Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)
Konya'da 306., Sakarya'da 411., Kocaeli'de 431., Ankara'da 389.,
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 306. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Rahman, Rahim Allah'ın Adıyla:
'(Ve Firavun Dedi;) Elbette ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra hepinizi (hurma dallarına) asacağım!(Onlar da) Dediler ki: "Biz zaten Rabbimize döneceğiz!" "Rabbimizin, bize gelmiş olan âyetlerine inandığımız için (sen) bizden öc alıyorsun. (Ey) Rabbimiz, üzerimize sabır boşalt ve bizi Müslümanlar olarak öldür!"
(Araf Suresi;124,125 ve 126. Ayet meali)
Sevgili Dostlar Değerli Basın Mensupları:
Ülkemiz siyasal özdeyişleri ile ve bu özdeyişlerin zaman içerisinde siyasal birer gerçekliğe dönüşmesi ile meşhurdur. Son yılların stratejik derinliği olan dış politikamız 'komşular ile sıfır sorun' sloganı ile şekillendirilmeye çalışılmış fakat sonuçta 'sorunlar ile sıfır komşu' durumuna gelinmiştir. Nerede bir çözüm sürecine gidilse ve ülkemizin dış politikası kime destek verse orada büyük sorunlar, büyük kargaşalar meydana gelmektedir.
Körfez savaşında ameriKANın yanında yer alan Türkiye yanı başında bir iç karışıklıkların önlenemediği bir Irak ile bir Kuzey Irak buluvermiştir. Suriye ile dostluklarını ilerletmiş sonrasında Suriye'de ameriKAN politikalarının yanında yer almış karma karışık içinden çıkılamaz bir hale gelmiş iç savaşın yaşandığı bir Suriye ile birlikte bir de 'Kuzey Suriye' elde edilmiştir.
Hükümet; 'Komşularımız olmasa dış politika ne kadar kolay yönetilir'. Pozisyonuna gelmiştir. Birde halkımız gittiği her yerde sorun oluşturan problem meydana getiren kimseler için 'Aman ayağını suya sokma! Kurutursun!' der. Acaba stratejik derinliği bulunan dış politika üreticilerine; 'Aman elinizi bir yere atmayın! İç savaş ve Kargaşa olur ve Türkiye'nin zararı ile sonuçlanır!..' mı demek zorunda kalacağız"
Mısır görkemli bir direniş ile gündemimizin en önemli bölümünü şekillendirmekte. Mısır halkının meşru ve şer'i taleplerinin yanındayız ve destekçisiyiz. Bu desteğimiz hiçbir suret ile demokrasi, halkın iradesi, seçim ile gelmiş yönetim ve benzeri.. meşruiyetin kaynağı olamayacak hiçbir kavram ve algı ile alakası yoktur. Biz Mısır halkının meşru taleplerini meşru bir mücadele yöntemi ile talep etmesini destekliyoruz. İnsanların bir kısmının bu meşru taleplerden kendi ideolojik yaklaşımlarına rol çalmaya veya pay elde etmeye çalışmalarını esefle karşılamaktayız.
Müslüman kardeşler teşkilatının öncülüğünde Mısır'daki direniş her hangi bir örgütün veya hizbin direnişi değil Müslüman halkın direnişidir. Bu direniş Müslüman kitleleri başkalaştırıcı ,ayrıştırıcı ve çatıştırıcı bir pozisyona evrilmemelidir. Mısır şanlı direnişini emperyalistlerin sabırsızlık ile beklediği bir iç savaş ile kirletmemelidir. Mazlumlar mücadelelerinin gücünü haklılıklarından, meşruluklarından ve mazlumiyetlerinden alırlar. Gereksiz şiddet sarmalı Mısır'ı bir iç savaşa sürükleyecektir. Müslümanlar sabırları ile ve metanetleri ile bu iç savaş tehlikesinin sorumluları olmayacaktır.
Ümmetin müzmin yarası Kudüs ve onun nefes alan yönü Gazze, Mısırdaki darbeden dolayı çok şiddetli sıkıntılar yaşamaktadır. İslam ümmetini Kudüs'ü ve Gazze'yi sahipsiz bırakmamaya gündemlerinden düşürmemeye çağırıyoruz.
