Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

“Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu...''

5gvirusnews

“Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek / Siz hayat süren leşler, sizi kim diriltecek”
Necip Fazıl’ın “Sakarya türküsü”nü biliyorsunuz.
Erdoğan'ın siyasi kariyerinde iki şiir çok önemli.
Biri İl başkanlığına ve Belediye başkanlığına giden yolda “Sakarya Türküsü”,
diğeri Genel başkanlığa giden yolda “Anadolu'nun Fetih Destanı.”

Hani Romen Diojen şöyle diyordu:
“Yaktırayım Kur’anı, yıktırayım Kabeyi / Şarka gelen görmesin, minareli kubbeyi.”
Alparslan da cevap veriyor:
“Minareler süngü, kubbeler miğfer, Camiler kışlamış, Mü’minler asker...”
70.000 imza toplamıştık “Biz de bu şiiri okuyoruz” diye. 70.000’in bir anlamı vardı!
Cezaevi kapasitemiz 70.000 idi, bir de Anadolu’nun fethinde Bizans 200.000 askerle gelmişti, Alparslan’ın ise 50.000 ile 70.000 arasında bir askeri olduğu rivayet ediliyor. O zaman biz böyle sayılar düşerken, bugün birileri 666’lı ya sembollerle karşımıza çıkmaları ilginç değil mi?

Poetika ile politika arasında bir bağ yok değil var da, sanki bana politikanın Poetikayı kullandığı gibi bir izlenim var. Yoksa politika şiirsel bir çizgide estetize edildiği anlamına değil. Siyaset herşeyi kullanıyor, Din, ideoloji, sanat, edebiyat, spor, para, kullanılacak ne varsa, onu kullanıyor.
Bugün GlobalReset, LGBT, İstanbul sözleşmesi, GENDER konusuna bu iki şiir üzerinden yaklaşacağım.
Bu iki şiirin lafzı ile gelenler, bu iki şiirin anlamı üzerinden geriye doğru baksınlar diye...
Geçen hafta #modRNAsoykırımı diye Twitter’de bir uyarıda bulunduk.
Kim ne kadar farkında bu tehlikenin bilmiyoruz ama, ilk defadaki kadar olmayacak bu defa bu iş. Şimdi Chemistrail, sentetik et, Kızamık, Şap filan diye geliyorlar.

Biliyorsunuz mRNA aşılarını, dini, etnik, ideolojik, politik, eğitim, statüsüne, yaş ve cinsiyetine, sağlık durumuna göre ve etap etap dağıtmışlar. Yani her parti mRNA aynı değil. Hatta bazıları plesebo da olabiliyor. Onun için hangi şişe hangi hastaya yapılmış, onu bilgisayarda kaydederek yapay zeka ile izlemişler.
Kimlerde, hangi bölgede aşıdan ne kadar sonra nasıl bir tepki olmuş.

Bedava kobay bulmuşlar ya, bizim. Tepe tepe kullanmışlar. Onun için bundan sonra çok dikkatli olmamız gerek.

Bunlar tüm dünyada artık insanların bağırsak florası ile ilgili bilgilere ve DNA haritasına sahipler. Bundan sonra ülke ve topluluk temelli, coğrafi bölge tanımlaması yapılmış biyolojik saldırılar gerçekleştirebilirler. Zaten StarLink’lerle “ALÇAK irtifa uyduları” üzerinden RF ve Laser vuruşları yapabiliyorlar. İlaç ve gıda yetmiyormuş gibi Chemistrail ile gökten üzerimize zehir de yağdırabiliyorlar. İsterlerse mikrop da yağdırabilirler.
Sivrisinekler, başka canlı organizmalar üzerinden de saldırabilirler. Her yerde artık akıllı (!?) sistemler var. O WiFi’ler ve İnsansız otonom sistemler katiliniz olabilir. Sadece akıllı otomobiller değil, kol saatini, cep telefonunu, bilgisayarınız, akıllı evleriniz, radar kompenentli akıllı süpürgeleriniz(!?), ajanlık da yapabilirler kuduz köpekten daha saldırgan ve tehlikeli olabilirler.
Birileri düşmanın sınırlarımızdan saldıracağını düşünürken, bunlar evlerimize, iş yerlerimize, damarlarımıza kadar sızdılar.

