Abdurrahman Dilipak
Bizi bize kırdırıyorlar
Derin Gerçekler
Eskiden beri bu böyle. 1991’de soğuk savaş bitti güya ama bizimkiler savaşın bittiğini bilmiyorlar. Sağcı, solcu, liberal, alevi, sünni, sosyalist, marksist, şeriatçı fark etmiyor. Sistem 100 milyonda yaklaşık 10.000 kişiyi izliyor. Bunlar “Mega Player”, toplumu peşinden sürükleyen kişiler. Yani CIP (Citizen Important Person) takımı, yönetime seçildiklerinde VIP (Very Important Person) oluyorlar. Yani sivil ya da resmi önemli kişi. Bunların aile ve çevrelerini, korku ve umutlarını her şeyi ile takip ediyorlar. Onların zaaf ve meziyetlerini tespit edip, onlarla doğrudan ya da dolaylı olarak ilişki kuruyorlar. Bu Şeyh de olabilir, Fahişe de, önemli değil. Bunları 3’e ayırıyorlar, Yeşil, Kırmızı, Sarı diye. Yeşil işbirliği yapılanlar, Kırmızı karşı tarafta olanlar, Sarı gelip-gidenler, arafta, iki arada bir derede olanlar.
Yeşiller destekleniyor, sarılar kazanılmaya çalışılıyor ve konjonktüre göre, bir yerlere kaydırılabiliyor. Kırmızılar ise kullanılıyor. Bunlar işlerini Arabalı Vapurun kaptanı gibi yürütüyor. Arabalı vapuru nereye yanaştırmak istiyorsanız, ona göre bir motoru çalıştırıyorsunuz, hedefe yaklaşınca ters yöndeki motorla denge sağlıyorsunuz. Yani iki ucada her türlü desteği verirler ve her zaman bir 3. Yedekleri vardır. İşi bitenin “işi bitirilir.” Yaramazlık yapanın da. Dostları yoktur. Her üç grubunda kendi içinde 3’lü bir sacayağı vardır. Herkesi eğilimi yönünde iteledikleri için tarafların asabi gücü onlar için bir kolaylıktır.
İki tarafı da çatıştırırlar. Her iki tarafı da kontrol ederler. “Böl yönet” dedikleri budur. Dini, etnik, mezhebi, ideolojik, politik vicdani ve felsefi kanaat farklılıklarını sonuna kadar kullanırlar. Aslında var olan bölünmüşlüğü yönetiyorlar ve birbirine karşı kışkırtarak tarafları zayıflatmak sureti ile yönetiyorlar. Kimi öne geçirmek istiyorlarsa, öteki tarafa desteği azaltınca beriki taraf öne geçmiş oluyor.
Bunlar eğer AK Parti'ye destek veriyorlarsa CHP’yi de destekliyorlar. MHP’ye destek veriyorlarsa, HDP’yi de desteliyorlar. Sahi PKK’yı işin başında kim niçin örgütlemişti? Komkar ve Rızgari’yi örgütleyenlerin 3. Adımı PKK idi. Peki PKK ya karşı mücadele niye bitmez. PKK biterse PYD çıkar. Batılılar için ölen ölür kalan sağlarla yollarına devam ederler. Yorulanlar tasfiye edilirler. Bu oyunun adı tavşana kaç, tazıya tut oyunudur. FETÖ de NATO’nun bir projesidir, BÇG’de..
Taraftarlık insanları zombileştirdiği için göremez, duyamaz, soru soramaz hale getiriyorlar. ABD, İsrail, İngiltere ve Fransa’nın himayesinde kurulacak bir Kürt devleti kime hizmet edecek? İran’la, Irak’la, Türkiye ile hesaplaşarak bunu başaracaksınız öyle mi? Kürtler sadece Urfa, Diyarbakır da yaşamıyor ki. Oradaki Kürtler, Araplar ne olacak? İstanbul’daki, Ankara’daki, Antalya’daki Kürt’leri ne yapacaksınız? HDP, İstanbul sözleşmesini, LGBT’yi savunuyor. Müslüman Kürtler buna evet diyecek mi? Biz bizimkilerin yaptığına karşı çıkıyoruz. Kürt milliyetçisi de var, liberali de, komünisti de. Zaza’ları ne yapacaksınız. Gurmanço, Sorani, Ezidiler, Hristiyan’lar, Musevi’ler, Araplar, Fars’lar, Türklerle akraba olanlar.
Aslında ''Kürt sorunu'' aynı zamanda ''Türk sorunudur.'' ''Türk sorunu da Kürt sorunudur!''
