Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)
Ankara'da 425., Kocaeli'de 467., Sakarya'da 446.,
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU’NUN
29 MART 2014 TARİHLİ 425. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI...
Değerli misafirler! Basın açıklamamıza hoş geldiniz.
Bilindiği gibi Mısır’da Mübarek rejiminin yıkılmasından sonra seçimle işbaşına gelen Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, 3 Temmuz 2013 tarihinde Abdulfettah Sisi önderliğindeki bir darbe sonucu görevinden uzaklaştırılarak zindana atılmıştı. Darbeyi kabul etmeyen Müslüman Mısır halkı darbecileri protesto için meydanlara akın etmiş, milyonlarca gösterici darbecilerin yaylım ateşine maruz kalarak binlerce şehid vermişti. Yaşanan bu vahşeti batı dünyası ve demokrasi havarileri görmezden gelince, bu tepkisizlikten cesaret alan Sisi ve cuntası Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nı “terörirst” ilan ederek kapatmış, mallarına da el koymuştu. Mısır’ın yeni diktatörü Sisi’nin Gazze’ye açılan Refah sınır kapısını zaman zaman kapatması, Gazze’nin can damarları durumundaki tünelleri yıktırması ve İsrail yanlısı politikalar izlemesi dikkat çekiyor. Son olarak Mısır’da Minya Ceza Mahkemesi’nin pazartesi günkü duruşmasında 529 Müslüman’a “şiddete teşvik ve karakollara saldırı” suçlamasıyla idam kararı vermesi, darbecilerin Müslüman Mısır halkına karşı kinlerinin bir göstergesi. Sanıklara karşı ciddi hiçbir suçun isnat edilememesi, darbe karşıtı gösterilerden başka hiçbir suçlarının olmadığının ispatıdır. General Sisi ve avanesinin Müslüman Mısır halkına karşı kininin sebebi ise “veteranstoday.com” adlı internet sitesinde Dr. Kevin Barrett imzasıyla yayınlanan siyasi analizde net olarak ortaya çıkıyor. Dr. Barrett söz konusu yazısında; Mısır’da askeri darbeyi gerçekleştiren Abdulfettah Sisi’nin dayısı Uri Sibagh’ın 1948-1950 yılları arsında Yahudi Savunma Güçleri üyesi olduğu, 1968 – 1981 yılları arasında İsrail’de Ben Gurion’un İşçi Partisi’nde genel sekreterlik yaptığı gibi birçok bilgiyi okuyucularıyla paylaşıyor. Dr. Barrett; Sisi’nin annesinin büyük bir ihtimalle Mossad görevlisi olarak Mısır’a göç ettiğini, Sisi’nin de Mossad ajanı olduğunu, Mısır’ın İsrail tarafından işgal edilmiş bir İsrail vilayeti olduğunu söylüyor. Bu yüzden İsrail Büyükelçisi’nin Sisi’yi “bütün Yahudiler için ulusal bir kahraman” ettiğini belirtiyor. İslâm topraklarının son yüzyılda batılı emperyalistler tarafından işgalinde, içimizdeki azınlıkların ihanetinin bütün Müslümanlarca unutulmamasını temenni ediyoruz.
Pazar günü hava sahamızı ihlal ettiği için TSK jetleri tarafından düşürülen Suriye uçağı iç politikada epeyce tartışıldı. Dört yıldır Esed’in ordusunun yaptığı Müslüman katliamını görmezden gelen, düşürülen uçak konusunda TSK’nın açıklamasını değil, Suriye yetkililerinin açıklamalarını doğru kabul ederek Türkiye’deki yönetimi suçlayan muhalefet ve Suriye yanlısı çevreleri ibretle takip ediyoruz. Zalim Esed ile aynı kutsalları ve ideolojileri savunan Türkiye’deki bu çevrelerin Esed’in zulümlerini görmezden gelerek Türkiye’deki iktidarı suçlamaları dikkatlerden kaçmıyor. TC Başbakanı’nı diktatörlükle suçlayan çevrelerin Suriye diktatörü zalim Esed tarafında saf tutmaları ne yaman bir çelişkidir. Her halde Esed’i çok demokratik buluyorlar.
İstanbul’da üç yıldır devam eden Mavi Marmara davasında bu defa da katillere yakalama kararı çıkmadı. Türkiye’de Mit Müsteşarı ve Bakanlara bile dokunabilecek kadar güçlü ve bağımsız (!) olan yargı, uluslar arası sularda dokuz vatandaşını zalimce katleden İsrailli korsanlara karşı 3 yıldır davayı savsaklamaktan başka bir şey yapamıyor. Biz platform olarak bu davayı dikkatle takip ediyoruz.
Son olarak Dışişleri Bakanlığı’nın dinlenmesi ve ses kayıtlarının Youtube’a servis edilmesi de ihanetin boyutlarının nerelere kadar ulaştığının bir göstergesi. Türkiye’nin Türkiye’den idare edilmesine tahammül edemeyen çevrelerin, gizli iktidarlarının elden gitmemesi için her türlü ihanet ve entrikayı yapabilecekleri unutulmamalıdır.
Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU
Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformunun 467. hafta basın açıklamasının konusu erişim durdurulan Amerikan Youtube İnternet sitesi, Mısırdaki hukuksuz idam kararı ve yaklaşan yerel seçimlerdi. Basın açıklamasını insan hakları aktivisti Zahid Mollareceboğlu'nun yaptığı açıklamada halkta,” Söz konusu olan ulusal güvenlikse youtube teferruattır”, “başörtü yasakçılarına oy yok”, “başörtüsü ile alay edenlere oy yok” pankartları tutular. Aynı zamanda CHP belediye başkan adayı Sefa Sirmen'in başörtüsü ile alay ederken resmini taşıyan pankartlar açıldı. Program sırasında çevrede toplanan CHP lilerin sataşmalarına rağmen basın açıklaması devam etti ve olaysız bir şekilde bitti.
KOCAELİ İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU 10.YIL 467. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Değerli halkımız ve basın mensupları, seçim arefesinde 467.hafta basın açıklamamıza hoş geldiniz. İnsan hakları ihlalleri ile dolu bir dünyada yaşıyor, insan hakları derneği olarak ve inancımız gereği buna tepki veriyoruz. Son olarak Mısır'da, hukuk kılıfına uydurularak, 529 kişi, gösteri yaparak, tepki haklarını kullandıkları için düzmece suçlarla idama mahkûm edildi. Tüm dünya ise buna seyirci. Amerika ve İsrail orta doğuda ve dünyada kendine bağlı halklar ve yönetimler istiyor. Buna karşı çıkan, boyunduruğuna girmeyen yönetimleriyse, Mısırda Sisi darbesi ile Türkiye'de, vatan haini Pensilvanya ekibinin yaptığı 17 Aralık darbesi ile, sandık dışı yollarla alaşağı etmeye çalışıyor. Mısır yönetiminin idam kararını kınıyor ve bununla ilgili olarak Türkiye halkının ders çıkartmasını istiyoruz. Yarın Türkiye'de Pensilvanya ekibinin çabalarıyla, Amerikanın güdümüne girerse, aynı zulum ve insan hakları ihlalleri ülkemizde de yaşanacaktır.
Biz insan hakları derneğiyiz. Hiçbir siyasi parti veya yapının uzantısı değiliz. Önümüzde seçim var, siyasetin dışındayız ve tarafsızız. Fakat Türkiye'deki uygulamalar, tüm halkı etkileyecekse, Mısır'da olduğu gibi Amerikancı, İsrail güdümlü bir yönetim iş başına gelip insan hakları ihaleleri, katliamlar yapacaksa, “bizler sivil toplum kuruluşuyuz, siyasetin dışında kalalım” diyemeyiz. Seçim öncesi derneğimizin görüşlerini anlatmak amacıyla bu açıklamayı yapmaktayız.