Bütün insanlığın karşı karşıya kaldığı tehdit ve tehlikeler karşısında, bunun farkında olan insan sayısı artıyor olsa da çok azız. Sonuçta “Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük!.. / Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya! Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya? İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal. Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal, Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan; Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.”
Şimdi “dövünme zamanı” mı dersiniz. Övünmeyi-dövünmeyi, övmeyi ve sövmeyi bir kenara bırakıp ayağa kalksak...
Bakın bu işin dindarı-dinsizi yok, sağı-solu yok, kadını-erkeği yok, Türkü-kürdü yok, alevisi-sünnisi yok. “Müdafayı Hukuk”dan, “Hılful Fudul”dan, “Ahi Evran / Evrensel kardeşlik”ten, “Kuvva-i Milliye”den sözetme zamanı şimdi. Çünkü “Kandillere katran döktü geceler”.
Öldürülüyorsunuz!
“Okumuş çocuklar annelerini aşıya zorlayarak öldürdüler, babalar oğullarını ölüme götürdü”, hasta olmasınlar diye!
Ölümü gösterip hastalığa razı etti birileri birilerini.
“Vicdan azabına eş” bir global felaketle karşı karşıyayız. TransHumanizmden söz ediyor, Biyolojik cinsiyeti sonlandırmaktan söz ediyorlar, “İnsan 2, Sanayi 4, toplum 5” olacakmış. Biz Siborg olacakmışız. Bir ülke halkını topyekun biyolojik cinsiyetinden uzaklaştırıp, önce din, ahlak ve gelenekten bağımsız BİREY’e dönüştürdüler sonra da onları aşılayıp (!?) Kimlik kartlarına, LGBTIQ+’ın akışkan ve değişken, toplumsal cinsiyet kimliğini ifade eden GENDER yazdılar.

“Harf devriminden daha vahim bir felaket”le karşı karşıyayız. GEN’imizle oynadılar. Ve yine bugün, ”Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!” Evet evet ”Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu. / Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek; / Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?”
Cevabını arayan o kadar çok soru var ki!
Sorular cevapsız.
Sahi son depremde kaç kişi öldü bilen var mı?
Ya da “Pandemi” sonrası, aşı-ilaç(!?) yan etkisinden kaç kişi etkilendi, bu turbo kanser ve kap ölümleri nedir?. Kaç kişi öldü/öldürüldü bu şekilde!?
Sahi gerçek enflasyon rakamları ne?
Bu YİD yoluyla kimlere son 5 yılda ne kadar ödeme yapıldı?
Ama insanları öldürüyorlarsa, malın, mülkün, paranın ne önemi var?


“Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!”. Evet durum bu. “Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader”
Peki hiç düşünmez misiniz, bu kadar parti var, neden bu konular yasamanın, yürütmenin, yargının, media’nın, siyasetin, sivil toplumun, sermaye sahiplerinin, cemaatlerin gündemine gelmez. Topyekun insanlar ipnoz mu edildi. İnsanların beyin kontrolü mü gerçekleşti?
Hadi şimdi soru sormaya başlayın, sonra hesap sorun. Yoksa, malınızı, canınızı, onurunuzu, devletinizi, şerefinizi, haysiyetinizi, iffetinizi kaybedeceksiniz.


Aklınızla ve kalbinizle oynayanlar inancınızı da resetliyorlar, farkında değil misiniz!?.
“GlobalReset” dedikleri bu.
Bu Şeytani plana karşı ne zamana kadar sessiz kalacaksınız. Her geçen gün bu kıyamet felaketinin kan ve can maliyeti artıyor. Kurtuluş için hattı müdafa yok, sathı müdafa var. Satın, bu global tehdide karşı, global bir akıl, erdem, ahlak, merhamet ve vijdan cephesi oluşturmamız gerekiyor.
Yeryüzünün bütün namuslu, erdemli insanları “Ah-i evran” cephesinde (Evrensel barış ve kardeşlik Cephesi) buluşalım.


Bütün insanlığın hayrına olmayan bir çözüm önerisi bizim önerimiz olmayacak!
Yeryüzün bütün erdemli biyolojik insanları, Global Satanist Pedefolik çetelere ve onların yerli işbirlikçilerine karşı birleşiniz.

Selam ve dua ile.

Bu yazı toplam 342 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar