Yahşi Batı: Yüksek bütçeli maganda muhabbeti

1 Ocak'ta Cem Yılmaz'ın Yahşi Batı'sını seyretmek için sinemaya gittim.

Salon tıklım tıklımdı.

Milleti rahatsız etmek istemediğim için 10 dakika araya kadar çıkmadım.

Bedelini çok ağır ödediğim bir incelik"

***

Şöyle söyleyeyim: Recep İvedik, Yahşi Batı'nın yanında mutaassıp aile çocuğu gibi kalıyor.

A.R.O.G.'da 'Hop, aile var! Ağzımızı bozmayalım' diyen Cem Yılmaz, bu defa ailenin ar ve hayâ duygularını hiçe sayıp, en bayağı kahvehane muhabbetiyle aşık atmaya kalkmış.

'Sinkaf'lı küfürlerin, iğrenç cinsel esprilerin bini bir para"

"Ailenin ar ve hayâ duyguları" diyorum, ama sinema salonundaki aileler maalesef hallerinden pek memnun görünüyorlardı.

Çocuklar ebeveynlerinden, ebeveynler çocuklarından utanmıyorlardı.

Cem Yılmaz ve arkadaşları 'sinkaf' dedikçe, ailecek hep beraber salak salak gülüyorlardı.

Mike Judge'ın Idiocracy diye bir filmi var; böyle giderse Amerikan toplumu gelecekte 'sinkaf' ve 'kıç' kelimeleri etrafında dönüp duran bir eblehler topluluğu olup çıkacak, diyen bir film"

Onu hatırladım.

Hem Yahşi Batı'daki rezillikler hem de sinema salonundaki o acayip aile manzaraları midemi bulandırdı.

İçimin kirlendiğini hissettim.

Kusacak gibi oldum.

10 dakika arayı zor getirdim.

Kendimi sinema salonundan öyle bir can havliyle attım ki, bir daha Cem Yılmaz filmine zor giderim.

Bazı rezervlerim olmakla beraber Hokkabaz ve A.R.O.G.'u ümit verici bulmuştum; Cem Yılmaz'ın Türkiye sineması için esaslı bir 'aşı' olabileceğini düşünmüştüm; Yahşi Batı, tarifi imkânsız bir hayal kırıklığı oldu.

***

Entelektüellerimize hoş gelecek incelikler de var tabii.

Batılıları ve Batı hayranlığını ti'ye almalar, genel geçer tarih anlayışıyla dalga geçmeler filan"

Ama bunlar, maganda muhabbetine meze olmaktan öteye geçmiyor.

Ve oncağız 'derinliğe' en bayağı kahvehane muhabbetinde bile rastlayabilirsiniz.

***

- Pardon, fevkalade saygın Amerikan filmlerinde bile sürekli küfretmiyorlar mı? Robert De Niro, Al Pacino bile küfredip durmuyor mu?

- Evet, küfrediyorlar. Hem de, en yakası açılmadık küfürleri peş peşe sıralıyorlar. Bunu yaparken öyle 'cool', öyle cazip oluyorlar ki, normal şartlar altında 'slum' (kenar mahalle) sınırları haricine çıkması mümkün olmayan akıl almaz küfürler bütün bir toplumun diline yerleşiyor. İyi mi oluyor?

- Ama Yahşi Batı'daki küfürler zaten topluma mal olmuş küfürler"

- Olabilir, ama çoluğun-çocuğun yanında böyle küfürler edilmez bizim toplumumuzda. Kazara edilse bile, 'Hop, aile var!' diyen birisi mutlaka çıkar. Uluorta küfreden kişi ayıplanır. Fakat, Türkiye sinemasındaki yeni trend ve seyircinin bu trende teveccühü, o toplumsal hassasiyetin ortadan kalkabileceğine delalettir. Beyazperdede makul karşılanan 'topluma mal olmuş' küfürlerin zamanla illa ki 'geliştirilecek' olması da cabası.

***

Hülasa:

Cem Yılmaz ve arkadaşları sövüp sayıyor, seyirci gülmekten kırılıyor"

Bu mudur?

Budur.

O muhteşem dekor ve kostümlere, oluşturulan o harika Vahşi Batı atmosferine, harcanan –kelimenin tam anlamıyla HARCANAN- o milyonlarca dolara yazık olmuş.

Aynı kahkahalar ve gişe hasılatı, Recep İvedik'te görüldüğü gibi, sıfıra yakın zahmet ve üç kuruşluk maliyetle de elde edilebilirdi.

Bu yazı toplam 3168 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar