlatıyoruz. Bu beşbin müslümanı onurlu amellerinden dolayı selamlıyoruz.
Yeryüğzü müstekbirlerinin hangi bir katliamından bahsetmeliyiz ki . İslam coğrafyasını kavuran hangi bir katliamdan söz açalım bilemiyoruz. Maliyi Irak'ı ve Afganistan'ı yağmalayan haçlı saldırılarından mı ? Filistin'i kuşatan Siyonist katliamlardan mı ? Suriyeyi ateşe veren baas katliamlarından mı ? Yoksa Arakanlı mü'minleri topyekün katleden budist müşriklerden mi ?
Asrımızın Ashab-ı Uhdud'u haline dönüşen Arakanlı Müslümanların dramı sessiz bir çığlık halinde son hızı ile sürmektedir. Diri diri ateş çukurlarına atılan Mü'min erkek ,kadın ve çocukların sayısı binlerle ifade edilmektedir. Budist kini henüz beş yaşındaki çocukları dar ağaçlarında sallandıracak kadar alçak ve rezilce. Son bir ay içinde yakılan köy ve kasaba sayısı beşyüz civarlarında. Arakan halkının dramı gün geçtikçe dayanılmaz bir hal almaktadır. Vatanlarına cereyan eden katliamdan kaçanlar sandallarda köpek balıklarına yem oluyor. Sağ kurtulup Bangladeş'e sığınanları ise mülteci kamplarında ayrı bir acı beklemektedir. Açlığın, hastalığın ve Bangladeş kolluk güçlerinin zulmünün kol gezdiği kamplar ayrı bir insanlık dramıdır.
Arakandaki Müslümanların bu ızdırabına pirinç ve makarna ile çözüm bulmayı da eksik görüyoruz. Uluslar arası arenada bu vahşetin durması adına Müslümanlar acil adımlar atmalıdır. Aksi takdirde bu vahşetin giderilmesine pirinç ve yardım paketleri muvazenesinden baktığımız müddetçe ateş çukurlarına atılan arakanlı müsümanlar değil tüm inananların imanı olacaktır.
Allahım Arakandaki kardeşlerimize sabırdan gömlekler giydir. Ayaklarına sebat ver. Ve katından bir nusredle onları destekle. O kafirlerden intikam al. Sen Aziz ve İntikamsın.(amin)
Tarihin bir ibret levhası olduğu sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı tevhit ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 292. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah'a emanet ederiz.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 25 CEMÂZİL-EVVEL 1434 06 / 04 / 2013
Azerbaycan'daki yasak protesto edildi
Sakarya Adalet Girişimi 396. hafta açıklamasında Azerbaycan'daki başörtüsü yasağına karşı çıkan Müslüman âlimlere yönelik siyasi tutuklamalar ve işkenceler protesto edildi
Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu, 396. hafta basın açıklamasında Azerbaycan'da uygulanan başörtüsü yasağına karşı çıkan ve İslami faaliyetler yürüttükleri için tutuklanan Müslüman âlimlere yapılan işkenceler protesto edildi. SAGİR adına Diriliş Saati Dergisi'nden Muhammed Emin Duman'ın okuduğu açıklamada "Başörtüsü zulmü, İslam coğrafyasının değişik bölgelerinde Müslümanları fiziki ve manevi olarak acıtmaya devam ediyor. Son olarak Azerbaycan'da başörtüsü yasağına karşı tavrı ve söylemi nedeniyle İslam âlimi Hacı Tale Bağırov tutuklandı. Bugün Azerbaycan'da 200 civarında Müslüman başörtüsü yasağına karşı yapılan eylemlere öncülük etme suçundan zindanlarda" Birçok İslam alimi ve siyasetçi bu yüzden dolayı ağır hapis cezalarına çarptırıldı. Bu Müslümanlardan Vakıf Abdullayev zindanda şehit edildi. Bazı camilerin yıkılmasıyla başlayan İslam düşmanlığı, okullarda başörtüsü yasağının konulması ve bu gidişe direnen âlimler ve siyasetçilerin zindanlara atılması şeklinde devam etmektedir." denildi.
Sakarya Adalet Girişimi'nin açıklamasında "Azerbaycan'daki başörtüsü mücadelesini desteklediğimizi, tutuklanan Müslüman öncülerle dayanışma içerisinde olduğumuzu ve onları hiçbir zaman yalnız bırakmayacağımızı, İlham Aliyev yönetimini de lanetlediğimizi buradan ilan ediyoruz." denilirken, bölgedeki gelişmeler "İsrail ve Amerika'nın Azerbaycan'da kurguladıkları tuzağa bir kez daha dikkat çekmek istiyoruz. Tüm İslam coğrafyasını kontrol edilebilir kılmak adına Azerbaycan son yıllarda Amerika ve İsrail'e peşkeş çekilmiştir. Azerbaycan; İran ve Ortadoğu direnişine karşı bir ileri karakol haline getirilmeye çalışılmaktadır." şeklinde değerlendirildi. Basın açıklamasında kuruluş yıldönümü yaklaşan NATO da protesto edildi ve "Küresel sistemin jandarması olan NATO'nun ümmeti kuşatmayı hedefleyen operasyonları hız kesmiyor. Amerika, İsrail ve batılı müttefiklerinin ortak vurucu gücü konumundaki bu terörist organizasyon başta İslam coğrafyası olmak üzere tüm dünyadaki mazlum halkların iradelerine ipotek koymak adına zulmetmeye, katletmeye ve işgal etmeye devam ediyor. Peki, Türkiye niçin hala NATO üyesidir? Bu zulüm organizasyonunun içinde işimiz ne?" ifadelerine yer verildi.
Sakarya Adalet Girişimi 396. Basın Açıklaması
AZERBAYCAN MÜSLÜMANLARININ YANINDAYIZ!
Başörtüsü zulmü, İslam coğrafyasının değişik bölgelerinde Müslümanları fiziki ve manevi olarak acıtmaya devam ediyor.
Son olarak Azerbaycan'da başörtüsü yasağına karşı tavrı ve söylemi nedeniyle İslam âlimi Hacı Tale Bağırov tutuklandı. Daha önce de başörtüsüne özgürlük eylemlerine önderlik ettiği gerekçesiyle 1,5 yıl hapiste yattıktan sonra 4 ay önce serbest bırakılan Hacı Tale Bağırov, yasağa karşı kararlı duruşundan dolayı sahte suçlamalarla tekrar tutuklanarak cezaevine konuldu.
Bugün Azerbaycan'da 200 civarında Müslüman başörtüsü yasağına karşı yapılan eylemlere öncülük etme suçundan zindanlarda" Birçok İslam alimi ve siyasetçi bu yüzden dolayı ağır hapis cezalarına çarptırıldı. Bu Müslümanlardan Vakıf Abdullayev zindanda şehit edildi.
Azerbaycan'daki İlham Aliyev diktatörlüğü bir yandan İsrail'le stratejik ittifak kurarak kendi halkına ve İslam ümmetine ihanet ederken, bir yandan da bu ittifakın gereği olarak ülkesinde İslami uyanışı ezmeye çalışmaktadır. Bazı camilerin yıkılmasıyla başlayan İslam düşmanlığı, okullarda başörtüsü yasağının konulması ve bu gidişe direnen alimler ve siyasetçilerin zindanlara atılması şeklinde devam etmektedir.
Sakarya Adalet Girişimi olarak Azerbaycan'daki başörtüsü mücadelesini desteklediğimizi, tutuklanan Müslüman öncülerle dayanışma içerisinde olduğumuzu ve onları hiçbir zaman yalnız bırakmayacağımızı, İlham Aliyev yönetimini de lanetlediğimizi buradan ilan ediyoruz.
Bu vesileyle İsrail ve Amerika'nın Azerbaycan'da kurguladıkları tuzağa bir kez daha dikkat çekmek istiyoruz. Tüm İslam coğrafyasını kontrol edilebilir kılmak adına Azerbaycan son yıllarda Amerika ve İsrail'e peşkeş çekilmiştir. Azerbaycan; İran ve Ortadoğu direnişine karşı bir ileri karakol haline getirilmeye çalışılmaktadır.
Söz konusu amaca ulaşmanın önündeki en büyük engel olan Azerbaycan'ın dindar insanları her türlü baskı ve işkence ile susturulmak istenmektedir. Bizler emperyalizmin Azerbaycan üzerinden yürüttüğü oyunun farkında olduğumuzu ve bu oyunun bozulması için her türlü fedakârlığı yapmaya hazır olduğumuzu deklare ediyoruz.
NATO'nun 64. Kuruluş yıldönümünde bir kez daha dikkatleri bu zulüm organizasyonuna çekmek istiyoruz.
Küresel sistemin jandarması olan NATO'nun ümmeti kuşatmayı hedefleyen operasyonları hız kesmiyor. Amerika, İsrail ve batılı müttefiklerinin ortak vurucu gücü konumundaki bu terörist organizasyon başta İslam coğrafyası olmak üzere tüm dünyadaki mazlum halkların iradelerine ipotek koymak adına zulmetmeye, katletmeye ve işgal etmeye devam ediyor.
