Bosna Trajedisi ve Şehid Selami Yurdan-2
Şehid Selami’nin Beyazıt Camii’nde kılınan gıyabi cenaze namazında babası on binlerce kişiye şöyle seslenmişti...
Bugün oğlumun düğününü yaptık
Şehid Selami’nin Beyazıt Camii’nde kılınan gıyabi cenaze namazında babası on binlerce kişiye şöyle seslenmişti: “Selami’nin düğününe hoş geldiniz. Bu gıyabi cenaze namazını oğlum Selami’nin düğün merasimi olarak kabul ediyorum. Ey nüfus kağıdında İslam yazanlar, bu dava hepimizin davasıdır. Ben
bugün oğlum Selami’nin Bosna-Hersek’te şehid olmasının gururunu taşıyorum.”
SELAMİ’NİN annesi ve babası, ciğerparelerinin şehadet haberini alınca, buruk bir sevinç yaşadılar. Oğullarını, bu dünya gözüyle bir daha göremeyeceklerinden dolayı üzülüyorlardı. Ve fakat ciğerparelerinin, Allah yolunda Boşnak Müslümanların yardımına koşarak şehid olmasına da seviniyorlardı. Bu haleti ruhiye ile, Halkalı’daki evlerine gelen taziye ziyaretçilerini, metanetle karşılıyorlardı. Selami’nin annesi, taziyeye gelenlerden birisinin sorusuna şöyle cevap veriyordu:
“….Müslümanların ezildiğini gördükçe çok üzülüyordu. Nerede bir şehid haberi alsa, onun resmini bulup getiriyor, şehidlerin resmini diziyordu. Hep düşüncesi şehidlikti. Bosna Hersek’teki duruma çok üzülüyordu. ‘Orası İslam toprağı, mutlaka kurtulacak, ben gidip oraya yerleşeceğim’ diyordu. Giderken Macaristan’a diye çıktılar. ‘Hakkınızı helâl edin. Kardeşimi evlendirin’ dedi. Düğün istemedi, sırasını kardeşine verdi. İşte bu gün düğününü yaptık oğlumun, meğer o, böyle bir düğün istiyormuş.”
Selami’nin, şehadetinden önce, vasiyetinde istediği gibi, İstanbul-Beyazıt Meydanı’nda gıyabi cenaze namazı kılındı. 28 Ağustos 1992 Cuma Namazı sonrasında; şehadetinden önce nice kereler bu meydanda “Şehidler Ölmez!” diye haykıran Selami için; onbinler toplanmış “Şehidler Ölmez! Şehid Selami - Yolun Devam Edecek!” sloganları arasında vasiyeti yerine getiriyordu.
Şehid Selami’nin muhterem babası Ferman Amca, biricik oğlu Selami için atılan bu sloganlar arasında megafondan, on binleri şu veciz sözleriyle gözyaşlarına boğuyordu: “Selami’nin düğününe hoş geldiniz. Bu gıyabi cenaze namazını oğlum Selami’nin düğün merasimi olarak kabul ediyorum. Ey nüfus kağıdında İslam yazanlar, bu dava hepimizin davasıdır. Ben bugün oğlum Selami’nin Bosna-Hersek’te şehid olmasının gururunu taşıyorum. Benim bir Selami’m gittiyse, geride daha beş Selami’m var. Şehidlik Cenab-ı Allah’ın lutfudur. Eğer beş yüz oğlum değil, beş milyon oğlum olsa bile, onları da Allah yolunda feda etmeye hazırım. Davamıza hep birlikte sahip çıkalım.”
SIRPLAR FİTİLİ ATEŞLEDİ
Buradan Bosna’da yaşananlara gelelim. Bosna Hersek, eski Yugoslavya Cumhuriyeti’ni oluşturan 6 federasyondan birisiydi.
