Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Sakarya'da 397., Ankara'da 375., Kocaeli'de 417., Konya'da 292.,

Yasakçı sendikacılık istemiyoruz!
Sakarya Adalet Girişimi, kamu çalışanlarına dönük serbest kıyafet boykotu sürecinde başörtüsüne yasakçı bir tutum takındığı gerekçesiyle Eğitim-İş Sendikası'nı protesto etti
Sakarya Adalet Girişimi, 397. hafta basın açıklamasını Ribât Eğitim Vakfı Sakarya Şubesi'nden Mithat Aykaç okudu. Son günlerde yasak haberlerinin daha sık gündeme geldiğine dikkat çeken Aykaç, kamu sendikalarının başlattığı kıyafet boykotuna karşı yasakçı tavır takınanları eleştirdi. Aykaç, "Kamudaki özgür kıyafet uygulamasından rahatsız olan 28 Şubat kafalı Eğitim İş Sendikası 81 ilin Valiliklerine yazı yazarak başörtülü çalışanların fişlenmesini istedi." diyerek yasakçı sendikal anlayışı kınadıklarını belirtti. "Avrupa Wushu Şampiyonası'nda Taolu kategorisinde başörtüsüyle yarışan Zeynep Akyüz'e puanlama yapılmadı." diyen Aykaç, bu ayrımcılığı insanlık suçu olarak niteledi ve "Avrupa içerisinde birkaç kişi, kendi kişisel hezeyanlarını spor sahalarına yansıtmaktadırlar. Sakarya Adâlet Girişimi olarak, bu ayrımcılığı ve hak gasbını lânetliyoruz." dedi.
Eskişehir Büyükşehir Belediyesince, bir vatandaşın nikâh işlemi için müracaatının başörtülü fotoğraf verdiği gerekçesiyle reddedildiğini dile getiren Mithat Aykaç, "Görüldüğü gibi zulüm hâlen devam etmektedir." değerlendirmesini yaptı. Açıklamada ayrıca "Buradan İslâm Ümmetine sesleniyoruz! İsrâil Mescidi Aksa'da kazılara ve yıkımlara devam ederken, Müslümanlar olarak bu durumu daha nereye kadar izleyip sessiz kalacağız. Dünyada Müslümanlara yönelik katliamlar şiddetini artırmış durumda. Myanmar'da Budist vahşetinden tutun da, Afganistan'da NATO'nun sivil çocuk katliamına, komşu ülke Suriye'de kadın, çocuk, yaşlı demeden katledilip câmilerin, binaların bombalarla yıkılmasına kadar birçok olaya karşı artık birlik olup zulme dur demenin zamanı gelmedi mi?" denildi.