Sorunun kaynağı tek. Birbirimize karşı kazanacak bir zaferimiz de yok. Ama birlikte kazanacak tek zaferimiz var. Öte yandan siyasetin çarkı bu sorunun sebep olduğu, kan ve gözyaşını yakıt olarak kullanıyor. Bu çark taraflar için kendilerine göre haklı gerekçeler oluşturuyor. Birbirimize bu toprakları cehennem ve mezar yapmak kolay, ama bu cennet vatanı, vahiy coğrafyasını Gülistana çevirmek gerek öfke değil merhamet, sevgi, sabır gerekiyor. Bunun için adalet gerekiyor, barış gerekiyor. Yardımlaşmak gerekiyor.
Muhammed Yakub’un ileri sürdüğü iddiaların soruşturulması gerekir. Ama PKK ve terörle ilgili söylediklerine katılmamak mümkün değil. 15 Temmuz ile ilgili söylediklerini de bir kenara not edin. Bir çok şey bize anlatıldığı gibi değil. Depremde açıklanan ölü sayısına inanıyor musunuz? Zaten yaralıların sayısını bilmiyoruz. Tıpkı mRNA’dan ölenlerin sayısını bilmediğimiz gibi.
Öte yandan muhtemel İstanbul depremini, GAP depremini konuşan yok. TransHumanizm, NeuraLink’i, 5G yi, Starlink’i konuşan olmadığı gibi. Türk, Kürt, göçmenle yatıp bunlarla kalkıyoruz. Kürtlükmüş Türklükmüş! Sahi doğduğumuz zamanı, toprağı, ana babayı siz mi seçtiniz. Derinizin rengini, cinsiyetinizi siz mi seçtiniz. Bundan dolayı üstün ya da geri olmak ne demek. Kitap Kabilelerden söz eder! Bize, hepimizin Hz. Adem'den geldiğimizi söyler. Bu ilik kimliği 1700’lerde çıktı, 1800’lerde şekillendi, Papalıklar ile sömürgeci beylikler arasında yapılan anlaşma ile.
Neyse Akif ne diyordu konuda:
“Hani milliyetin İslâm idi? Kavmiyyet ne? /
Sarılıp sımsıkı dursaydın a milliyetine! /
Arnavutluk ne demek? Var mı şeriatta yeri? /
Küfr olur, başka değil kavmini sürmek ileri. /
Arab'ın Türk'e, Laz'ın Çerkez'e yahud Kürd'e, /
Acem'in Çinliye rüçhanı mı varmış, nerede? /
Müslümanlıkta anasır mı olurmuş? Ne gezer? /
Fikrî kavmiyyeti tel'in ediyor Peygamber. /
En büyük düşmanıdır rûh-u Nebî tefrikanın, /
Adı batsın onu İslâm'a sokan kaltabanın. /
Artık ey millet-i merhûme sabah oldu, uyan!!! /
Sana az geldi ezanlar diye ötsün mü bu çan? /
Ne Araplık, ne de Türklük kalacak, aç gözünü! /
Dinle Peygamber-i Zîşân'ın ilahî sözünü. “
Bu memlekette siyaset mafyası yok mu? Bunlar uyuşturucu, terör, kumar, her türlü kayıt dışı işler yapmıyor mu? Şabat terör örgütü değil mi? Neden kimse bunun üzerine gitmez. Yunanistan ve Bulgaristan’da, ya da İran’da, Irak'ta Türkler için ne talep ediyorsak, Kürtlere ve diğer halklara da onu vadedelim. Ve soralım, Kürdistan’da kendileri, Türklere, Zaza’sına, Araplara, ya da Süryanilere aynı şeyi vadedecekler mi?
Bir de anlamadığım şu: Biz AB’ye girmek istiyor muyuz. AB’nin Amerika Birleşik Devletlerinde olduğu gibi, egemenliğimiz kısman AB’ye devredeceğiz, para ve tabi merkez bankası, ordu, hukuk sistemi ve daha bir çok konuda AB’ye bağlı olacağız. Zaten daha şimdiden bağlı olmadan da imtiyazlı statü verilen örgütler üzerinden elimiz kolumuz bağlanıyor. Bunu CoVID sürecinde gördük. Uluslararası sözleşmelerle de bağlanıyoruz. Biz girince bir şey olmuyorsa KKTC girince niye bir şey oluyor? Biz AB’ye girince yerel yönetim özerklik falan geliyor da, bunu başkası bizden isteyince kıyamet kopuyor. Olsun olmasın demiyorum da ne oluyor diye soruyorum. Mesela Suriye’deki Türki unsurlar konusunda vesayat hakkımız var. Bu hakkı özerk bölge statüsü ile siyasi bir hüviyet kazandırsak ne olur. Ya da İsviçre’ye bu kadar hayransınız. Azerbaycan’ın kendi kara bütünlüğünün dışında Nahcıvan diye bir bölge var sınırımızda. Orası İsviçre’deki gibi Kanton olarak bize bağlansa olmaz mı? Kerkük de Kanton olarak Türkiye ile ilişkilendirişe. Niye bunlar konuşulmaz. Konuşmak zor geliyor, kavga etmek tarafların daha çok hoşuna gidiyor. Bir karar vermemiz gerekiyor, konuşa konuşa mı, vuruşa vuruşa mı?
