Abdurrahman Dilipak
Batı yönünü arıyor
G7, AB, NATO zirvesi ve Biden-Putin buluşması, son günlerin en önemli konularının başında geliyordu. Hiçbirinden dünyanın geleceği ile ilgili bir uzlaşı çıkmadı. Yani Great Reset için önderlik, yöntem ve nihai hedef konusunda fikir birliği sağlanamadı. Bu durumda zamana ihtiyaçları var. CoVID konusunun da gevşetilmesi gerekebilir.
NATO, 2030 hedefini koysa da, bu hedeflere ulaşmak o kadar kolay olmayacak. Bundan sonrası için NATO artık sadece askeri bir savunma ittifakı olarak kalmayacak, iktisadi, içtimai, siyasi roller de üstlenecek. Değişen ve hedeflenen yenidünya için her anlamda yeniden yapılandırılacak.
Biden bu yeni dünya için ABD’nin liderliğinden söz etse de, ABD’nin dünya liderliği rolünü oynamak üzere yeni bir misyon yükleneceğini söylese de, bu çok kolay olmayacak.
Önce “Hangi Batı”dan söz ediyoruz. Tek bir Batı mı var? Batıyı kim temsil ediyor, ABD mi, İngiltere mi, AB mi, Vatikan mı? Tek bir ABD mi var? Tek bir İngiltere mi var, tek bir AB mi var? AB’nin mihverinde Almanya, Fransa, İtalya var. Almanya ekonomik bir dev, ama ABD, İngiltere, Fransa’nın işgali altında. Almanya’nın en büyük eyaleti Kuzey Ren Westfalya Vatikan’la varılan kontrata göre yönetilir. İsrail’e karşı Mahcur bir ülkeden söz ediyoruz. Fransa laik, bir kültür merkezi, sol gelenekten geliyor, ama işte öyle bir sol. Sömürgeci politikalarını sürdürüyor. Batının kültür başkenti ama durum ortada. Laik ama Strasbourg’un başkent olduğu eyalet Vatikan’la kontrat esaslarına göre yönetilir. Avrupa’nın mafya merkezi İtalya’nın kalbinde Vatikan var. Laik Fransa, Protestan Almanya ve Katolik İtalya! Papa Cizvit, LGBT’ye hoşgörülü bir minyatür ülkenin Tanrı adına kralı. İngiltere bir yandan üzerinde güneş batmayan bir imparatorluk, öte yandan adada bile tam hakimiyet sağlayamayan bir ülke. England, Britanya, Büyük Britanya, Commenwalth! Yaşlı kraliçe yalnız ve çaresiz. Galler, İskoçya, İrlanda’da, yani prensliklerde işler iyi gitmiyor. Kendi evininin içini düzeltmekten aciz ama dünyaya nizam verme çabasında. İngiltere, Londra’dan Pekin’e “İpek Yolu”nu canlandırmaya çalışırken, Biden “Yeşil ekonomi”den söz ediyor.
Son zirve Cenevre’de gerçekleşti. Biden ve Putin arasında bir uzlaşma beklenmiyordu, öyle de oldu.. Her iki devlet başkanı için de ilk sırada dünya kamuoyu ve daha sonra kendi ülkelerine yönelik mesajlar öne çıktı. Oldukça kalabalık bir gündemle masaya oturdular.. Ele alınan konular arasında, Ortadoğu, Doğu Akdeniz, Suriye, Libya, Afganistan, Kore Yarımadası, Çin, Belarus, Dağlık Karabağ. Ermenistan, Azerbaycan, Libya konuları vardı. Tabi İnsan Hakları(!?), CoVID, İklim Değişikliği, Çevre, Yeşil Ekonomi, Bitcoin ve yeni dünya düzeni de gündem olmuştur.
Gerçek şu ki, batı büyüsünü kaybetti. Pusulasını, rotasını kaybetti. Kurgulanmış bir tarihleri ve insanlara umut olarak vadettikleri bir gelecek vardı. Artık o da yok. Kendi içlerinde ise 40 parçaya bölündüler. Dinleri, felsefeleri, bilimleri, dayandıkları kavram ve kurumların hepsi tek tek çöktü. Şu anda, hâlâ nüfus, ekonomi, toprak, askeri ve siyasi anlamda çok güçlüler. Ama birlik değiller. Suçluluk psikolojisi içindeler. Korkuyorlar. Ayakta kalmak için bir yerlere, birilerine çökmeleri gerekiyor. Ama insanlar artık bazı gerçeklerin farkına varmaya başladılar. Kontrolü kaybederlerse büyük bir bedel ödemek zorunda kalacaklarını biliyorlar.