SAKARYA ADÂLET GİRİŞİMİ 397. BASIN AÇIKLAMASI
Kamudaki özgür kıyafet uygulamasından rahatsız olan 28 Şubat kafalı Eğitim İş Sendikası 81 ilin Valiliklerine yazı yazarak başörtülü çalışanların fişlenmesini istedi. İşte bir yanda dinimiz olan İslâm'ın bir emri gereği başörtüsü mücadelesi, bir yanda da buna karşı her yolu deneyen ancak başaramayacak olan insanlıktan çıkmış zavallılar. Sakarya Adâlet Girişimi olarak biz her zaman hakkın, haklının yanında olacak ve bu ülkede ve tüm dünyada adâlet, huzur ve özgürlüklerin olduğu, zâlimlerin defolup helâk olduğu, mazlumların ve hak sahiplerinin hakkının verileceği bir düzen için işte bu meydanlarda olacağız.
Avrupa Wushu Şampiyonası'nda Taolu kategorisinde başörtüsüyle yarışan Zeynep Akyüz'e puanlama yapılmadı. Maça girmesi için anons edilmesine ve maça girmesine rağmen, hakemler arasında yapılan puanlamada da 8.70 ile kendi kategorisinde en yüksek puanı almış olmasına rağmen. Bu bir insanlık suçudur. Avrupa içerisinde birkaç kişi, kendi kişisel hezeyanlarını spor sahalarına yansıtmaktadırlar. Bunun müsebbipleri Rus hakemler ve Avrupa Federasyonunun Rus yöneticileri olduğu belirtilmektedir. Sakarya Adâlet Girişimi olarak, bu ayrımcılığı ve hak gasbını lânetliyoruz.
Yasakçılar Eskişehir'de de kendini gösterdi. CHP'li Yılmaz Büyükerşen yönetimindeki Eskişehir Büyükşehir Belediyesince, vatandaşın nikâh işlemi için müracaatı başörtülü fotoğraf verdi gerekçesiyle reddedildi. Görüldüğü gibi zulüm hâlen devam etmektedir.
Evet, şimdi de buradan İslâm Ümmetine sesleniyoruz! İsrâil Mescidi Aksa'da kazılara ve yıkımlara devam ederken, Müslümanlar olarak bu durumu daha nereye kadar izleyip sessiz kalacağız. Ey kâtil, zâlim İsrâil yönetimi, bu zâlimliğiniz aslında sizin yeryüzünden yok olup gideceğinizin bir göstergesidir. İşte buradan haykırıyoruz! Ey Ümmet uyan artık, göster kendini zâlimlere, kâtillere, Dünyamız için bir ur olan Siyonist İsrâil ve onun yardımcısı olan tüm dostlarına.
Dünyada Müslümanlara yönelik katliamlar şiddetini artırmış durumda. Myanmarda Budist vahşetinden tutun da, Afganistan'da NATO'nun sivil çocuk katliamına, komşu ülke Suriye'de Esed zâliminin ve çıkar amaçlı büyük oyunların döndüğü zâlim devletlerin de ona destek vererek kadın, çocuk, yaşlı demeden katledildiği, câmilerin, binaların bombalarla yıkılıp yok edildiği ve bütün bunlardan da en çok Müslümanların zarar gördüğünü buradan Ümmetin büyükleri başta olmak üzere, Müslüman'ım diyen her kardeşimize sesleniyoruz. Artık birlik olup zulme dur demenin zamanı gelmedi mi, artık çıkar hesapları yapanlara, dünyada gücü her şeyin önüne koyup Firavunluk yapanlara, mazlumu inleten, hakkını gasp eden, canına kast eden, içeride ve dışarıda var gücü ile çalışan münafık müsteşrik ve kâfirlere karşı daha birlik olma zamanı gelmedi mi?
Allah'ım, bizden önce iman etmiş, bizimle birlikte iman etmiş ve bizden sonra iman edecek olan kardeşlerimize karşı kalplerimizde kin bırakma, kalplerimizi dinin üzere dosdoğru sabit kıl, kâfirler zalimler topluluğuna karşı bize yardım et ve zafer nasip et.
Sakarya Adâlet Girişimi