1980 yılında Mareşal Tito’nun ölümünden sonra, Yugoslavya parçalanmanın sinyallerini vermeye başladı. 1980’li yılların ortalarında, doğu bloğundaki çözülmeler, 1991 yılında Yugoslavya’da kendini gösterdi. 1991 yılında, Yugoslavya Anayasası’na göre devlet başkanlığının; Federasyonu oluşturan 6 cumhuriyetten birisi olan Hırvatistan’a geçmesi gerekirken; Sırbistan, bunu engelledi. Ve Yugoslavya’nın mirasına tek başına sahip çıktı. Bunun üzerine Slovenya ve Hırvatistan bağımsızlıklarını ilan ettiler. Sırbistan bunu kabul etmedi ve önce Slovenya’ya, sonra da Hırvatistan’a saldırdı. Bilhassa Hırvatistan’ın Vukovar şehrinde on binlerce Hırvat’ı vahşice katlettiler. Tarihi Osıjek, Dubrovnik şehirlerini büyük bombardımana tabi tuttular. Sırplar’ın bu vahşiyane saldırılarına, o zamanki adıyla Avrupa Topluluğu (şimdiki adıyla Avrupa Birliği) ve Almanya hemen karşı çıktı. Sırbistan’a karşı yoğun bir kampanya başlattılar ve Slovenya’daki Sırp güçleri, geri çekilmek zorunda kaldı. Hırvatistan’da ise yer yer Sırp ahalinin yaşamasından dolayı; Sırbistan, bu Sırp halka silah ve para desteği vererek, Hırvatistan’da savaş yıllarca sürdü.
Bosna Hersek Cumhuriyeti’nde, 1990 yılı sonlarında yapılan seçimleri Aliya İzzet Begoviç’in lideri olduğu SDA (Demokratik Eylem Partisi) kazandı. Ve Aliya İzzet Begoviç devlet başkanı seçildi. Mart 1992’de yapılan bir referandumla da Bosna Hersek Cumhuriyeti, bağımsızlığını ilan etti. Bu referandumu Bosna Hersek’te yaşayan Sırplar boykot etmişlerdi.
Bosna Hersek’te yaşayan Sırplar’ın lideri Radovan Karadziç, Müslümanların aleyhine yoğun bir kampanya başlattı ve Sırbistan’ın elinde bulunan Federal Ordu’nun da desteğini alarak, silahlı saldırı ve katliamlara başladılar.
1948’li yıllarda Deir Yasir, 1980’li yıllarda da Sabra ve Şatilla’da, Tel Zaatar’da İsrail’in işlemiş olduğu katliamlara rahmet okutan bir katliam yaşandı Bosna Hersek’te. Sırplar bütün bu katliamlarını göz ardı etmek için; Avrupalı ve Amerikalı efendilerine çeşitli medya organları vasıtasıyla, sürekli olarak şu mesajı veriyor: “Avrupa’da, İsrail karşıtı bir İslam Devleti’nin oluşmasını istemiyorsanız; bize, Bosna Hersek’teki askeri yaptırımlarımıza yardımcı olunuz, en azından engel olmayınız.”
YARIN: BOSNA’DA ŞEHİD DÜŞEN TÜRKLER
Mehmet Ali Tekin / Vakit
Şehid Selami’nin Beyazıt Camii’nde kılınan gıyabi cenaze namazında babası on binlerce kişiye şöyle seslenmişti: “Selami’nin düğününe hoş geldiniz. Bu gıyabi cenaze namazını oğlum Selami’nin düğün merasimi olarak kabul ediyorum. Ey nüfus kağıdında İslam yazanlar, bu dava hepimizin davasıdır. Ben
bugün oğlum Selami’nin Bosna-Hersek’te şehid olmasının gururunu taşıyorum.”
SELAMİ’NİN annesi ve babası, ciğerparelerinin şehadet haberini alınca, buruk bir sevinç yaşadılar. Oğullarını, bu dünya gözüyle bir daha göremeyeceklerinden dolayı üzülüyorlardı. Ve fakat ciğerparelerinin, Allah yolunda Boşnak Müslümanların yardımına koşarak şehid olmasına da seviniyorlardı. Bu haleti ruhiye ile, Halkalı’daki evlerine gelen taziye ziyaretçilerini, metanetle karşılıyorlardı. Selami’nin annesi, taziyeye gelenlerden birisinin sorusuna şöyle cevap veriyordu:
“….Müslümanların ezildiğini gördükçe çok üzülüyordu. Nerede bir şehid haberi alsa, onun resmini bulup getiriyor, şehidlerin resmini diziyordu. Hep düşüncesi şehidlikti. Bosna Hersek’teki duruma çok üzülüyordu. ‘Orası İslam toprağı, mutlaka kurtulacak, ben gidip oraya yerleşeceğim’ diyordu. Giderken Macaristan’a diye çıktılar. ‘Hakkınızı helâl edin. Kardeşimi evlendirin’ dedi. Düğün istemedi, sırasını kardeşine verdi. İşte bu gün düğününü yaptık oğlumun, meğer o, böyle bir düğün istiyormuş.”