Irak'ı, Afganistan'ı, Somali'yi, Libya'yı hatırlayalım. Katledilen milyonlarca Müslüman, namuslarına saldırılan kadınlarımız, sel olmuş gözyaşları ve harap olmuş şehirler" Emperyalist çıkarlar için her türlü insanlık dışı muameleyi meşru gören bir anlayışın organizasyonu olan NATO'yu biz çok iyi biliyoruz, çok iyi tanıyoruz. Daha çok yakında NATO Genel Sekreteri Rasmussen şöyle dememiş miydi: "İsrail'in kaderi bizim kaderimiz; İsrail'in geleceği bizim geleceğimizdir. "
Peki, Türkiye niçin hala NATO üyesidir? Bu zulüm organizasyonunun içinde işimiz ne? Bugün Obama'nın Amerikasını ve NATO'yu adeta adalet muhafızları olarak gören Müsümanlara ne demeli" Suriye'ye NATO'nun müdahale etmesini savunacak kadar zavallı ve basiretsiz siyasetçilerimiz ve kanaat önderlerimiz bizi kahrediyor doğrusu"
Kapitalizme entegrasyonu bu topluma yedirmeye çalışan uluslar arası sermayenin işbirlikçisi muhafazakâr iktidarların İslam coğrafyasında boy gösterdiği bir süreçten geçiyoruz. Kürecik'teki füze kalkanı, güney bölgemize konuşlandırılan Patriotlar, İncirlik'teki Amerikan üssü gibi NATO sistemlerinin hesabını hükümet bu dünyada ve ahirette nasıl verecek acaba?
Sakarya Adalet Girişimi olarak küresel sistemin jandarması olan NATO'ya ve onun yerli işbirlikçilerine karşı duruşumuzu sonuna kadar devam ettireceğimizi ve direnişin tek çıkar yol olduğunun bilincinde olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyoruz.
Rabbimizden doğru yolda yürüme ferasetini kuşanmayı ve bu yürüyüşte karşılaştığımız zorluklara karşı ayaklarımızı sabit kılmasını niyaz ediyoruz.
Sakarya Adalet Girişimi adına Diriliş Saati Dergisi
ATATÜRKÇÜLER, İŞÇİ PARTİLİLER, HAK ARAMA MÜCADELEMİZİ, BAŞÖRTÜ DAVAMIZI SUSTURMAYACAK.
9 Yıldan beri Kocaeli de, Başörtüsüne Özgürlük Eylemleri adı altında yapılan basın açıklamasının 416.haftasında, İşçi partililerin engellemeleri karşısında İnsan Hakları Savunucuları Derneği Genel başkanı, Ali Akbaş yazılı bir basın açıklaması yaparak yaşanan olayı ve durumu kınadı.
Ek yazılı basın açıklaması:
Değerli halkımız, her hafta olduğu gibi bu haftada başörtüsüne özgürlük basın açıklamamızı yapmak için, derneğimiz mensubu insan hakları aktivistleri ve halkla beraber İzmit İnsan Hakları Park'ında açıklama yapmaya gelmiştik. Ön tarafta da Siliviri'de yatan darbecilerin , 8 nisanda yapılacak duruşmalarına destek olmak için İşçi Partililer stant açmıştı. O ana kadar sesleri çıkmamsına rağmen, tam biz, basın açıklamamızı yapacağımız sırada, ses cihazları ve sloganlarla engellemelerine maruz kaldık. Ortamın gerilmesi üzerine bizim arkadaşlarda "başörtüsüne uzanan eller kırılsın" sloganlarıyla cevap verdiler. Durum karşılıklı sloganlaşmaya dönüştü ve kısa süren bir gerginlik yaşandı. Tabi biz tüm tahriklere ve engellemelere takılmadan, her hafta olduğu gibi bu hafta da başörtüsüne özgürlük basın açıklamamızı yaptık.
Fakat bu engelleme girişimini çok çirkin bularak kınıyoruz. Madem kampanyanızla ilgili halka çağrıda bulunuyordunuz da, biz gelinceye kadar neden sesiniz çıkmıyordu da, tam biz basın açıklamamamıza başladığınız zaman seslerinizi yükselterek bizlere engel olmaya çalıştınız. 90 seneden veri sizin zihniyetinizdeki Kemalist rejim halkın sesini, İstiklal Mahkemeleriyle, idamlarla, hapis cezalarıyla, soykırımlarla , darbelerle kısmaya kalktı da ne oldu?. Halkın sesini kesebildiniz mi?, Bakın biz yine meydanlardayız, yılmadık, darbeci, Kemalist zihniyete karşı, hak arama ve özgürlük mücadelesini süründürüyoruz ve sürdüreceğiz.