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU'NUN 13 NİSAN 2013 TARİHLİ 375. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Değerli basın mensupları ve sevgili misafirler! Basın açıklamamıza hoş geldiniz. Latince kökenli terör kelimesi sözlük anlamı olarak "korkudan titreme ve titremeye sebep olmak" demektir. Fransızca Petit Robert sözlüğünde; "Bir toplumda, bir gurubun, halkın direnişini kırmak için oluşturduğu ortak korku" olarak tanımlanır. Oxford İngilizce sözlükte; "Genellikle siyasal nedenlerle halkın gözünü korkutmak ve halkı yıldırmak için dehşet ögesini kullanmak" şeklinde açıklanır. Terörizm ilk defa yöntem olarak Fransız İhtilâli esnasında kullanılmıştır. Daha sonra siyasal bir amacı gerçekleştirmek için çeşitli gurup ve devletlerce de kullanılan bir yöntem olarak bütün dünyaya yayılmıştır. Ancak terör ve terörist kelimeleri son yıllarda gerçek manasından sıyrılarak, basın ve medya tekelleri gücü ile propaganda vasıtası olarak da kullanılmaktadır. Mesela; Afganistan ve Irak'ı işgal eden ABD, bu ülkelere demokrasi ve barış getirdiği propagandasını yaparken, işgale karşı çıkan güçleri terörist olarak nitelemektedir. Filistin ve Gazze'de seçimlere katılan, halkın oyu ile iktidara bile gelebilen bir hareket olan Hamas, ABD ve İsrail tarafından terörist olarak adlandırılabilmektedir. Türkiye'de de aynı terörist yöntemlerle halkı yıldırmak, direnişini kırmak için dehşet ögesi kullanılarak yıllarca başörtüsü yasağı uygulandı. Başörtüsünü yasaklayan hiçbir kanun maddesi yok iken kız öğrenciler üniversitelere alınmadı. Üniversite son sınıfta olup birkaç ay sonra doktor, avukat olacak genç kızlar okullarından fiili güç kullanılarak atıldılar. Yani terörist yöntemlerle, zorla, baskı ile okuma hakları engellendi. Bu yüzden biz Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu olarak bu zorbaları "Başörtüsü Karşıtı Teröristler" olarak isimlendiriyoruz. Biz platform olarak geçmişte "başörtüsünü yasaklayan kanun maddesini gösterene 1 milyon TL" ödül vaat ettik. Geçenlerde Memur-Sen'in 10 milyon imza kampanyası sonrasında da Sayın Başbakan; aslında başörtüyü yasaklayan yasal bir düzenlemenin olmadığını, bu konun kolaylıkla çözülebileceğini açıkladı. Bütün bunlara rağmen başörtüsü karşıtı teröristler ellerine geçen her fırsatta başörtüsüne düşmanlıklarını ortaya koymaktadırlar. Son olarak başörtülü fotoğraf verdiği gerekçesiyle Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Nikah Salonu'nda evlenme işlemlerine izin verilmeyen bir çift, ilçe belediyesinde işlemlerini gerçekleştirdiler. Böylece Eskişehir Büyükşehir Belediyesi yetkililerinin başörtüsü karşıtı teröristler olduğu tescillenmiş oldu. Türkiye'de 28 Şubat Süreci'nin aktörleri yargı karşısında hesap vermeye hazırlanırken "Başörtüsü Karşıtı Teröristler" bu defa da Azerbaycan'da ortaya çıktı. Okullarda başörtüsünü yasaklayan, Müslüman ilim adamlarını, gazetecileri zindana atan zalim İlham Aliyev yönetimi bu ilhamını yeni anlaşmalar yaptığı Siyonist İsrail'den alsa gerek. Türkiye'de 28 Şubat Süreci'nde halk başörtüsü yasağı ile oyalanırken, bankaların kasaları boşaltılıyordu. Azerbaycan halkına da, bu dönemde ülkenin zenginliklerinin nerelere peşkeş çekildiğine dikkat etmelerini tavsiye ediyoruz. Anayasa'da T.C. Devleti'nin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğu ifade edilir. Hukuk devletinde kanunsuz suç olmaz. Kanunların suç saymadığı bir davranış yüzünden kadınların okuma ve çalışma hakları terörist yöntemlerle engellendiği zaman, hukuk devleti bu zorba teröristleri cezalandırmalı, mazlumun hakkını zalimden almalıdır. Basit bir gasp fiiline bile 10 yıl hapis cezası veren yargı, bir genç kızın doktor veya avukatlığını gasp eden 28 Şubat Süreci'nin başörtüsü karşıtı teröristlerine ne ceza verecektir? Elindeki yetkiyi kötüye kullanarak, terörist yöntemlerle vatandaşlarına zulmeden görevlileri caydırıcı tedbirler acilen alınmalıdır. Mağdurlara ise tazminat ödenmelidir. Mavi Marmara olayı yüzünden özür dilediği açıklanan İsrail, Gazze'ye yeniden saldırdı. Kendilerini dünyanın efendileri, diğer insanları köle kabul eden, Müslüman katletmeyi dini bir görev bilen Siyonizm ideolojisi bir insanlık suçudur. İsrail ne zaman barıştan söz etse hemen arkasından bir saldırı ve katliam yapar. Siyonist İsrail'in özür ve barış söylemlerine inanmıyor, yeni Gazze saldırısını nefretle kınıyoruz. Arakan ve Suriye'deki Müslüman katliamına dünyanın neden sessiz kaldığı konusunda bütün Müslümanları ibretle düşünmeye davet ediyoruz. Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU ADINA İsmail AYDAR VAHDET VAKFI