17 Aralıkta, İsrail ve Amerika güdümlü, Allahın yardımıyla başarılı olamayan bir darbe girişimine şahit olduk. Sözde Müslüman, özde Amerikancı bir yapı tarafından yargı darbesi ile halkın seçim sandığında kazandığı irade çalınmaya kalkıldı. Türkiyede dinlemediği yer kalmadı, en gizli sırları CIA ve MOSSAD'a servis etti. En son Youtube'ye düşen ses kayıtları, vatan haini Pensilvanya ekibinin , bu ülkenin sırlarını dışarıya nasıl istihabahrat ettiğinin en güzel kanıtıdır. Türkiyenin güvenliği ile ilgili sırları servis eden başta youtube olmak üzere tüm internet sitelerinin kapatılmasını sonuna kadar destekliyoruz. Söz konusu olan bu ülkenin, halkın can güvenliğ ise gerisi teferuattır. Türkiye'de 90 yıldan beri insan hakları ihlalleri yapan, İngilizlerin kurduğu parti CHP'e, siyonizm güdümlü, vatan haini Pensilvanya ekibiyle iş birliği yapıp, hala yolsuzluk senaryolarla halkın özgür iradesini çalmak için çırpınıyor.
Tüm halkımıza çağrıda bulunuyoruz, vatan haini Pensilvanya medyasına kanarak, referandum niteliğinde olacak bu seçimde, CHP ve statüko partilerine oy vermeyin. Müslümanlardan para toplayarak kurdukları TV lerinde, utanmadan CHP adaylarını çıkartıp konuşturuyorlar. Daha evvelde travesti ve homoseksüellere desteği ile bilinen ve travestileri adaylar gösteren CHP'ye, adını Cumhuriyetçi Homoseksüeller Partisi olarak değiştirmesi tavsiyesinde bulunmuştuk.
Seçim öncesi CHP li adaylar sözde Müslüman, özde Amerikancı Pensilvanya medyasının TV lerinde icraatlarını tanıtırken gey ve lezbiyenlerle nasıl sözleşme imzaladıklarını, seçilirlerse belediyelerinde yapacakları festivalleri anlatıyor. Pensilvanya TV'De konuşan, CHP'li belediye başkan adayı, daha evvelde basına açıklamıştı, seçilirse Avrupa'da olduğu gibi belediyesinde de gay ve lezbiyen festivali yapacağını. CHP ile iş birliği yapan Pensilvanya medyası, şimdi televizyonlarında, utanmadan bu cinsi sapıkların borazanlığını yapıyor, yazıklar olsun.
Tüm halkımızdan özellikle insan hakları ihlalcisi CHP’ye oy vermemelerini önemle istirham ediyoruz. CHP başörtü yasakçısıdır, 90 yıldan beri bu Müslüman halka kan kusturmuştur. Mazide ezanı nasıl yasakladığını, camileri nasıl ahır yaptığını, jandarma ile kuran kurslarını nasıl bastığını herkes bilmektedir. CHP bu Müslüman halka senelerce başörtü zulmü yaptı, özgürlüklerin önünü kapattı, halkın meclisinin aldığı başörtüye özgürlük kararını, Anayasa mahkemesi vasıtasıyla yasaklattı.
Şu an başörtüsü ile çalışmak artık serbest, özgür bırakanlara teşekkür ediyoruz. Geçmişte yaptıkları, gelecekte yapacaklarının teminatı olan CHP’li adaylar iş başına gelirlerse, belediyelerinde ilk icraatları başörtü zulmü olacaktır. Laikliği, Atatürk ilke ve inkılâplarını öne sürerek, başörtülü memurların ya başını açtıracak, ya da mobbing yaparak onları yıldırıp iş bıraktıracaklardır.