Selam İslami direnişin yiğit erlerine ve onların meşru mücadelelerine olsun. Rabbimiz üzerimize sabır döksün ve ayaklarımızı sırat-ı müstakim üzere sabit kılsın. (Amin)
Tarihin bir ibret levhası olduğu sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı tevhit ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 307. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah'a emanet ederiz.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 12RAMAZAN1434 20/07/2013
Başörtüsü yasağı yönetmelikten çıkarılmalı
Sakarya Adalet Girişimi 411. hafta basın açıklamasında 12 Eylül döneminden kalma yönetmeliklerde yer alan yasakçı ifadelerin kaldırılması gerektiğini ifade etti.
Sakarya Adalet Girişimi (SAGİR), 411. hafta basın açıklamasında başörtüsü yasağını, faiz sorununu ve dünya genelinde Müslümanlara dönük baskıları gündeme aldı. SAGİR adına Sakarya Dayanışma Derneği'nden Özkan Güler'in okuduğu açıklamada "Başörtüsünün 12 Eylül döneminden kalma yönetmeliklerde hâlâ yasak olduğu unutulmamalıdır. Kılık-kıyafet yönetmeliğinin kaldırılmaması, yeni tartışmaları beraberinde getirmektedir. Meclis'te çıkarılan son torba kanundaki maddelerden biri, başörtüsü nedeniyle son 23 yılda memuriyetten çıkarılan aday memurlara geri dönüşün yolunu açmıştır. Danıştay 12. Dairesi ise 2001 yılında bir öğretmenin başörtülü olduğu için memurluktan çıkarılması kararını bozmuştur. Kararla birlikte dikkat edilmesi gereken husus, başörtüsüne "ihraç" değil, "uyarma" ve "kınama" gibi cezaların verilebileceğidir. Oysaki sorun başörtüsünde değil, onu yasaklayan yönetmeliktedir! Beklentimiz ise göz yumma değil, o yasakçı yönetmeliğin derhal kaldırılmasıdır." denildi. Açıklamada "diğer bir toplumsal ve iktisadi sorun ise faiz belası." denilerek, bankaların sadece yaptıkları işlemler için değil 'işletimsizlik' adıyla işlem yapmadıkları hesaplardan dahi ücret tahsil etmesi eleştirildi.
Müslümanların dünya genelinde baskılara uğradığını söyleyen ve son dönemde mezhepçiliğin yarattığı riske dikkat çeken Güler, açıklamasının devamında şunları söyledi: "Her yıl olduğu gibi bu Ramazan da dünya Müslümanlarının yaşadıkları, bu mübarek ayın ve getirdiği kardeşlik ikliminin sevincini yarım bırakıyor. Komşumuz Suriye'de her gün onlarca insan hayatını kaybediyor, binlerce masum yerinden, yurdundan oluyor. Diğer taraftan Suriye'deki krizi mezhepçilik fitnesini yaymak için fırsata çevirenler ve buna çanak tutanlar, Irak'ta her gün patlayan bombalarla onlarca insanın ölümüne aldırış etmiyorlar! Lübnan ise tam bir barut fıçısı. Ellerindeki fitne ateşiyle buraya da koşuyorlar ve tüm bölgeyi felakete sürüklüyorlar! Müslümanların birbirini katletmeleri umurlarında bile değil! Tek dertleri kendi düzenlerini sürdürmek! Bunun için petro-dolarlarına fazlasıyla güveniyorlar. Oysa bu ateş onlara da dokunacak. Zenginlik içinde şımaranlar, kurdukları tuzaklarla kendi sonlarını hazırladıklarını göremiyorlar bile!" dedi.