İLK ÜÇ MADDENİN KALDIĞI ANAYASA,
YENİ ANAYASA OLMAZ. 39.AY 417. BASIN AÇIKLAMASI

Kocaeli sivil Anayasa platformu Nisan ayı basın açıklaması, platform üyesi İlim Yayma Cemiyetinden, Hüseyin Kanca tarafından yapıldı.

BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ:

YENİ ANAYASA UZLAŞMA KOMİSYONUN, UZLAŞMAZLIKLARI İLE DAHA FAZLA ZAMAN KAYBEDİLMEMELİ VE YENİ ANAYASA YAPILIP REFERANDUMA, HALKA GÖTÜRÜLMELİDİR.


Değerli halkımız ve basın mensupları Kocaeli Sivil Anayasa platformunun 4 yıl, 39. basın açıklamasına hoş geldiniz. Yeni bir Anayasa yapım için verilen 31 mart süresi dolmuş ve partilerden oluşan Yeni Anayasa uzlaşma komisyonu bu süre içinde uzlaşarak yeni bir anayasa ortaya koyamamıştır. Statüko partilerinin de bulunduğu, Yeni Anayasa yapım komisyonundan zaten bir uzlaşma beklemiyorduk. Bunların amacı ülkenin ihtiyacı olan, yeni, çağdaş, özgür yeni bir anayasanın yapılmasına katkıda bulunmak değil, tam tersi Türkiye'nin eski anayasa ile 3.dünya ülkesi konumunu devam ettirmesine neden olacak, çağdışı statükocu dayatmaktır.

Bunlara uzlaşma teklif edilmiştir, kabul etmeyip diretiyorlarsa, diretiyorsa, bunlarla zaman kaybetmenin anlamı da yoktur. Çağın gerektirdiği özgürlükler bellidir, hala yasakçı, dayatmacı, ırkçı anlayışları sürdürenler bunlarda diretiyorlarsa, bunlarla zaman kaybetmeye son verilmelidir. Hükümete düşen görev, kendi bünyesinde çağdaş, özgürlükçü, yeni bir anayasa hazırlayıp, referanduma sunaktır. Halkın özgürlük talepleri bellidir. Hala kamu çalışanlarının ve eğitim alanların kılı kıyafet özgürlüğü yasaklanmaktadır. Anayasada bu konuda hiçbir yasak yokken, anayasaya aykırı olarak bir takım yönetmelik ve tüzüklerle bu özgürlük kısıtlanmaktadır. Yeni Anaysa da , ilerde özgürlük karşıtı, statüko kafalı bir takım mihrakların, açıklardan faydalanarak, bu tür yönetmelikler çıkartmasına engel olmak için, başta başörtü özgürlüğü olmak üzere, tüm özgürlükler Yeni Anayasa ile teminat altına alınmalıdır.

Anayasanın ilk üç maddesinin değiştirilemeyeceği konusunda, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, AK Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, BMM Başkanı Cemil Çiçek ve diğer milletvekillerinin açıklamalarını üzüntüyle karşılıyoruz. Demokratik ve çağdaş ülkelerinin Anayasalarında değiştirilemez madde olamaz. Her madde zamana ve toplumsal gerekliliklere göre, cumhurun talepleri doğrultusunda, değiştirilebilir olmalıdır. Nitekim bu söylenenlerin, Sabih Kanadoğlunun, "Anayasanın ilk üç maddesinin değiştirilmesi teklif dahi edilemez" sözlerinden ne farkı vardır?. Eski darbe anayasasının zaten bir çok maddesi değişmiştir, asıl sorunsa ilk maddelerdedir. Bu maddelerinin değişip değişmeyeceğine demokrtaik bir cumhuriyette, halkın değil de!, yöneticilerin karar vermesini anlayabilmek mümkün dağilidir !. Hükümet bu konuda statükonun ağzına bakıp, bu hatayı yaparsa, Yeni Anayasanın referandumda halktan onay allamasını da tehlikeye sokar. Çünkü bu ülkede ilk maddelerin değişmezliğini savunanlar minik bir azınlıktır. Hala halk bu bitmişlerin dayatmaları ile mi yönetilecek.