Af edersiniz, bu “Kürt sorunu” değil mi? Bu soruna giydirilen bir deli gömleği terör. PKK’nın doğuşuna bakın neden, nasıl, niçin, kim tarafından üretildiğini görürsünüz. Bunun ebeliğini yapan CIA ve MOSSADdır. Bunu besleyip büyütenler, ABD, İngiltere, İsrail, Rusya, Fransa, Almanya, Belçika, Yunanistan’dır. Hatta bir ara Libya’ya gittiler. Ermenistan’la da kol kola girdiler. Zaten Suriye’deydiler. Bu “organize bir’dir. Silah ve uyuşturucu koridorunda Bulgaristan da vardı. Bu işin tarihi yazılmadı hala. Bu terör hikayesi herkesin işine yarayan bir hikaye. Çok kullanılışlı bir örgüt. Kürtler üzerinden örgütlenen ilk huruç hareketi değil.
Müslüman Kürt halkı üzerinden Laik, sosyalist-Ateist, milliyetçi bir hareket örgütlediler. Ermenilerin bölgeden tehciri, tahliyesi büyük ölçüde Kürtler üzerinden oldu ama bu konuşulmaz. Bir dönem hatırlarsanız bir ASALA vardı, Rumları EOKA üzerinden provoke ettiler. Araplar için Afrikalılar için, Afganlar için ayrı ayrı örgütleri var. Türkler içinde, Müslümanlar içinde var. Tarikatları da var, mediaları da. PKK, PYD de işte öyle bir şey..
Türklerin ve Kürtlerin kanları ve gözyaşları üzerine kurulu bir sistem. Emperyalizmin ölüm makinası bu Müslüman halkların çocuklarının kanları ve gözyaşlarını, cesetlerini yakıt olarak kullanıyor. Sahi Ruzi Nazar kimdi? Soğuk savaşın derin kadrolarını ve kodlarını çözmeden HDP, Öcalan, Selahaddin Demirtaş üzerinden okuyarak anlayamazsınız. Gözünüze bu kibrit çöplerini çok yaklaştırırsanız arkasında yanan ormanı göremezsiniz.
Niye 360 milyona 22 Arap devleti var ve bunlar niçin bir araya gelemez, hem de din, dil, tarih, coğrafya aynı iken, hem de neden kimi krallık, kimi sultanlık, kimi emirlik, kimi melik, kimi Tek parti yönetimi, kimi cumhuriyet, neden?. Mısır’ın nüfusu 95 milyon, Fas 36, Sudan 31, Cezayir, Suudi Arabistan, Irak, Yemen 30-34 milyon arası. Suriye, Somali 15-17 milyon, Ürdün ve Tunus 10-11 milyon, gerisini varın siz hesap edin, 1 milyon nüfuslu Arap ülkeleri var. Arapların başına gelenler, başkalarının da başına gelebilir. Bu devletlerin değişmez yöneticileri halklarının iradesini temsil etmiyorlar, onlar Osmanlı'nın yıkılışında İşgalcilerle işbirliği yapan Arap aşiretlerinin çocukları çoğu. Eğitimleri, Mediaları ve sermayeleri de büyük ölçüde onların eseri. Bu ülkelerin 2,5 milyon km2si Sudan, 2.3’ü Cezayir, 2.1 Suudi, Libya 1.7, Mısır 1 milyon km2. Gerisini tahmin edin, sonuncusunun toprağı 665 km2. Bu gerçekler sizin için bir şey ifade etmiyor mu?
Dün, bir imparatorluğu neden ve nasıl kaybettik? Akletmez miyiz? O hatalardan ders çıkartmayacak mıyız? Yoksa aynen devam mı ettireceğiz?
Tarih ibret alınmazsa tekerrür eder.
Benden söylemesi.
Selam ve dua ile.