Baykal’ın Kedisinin Adı Bile…

Baykal’ın Kedisinin Adı Bile…

İlk duyduğumda içimden, “bu kadar mı olur…” diye geçirdiğimi hatırlıyorum. Osman Özsoy’un yazısı…

 

Osman Özsoy/Haber7

Baykal’ın kedisinin adı bile…
İlk duyduğumda içimden, “bu kadar mı olur…” diye geçirdiğimi hatırlıyorum.
Daha sonra konu üzerinde biraz düşününce, “başka ne bekliyordun ki…” dedim.
Demek ki hayrın olmadığı yerde “şer” nasıl da cirit atıyor diye geçti içimden.
Fakat bir yanlış anlamaya meydan vermemek için çok farklı sözlükler karıştırmayı da ihmal etmedim ama işin içinden yine de çıkamadım.
Efendim, CHP’nin kedisinden bahsediyorum…
CHP lideri Sayın Deniz Baykal türbanla ilgili tartışmaları laik elden gidiyor boyutuna taşıyınca ve Başbakan Sayın Erdoğan’da bu eleştirilerin ne kadar haksız olduğu yönünde savunmaya geçince liderlerin sözlü atışması inanılmaz bir noktaya ulaştı.
Deniz Baykal işte tam da böylesi bir ortamda CHP İzmir il örgütünün pazar günü Narlıdere Atatürk Kültür Merkezi'nde gerçekleştirdiği 32. olağan genel kurulunda öyle bir benzetme yaptı ki, sanıyorum uzun yıllar hafızalardan silinmeyecek… Deniz Baykal konuşmasında; “Bizim genel merkezdeki Şerro’ya ciğeri emanet ederim, Erdoğan’a laikliği emanet etmem” dedi.
Bu benzetmenin partililerden aldığı yoğun alkışın büyüsüne kapılan Baykal, iki gün sonra partisinin salı günkü grup toplantısında da aynı benzetmeyi tekrarladı ve “Şerro’ya ciğeri emanet edebileceğini ama Erdoğan’a laikliği emanet edemeyeceğini” söyledi.
Bir partinin mensuplarını düşünün ki, genel merkezde gezinip duran kedinin adını koyarken bile ‘şerro’ diye çağırmayı uygun görmüşler. Şimdi partililerden rica ediyorum. Bu şerro kelimesinin bizim bildiğimiz şer’den başka bir anlamı var mı, yok mu?
İnternete girdim, binlerce kedi ismi inceledim, ama şer’li olanına denk gelmedim. Herkes kedisine daha çok pozitif etki oluşturacak isimler koymaya özen göstermiş. O kadar güzelim isim dururken, CHP’nin kedisine Şerro ismini kim, neden vermiş, merak ettim? Hiç olmazsa o masum kediye olumlu bir çağrışım yapan isim koysaydınız. Bırakın artık şu şerli işleri diye düşünmeden edemedim.
Ne kediymiş ama…
Bakın kedi deyip geçmeyin. Yaptığım kısa bir araştırmada bu kedinin ideolojik bazı hususiyetleri olduğunu da öğrendim. Mesela Hürriyet gazetesi bundan 14 ay önce bu kedi hakkında; “En sosyal demokrat kedi, ŞERRO” başlıklı bir haber yayınlamış. Demek ki neymiş, CHP’nin kedisi Şerro bile sosyal demokratmış (!). CHP’yi halk bir türlü anlayamadı ama genel merkezde yaşayan kedinin iyi anladığına Hürriyet kanaat getirmiş (!)
