Başörtüsünü İnkar Eden Filozofa Cevap
Kur'an-ı Kerim'i şöyle gözden geçirmiş bir kişi bile, bu ilahi kitapta geçen pek çok söz ve deyimi sadece arapçayı bilen bir kişinin...
Başörtüsünü inkar eden filozofa cevap
Kur'an-ı Kerim'i şöyle gözden geçirmiş bir kişi bile, bu ilahi kitapta geçen pek çok söz ve deyimi sadece arapçayı bilen bir kişinin tam anlamıyla anlayamayacağının derhal farkına varabilir. Örneğin, "hımar" kelimesini ele alalım. Kur'an-ı Kerim'de üzerinde durulan bir kelimedir "hımar". Fakat sadece arapçaya vakıf olan, ya da arapçanın sözlüğüne bakarak bu kelimenin anlamını çıkarmaya çalışan bir kişi gerçek anlamını asla bulamayacaktır. Kur'an-ı Kerim'de bu kelimenin kullanıldığını görünce diyecektir ki, bundan iman sahiplerinin mutlaka yapmaları gereken bir fiil kastedilmiştir. Ama o fiilin gerçek anlam ve mahiyetini bilemeyecektir. "Hımar"dan ne kastedildiğini, sadece arapça bilen bir kişinin anlaması mümkün değildir. Şimdi sorarım size, Cenab-ı Allah, Kur'an-ı Kerim'de kullanılan bu ve buna benzer pek çok söz ve deyimleri açıklamak ve fiilen göstermek üzere kullarına bir peygamber göndermeseydi, dünyada Kur'an-ı Kerim'i okuyanlardan iki kişi bile "hımar"ın, örtünme manasına geldiği ve bunun belli bir ibadet şekli olduğu üzerinde anlaşabilirler miydi? Halbuki, yaklaşık 1400 yıldan beri müslümanlar nesilden nesile aynı şekilde örtünüyorlar ve yanlış şeyin yakıştırılmaması için azami gayret sarf ediyorlar. Yanlış şeylerin Hz. Peygamber(s.a.v)'e yakıştırılma ihtimalleri gittikçe artınca da ümmetin iyiliğini düşünen bir takım fedakar ve cefakar fertler, ak ile karayı, doğru ile yanlışı birbirinden ayırmak için görülmemiş çaba harcadılar. Aslında hadislerin hazırlanması konusunda müslüman alim ve fakihlerin gösterdiği olağanüstü titizlik ve meydana getirdikleri muazzam ilmin bir başka örneğini görmek mümkün değildir ve müslümanlar bununla ne kadar iftihar etseler azdır. Bu ilmi bilmeyip batılı oryantalistler tarafından aldatılmaları yüzünden hadis ve sünnet'i güvenilir saymayan bu zavallı insanlar aslında çok talihsizdirler. Maalesef, kendi cehaletleri sebebiyle İslamiyete ne büyük zarar verdiklerinin farkında bile değillerdir.
Cenab-ı Allah, Hz. Peygamber(s.a.v)'in işinin insanlara, sadece Kur'an-ı Kerim'in ayetlerini duyurmak değil, bunun talim ve terbiyesini vermek olduğunu belirtmiştir.
Nitekim içinizden size bir peygamber gönderdik. O size âyetlerimizi okuyor, sizi temizliyor, size kitabı ve hikmeti öğretiyor. Size bilmediğiniz şeyleri öğretiyor. (Bakara 151)
Andolsun ki Allah, müminlere kendilerinden, onlara kendi âyetlerini okuyan, onları arındıran ve onlara kitab ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içindeydiler. (Al-i İmran 164)
O'dur ki ümmiler içinde, kendilerinden olan ve onlara Allah'ın âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber gönderdi. Oysa onlar, önceden apaçık bir sapıklık içinde idiler. (Cuma 2)
Bundan sonra aklı başında olan bir kişi, Kur'an-ı Kerim'in en güvenilir ve doğru açıklamasının Hz. Muhammed(s.a.v)'in söz ve fiilleriyle yapıldığına inanmaktan kaçınabilir mi? Bu doğru, güvenilir ve resmi açıklama ile yorumu bir yana bırakıp, kendi keyfine göre Kur'an-ı Kerim'i tefsir etmeye çalışan bir kişi büyük bir günah işlemiş olur.
Başörtüsünü İnkar Eden İlahiyatçı Filozofun Haberi
YÖK Başkanı İnkarcı Doç.'a Sahip Çıktı
Not: Bu yazı Mevdudi'nin "salat" kelimesi örneğinden "hımar" kelimesi örneğine çevrilmiştir.