Merkezde, BMGK’nın 5’li çetesi var: ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin. Ayrıca bunlara Hindistan, İsrail ve Vatikan’ı da eklemek gerek. Örgüt olarak BM, AB, NATO öne çıkıyor. Finans piyasasında söz sahibi olanlar FED ve LIBOR. Şu anda Great Reset çerçevesinde en çok adı öne çıkan örgüt; Dünya Ekonomi Forumu! Great Reset, 5G, Starlink, Neuralink, Humanoid vb. diğer konulara hiç girilmemiş. Ama siber savaş vurgusu yaptılar. Uzay konusunu hiç konuşmuyorlar, çünkü alçak irtifa uyduları ile uzayın işgaline kapı aralandı. Bizi Venüs, Mars, ay yalanları ile oyalıyorlar.
Merkel’e göre, NATO 2030 strateji konsepti, karşı karşıya olunan tüm zorluklara cevap sağlıyor. Ama tabi ki, sadece bir şey söylemiş olmak için söylenmiş politik bir söz. “Evet, NATO yeniden yapılandırılmalı” ama nasıl, ne yönde, öncelikler ne olmalı! Bu konuların ele alınmaya başladığında, asıl tartışma orada başlayacak!
Bu gündem maddelerinden hangisini ele alacak olursanız olun, mutlaka içinde “Türkiye” olacaktır. Bu konuda batılıların tek uzlaştıkları nokta “Hayır diyen bir Türkiye istemedikleri”! Türkiye görmezden gelinecek, dışarıda bırakılacak bir ülke değil, ama işbirliği yapılacak Türkiye batı sisteminin tekliflerine “Hayır” diyecek bir ülke olmamalı! Tamam da, asıl soru bu: Bu nasıl olacak?
ABD lideri Biden, NATO zirvesinde Rus mevkidaşını ‘zeki, zor ve değerini hak eden bir hasım’ olarak tanımladı ve Washington’ın kırmızıçizgilerini Putin’e göstereceğini söyledi.
Soğuk Savaş’tan bu yana ilişkilerdeki en kötü dönemin yaşandığını söylediğini canlı yayında aktardı.
Zirve sonundaki açıklamalardan anlaşıldığına göre, iki ülke elçilikleri yeniden çalışmaya başlayacak. Ukrayna konusunda bir uzlaşma yok. İki taraf da ilişkileri daha fazla germekten yana değil. Siber güvenlik ve nükleer güvenlik konusunda karşılıklı görüşmeler başlayacak. ABD fidye yazılımları konusunda Rusya’yı suçluyor. Rusya ise ABD’yi suçluyor. İlişkilerin iyileşip iyileşmeyeceği şimdilik belli değil. ABD yaptırım uygulamaya kalkarsa Rusya’nın tepkisi gecikmeyecek. “Biden’in Putin’e “katil” demesi, insan hakları konusunda Rusya’ya yönelik eleştiriler, Putin tarafından Guantanamo uygulamaları ve ABD’nin Irak ve Afganistan’daki cinayetleri ile cevaplandı. Putin karşısında Biden acemice potlar kırmış gözüküyor. Siber saldırılar konusunda Putin ABD’yi suçladı.
Putin ülkesine başı daha dik dönüyor. Biden “ABD’nin yeniden yükselişi”nden söz ederek başladığı turundan yorgun bir şekilde dönüyor Washington’a. Biden; LGBT’den ya da CoVID’den, Great Reset’ten, Starlink’ten, Siber ordulardan, Doğu Akdeniz’den, Suriye’den, Irak’tan söz etmek için ortam ve moral bulamadı. NATO’nun 2030 hayali de ölü doğdu. 2019’daki NATO’nun beyin ölümü sonrası yeni dönemde bitkisel hayatta yoğun bakıma girmiş olabilir. Biden, ilk kez katıldığı NATO zirvesinin sonuç bildirisine daha ilk günden Rusya ile olağan ilişkilere geri dönülmeyeceği ve Çin’in sistematik meydan okumalarına karşı konulacağı not edilmişti. Putin’le görüşme bu kararların gölgesinde kaldı. Türkiye’nin NATO üyeliği teyit edilse de, KKTC ve PYD, FETÖ konusu dahil hiçbir konuda çözüme ilişkin bir politika değişikliğine ilişkin ipucu verilmedi. 2030 Strateji Konsepti ise NATO’nun yeniden yapılandırılmasını öngörüyordu.
Kovboyu ülkesinde heyecanla bekleyen danışmanları yok. Şimdi imajlarını düzeltmek için bir takım sürpriz çıkışlar yapabilirler ama gelinen noktada daha da yalnızlaşan Amerika yeni bir çıkış yapacak olursa, dünyadan daha sert bir tepki alabilir. Selam ve dua ile.