İbrahim Karagül

İbrahim Karagül

Bir ülke daha işgal ediliyor

El Kaide bahane edilerek bir ülke daha işgal edilecek. Biz daha o ülkenin neresi olduğunu anlamadan, orada neler döndüğünü kavrayamadan, o ülkenin işgal edilmesinin ne tür sonuçlar doğuracağını düşünemeden Irak ve Afganistan benzeri bir savaş daha doğrusu işgal başlamak üzere.

Yakın tarihimizde çok önemli yeri olan, Birinci Dünya Savaşı'nın en kanlı cephelerinden Yemen'de çok yönlü, çok cepheli bir savaşın, ardından topyekun işgalin alt yapısı çoktan hazırlanmıştı. Şimdi terörle mücadele safhası uygulanıyor. Bir süre sonra Irak ve Afganistan gibi açık işgal dönemi başlatılacak. Yemen hükümetiyle Şii ve Sünni gruplar arasında çatışmalarla başlayan süreç, Suudi Arabistan ve bölge ülkelerinin katılımıyla genişledi, bölgesel bir krize dönüştü. Bize çok tanıdık gelen yöntem burada da uygulandı; ABD, İngiltere ve müttefikleri önce "terörle mücadeleye destek" amacıyla çatışmalara katıldı, ardından söz konusu ülkeyi işgal edip parçalayacak süreci uygulamaya başlattı.

"Irak dünün savaşıydı. Afganistan bugünün savaşı. Yemen yarının savaşı olacak" Kim diyor bunu? ABD'li senatör Joe Lieberman! Kendi sözü değil. ABD yönetiminden bazı yetkililerin kendisine böyle söylediğini aktarıyor. Son derece doğru bir söz bu. Yaklaşık on yıldır, Pakistan'dan Doğu Afrika'ya uzanan kuşakta bir çok ülkenin istikrarsızlaşacağına dair endişemiz adım adım gerçekleşiyor. Çünkü biz, hiçbir zaman bu kuşakta yer alan ülkelere yönelik istikrarsızlığı, içerideki zaaflarla sınırlı tutmadık. O oyuna gelmedik. Kolaya kaçmadık.

Yeryüzünün "Müslüman Orta Kuşağı"na yönelik müdahalelerin, 21. yüzyılı kapsayan bir hesap olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu yüzden, Yemen'deki her gelişmeyi dikkatle izliyoruz. Bu yüzden endişe duyuyoruz. Biliyoruz ki, bazılarımızın umurunda bile olmayan bu ülke merkez alınarak çevresine çok ciddi travmalar yaşatılacak. Biliyoruz ki, yıllardır uygulanan plan, Birinci Dünya Savaşı'nda bizim çok tanıdık olduğumuz, acı dolu tecrübelerimizle örtüşüyor. O dönemde hangi amaçlarla bu bölgede iseler şimdi de aynı şeyleri istiyorlar.

Şu an için, yoğun psikolojik savaş yürütülüyor, bölge ve dünya kamuoyu bu savaşına hazırlanıyor. Siyasi söylemlerin, El Kaide tehditlerinin, iç güvenliğe yönelik uyarıların nasıl servis edildiği ortada. Noel günü Detroit'e giden yolcu uçağının havada infilak ettirilmesi senaryosu, Nobel ödüllü Barack Obama'nın, Pakistan'dan sonra Yemen cephesini açma hazırlığına yönelikti. Suçlanan Nijeryalı öğrencinin Yemen'de eğitildiği, El Kaide bağlantısı olduğu söylemi, Amerikan kamuoyunu paranoya ile yeni bir şeye hazırlama çalışmasıydı. Devamı gelecek, yeni terör olayları ya da uyarıları izleyeceğiz.

Bu olaydan beş gün sonra ABD askeri ve istihbarat birimleri, Yemen'deki savaşın kapsamını genişletme kararı aldı. Ardından hem ABD hem de İngiltere, bu ülkedeki diplomatik misyonlarını, terör tehdidi nedeniyle kapatmaya karar verdi. İki ülkeyi, bazı Avrupa ülkeleri izledi.

Askeri çevreler, bugüne kadar özel birliklerle ve Cruise füzeleriyle devam eden ABD'nin Yemen'deki saldırılarının yoğunlaşacağını haber verdikten hemen sonra Obama yönetimi ile Yemen Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih arasında bir anlaşma imzalandı. Anlaşmaya göre ABD savaş uçakları, Cruise füzeleri, insansız hava araçları yoğun biçimde Yemen'de bazı bölgeleri vuracak, suikastler başlatılacak. Bütün bunlar olurken, İngiltere Başbakanı Gordon Brown ile ABD Başkanı, Yemen'de "ortak savaş" için anlaşma yapıyordu.

Peki ne oluyor bu ülkede gerçekten? Bir kez daha tekrar edelim: Yemen'in kuzeyinde, S. Arabistan sınırında yaşayan Şii Zeydi azınlık ile Yemen yönetimi arasındaki çatışmalar Zeydiler'le Suudi yönetimi arasında savaşa dönüştü. Zeydileri İran'ın Yemen'deki ileri karakolu gören Suudi yönetimi, açıktan Yemen hükümetine destek verdi. Ardından Fas ve Ürdün de aynı savaşa katıldı, özel birlikleri bölgeye gönderdi. En son Mısır, Zeydi Husi'lere karşı savaşta Yemen'in ve S. Arabistan'ın yanında olacağını açıkladı. Körfez İşbirliği Konseyi'ne üye ülkeler hep birlikte S. Arabistan'a destek vereceklerini açıkladılar. ABD, özel birliklerini bölgeye gönderdi. Haftalardır bölgeye yoğun füze saldırıları yapılıyor. Bunlar olurken, El Kaide tehditleri hızla tırmandı ve bölge, yeni bir terörle mücadele merkezi yani çatışma alanına döndü.

Yemen; Suveyş Kanalı'nın Kızıldeniz üzerinden Hint Okyanusu'na açıldığı, Aden Körfezi'ni kontrol eden bir bölge. Tam karşısında Somali ve Cibuti, binlerce yabancı askerin yerleştiği, istikrarsızlığın alabildiğine tırmandığı, küresel rekabetin en sert yaşandığı yer. Bu savaşın El Kaide savaşı olmadığını, Yemen'in iç çatışmalarıyla tanımlanamayacağını biliyoruz. Gerçeği konuşalım ve zihinlerimizi karıştıran yalanlara teslim olmayalım. ABD ve müttefikleri Afganistan'a girerek Orta ve Güney Asya'nın en stratejik noktasını ele geçirdiler. Irak'a girerek Mezopotamya'ya yerleştiler ve Ortadoğu'nun kalbini ele geçirdiler. Yemen'e de yerleştikten sonra Ortadoğu-Doğu Afrika'yı kontrol edecekler. Enerji koridorları, ulaşım koridorları, askeri-stratejik noktalar bir bir denetim altına alınıyor. Daha Irak işgali sırasında, bu ülkenin ikinci cephe olacağını, üçüncü cephenin Doğu Afrika'da açılacağını yazmıştım. Yemen'deki kriz bu bölgeye ve Arap Yarımadası'na doğru genişleyecek. Dördüncü cephe de Güneydoğu Asya'da açılacak. Bekleyin, göreceksiniz. Tabii güçleri yeterse!

Bu yazı toplam 2613 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar