Beyazıd'da Baas Zulmü'ne Protesto-FOTO
Beşşar Esed yönetimi, Suriye Halkıyla Dayanışma Platformu tarafından düzenlenen bir eylemle BeyazıtDa yüzlerce kişi tarafından protesto edildi
Suriye Halkıyla Dayanışma Platformu'nun Beyazıt'ta düzenlediği, Suriye'de zalim Esad yönetiminin katliamlarının protesto edildiği eyleme yüzlerce kişi katıldı.
Kılınan öğle namazını müteakip başlayan eylemde ilk olarak Özgür-Der Genel Başkan Yardımcısı Kenan ALPAY konuşma yaptı. Konuşmasına Beşşar Esad'in sonunun diğer zalim diktatörler gibi olacağı temennisiyle başlayan ALPAY, çocuk, kadın, yaşlı, genç demeden protestolara katılan Suriye halkının özgürlük ve adalet yolunda Allah'ın izni ile başarılı olacaklarını ümit ettiğini dile getirdi. ALPAY son olarak, "Kral değilim, cinayetlerde parmağım yok!" diyen Esad'in, yaşanacak devrim sonrasında diğer diktatörlerin durumuna düşmemek, mahkemelerde hesap vermemek adına suçunu inkar etmeye çalıştığını ifade etti.
Daha sonra söz alan Araştırma ve Kültür Vakfı Başkanı Şemsettin ÖZDEMİR, Esad'ın diğer zalimlerden hiç ders almadığını, halklarına zulmeden tüm diktatörlerin sonunun aynı olacağı vurgusu üzerinde durdu. Şehit kanlarıyla hayat bulan direnişlerin süreceğini, zalimler ve işbirlikçileri tarafından engellenemeyeceğini belirten ÖZDEMİR; şehit olan Müslümanların kanları içimizi yaksa da, bu kanlar ümmetin dirilişine katkıda bulunacağını belirttikten sonra dua ve temenniler ile konuşmasını sonlandırdı.
Üçüncü konuşmacı olarak çağırılan Suriye Ulusal Konseyi üyesi Halit Hoca, Suriye'de yaşanan olayların Kerbela'da yaşanan olaylarla benzerlik yaşadığı vurgusunu yaptıktan sonra direniş bölgelerinden bazı bilgiler verdi. Halkın bölgeden ayrılmasını engellemek üzere, Suriye istihbarat örgütlerinin ve Esad'a bağlı askeri birliklerin Humus etrafını bir hendekle çevrelediğini söyleyen HOCA, bölgedeki direnişin bitmesi için bu örgütlerin halka 72 saatlik bir ültimatom verdiğini ve bu süre sonunda Mahir Esad'a bağlı paralı askerlerin ve Beşşar Esad'a bağlı güçlerin bölgede bir katliama girişeceğini söyledi. Bu konuyla alakalı İslam Alemi başta olmak üzere tüm dünyanın müdahil olması gerektiğinin altını çizen HOCA halen Halep, Humus, Hama, Şam, İdlip ve tüm sahil kentleri de dahil olmak üzere direnişin sürdüğünü belirtti ve bu direnişlere destek veren Türkiye halkı ile tüm kamuoyuna teşekkür etti.
Sonrasında konuşma yapan Mazlumder Yönetim Kurulu Üyesi Ramazan BEYHAN, kim olursa olsun zalime karşı ve mazlumdan yana şiarında olunması gerektiği hususuna dikkat çektikten sonra için de bulunduğumuz Muharrem ayında Suriyeli direnişçilerin Hz. Hüseyin örnekliğinde olduklarını ifade etti. Suriye'nin tüm Müslümanlar için bir imtihan konusu olduğunu belirten BEYHAN kirli siyasi oyunların, politik işbirliklerinin vs davranışların imtihanımıza gölge düşürmemesi gerektiğini söyledi. Suriye halkının yalnız olmadığını söyleyen BEYHAN, Beşşar Esed'in sonununda diğerleri gibi olacağı temennisinde bulunarak konuşmasını bitirdi.
Suriye Halkıyla Dayanışma Platformu adına Arapça bir konuşma yapan Sait TOBA'nın ardından İHH Genel Başkanı Bülent YILDIRIM bir konuşma yaptı. Bugün insanlar ölürken zalimlerin yanında yer almanın Müslümanlara yakışmayacağını, insan öldürmenin haram olduğunu ve çocukların üzerine kan kusan katillere karşı mazlumların yanında yer almayıp ses çıkarmamanın da haram olacağını ifade eden YILDIRIM, Suriye halkı ve beraberinde tüm mazlum halklar başlarındaki zalim diktatörlerden kurtuluncaya ve bunun yanında da emperyalist güçler ve onların silahlı birlikleri olan Nato Ortadoğu'dan çekilene kadar, bu halklarla dayanışma içinde olunması gerektiğine dikkat çekti. Ayrıca emperyalist güçleri ve planlarını mazlum halklar üzerinden eleştirmenin yanlış olduğunu, esas olanın bu eleştirilerin emperyalistlerin işbirlikçileri olan zalim yöneticiler üzerinden yapılması gerektiğini çünkü bu güçlerin Ortadoğu'daki faaliyetlerini bu işbirlikçileri sayesinde ve bunların zalimce uygulamaları üzerinden yürüttüğünü ifade eden YILDIRIM, Mısır, Suriye gibi halklar kurtulduktan sonra hedefin Mescid-i Aksa'ya çevrileceğini belirtti.
Son konuşmacı olarak davet edilen Suriye Yüksek Devrim Konseyi üyesi Muhammed Ebu Ömer, devrimin yabancı güçlerin eliyle değil, halk tarafından gerçekleştirdiği ve Filistin davasının, Suriye devrim hareketinde ayrı düşünülemeyeceği uyarılarını yaptı. Ebu Ömer özellikle Arap ülkelerinin ve diğer devletlerin elçilerini Suriye'den çekmelerini ve Suriye'de devam eden katliamlara tüm dünya kamuoyunun müdahil olmasını talep ederek konuşmasını bitirdi.
Suriye Dayanışma Platformu adına basın bildirisini okuyan Davut GÜLER'den sonra Grup Yürüyüş, "Unadikum", "Özgürlük Türküsü" ve Suriye ile ilgili yeni bestelemiş oldukları "Diren" ezgilerini seslendirerek programa katkıda bulundu.
Protesto sırasında, "Uyan, Diren, Özgürleş!", "Yaşasın Küresel İntifada!", "Eş'şab, Yurid, İskat'en Nizam!", "Katil Esad Suriye'den Defol!", "Diktatörler Yenilecek, İslami Direniş Kazanacak!", "Katliam, Zulüm, Fesad; Kahrolsun Beşşar Esad!", "Suriye Halkı Yalnız Değildir!", "İstanbul'dan Humus'a Direnişe Bin Selam!", "Ne Baas Diktası Ne Batı'nın Sömürüsü!" vb sloganlar atıldı. Eylemde "Baas Diktasına Hayır! Suriye'de Katliama Son!", "Zulüm, Katliam, İşkence Kaşısında Susmak, Baas Despotizminin Suçuna Ortak Olmaktır!", "Esad Filistin Davasının Hamisi Değil Hainidir!", "Esad Diktasına Boğun Eğmeyen Suriye Halkı, Emperyalistlerin Hesaplarını da Boşa Çıkaracak!", "Suriyeli Kardeşlerimizin Direnişine Bin Selam!", "Zalimler İçin Yaşasın Cehennem, Beşşar Sıra Sende!" yazılı pankartlar ön plana çıkarken, "Golan İşgal Altında, Esad'ın Tankları Dera'da, Humus'ta, Hama'da!", "Katil Esad Sonun Mübarek Olsun!", "Kerbela'yı Tarihte Arama, Zamanın Kerbelası Hama'da!", "Suriye'ye Özgürlük Direnişle Gelecek!", "Dün Kahire, Bugün Şam, Yarın Kudüs İnşallah!", "İnsanlık Onuru Suriye'de Ölmesin!", "Baas Despotizmine de, Emperyalist Müdahaleye de Hayır!", "Diktatör Beşşar Esad, Katliam Zulüm Fesad!" dövizleri de göze çarptı. Program tekbirlerle sona erdi.
Haksoz-Haber
Fotoğraf: Emine Nur Çakır- Ali İmran Durman
Basın Açıklamasının Tam Metni:
KATİL BAAS DİKTATÖRLÜĞÜNÜN KARŞISINDA
MAZLUM SURİYE HALKININ YANINDAYIZ!
11 Aralık 2011
40 yılı aşkın bir süredir Suriye'de baskı, işkence ve zulümle iktidarını korumaya çalışan Baas cuntası Suriye halkına yönelik katliam ve sindirme politikalarına hız vermiş durumda. Ortadoğu'da yükselen adalet ve özgürlük taleplerinin Suriye'de de yankılanması karşısında paniğe kapılan Esad diktatörlüğü Suriye İntifadasını tanklarla bastırmaya çalışıyor.