CHP'li belediye başkan adayı Sefa Sirmen'in, geçmişte Müslüman kadının başörtüsü ile nasıl alay ettiğini herkes bilmektedir. Şimdi utanmadan o başörtülü kadınlardan oy istiyorlar. İçki, kumar masalarından kalkmayanlar, seçim zamanı dini siyasete alet edip, camilerde pozlar veriyorlar. Halkımızı uyarıyoruz, Youtube bu vatanın güvenliği ile ilgili sırları sevis edecek kadar vatan hainliği yapan, CIA ve MOSSAD'la birlikte çalışan, İsrail ve Amerika güdümlü Paralelcilerle iş birliği içinde olan CHP ye oy vermeyiniz. Bunlar iş başına geldiler mi, tekrar müslümanlara zulmedecek, dine ve dindara düşmanlık edecek, insan hakları ihlalleri yapacaklardır. Bu seçim, vatan hainliklerini son olarak Youtube düşrdükleri ses kayıdyla tescilleyen CİA ve MOSSAD güdümlü Pensilvanya cemaatine, İsrail, Amerika, CHP 'ye dur deme seçimi olacaktır. Yotube'nin yasaklanması karaına sonuna kadar katılıp, desxtek verdiğimizi belirtiyor, halkımızı sanık başına, vatan hainlerine karşı göreve çağrıyor, basın açıklamamıza katıldığınız için teşekkür ediyoruz.
İNSAN HAKLARI AKTİVİSTİ
ZAHİT MOLLARECEPOĞLU
Sakarya 446. Hafta: Halkın Siyasetinin Devlette Görünür Kılınması İçin Mücadele Kaçınılmaz
Sakarya’daki 446. hafta basın açıklamasında iktidarın temerküzüne dikkat çekildi ve önümüzdeki süreçte sistemin totalitarizme evrilmeye müsait yapısının kökten ve devrimci bir mücadeleyle değiştirilmesinin esas tartışma ekseni olması gerektiği ifade edildi.
Sakarya’daki her cumartesi yapılan adalet ve özgürlükler eyleminde 446. hafta basın açıklamasını Sakarya Dayanışma Derneği’nden Kadrican Mendi okudu. Açıklamada içinde bulunduğumuz süreçte çatışma dilinin evlerin içine kadar girmiş olduğunu belirten Mendi, “Toplumun bütün tarafları ötekilere karşı öfke, nefret, kin, korku ve kaygı besliyor.” dedi.
Karşı karşıya olduğumuz temel sorunun iktidarın kesinlikle kabul edilemeyecek şekilde temerküz etmesi ve tek elde toplanmasının yarattığı yozlaşma olduğunu söyleyen Mendi, “Böylesine başına buyruk bir iktidar Allah tarafından peygamberlerine dahi verilmemiştir.” ifadelerini kullandı. Mendi, yüzde kaç alırsa alsın sıradan bir insanın böyle bir iktidar kurmasının İslam’da yeri olmadığını belirtti.
Mendi, önümüzdeki süreç için “sistemin totalitarizme evrilmeye müsait yapısının değiştirilmesinin ve yeni, kökten ve devrimci bir çıkışla; halkın siyasetinin devlette görünür kılınmasının yol ve yönteminin tartışılmasının” kaçınılmaz ve belirleyici olacağına dikkat çekti. Açıklama önümüzdeki seçimin hiçbir ayırım yapmaksızın tüm halkımız için hayırlara vesile olması temennisiyle son buldu.
446. Hafta Basın Açıklaması:
Değerli Sakaryalılar,
Türkiye çok hareketli, çok zor günler geçiriyor. Yerel seçimlerin yaklaşmasıyla yükselen çatışma dili evlerin içine kadar girmiş durumda. Toplumun bütün tarafları ötekilere karşı öfke, nefret, kin, korku ve kaygı besliyor.