Sizse bittiniz tükendiniz, sizin darbeci zihniyetinizin mensupları yaptığının hesabını bu gün Silivri'de veriyor. Birde bağırıyorlar, " Cumhuriyetin askerleriyiz". Ya cumhur kim?, siz kim ?, siz cumhurla , halkla hiçbir alakası olmayan, minik bir azınlıksınız, kaç kişisiniz?. Balyoz davası için sokaklara döküleceğiz dediniz, Tüm Türkiye'de ancak birkaç bin kişi sokaklara döküldü. Şimdi 8 Nisanda Silivri'de yapılacak mahkeme için adam topluyorsunuz, kaç kişi gideceğinizi hep beraber göreceğiz. 8 Nisan duruşması, aynı zamanda Cumhurla , halkla alakası olmayan, siz minik azınlığın bitmişliliğinin fotoğrafı olacak. Cumhur kim ?, siz kim?.
Bizleri susturmaya çalışanlar, şunu iyi bilmelidirler ki, 28 Şubatlar, darbeler, hapisler, mahkemeler bizleri susturamadı. Cılız birkaç sloganla bizleri susturacağınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Haksızlıklar olduğu sürece, insan hakları ihlallerinin karşısında olmak için yine meydanlarda olacağız, bunu herkes bilsin.
İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI DERNEĞİ
İŞÇİ PARTİLİLERİN ENGELEMESİNE RAĞMEN BAŞÖRTÜSÜ BASIN AÇIKLAMASI YAPILDI.416.hafta
9 Seneden beri süren Başörtüsüne özgürlük eylemlerinin 416. haftası, İşçi Partililerin engellemesine rağmen yapıldı. Ön tarafta Silivri'de yargılanan darbeciler için imza standı açan İşçi Partililer, Başörtü basın açıklaması yapılacağı sırada, seslerini yükseltip, sloganlar atarak açıklamaya engel olmak istedi. Fakat dik duruşunu devam ettiren insan hakları aktivistleri, tahriklere, engellemelere aldırmayarak, açıklamalarını yaptı. 416. hafta basın açıklaması İnsan Hakları Savunucuları Derneği genel başkanı Ali Akbaş tarafından yapıldı. İşçi Partililerin sloganları artınca, gruptakiler "başörtüsüne uzanan eller kırılsın" sloganlarıyla cevap verdi.
İşçi Partililerin, başörtüsü basın açıklamasını susturma girişimine karşı Genel Başkan Ali Akbaş, yazılı bir basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasının tam metni:
KOCAELİ İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU 9.YIL, 416.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
(((İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI DERNEĞİ ))
TÜRKİYE İNSANİ VE İSLAMİ İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI
İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI DERNEĞİ'nin resmi basın açıklamasıdır.
İZMİT ÖZGÜRLÜK MEYDANI ( KOCAELİ- TÜRKİYE )
Değerli halkımız ve basın mensupları. Ülkemizde özgür yaşamın önünü kesen tüm insan hakları ihlalcisi tağuti düşünceli kamu yöneticilerine, özgürlük meydanından sesleniyoruz, sizler istediğiniz kadar Müslümanların özgürlüklerini kısıtlamaya çalışın, bizler sizin, zorla elinizdeki yetkilere dayanarak yaptığınız zalimliklerin karşısında dik durmaya devam edeceğiz. Sizler bu makamlarınızın ve koltuklarınızın, devamlı kalacağını mı?, zannediyorsunuz. Ey kamalist sistemin zalimleri, sizler âlemlerin Rabbi ALLAH'ın emri olan başörtüsü ve tesettürü, biz Müslümanların olan devlet dairelerinde, hangi hakla yasaklıyorsunuz?. Sizler bizim maaşlı memurlarımızsınız, bizim verdiğimiz vergilerle maaşını alıyor, sonra halkın inancına göre örtünmesine engel olamaya kalkıyorsunuz.