Görülen şu ki rejimin, statükonun, eski darbe anayasası ile kendini ifade eden ırkçı ve asimilasyoncu anlayışı, Anadolu'da yüzyıllardır, kardeş olarak yaşayan etnik toplulukları ne yazık ki birbirine düşürmüştür. Bu asimilasyonun halka hiçbir faydası olmammış, fakat halka ödettiği fatura çok ağır olmuştur. Yeni Anayasada barış sürecinin devamlılığını sağlamak ve barışın tesisi için, ırka vurgu yapan hiçbir madde olmamalı ve TC vatandaşlığı tanımı üzerinden gidilmelidir. Devletin görevi vatandaşına hizmet vermektir, kendi ideolojik ırkçı görüşlerini, yaşam stilini, inancını dayatmak değil. Ayrıca antidemokratik şekilde dünyanın hiçbir anayasasında olmayan kişiye özel ilkeler, Yeni Anayasada olmamsı gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz. Demokratik cumhuriyetlerde, ilkelerin ne olacağına kişiler değil Cumhurun, halkın kendisi karar verir. Açıklamamıza katıldığınız için teşekkür ediyoruz.



Kocaeli Sivil Anayasa Platformu

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 292. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

Rahman, Rahim, Allah'ın adıyla

Hikmetle ve güzel öğütle rabbinin yoluna çağır. Ve onlarla en güzel biçimde mücadele et. Kuşkusuz rabbin, işte yolundan sapanları en iyi bilen O'dur. Ve O yola gelenleride en iyi bilir. Eğer azab edecekseniz size yapılan azab kadar azab edin ama sabrederseniz andolsun ki O, sabredenler için daha iyidir. Sabret ! sabrın ancak Allah(ın yardımı) iledir. Onlara üzülme kurdukları tuzaklardan dolayı da sıkıntıya düşme çünkü Allah, korunanlarla ve iyilik edenlerle beraberdir.

(Nahl suresi 125-128.ayetler)

Sevgili dostlar değerli basın mensupları;

Kürt sorununun çözümü ve terör meselesinin pkk nın silah bırakmasıyla çözümüne doludizgin gidilirken her iki tarafında umutlarını dumura uğratacak olaylar yaşanmaktadır. Tüm kamuoyu estirilen barış havasını teneffüs etme çabası içerisindeyken, Dicle üniversitesinde gerçekleşen olaylar tarafları güvensizlik ve şüphe sarmalına sürüklemektedir. Abdullah öcalanın İslami bir jargon ile kamuoyuna deklare ettiği mektubun henüz mürekkebi dahi kurumamışken, Müslüman gençlerin Dicle üniversitesinde sadistçe linç edilmesi pkknın özgüveninin nasıl da azgınlığa dönüştüğünün göstergesidir. Sorun barışa katkı sağlanırken bölgedeki Müslüman-kürt muhalefetinin bu olaya dahil edilmemesidir. Ve gerçekleşen olay çok basit ve yalın bir şekilde özetlenmelidir. Yıllardır rejimin islama olan savaşını bölgede pkk yüklenmiştir. Diyarbakır'da İslami sivil toplum kuruluşlarının büyük bir tepki ile karşı oldukları güzellik yarışmasının iptal edilmesine pkk tahammül edememiştir. Yıllardır mü'minlere hayat hakkı tanımayan rejim şimdi de yanına pkk partnerini alarak zulmüne devam etmektedir. Sorun laik ve seküler damarın İslami dokuya olan kini ve tahammülsüzlüğüdür. Varolduğu bölgelerde kendinden başka hiçbir renk tanımayan pkknın tavrını gördükçe 'küfür tek millettir' ayetinden başkası aklımıza gelmemektedir.