Bu dilin oluşmasında iktidarın belirleyici rolü kadar, iktidar karşısındaki muhalif yapılar içindeki kafa karışıklığının da etkili olması maalesef düşündürücü; ulusalcılar Kürt siyasetini, cemaatçiler “İslamcılar”ı, AKP tabanı bir takım uluslararası komploları tezlerine gerekçe yapmaya çalışıyorlar.
Oysa esas mesele halkın farklı kesimlerinin birbirlerine ilişkin “gizli yok etme planları” değil.
Karşı karşıya kaldığımız sorun; iktidarın kesinlikle kabul edilemeyecek şekilde temerküz etmesi ve tek elde toplanmasının yarattığı yozlaşmadır.
Böylesine başına buyruk bir iktidar Allah tarafından peygamberlerine dahi verilmemiştir. Tarih boyunca hiçbir peygambere hangi gerekçe ile olursa olsun yolsuzluğa, hırsızlığa, yalana, fitneye insanlar arasında düşmanlık tohumları ekmeye, yeryüzünde kan dökmeye ilişkin ruhsat verilmemiştir.
Dolayısıyla sıradan bir insanın yüzde kaç alırsa alsın böyle bir iktidar kurmasının İslam’da hiçbir karşılığı yoktur.
Karşı karşıya kaldığımız sorun bu ülkede yaşayan vatandaşların tamamının hakkını ve hukukunu gözeten ve asla denetim dışına çıkmasına müsaade edilmeyecek; yeni bir iktidar biçiminin kotarılmasına ilişkin sorumluluk almada çok geçmiş kalınmış olunmasıdır.
Bir iktidarın sürdürülmesinde “meşruiyet” ve “baskı” her zaman ters orantılıdır. İktidar uğruna eğer baskı arttırılmak zorunda kalınıyorsa bilin ki bu “meşruiyet” azaldığı içindir. Tam tersinden de bir iktidarın meşruiyeti yüksekse orada baskıya gerek kalmadığı görülür.
Bu özeleştiriyi öncelikle İslamî camianın kanaat önderleri ve aydınlarının yapması gerekmektedir.
Seçimde oyu ne olursa olsun bu ülkenin tüm insanlarının adalete, barışa ve hukuka hakkı olduğunun kabul edilmesine, ve sonuçlar ne olursa olsun bunun bir öç alma vesilesi kılınması tehlikesine karşı ortak bir bilinç geliştirilmesine şiddetle ihtiyaç vardır.
İktidarlar gelip geçer. Asıl olan arkadaşlıklar, komşuluklar, şairin dediği gibi “bir bütün olarak insanlığımız”dır.
Önümüzdeki süreçte sistemin totalitarizme evrilmeye müsait yapısının değiştirilmesi, yeni, kökten ve devrimci bir çıkışla; halkın siyasetinin devlette görünür kılınmasının yol ve yönteminin tartışılması zorunluluğu bizim için kaçınılmaz ve belirleyici olacaktır.
9 yıldır bu meydandan çoğu zaman kendi tabanımızla ters düşme pahasına doğrunun ve hakkın tarafında durmaya çalıştık.
Sözümüzü eğip bükmedik,
Yapamayacağımız şeyleri söylememeye çalıştık, söylediğimizin de arkasında durduk.
Bu tavrımızı iktidar kim olursa olsun bundan sonrada devam ettireceğimizi buradan Sakarya halkına deklare ediyoruz.
Sözlerimizi Rabbimizin sözleriyle bitirmek istiyoruz.“Ey iman edenler… Bir topluma karşı beslediğiniz kin sizi saldırganlığa sevk etmesin! İyilik ve takvada yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın.
Allah’tan korkun çünkü Allah’ın cezası çetindir.” Maide Suresi 2. ayet
Önümüzdeki seçimin hiçbir ayırım yapmaksızın tüm halkımız için hayırlara vesile olması temennisiyle…
Adalet ve Özgürlükler Platformu