Haberde CHP’nin kedisi Şerro’nun oyuncağının yumaklar değil kalemler, oyun arkadaşlarının da siyasetçiler olduğu da anlatılmış. Kedinin CHP genel merkez binasının inşaat günlerinden beri orada bulunduğu ve Deniz Baykal’ın himayesine girdikten sonra hızla parti basamaklarını tırmandığı hatırlatılmış. Hatta haberde, CHP’lilerin Şerro’yu bir bakıma parti büyüğü kabul ettikleri, Genel Başkan kontenjanından sayıldığından olsa gerek, milletvekillerinin onu kendilerinden daha dokunulmaz buldukları ve personel tarafından el bebek gül bebek, salam ve peynirle beslendiği anlatılmış. Şu satırlar da oradan; “Şerro sadece manevi anlamda değil, cüsse olarak da ağır bir kedi. Hele öğle yemeği saatlerinden sonra adım atacak hali kalmıyor. Onun için "partinin ağır toplarından" da deniyor.”
Genel Merkez’e kapak atabilen kedi de olsa istifade ediyor demek ki… Boşuna dememişler CHP zengin partisi haline geldi diye…
Baykal rejimi tehdit ediyor…
Konuyu kapatmadan birkaç noktanın altını çizmekte yarar var.
CHP lideri Baykal önceki hafta parti grubunda yaptığı konuşmada Kur’an-ı Kerim’den, mezhep imamlarının görüşlerinden yola çıkarak İslam’da türbanın olmadığını uzun uzun anlattı durdu.
Sayın Baykal’ın içinde bulunduğu ruh halinden yola çıkarak birileri ortaya çıkıp şunu sormazlar mı; “Ey Baykal, madem Kur’an’da yazılanları bu kadar önemsiyorsun, hiçbir mezhebin, din adamın bugüne kadar üzerinde zerre kadar ihtilaf etmediği İslami meselelerin hayata geçirilmesi söz konusu olursa, demek o zaman hiç itirazın olmayacak, kesinlikle destekleyecek ve sözlerinin arkasında duracaksın öyle mi?
Eğer öyle değil dersen, bu anlayışınla sırf siyasi muhalefet olsun diye dini diyaneti politikaya alet etmiş olursun ki, ülke bu anlayıştaki sadece sol siyasetçilerden değil, sağ siyasetçilerden de çok çekti emin ol… Bugüne kadar aldanan hep vatandaş oldu… Ama artık uyandı.
Ya Erdoğan bu sözleri söyleseydi…
Ülkedeki çifte standardı gösterme adına son olarak şunun da altını çizmekte yarar var. Eğer Baykal’ın o gün grupta yaptığı konuşmanın benzerini, ‘başörtüsü dinde vardır’ sözünü teyit etme adına Sayın Erdoğan dillendirmiş olsaydı, devleti din kurallarına göre yönetme gerekçesiyle sadece partisi kapatılıp kendisi de siyasetten men edilmekle kalınmaz, mahpushanelerde sürünürdü… Hukuk katliamı yaparak 367 kılıfı uyduranlar, Baykal’ın Meclis kürsüsünden yaptığı engin vaazını görmezden geldiler…
Bu arada CHP lideri Baykal’a da bir tavsiyede bulunalım. Burası demokratik bir ülke… Malum, demokrasilerde seçmen ne derse o olur… Mademki 411 oyla Meclis’ten geçen anayasa düzenlemelerinden rahatsızsın, öyleyse seçim zamanı çık meydanlara, ben bu ülkede türbanı yasaklayacağım diye kampanya yürüt. Vatandaş CHP’yi oylarıyla uçurarak “yasakla kardeşim” derse, yapılan değişiklikleri tersine çevir… Bu kadar basit (!) Ama sakın ola, meydanda ayrı, Meclis’te ayrı konuşma… Çünkü ülke bu tür siyasetçilerden de çok çekti.
Sahi, CHP’nin kedisinin adı neydi?
Ne olmasını beklerdiniz ki?
(Sayın Baykal'a not; Yıllar sonra geri dönüp baktığınızda, bugünkü duruşunuzdan ve ülkeyi gereksiz yere gerip huzursuz ettiğinizden dolayı üzüleceğinizi düşünüyorum. Kedinizin adı dahi şerro olsa bile…)