İzmir vali yardımcısı ARDAHAN TOTUK imzasıyla kamu kurumlarına ve utanmadan askeri kurumlara da gönderilen utanç genelgesi, TÜRKİYE'yi şok etmiştir. 28 Şubat darbe sürecinde yaşananları hatırlatan uygulama STK' lar tarafından, müslüman halkımız ve insaf ehli insanlarımız tarafından şiddetle kınanmaktadır. Ülkemizin bürokrasisinde görev alan bazı kendini bilmez ve kraldan çok kralcı olan kafa yapısına ve taş devri anlayışına sahip bu gerici memurlar, İçişleri bakanıca acilen işten el çektirtmelidir. Çünkü din ve vicdan hürriyeti Anayasa ile teminat altına alınmıştır. Bir ülkede Anayasa üstünde hukuki metin yoktur ve bu görevliler Anayasayı ihlal suçu işlemektedir. 21. yüzyılda, bu taş devri kafalı yasakçı memurlarla, halka hizmet edilemez. Memur-Sen'in başlattığı kamuda başörtü eylemine, Anayasaya aykırı olarak engel olup, suç işleyen bu tür yöneticilerin, hala devlet kadrolarından yer alması, bir insan hakları cinayetidir.
Savcılara, yasakçı kafalar hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz, Anayasadaki, "din ve vicdan özgürlüğü" maddelerini ihlal ettikleri için, TCK.122.maddesinin suç saydığı, ayrımcılık suçunu işledikleri için kamu davası açılmalıdır. Bu ülkede kanunlar, cezalar hep gariban halka mı işleyecek?, adalet gerçek anlamda adaletse, suç işleyene bu görevlilere dava açılmalıdır. Darbecilerin ceza aldığı gibi, Anayasa ihlalcileri ve ayrımcılık yapanlarda ceza almalıdır. Yasakçı sesleniyoruz, sizler hala insanların ne giyip, neler giymeyeceği konusunda, bu çağda dar görüşünüz, gerici kafa yapınızla taş devri kanunlarını uygulamaya kalkıyorsunuz. Çalışan personele şunu ve bunu giyeceksiniz diye dayatmak hangi aklı selime uyar?. Sizin yönetim anlayışınız, çalışanlarınızın etek boyu ile uğraşmıyor, yönetmeliklere aykırı olarak, sakal, bıyık, favori bırakanlarla uğraşmıyor, sadece başörtülü memurlarla uğraşıyor. Eğer Anayasaya aykırı bu yönetmelikte, sadece başı açık olacak şartı mı var?. Daha bir çok şartlar var, fakat sizler ayrımcılık yaparak, Anayasaya aykırı bu yönetmeliğin, sadece başörtü kısmıyla ilgileniyor, diğerlerini görmezden geliyorsunuz. Bu da TCK.122. maddesine göre, hapis cezasın gerektiren bir suçtur.
Başörtülü bayan memurlara başlarını açma noktasında, psikolojik şiddet mobbing uyguluyorsunuz. Ayrımcılık yapmadan, mobbing uygulamadan yönetmeliğin uygulayıcısı olsaydınız, mini etekliden, burnuna halka takanından, favorisini, bıyığını yönetmeliğe aykırı uzatana kadar hepsine engel olmanız, tutanak tutmanız gerekirdi. Bu yaptığınız mobbing ve ayrımcılık suçtur. Bu konuda biz, İnsan Hakları Savunucuları Derneğine, psikolojik şiddet, mobbing, ayrımcılık uyguladığınız vatandaşlardan , yazılı dilekçe ile şikayet gelmesi durumunda, bizlerle birlikte çalışan, insan hakları aktivisti, derneğimiz üyesi avukatlarca hukuki işlemler başlatılacaktır. Mobbing uygulayan, ayrımcılık yapan, memur, müdür, görevliler hakkında dava süreçleri başlatılacaktır. Bununla ilgili insan hakları ihlaline uğramış vatandaşlarımızın başvurularını bekliyoruz. Bu ülkede kanun var, hukuk var, bir kamu yöneticisiyseniz, keyfinize göre hareket edip, ayrımcılık yaparak, bir kesimi görmezden gelip, diğer kesime psikolojik işkence yapamazsınız. Yapan görevliler "İnsan Hakları Savunucuları Derneği" ni karşısında bulacaktır.
Hükümet yetkililerine acil çağrımızdır, ülkemizdeki kangren olmuş bu yaraya artık sonuçlandırma zamanı gelmedi mi?. İkide bir bazı kendini bilmez dinozorların yüzünden ülkemiz insan hakları ihlalcisi durumuna düşmektedir. Konu ile ilgili olarak sizleri, acilen Yeni Anayasayı çıkartıp bu sorunu halletmeye davet ediyoruz. Yoksa bir takım minik azınlık, ellerindeki köşe başlarında, bu çağdışı yönetmelikleri kullanarak, vatandaşla, devleti karşı karşıya getirecek ve vatandaşı devletine düşman etmeye devam edecektir.
İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI DERNEĞİ