Abdurrahman Dilipak
Bekleyin daha neler olacak!
Oyun bitmedi, daha yeni başlıyor. El mi yaman, bey mi, göreceğiz.
Birileri “Kurtlar sofrasına yem etmek” istiyor. Bu yeni değil. Ellerinden geleni arkalarına koymayacaklar. Bundan sonra “mert dayanır, namert kaçar, meydan gümbür gümbürdenir.”
Karagün dostlarını da göreceğiz, iyi gün dostlarını da. Bazıları vardır, ayakta dururken elinizi öperler. Oturdunuz mu saldırırlar, düştünüz mü vururlar.
Başımıza gelen belaların bir kısmı, “içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden”. Onlara dikkat edelim. Onlardan uzaklaşalım ve onları uzaklaştıralım.. Onlara meyledersek, yakınlık gösterirken ateş bize de dokunur.. Onların zararları faydalarından büyüktür. Hasbunallahu ve niğmel vekil ve niğmel Mevla ve niğmel nasiyr! Allah yeter!
Dün eski bir gazeteci anlattı. Ritz Carlton’daki bir buluşmadan söz ediyor. Yani tek buluşma adresleri Halki Palas değil. Bu süreçte o kadar çok toplantı yapmışlar ki!
Gezi Parkı olayları 27 Mayıs 2013’te olmuş, Gezi olaylarında dolar 1.90’ı görmüştü. 13 günde 67 milyar TL eridi.
Hatırlayın, MİT’e ait yardım TIR’ları, terör örgütlerine silah sevkiyatı yapıldığı iftirasıyla 19 Ocak 2014 tarihinde Adana’nın Ceyhan ilçesinde FETÖ operasyonuyla durdurulmuştu.
2010’da neler olmuştu: 20 Ocak 2010 tarihli Taraf’ın manşeti Türkiye’ye bomba gibi düştü. Habere göre, 2003-2004 yılları arasında İstanbul Birinci Ordu Komutanlığı’nda ‘Balyoz’ isimli darbe için seminer düzenlendi. Seminerde darbenin nasıl yapılacağı detaylı bir şekilde görüşüldü. Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, Erzurum Cumhuriyet Savcısı Osman Şenel’in yürüttüğü bir operasyon kapsamında, evinde ve makamında yapılan aramanın tamamlanmasının ardından gözaltına alındı. Ergenekon Davası, “Balyoz Darbe Planı” iddiası yılın en önemli haberleriydi.
Dünyanın çeşitli bölgelerinden bir araya gelen yüzlerce yardım gönüllüsü Gazze’ye gitmek için yola koyuldu. Türkiye’den hareket eden Mavi Marmara gemisi uluslararası sularda İsrail’in saldırısına maruz kaldı. Gemide bulunanlardan dokuzu hayatını kaybetti. Olay Türkiye ile İsrail arasında büyük bir krize neden oldu. Tüm dünya İsrail’i haksız buldu. Ancak İsrail hâlâ özür dilemiş değil.
1999 yılından bugüne medyadaki tüm gelişmeleri takip ederek raporlayan ve öne çıkan gelişmeleri kamuoyu ile paylaşan Medya Takip Merkezi (MTM), 2010 yılında da bu geleneği bozmadı. İki bini aşkın gazete, dergi, TV kanalı ve haber sitesinde periyodik olarak yapılan takip sonuçları, yıl boyunca basında en çok yer alan konuların, Avrupa Birliği ve Avrupa Birliği’ne giriş süreci, terör olayları ve İsrail ile yaşanan gerginlikler olduğunu ortaya koydu.
2010’a damgasını vuran olayları hatırlayacak olursak, Türkiye’nin AB’ye giriş süreci, Türkiye-İsrail krizi, referandum, Deniz Baykal’ın şok kasedi ve istifası, türban-başörtüsü tartışmaları, KPSS skandalı, Tekel işçilerinin grevi, doğal felaketler, WikiLeaks belgeleri, 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması, maden ocağındaki patlama, bakterili et skandalı, terör olayları, (Terör bir önceki yıla kıyasla % 26 artış göstermiş).
İHH’nın Gazzeliler için gönderdiği Mavi Marmara İsrailli askerler tarafından saldırıya uğradı. Kürt açılımı, Deniz Baykal’a ve MHP milletvekillerine kaset kumpası ardından Baykal’ın istifası, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı seçilmesi yılın önemli olayları arasında idi.. Uzun yıllardır Türkiye’nin gündemini meşgul eden konular arasında yer alan türban-başörtü konusu yılın en çok konuşulan konuları arasında ilk sıralardaydı. Bir FETÖ operasyonu olarak, Türkiye gündemini en çok meşgul eden bir diğer skandal ise KPSS sınavında cevapların çalınması oldu.
