Başörtüsüyle Uğraşırken Hortumcuyu Kurtardı
'Türban yasak, yasak’ derken hortumcuyu kurtarıverdiler!ALİ İHSAN KARAHASANOĞLU'nun yazısı…
Abdurrahman Yalçınkaya bey, Yargıtay Başsavcılığı makamındaki kamu görevlisi..
Daha önceki görevi de, yine aynı Yargıtay’da, Başsavcı Vekilliği idi.
Yargıtay’a gelen giden tüm dosyalar, zimmetle gelir, zimmetle gider.
Zimmetlenen kişi de, nihai noktada Abdurrahman bey..
Evet, bir dosya geldiğinde, kalkıp Abdurrahman beye götürecek değiller.. Kimse, ondan imza da alacak değil..
Ama, her dosya, Abdurrahman beyin amiri olduğu memura teslim edilecek, o memurdan da, Abdurrahman beyin sorumluluğu altında imza alacaklar.
İşte böyle bir dosya, 2 senedir kayıptı.
Sıradan bir dosya değil. Tam da derin ilişkileri olan bir kişinin dosyası..
Bir banka hortumcusunun dosyası..
Düşünebiliyor musunuz, adalet dağıtılan yerde, adalet dağıtılmaması için, sizin bizim vergilerimizle maaş alan bir kamu görevlisi, aleyhinde mahkumiyet kararı verilmiş bir sanığın dosyasını kaybediyor!
Ve dosya 2 yıl boyunca bulunamıyor!
Avukatlık yaptığım dönemden bilirim.. İcra dairelerinde, özellikle de başıboş icra dairelerinde zaman zaman yaşanırdı.. Borçlular, kendilerine hacze gelinmesini geciktirmek için, dosyalarını yok ederlerdi..
Bir dosyayı icra dairesinden alıp yok etmek oldukça zordur. Üstelik cezası da 2 yıl hatta daha ağır hapsi gerektirir. Onun için, dosyayı alıp götürmek yerine, daha pratik çözümler üretilmiştir.. Pratik çözüm; ya avukat vasıtasıyla, ya bir adamını bularak, veya becerebiliyorsa bizzat kendi gayretleriyle, dosyayı alıp, aynı icra dairesindeki bir başka dosyanın içine koymaktır... Pek takip edilmeyen bir icra dosyasının içine konulması da tercihi şayandır!
Böylece, bir başka dosyanın içindeki dosya, kapakta yazılı dosya nolarından yapılan aramada; günlerce, haftalarca, bazen aylarca bulunamaz. Diğer içine konulan dosyada da uzun süre işlem yapılmazsa, kimse işin farkına varamaz. Böylece borçlu, aleyhindeki icra takibini, hiçbir haklı gerekçe olmadan, sırf memurların dalgınlığı veya bir menfaat karşılığı gözyumması ile durdurmuş olurdu.
Tabii aslında bu olayların yaşanmasında en büyük etken, icra dairesinin başındaki müdürün gevşekliği idi. Müdür ciddi biri olsa, gerekirse tüm memurları akşam evine yollamadan o dosyayı arattırır ve nerede ise bulur çıkarttırırdı.
İşte bu gevşeklikten faydalanarak yapılan suistimalin bir benzerini, banka hortumcusu Yahya Murat Demirel’in Yargıtay Başsavcılığı’ndaki dosyasında yaşadık.
Demirel’in hapis ve para cezası aldığı mahkumiyet dosyası, Yargıtay Başsavcılığı’nda “kaybolmuş”!
Abdurrahman Yalçınkaya’nın sorumluluğu altındaki binada yani!
Kaybolup da ne olacak, uçacak hali yok ya..
Abdurrahman bey, türban tartışmaları ile yoğun olarak meşgul iken, o sırada Abdurrahman beyin emri altındaki bazı memurlar da, banka hortumcularının dosyalarını birbirine karıştırmak için uğraş veriyorlarmış!
Abdurrahman bey harıl harıl Başbakan’ın faaliyetlerini takip edip, nerede ne konuşma yapmış, nerede ne söylemiş anamuhalefet partisi lideri gibi takip ederken, kendi sorumluluğu altındaki dosyalardan birisi, diğer dosyanın bulunduğu çuvalın içine tıkılıvermiş!
Nedir bizim şu çuvallardan çektiğimiz?
Kimisi başımıza geçirir.Kimisi de paramızı uçuran adamın dosyasını, alıp başka çuvalın içine geçiriverir..
Her neyse, Abdurrahman bey, türbanın serbestliği ile ilgili gelişmeleri adım adım takip ederken, aman bir şey kaçırmayayım diye dört gözle her şeyi izlerken, sorumlu olduğu dosyalardan birisi, böylelikle gözlerden ırak bir çuvalın içine kaçırılıvermiş!
O çuvalı kim açacak da, kim bakacak!
Kimse açıp bakmamış zaten.
Sonuçta ne olmuş?
Milletin sırtına 1 milyar dolar yük bırakan, 9. cumhurbaşkanının yeğeni Yahya Demirel’in dosyası, “zamanaşımı”na uğramış!
Hay Allah..
Abdurrahman bey, “türbanlıların özgür olmaması” için uğraşırken, ruhumuz bile duymadan Yahya Murat Demirel’e “özgürlük” sağlamış!
Adam bankayı hortumladığı halde!
Bu iş ne iş Abdurrahman bey?
Türbanlılara yasaklar sürsün, hortumcular özgür olsun öyle mi?
Söyleyin Abdurrahman bey, böyle mi sizin adaletiniz!
Vakit