Abdurrahman Dilipak
Biri bizimle dalga geçiyor
Herkes iş istiyor. Ne işi kardeşim. Siz pahalı üretiyorsunuz, kalite sorunu var, vergisi, sigortası, kıdem tazminatı, emeklilik, kim uğraşacak sizinle. Bu gerçekler ışığında nasıl rekabet edeceğiz ötekilerle. Adamlar robot kullanıyor. Artık robotlar otonom hareket ediyor. Sabit değil, insanımsı, her işi yapabiliyor. “Vasıflı-vasıfsız eleman” sorunu yok. 5 dakikada yüklüyorsunuz gerekli bilgiyi beynine, anında öğreniyor. Her dili biliyor, herkesi tanıyor. İnsan, hayvan ve robot zaten Neuralink networku ile uzak da olsa birbirine bağlı. Raporlama, değerlendirme, karar almaya da gerek yok. Bu networkte her şey anında otomatik olarak çözülüyor. Robot dediğin “Humanoid”, insan dediğin “Siborg”. Niye insanlar uğraşsınlar. Robot bu, ne bir soru soruyor, ne de itiraz ediyor.
Okula, öğretmene, bilim kuruluna ne gerek var! “Etik kurul” ne oluyor.
Bakın biz bunlara göre, biyolojik insan neslinin son örnekleriyiz. Bu “Tarihin sonu”. Z kuşağı dedikleri Latin alfabesinin son harfi. Bitti, son! Yeni bir alfabe yazıyorlar yeni dönem için. Belki de insan, hayvan ve makine emojilerle konuşacaklar bundan sonra.
Biz yeni anayasa yapacakmışız, bakın bu zamane tanrılarına göre, o dönem bitti. Demokrasi de yok artık. Parlamento da yok. Bill’in adamları her şeyi düşünmüşler, yapay zeka her şeyi anında çözüyor. “Yeni normal” dönemde “eski çağlara ait” o din, ahlak, gelenek gibi şeylere yer yok. Transhuman insanımsı “Birey”lerden oluşuyor. Onun cinsiyeti “Gender” olarak tanımlanıyor. Size ihtiyaç yoksa, uyutuluyorsunuz, ihtiyaç duyulana kadar. Ya da “Performans pass”ın eksiye düşünce uyutuluyorsunuz. Artık size ihtiyaç yoksa, bir “Tık”lık canınız var. Fişiniz çekilmeden önce gen örnekleriniz alınır, beyniniz kopyalanır, bir gün birileri size ihtiyaç duyarsa yeniden çağırılmak için datalarınız arşivlenir.
İki yeni “put”umuz var artık. “Bilim” ve “Teknoloji”.. O ne diyorsa o! Aklımıza ve kalbimize onunla hükmetmeyi planlıyor “yeni normal dönemin yeryüzü tanrıları”.
“Yapay zeka” bu dünya için, “bu kadar insan çok” diyorsa çoktur. Önce gıda, ilâç, kozmetik, spor, eğitim, yaşam tarzınız değiştirilerek, kısırlaştırılacaksınız, acısız, hatta biraz da eğlenceli bir şekilde. Bu yolla uslanmayacak olursanız, o zaman digital yöntemlerle icabınıza bakılacaktır, eğer bizimkilerin akılsızlığı ve onların ihtirasları böyle devam ederse. Yok baş kaldırırsanız, adamlar açık açık “yeni bir dünya savaşı”ndan söz ediyorlar. Ve şimdiden yeryüzünde ve uzayda kendilerine kaçacak yerler hazırlıyorlar.
Evet evet, Elon Musk’un ya da Bill Gates’in açıklamalarına bakın. Bunu sadece bugün dile getirmiyorlar. Bunların Şeytanları dinlerinin de bilimlerinin de ahlaklarının da genleri ile oynadı. Yahudi teolojisinde, gökten inecek Meşiah’ın, kendi inananlarını gökyüzüne taşıyıp, sonra dünyayı helak etme ve ardından yeniden Babil dönüşü gibi dünyaya dönüş inancı var. Bunlar Meşiah’ın geliş ve dönüşünün yollarını hazırlıyorlar akıllarınca. “Uzay yolculuğu” için “uzay asansörü” tasarlayan ve “Ay’da, Mars’ta koloni kurma” hayali kuran Musk, “Armageddon savaşı”na gönderme yapıyor.
Ya hu, bir İncil alıp okuyun şu Yuhanna Vahyi bölümünü. Bu İnciller İznik’te kabul edildi. Yuhanna Vahyi’nde sözü edilen mekan Ege bölgesi. Savaş alanı, Halep, el Bab’dan başlayan, Maraş, Antep, Hatay, Kilis ve Urfa havalisi.
Bunlar onların kitapları ile ilgili anlatılanlar. Peki bizde Kıyamet teolojisinin coğrafyası neresi! “Kaf dağı hikayeleri”ni masal mı sanıyorsunuz siz! Yunan (!) mitolojisi, Babil ve Mısır mitolojisindeki sembolizmin arkasındaki derin gerçeği anlamadan bugün olanları anlayamazsınız. Şu dünyanın uzaydan görünen küresel haritasının içine gizlenen figürleri gördünüz mü? Bunların gökyüzüne bakışı da sakat, gökyüzünden Dünya’ya, Ay’a, Güneş’e, Şira / Sirus gezegenine bakışları da sakat. Kara parçaları, deniz ve bulutları öyle işlemişler ki, Hz. Meryem ve İsa, Yılan, Şeytan sembolü ustalıkla bu görsele gizlenmiş. Bu görsel NASA görseli.
Bakın, bu Great Reset’i, Yeni Normal dönemi, CoVID’i, 5G’yi, Neura Link’i, Starlink’i, GPT3’ü, Humanoid’i, Siborg’u, GENOM’u, NEOM’u anlamadan bugün ülkemizde, bölgemizde ve dünyada neler olup bittiğini anlayamazsınız.
Temelde bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç var. Bugünkü, din, ahlak ve gelenekten bağımsız hale getirilen, siyaset, iktisad, bilim ve teknoloji mantığı ile bir yere gidemeyiz. Bu yolda bütün alamet-i farikalarımızı kaybederek, sürüye dönüştürülürüz.
Bilim ve teknoloji, her zaman, her hali ile meşru ve masum değildir. “Faydasız ilimden Allah’a sığınırım” diyen bir Peygamberin ümmetiyiz. Hakikat yoksunu, fıtratı bozan, hikmeti aşağılayan bir ilim; sahibini Bel’am’a, Ebu Cehil’e ve kitap yüklü eşeğe dönüştürür.
Otonom otomobiller gelince şoförler ne yapacaktı. Bilgi beyne yüklenecekse okulları ve öğretmenleri ne yapacaksınız. Sanayicisi, tüccarı, mühendisi, iktisadçısı, doktoru, hakimi, savcısı, askeri, polisini ne yapacaksınız. Siber ordular geliyor. Siz gidip, yerinizi robotlara bırakacaksanız, siz nasıl geçineceksiniz! Bakın para sanal olacak ve tek para sistemine geçilecek.. Parlamentoya, belediye meclislerine, meslek odalarına gerek kalmayacak. Norm hukuk geçerli olacak. Hakime, savcıya gerek yok. Kararlar dakikalar içinde alınacak. Bu sistemde insana gerek yok. Şeytanın insana karşı tarih boyunca en ölümcül planlarından biri ile karşı karşıyayız. Yoksa siz CoVID, Maske, Mesefe, Hijyen, HES Kodunu bir sağlık tedbiri mi sanmıştınız! “İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allahım!” Esselamü ala menittebeal hüda! Selâm ve dua ile.
Not: İki ay’ımız tanrılara adanmış; “Tammuz“ ve “Agustos”. Biri “Tanrı kıral”, ötekisi “Çobanların tanrısı” imiş. Ankara’daki Hacı Bayram’ın yanındaki kalıntılar Agustus tapınağına aid. “Higien” de “Temizlik tanrısı”nın adı!
La ilahe illallah. La galibe illallah!