411. hafta açıklamasında diğer ülkelerde yaşanan sorunlarla ilgili olarak da şu ifadelere yer verildi: "2011'de Mübarek'in devrilmesinden sonra iktidarın ipin ucunu elinden bir türlü bırakmayan Mısır ordusu ise son darbeyle ipleri tamamen eline aldı. Umuyoruz ki Müslüman Kardeşler, cuntaya karşı sergilediği duruşu, tüm kesimleri kuşatan büyük bir halk mücadelesine dönüştürür ve eski rejimi bu kez gerçekten devirebilir. Şangay İşbirliği Örgütü üyeler de, Müslümanlara baskılarını sürdürüyor. Rusya Yüksek Mahkemesi, okullardaki başörtüsü yasağını onamıştır. Örgütün diğer üyesi Özbekistan'da ise devlet kurumlarında çalışan memurların toplu iftarlara katılması yasaklanmıştır. Ülkenin başkenti Taşkent'te ise bazı halk pazarlarında başörtülü kadın esnaflara başörtülerini çıkartmaları için baskı yapılmaktadır. Bangladeş'de de Müslümanlara dönük baskılar sürmektedir. Son olarak Cemaat-i İslamî örgütünün eski lideri 91 yaşındaki Gulam Azam'a 90 yıl hapis cezası verilmiştir. Görünen o ki, acı ve zulüm her yerdedir! O halde sabır ve direniş de her yerde olmalıdır."
Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu 411. Hafta Basın Açıklaması
Değerli basın mensupları, duyarlı Sakarya halkı;
28 Şubat'ta mağduriyet sembolüyken bugün muktedirlerin sembolüne dönüşen başörtüsü, gündemdeki yerini korumaktadır. Bir durum tespiti yaptığımızda, başörtüsünün, yaşanan siyasal ve kültürel kutuplaşmanın merkezine oturduğunu görüyoruz. Bu, üzerinde durmamız gereken yeni ve ciddi bir soruna işaret etmektedir. Diğer taraftan başörtüsünün 12 Eylül döneminden kalma yönetmeliklerde hâlâ yasak olduğu unutulmamalıdır.
Kılık-kıyafet yönetmeliğinin kaldırılmaması, yeni tartışmaları beraberinde getirmektedir. Meclis'te çıkarılan son torba kanundaki maddelerden biri, başörtüsü nedeniyle son 23 yılda memuriyetten çıkarılan aday memurlara geri dönüşün yolunu açmıştır. Danıştay 12. Dairesi ise 2001 yılında bir öğretmenin başörtülü olduğu için memurluktan çıkarılması kararını bozmuştur. Kararla birlikte dikkat edilmesi gereken husus, başörtüsüne "ihraç" değil, "uyarma" ve "kınama" gibi cezaların verilebileceğidir. Böylece, cezalık bir fiil varmış gibi bir durum oluşmuştur. Oysaki sorun başörtüsünde değil, onu yasaklayan yönetmeliktedir! Beklentimiz ise göz yumma değil, o yasakçı yönetmeliğin derhal kaldırılmasıdır.
Diğer bir toplumsal ve iktisadi sorun ise faiz belası. Hükümet'in ekonomiyi kayıt altına almak için teşvik ettiği banka ve kredi kartları, tüketimi arttırmak için verilen krediler; herkesi kuşatmış vaziyette. Artık devletin IMF'ye borcu yok fakat tüm vatandaşlar, küresel IMF düzeninin taşeronu olan bankalara borçlu! O bankalar ki, sadece yaptıkları için değil "işletimsizlik" adıyla işlem yapmadıkları hesaplardan dahi ücret tahsil ediyor! Velhasıl, rant ve faiz ekonomisi her biçimde sömürmeye devam ediyor!
Sevgili dostlar,
Her yıl olduğu gibi bu Ramazan da dünya Müslümanlarının yaşadıkları, bu mübarek ayın ve getirdiği kardeşlik ikliminin sevincini yarım bırakıyor. Komşumuz Suriye'de her gün onlarca insan hayatını kaybediyor, binlerce masum yerinden, yurdundan oluyor. Zorba Baas rejimi karşısında aylardır çözüm getirmeyecek bir iç savaşı teşvik edenler, bugün ise barışı sağlayacak bir çözüme ayak diretiyor. Egemenlerin güç savaşımının insanlık dışı ağır bedelini ise kardeş Suriye halkı ödüyor.
Diğer taraftan Suriye'deki krizi mezhepçilik fitnesini yaymak için fırsata çevirenler ve buna çanak tutanlar, Irak'ta her gün patlayan bombalarla onlarca insanın ölümüne aldırış etmiyorlar! Lübnan ise tam bir barut fıçısı. Ellerindeki fitne ateşiyle buraya da koşuyorlar ve tüm bölgeyi felakete sürüklüyorlar! Müslümanların birbirini katletmeleri umurlarında bile değil! Tek dertleri kendi düzenlerini sürdürmek! Bunun için petro-dolarlarına fazlasıyla güveniyorlar. Oysa bu ateş onlara da dokunacak. Zenginlik içinde şımaranlar, kurdukları tuzaklarla kendi sonlarını hazırladıklarını göremiyorlar bile!
2011'de Mübarek'in devrilmesinden sonra iktidarın ipin ucunu elinden bir türlü bırakmayan Mısır ordusu ise son darbeyle ipleri tamamen eline aldı. Böylece düzenin eski sahipleriyle uzlaşan hiçbir siyasetin çözüm getirmeyeceği acı biçimde tecrübe edildi. Umuyoruz ki Müslüman Kardeşler, cuntaya karşı sergilediği duruşu, tüm kesimleri kuşatan büyük bir halk mücadelesine dönüştürür ve eski rejimi bu kez gerçekten devirebilir.
Zulüm sadece batı emperyalizmiyle sınırlı değil! Şangay İşbirliği Örgütü üyeler, Müslümanlara baskılarını sürdürüyor. Rusya Yüksek Mahkemesi, okullardaki başörtüsü yasağını onamıştır. Örgütün diğer üyesi Özbekistan'da ise devlet kurumlarında çalışan memurların toplu iftarlara katılması yasaklanmıştır. Ülkenin başkenti Taşkent'te ise bazı halk pazarlarında başörtülü kadın esnaflara başörtülerini çıkartmaları için baskı yapılmaktadır. Bangladeş'de de Müslümanlara dönük baskılar sürmektedir. Son olarak Cemaat-i İslamî örgütünün eski lideri 91 yaşındaki Gulam Azam'a 90 yıl hapis cezası verilmiştir.
Görünen o ki, acı ve zulüm her yerdedir! O halde sabır ve direniş de her yerde olmalıdır.
Sakarya Adalet Girişimi olarak, yeryüzündeki tüm zalimlere ve zorbalara karşı tevhidin, adalet ve özgürlüğün sesini itirazını yükseltmeye devam edeceğiz.
Sorunlara karşı sorumluluk bilinciyle, günü birlik çıkar ve beklentilerin peşine düşmeden, yalnızca ama yalnızca Allah'ın rızasını gözeterek, her türlü güç ve iktidar sahibine karşı hak bildiğimizi savunarak yolumuzu sürdüreceğiz!
Selam direnişe talip olanlara!
Selam hidayete tabi olanlara!
SAKARYA ADALET GİRİŞİMİ
KATİL AMERİKA MISIR, IRAK, AFGANİSTAN, PAKİSTAN'DAN ÜMMET TOPRAKLARINDAN DEFOL.431.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Kocaeli İnanç özgürlüğünün 9.yıl, 431. hafta basın açıklamasının konu büyük şeytan Amerikanın ümmet topraklarını çevirdiği entrikalarla kan gölüne çevirmesiydi. Mısır'da yapılan Amerikancı, Siyonist darbenin mimarı Amerika ümmet topraklarından elini çekmesi istendi. Açıklamaya katılan vatandaşlar, "katil Amerika ümmet topraklarından defol" ve Mısır'da Mursi'ye destek veren pankartlar açıtılar.
BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ:
KOCAELİ İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU 9.YIL, 431.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI DERNEĞİ GENEL MERKEZİ TÜRKİYE İNSANİ VE İSLAMİ İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI, İZMİT ÖZGÜRLÜK MEYDANI
Sevgili Kocaeli halkı ve Kıymetli Basın görevlileri!.İslam dünyasının başına musallat olan büyük şeytan Amerika yüzünden ümmet toprakları kan gölüne dönmüştür. Bu günlerde Mısır, geçmişte Irak, Afganistan ve Pakistan'da Amerikanın yaptığı ya da kışkırtarak sebep oldukları yüzünden milyonlarca Müslüman hayatından olmuştur. En son Mısır'da yaptırdığı darbe yüzünden yüzlerce Müslüman hayatını kaybetmiştir.Eskinin müstebit zalimlerinden İngiliz, Yunan, Fransız yerine son yüzyılda ümmetin başına Zalim Amerika musallat oldu. Osmanlıyı yıkmak için yapılan 100 plan incelendiğinde görülecektir ki kâfirler dünyada saf adil bir İslami yönetim bulunduğu takdirde bunun dalga dalga yayılacağının, bir gün kendilerine sıra geleceğinin farkındalar. Bunun için daha başlamadan İslamın siyaset ve devlet planında gelişmesini önlemek için askeriyle, ajanlarıyla, medyasıyla, o filize anında müdahale etme çabasındalar. Bir gün Mehmet Akif Mısır Kahire'de, sahilde gezerken bir İngiliz karşılaşır. İngiliz kendisine a ajan olduğunu itiraf eder. Mehmet Akif ona şu soruyu sorar: "siz düşmanlık ettiğiniz, parça parçaya böldüğünüz şu Müslümanlar bir gün toplanıp başınıza bir bela açarlar diye hiç korkmuyor musunuz?" İngiliz ajanı cevap verir: "Evet korkuyoruz! Ama biz onların toplanıp bir araya gelmesine fırsat vermemek için elimizden geleni yapıyoruz."
Elinden geldikleri nedir biliyor musunuz? Bizi kendimizle buluşturmamak. Müslüman kendine gelmesin diye çeşitli batıl ideolojiler yaşam ve düşünce tarzları ile onları meşgul etmek. Evet kafir zalimler içkisiyle, dansıyla, plajıyla, giyimiyle bizi bizden uzaklaştırdılar; herkes arzu ve yaşam tarzını korumak için bir ideolojiye sarıldı. Maalesef bu bozuk hayat tarzını ve çıkarlarını korumak için aynı ülkede aynı dinden olanlar birbirine adeta düşman gibi oldu. İcabında o hayat tarzını korumak için kâfirle işbirliği yapar duruma geldi. Son Geziparkı olayları Sırp-Soros Otpar hareketi ve eylem planları ve marjinal örgütlerin dış güdümle olayları kışkırtması ve bunu bazıları bildiği halde bunlara yataklık etmesi, bunu açıkça gösterdi. Evet halk Mısır'da toplanıyor haksızlıkları engellemek için meydanlara iniyor ama aralarında dış güçlerle işbirliği yapan, çıkarı olan zengin kutlu mutlu itibarlı azınlığı arasında göremiyor. Ya da onların halkın kahir ekseriyeti ile beraber değil de kışkırttıkları ülkesine milletine yabancılaşmış marjinal grupların peşinde oluyorlar. Bu zengin kutlu mutlu itibarlı azınlık kendi hayat tarzlarını korumak için icabında dış güçlerle, Zalim Amerika ile işbirliği yapıyor. Bugün Mısır'da olan Pakistan'da olan Gezipark vesilesiyle ülkemizde olan kalkışmanın özü budur. Bizi biz yapan değerlerde birleşememek. Birbirimize katlanamamak"
Zalim Amerika; ordu, yargı, polis ve zenginler kulübü içinde olan işbirlikçileri ile 1 yıllık Mürsi yönetimini bütün dünyanın gözü önünde resmen bir darbe ile devirmiştir: Gerekçesi de Mısır'ın anayasasını İslam Hukukuna göre yaptığı, Gazze'ye kapalı kapıları açıp İsrail'in güvenliğini güya tehlikeye attığı gerçeğidir. İkiyüzlü Amerika ve Avrupa hala bu darbeye darbe diyememektedirler. Başka zaman demokrasi yaygarası yapanlar kendi çıkarları ve İslâm'ın gelişmesi söz konusu olunca her türlü antidemokratik ve kralcı yönetimlerden yana olabilmekte, masum insanların açıkça katledilmesine sebep olmaktadırlar. Mısırda da yüzlerce Müslüman kanı dökülmüş ve belki de binlerce Müslüman kanının dökülmesine yol açan fitne hareketinin önünü açmışlardır.