Peygambere sevdalarının olduğunu dillendiren Dicle üniversitesindeki Bilge Öğrenci Klubün'ün Peygamber (s.a.v) ile ilgili düzenliyecekleri konferansı sabote eden pkk-bdp yanlıları bununla kalmayıp afiş asan bu Müslüman gençleri bıçak ve sopalarla linç etmek istemiştir. Olayların İstanbul üniversitesi ve Şırnak iline sıçraması ise ayrı bir tedirginlik kaynağıdır. Ülkede siyasal muhafazakar bir hükümetin hakim güç olması islama tahammülsüzlüğün önüne geçememektedir.

Ülkenin doğusundaki kürt sorununun çözümü İslam perspektifi olmadan çözülemeyecektir inancındayız. Müslüman kürt halkının hak talebi bir tek Allah ve Kitab'ı kaynaklık edilerek çözülecektir. Ve yine son olaylar gösterdi ki hakları yıllardır ihlal edilenler dahi hakları iade edildiğinde ilk saldırdıkları Müslümanlar olmuştur. Ülkede koministin, sosyalistin, marksistin, ırkçı herkesin hakları en azami derecede muhafaza edilirken birtek Müslümanların hakları hiçe sayılmaktadır.

Bu meşhum olayı şiddetle kınıyor ve ağır yaralı olan bu kardeşlerimize Allah'tan acil şifalar diliyoruz. Amellerini tebrik ediyor ve yanlarında olduğumuzu buradan ilan ediyoruz. İslama olan kin ve öfkelerinden dolayıda faillere: ' Öfkenizde GEBERİN' diyoruz. Ayrıca hiçbir klik meşrep mezhep ve cemaat gözetmeden tüm Müslümanları bu olaya duyarlı olmaya çağırıyoruz.

İsrail enerji bakanı mihayil lotem bu hafta İsrail-türkiye doğalgaz boru hattından sözetti. Bu doğalgaz boru hattında Türkiye'den daha iyi bir partner bulamayacağını deklare etti. Nihayet şapka düştü kel göründü mizanseni gerçekleşmiş oldu. Özür meselesi ''sizin dokuz vatandaşınızı öldürdük özür dileriz'' meselesi değilmiş. Mesele ''özür dileriz topraklarınızdan doğal gaz geçirmek zorundayız'' meselesiymiş. İlan ettikleri ideal partner israile nasıl bir cevap verecek bilemiyoruz. Eğer olumlu bir cevap verirlerse bu şehitlerimizin kanlarına olan büyük bir ihanet olacaktır. Ve yapılan siyasetin AK siyaset değil kirli bir siyasetin olduğunu göreceğiz. Abd nin gizli bir arabuluculuğu ile sağlanan bu mutabakattan daha ne bekleyebiliriz ki zaten obama ve dışişleri bakanı john kerry nin israil ve Filistin meselesi için yapmış oldukları şer ziyaretin sonundan farklı bir sonuç beklemek safdillik olacaktır.

Ziyaretleri değerlendiren Gazze-Hamas hükümeti başbakanı İsmail HENİYYE ameriKANın çözüm istemediğini, yıllardır yaptığı gibi kendince ve ayarlarının kendisinin ayarlayabileceği kurma bir çözüm istediğini söyledi Heniyye devamla ameriKANyı arab devrimlerini başarısızlığa uğratmak , El-fetih ve Hamas barışını sabote etmekle suçladı.

Birkez daha Müslümanların vahdet içinde ve hiçbir müstekbire umut bağlamadan bir varlık savaşı vermesinin vacibiyetini görüyoruz. Ne küresel müstekbirler ne de yerli müstekbirler kanayan bu yaraya merhem olamazlar. Ümmet küresel ölçekte öz imkanları ile bir mukavemet sergilemelidir.

Tarihin bir ibret levhası olduğu sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı tevhit ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 293. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah'a emanet ederiz.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 3 CEMÂZİL-AHİR 1434 13 / 04 / 2013