Birçok ülkenin istihbarat kayıtlarını ve yakın tarihteki savaşların gizli belgelerini yayınlayan WikiLeaks, bu kez de ABD Dışişleri Bakanlığı’nın belgelerini ortaya çıkardı. Belgelerin içerisinde Türkiye’ye dair de birçok açıklama ve itham bulunması ise Türk medyasının WikiLeaks’e olan ilgisini arttırdı. Mayıs ayında Zonguldak’ta, Türkiye Taşkömürü Kurumu Karadon Müessese Müdürlüğü’ne ait maden ocağında meydana gelen patlama, yılın en önemli ve üzücü gelişmeleri arasında kayda geçti.
Sözünü edeceğim toplantı, işte bu olayların yaşanmakta olduğu bir zaman diliminde, 10 Mayıs 2010’da yapılıyor. Toplantıya Ekrem Dumanlı Zaman gazetesinden üç arkadaşı katılıyor. İddiaya göre toplantıda Hüsamettin Özkan da var, Mustafa Sarıgül de. Erdoğan Toprak da var, Aydın Ayaydın da. Herhalde otel sahibinin de bu toplantıdan haberi olmuştur. Özkan daha sonra Aydın Doğan’a bilgi vermiş.
Eren Erdem “konuşurum” diyor. Çünkü hakkında hazırlanan iddianamede suç üstünde kalırsa bir daha zor gün yüzünü görür. Kılıçdaroğlu onu milletvekili de yapmadı. O da konuşma kararı aldı. Tabi konuşursa kızılca kıyamet kopacak. Erdem konuşursa Bülent Tezcan da, Enis Berberoğlu da, Can Dündar da biter. İddia o ki, kim konuşursa konuşsun, bütün yollar 3 adım sonra Kılıçdaroğlu’na çıkacaktır. Bu da Kılıçdaroğlu’nun bitmesi demek. Tabi Kılıçdaroğlu’na vardıktan sonra daha Kılıçdaroğlu’nun üzerinden birçok kişiye daha ulaşmak mümkün.
Aslında Enis Berberoğlu konuşursa kendini kurtarabilir. Kılıçdaroğlu onu 1. sıradan aday göstererek konuşmasının önüne geçmek istiyordu. Eren Erdem’in açıklamalarından ve savcılığa ifade vermekten söz ettiğine göre Berberoğlu da, YSK’nın kesin aday isimlerini açıkladıktan sonra konuşabilir. Konuşmalı da. Çünkü bu pislikten yakalarını kurtarmaları imkânsız.
Biri konuşacak ve bu pisliğe bulaşmış herkes bu işten zarar görecek. Bu pis için içeride olduğu kadar dışarıda da uzandığı derin mahfiller sözkonusu. Bu işin içinde de diğer birçok konuda olduğu gibi medya, mafya, sermaye, siyaset, bürokrasi, STK gibi bir sürü unsur var.
Kaçak Ankara Emniyet İstihbarat eski Müdürü de yakalandı ya, onun üzerinden de birçok kişiye ulaşmak mümkün.. Bu günlerde birileri Türkiye’den kaçmak için fırsat kolluyor olabilir.
Yukarıda adı geçen birilerinin bu toplantı ve bu toplantıda neler konuşulduğu ve konuşulan konularla ilgili neler yapıldığı konusunda bir açıklamada bulunması gerek. Yoksa bir gün bu işler patlayınca bu kişilerin kapısı çalınabilir.. Aslında çekirge bir sıçradı, iki sıçradı ve nihayet yolun sonuna geldi. Kılıçdaroğlu kurtarıcı değil, kurtulmayı bekleyen biri artık. Uyguladığı keskin sirke politikası küpüne zarar verdi. Öteki yüzü ve derin ilişkileri her an deşifre olabilir. Bu durumda Muharrem İnce’ye gün doğdu. Partiyi sahiplenecek biri olması gerek. Bu herhalde Baykal olmayacaktır. Kılıçdaroğlu biterse CHP de bundan ciddi bir yara alır. O zaman CHP oylarının bir kısmı İyi Parti ve HDP’ye gidebilir. Bir kısmı sandığa gitmez.
Bakalım bundan sonra neler olacak, bekleyecek ve göreceğiz. Eren Erdem, MİT TIR’ları ile ilgili olarak Bülent Tezcan adını verdi. Bülent Tezcan da Erdem’in iddialarını doğruladı. Şimdi gözler Enis Berberoğlu’nda. Selam ve dua ile..