Aynı şekilde Afganistan'a kendi kukla yönetimini yerleştiren Amerika, ülkenin dörtte üçüne hakim olan Taliban yönetimine uçaklarla kan kusturacağım diye masum halkı, çocukları sivilleri katletmekte. Pakistan'a yaptığı yardımlarla yönetimi kendine gebe hale getiren zalim Amerika, bizzat Pakistan sınırları içinde herhangi bir evi güya falan direnişçi lider veya kimse orada saklanıyor diye uçaklarıyla yukardan bombalamakta, yüzlerce masum insan ve çocuğun ölümüne sebep olmaktadır. Yine çeşitli ülkelerden topladığı güya Amerikan karşıtlarını, bizzat o ülkelerde çeşitli yerlerde sorgulamakta eziyet etmekte sonra da uzun süreli eziyet etmek için uçaklar vasıtasıyla Guantanamu'ya götürmektedir. Maalesef ülkemizde incirlik üssü ve Avrupa'daki bir çok ülke de Guantanamu'ya giden yollardan bir kısmıdır. Bundan 18 yıl önce Temmuz 1995'de zalim Sırpların Bosnalı kardeşlerimizden 8372'sini Katletmesine de zalim Amerika ve onun güdümündeki BM ve Hollanda askeri gücü sebep olmuştur. BM gerekli müdahaleyi zamanında kasten yapmamıştır. Kendi 30 askerini kurtarma karşılığında 10.000 Müslümanı feda edilmiştir. 21.yüzyılın eşiğinde güya demokrasi ve hümanizm havarisi kesilen Avrupa'nın ortasında binlerce insan katledilmiştir. Ne zaman ki merhum başbakan Necmettin Erbakan'ın direktifleri ve bizim yardımlarımızla kendi silah fabrikalarını kurup, Avrupa-Hıristiyan maşası Sırplara cevap vermeye başlamışlar işte o zaman BM orduları gelip üç başlı yönetimi Dayton barış antlaşmasıyla Bosna'ya dayatmıştır.
Hakeza bildiğiniz Mısır,Irak, Afganistan, Pakistan kısaca zalim Amerika'nın ve yandaşlarının zulümleri saymakla bitmez. Ama bize düşen; "yok Sünni- şii", "şu grup, bu grup", "şu ırk-bu millet" gibi içi boş kamplaşmalardan uzaklaşıp, Müslüman kimliği altında birleşmektir. Ancak bu şekilde halkımızı ve İslam'ı ayağa kaldırabiliriz. Yine bunun için İslam'ı onun bunun ağzından değil, şu Kur'an ayında bizzat asli kaynaklarından ve değerli âlim ve araştırmacılarımızdan öğrenmeliyiz. Sonuç olarak Bir İngiliz devlet başkanının dediği gibi "Şu Kur'ân'ı Müslümanların elinden almadıkça bunlar üzerimize gelmeye devam ederler" sözünden hareketle uyanalım, aramıza gerilen suni zincirleri kıralım bir olalım, dirlik olalım dağılmayalım. Katıldığınız için hepinize teşekkürler.
İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI DERNEĞİ
Ankara 389. Hafta BASIN AÇIKLAMASI
Mısırda darbe dememeye özen gösterdikleri askeri darbenin, halkın istekleri sonucu gerçekleşmiş olduğu ve dolayısıyla saygı duyulması gerektiği gibisinden sözler sarf ederek, dikkat edilmesi gerektiğini düşündükleri bazı hususların altını çiziyorlar"
Tabii Adeviyye başta olmak üzere meydanları dolduran milyonlarca Mısırlı, halk sayılamıyor onların gözünde. Daha önce Tahrir ve başka bazı meydanlara toplanan on binleri Mısır halkı diye tanıttıklarından olsa gerek; dünya medyası da, milyonların darbeye karşı duruşunu görmemeyi ve göstermemeyi tercih ediyor. İşin tabiatı gereği, mısır'daki askeri darbenin, darbeyi yapanlar ve işbirlikçilerine hizmet edeceği ve bunun dışında kalan kesimlerin, kullanılanlar da dahil, orta ve uzun vadede birçok şeylerini kaybedecekleri kesin. Çünkü kimse kimsenin kara kaşı kara gözü için darbe yapmaz. Bal tutan parmağını yalar, darbe yapan ise malı götürür!