Suriye'nin muhtelif şehirlerinden her gün yeni katliam haberleri geliyor. Bilhassa Cuma ve cenaze namazları sonrasında düzenlenen protesto gösterileri kanlı bir biçimde bastırılmaya çalışılıyor. Sivil, barışçıl eylemlere karşı rejim güçlerince gerçekleştirilen vahşice saldırılarda her defasında onlarca insan hayatını kaybediyor. Hiçbir hukuk prosedürü işletilmeksizin yürütülen kitlesel tutuklama ve işkence kampanyalarıyla halk sindirilmek isteniyor.
Suriyeli kardeşlerimiz ise diktatörlük rejiminin tüm baskılarına, işkence ve hunharca katliamlarına rağmen sekiz aydır "Zulme ve diktatörlüğe hayır!" şiarıyla destansı mücadelelerini sürdürüyorlar. Ne gariptir ki, Baas'ın cinayet şebekelerine karşı hemen her şehirde işkence ve ölümleri göze alarak aylardır ısrarla meydanlara dökülen milyonlarca insanın uluslar arası güçler tarafından kışkırtılmış veya oyuna getirilmiş oldukları iddialarını halen seslendirenler, bu saçmalığa inananlar bulunabiliyor. Oysa adaletle ve insafla bakan herkesin de çok rahatlıkla görebileceği, şahitlik edebileceği gibi, özgürlük ve adalet için kıyam eden Suriye halkı izzet ve şerefinin Esad cuntası tarafından daha fazla çiğnenmesine tahammül edemeyeceğini kanı ve canı pahasına bütün dünyaya haykırmakta.
Bizler Türkiyeli Müslümanlar olarak Suriyeli kardeşlerimizin maruz kaldığı bu sistematik vahşetten ötürü büyük bir acı ve öfke; teslimiyet ve iradesizliğe karşı yükselttiği direnişle ise onur duymaktayız. Suriye yönetimi baskı ve zulüm politikalarına son vermeli, halkın özgürlük ve adalet taleplerini bastırmak için üzerlerine sürülen tanklarını, asker-sivil çetelerini derhal geri çekmelidir. Arabıyla Kürdüyle Sünnisiyle Alevisiyle tüm Suriye halkının kendilerini özgürce ifade edebilmeleri, işkence, tutuklanma, kaybedilme korkusu olmaksızın yönetimi eleştirebilme ve serbest seçimlerle değiştirebilme haklarının önündeki tüm engeller derhal kaldırılmalıdır.
Bizler Ortadoğu'da yaşanan sorunlara emperyalistlerin müdahil olmalarını asla haklı ve meşru bulmuyoruz. Bu yönüyle uluslar arası medyada dillendirilen Suriye'ye dış müdahale senaryolarını şiddetle reddediyor ve Suriye muhalefetine de hiçbir gerekçeyle sömürgeci güçlerden yardım dilenir pozisyona düşmemeleri gerektiğini hatırlatıyoruz. Bununla birlikte ülkeyi emperyalist güçlerin manipülasyonlarına açık hale getiren şeyin Baas cuntasının katliamcı politikaları olduğu gerçeğinden hareketle, bu tür kirli senaryoların boşa çıkartılması için öncelikle Baas rejiminin iktidardan çekilmesini talep ediyoruz.
Bizler Türkiyeli Müslümanlar olarak Tunus'tan başlayıp Mısır'a, Libya'ya, Bahreyn'e, Yemen'e, tüm Ortadoğu'ya yayılan İntifada ile onur duyuyoruz. Şii ya da Sünni olmalarına bakmaksızın, Müslüman halkların iradelerinin despotik azınlık yönetimleri eliyle gasp edilmesini reddediyoruz. Tüm Müslümanları da adaletli olmaya, tutarlı olmaya, kendimiz için talep ettiğimiz her şeyi kardeşlerimiz için de istemeye çağırıyoruz!
Bizler, İslam coğrafyasında özgürlük ve adalet şiarıyla ayağa kalmış tüm Müslümanların direnişlerini destekliyoruz. Baskıcı, zalim iktidarların zulümlerine karşı tüm Ümmeti ve insanlığı duyarlılığa, Müslüman ve müstezaf halklarla dayanışmaya davet ediyoruz. On yıllardır silah zoruyla geniş kitlelere hükmeden azınlık diktalarına, cuntalara, işbirlikçilere karşı harekete geçen halkların yanında saf tutmanın hem kardeşlik hukukunun bir gereği, hem de vicdani bir sorumluluk olduğunun altını çiziyoruz.
SURİYE HALKIYLA DAYANIŞMA PLATFORMU