Nihayetinde ortaya çıkan tablo -şimdilik- şöyle:
Yargı memnun: Uzun yıllardır oluşturdukları kast sistemi, eş-dost-akraba dışında aralarına kimseyi almama hali ve hepsinden önemlisi kafalarına göre karar verme özellikleri sürecek"
Ordu memnun: Ekonominin büyük bir bölümünü ellerinde bulundurmaya devam edecekler ve bu arada vergiden muaf olmayı, askere gelmiş insanları hizmet sektöründe çalıştırıp maaş vermemeyi ya da az vermeyi sürdürecekler. Fırsattan istifade yeni iş kollarına el atarlar ve belki üst düzey generallerin kasalarına girecek meblağlarda yeni artışlar da olabilir.
İşbirlikçi sermaye memnun: Fesh edilen parlamentodan kurtulmaları yetmemiş, Mısır'ın zenginliklerinin mümkün olduğu kadar adil bir şekilde dağıtılabilmesi hususunda Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin atmaya başladığı adımlardan dolayı tedirgin olmuşlardı. Şimdi finansını sağlayıp, organizasyonunun yürüttükleri gösteriler sonrası gerçekleştirilen nur topu gibi bir askeri darbeleri var. Dolayısıyla, kaybettiklerini ve olaylar sırasında harcadıklarını kat be kat karşılayacak avantalar alabilmeleri için istedikleri her şeyin yapılacağı bir vasat oluşmuş durumda.
Uluslar arası şirketler memnun: Petrol, doğalgaz, madenler, limanlar" Mısır'ın zenginliklerini, imtiyazlarla donatılmış bir şekilde, canlarının istediği gibi sömürmeye devam edecekleri gibi, askeri darbenin gerçekleşmesi için sağladıkları desteğin faturası olarak da bazı ek taleplerde bulunacaklardır herhalde"
Zalimden yana olup, Mazlumlara zulmedenler
Hiç şüphe yok ki, İslam zulümden uzaktır, o zulmü yasaklamış ve zalim olana da karşı durmuştur.
İslam tarihinde bu apaçık bellidir. Hz Musa Firavun'a karşı, Hz İbrahim Nemrud'a karşı, Hz Salih Semud kavmine karşı, Hz. Peygamber Ebu Cehil ve Ebu Leheb' karşı durmuştur hep.
İŞKUR'un web sitesinde yayımlanan ilanda büyük harflerle "türbanlı adayların başvurmamasını rica ederiz" ifadesi yazıldı.
İŞKUR'dan yapılan yazılı açıklamada, Ümraniye Hizmet Merkezi tarafından 17 Temmuz tarihinde TEB adına açılan işgücü talebine ilişkin ilanda, talep edilen işgücünün nitelikleri arasında "Türbanlı adayların başvurmamasını rica ederiz" ibaresinin yer aldığı kaydedildi.
Konuyla ilgili bir açıklama yapan Türkiye İş Kurumu (İŞKUR), Türkiye Ekonomi Bankası (TEB) işgücü talebine ilişkin ilanda "Türbanlı adayların başvurmamasını rica ederiz" ibaresinin yer aldığını ve ibarenin kurumda görevli bir personel tarafından eklendiğinin tespit edildiğini belirterek, konu ile ilgili gerekli incelemenin başlatıldığını bildirdi.
Bu bile kafalardaki yasakçı zihniyetin basit bir personel alım ilanında bile bu kadar fütursuzca alanen koydukları tavırdır.Bu olayın takipçisi olacağız ve bu konu ilgili yasal girişimlerimizi sürdüreceğiz.
Ankara İnaç Özgürlüğü Platformu