Selami’nin, şehadetinden önce, vasiyetinde istediği gibi, İstanbul-Beyazıt Meydanı’nda gıyabi cenaze namazı kılındı. 28 Ağustos 1992 Cuma Namazı sonrasında; şehadetinden önce nice kereler bu meydanda “Şehidler Ölmez!” diye haykıran Selami için; onbinler toplanmış “Şehidler Ölmez! Şehid Selami - Yolun Devam Edecek!” sloganları arasında vasiyeti yerine getiriyordu.
Şehid Selami’nin muhterem babası Ferman Amca, biricik oğlu Selami için atılan bu sloganlar arasında megafondan, on binleri şu veciz sözleriyle gözyaşlarına boğuyordu: “Selami’nin düğününe hoş geldiniz. Bu gıyabi cenaze namazını oğlum Selami’nin düğün merasimi olarak kabul ediyorum. Ey nüfus kağıdında İslam yazanlar, bu dava hepimizin davasıdır. Ben bugün oğlum Selami’nin Bosna-Hersek’te şehid olmasının gururunu taşıyorum. Benim bir Selami’m gittiyse, geride daha beş Selami’m var. Şehidlik Cenab-ı Allah’ın lutfudur. Eğer beş yüz oğlum değil, beş milyon oğlum olsa bile, onları da Allah yolunda feda etmeye hazırım. Davamıza hep birlikte sahip çıkalım.”
SIRPLAR FİTİLİ ATEŞLEDİ
Buradan Bosna’da yaşananlara gelelim. Bosna Hersek, eski Yugoslavya Cumhuriyeti’ni oluşturan 6 federasyondan birisiydi.
1980 yılında Mareşal Tito’nun ölümünden sonra, Yugoslavya parçalanmanın sinyallerini vermeye başladı. 1980’li yılların ortalarında, doğu bloğundaki çözülmeler, 1991 yılında Yugoslavya’da kendini gösterdi. 1991 yılında, Yugoslavya Anayasası’na göre devlet başkanlığının; Federasyonu oluşturan 6 cumhuriyetten birisi olan Hırvatistan’a geçmesi gerekirken; Sırbistan, bunu engelledi. Ve Yugoslavya’nın mirasına tek başına sahip çıktı. Bunun üzerine Slovenya ve Hırvatistan bağımsızlıklarını ilan ettiler. Sırbistan bunu kabul etmedi ve önce Slovenya’ya, sonra da Hırvatistan’a saldırdı. Bilhassa Hırvatistan’ın Vukovar şehrinde on binlerce Hırvat’ı vahşice katlettiler. Tarihi Osıjek, Dubrovnik şehirlerini büyük bombardımana tabi tuttular. Sırplar’ın bu vahşiyane saldırılarına, o zamanki adıyla Avrupa Topluluğu (şimdiki adıyla Avrupa Birliği) ve Almanya hemen karşı çıktı. Sırbistan’a karşı yoğun bir kampanya başlattılar ve Slovenya’daki Sırp güçleri, geri çekilmek zorunda kaldı. Hırvatistan’da ise yer yer Sırp ahalinin yaşamasından dolayı; Sırbistan, bu Sırp halka silah ve para desteği vererek, Hırvatistan’da savaş yıllarca sürdü.
Bosna Hersek Cumhuriyeti’nde, 1990 yılı sonlarında yapılan seçimleri Aliya İzzet Begoviç’in lideri olduğu SDA (Demokratik Eylem Partisi) kazandı. Ve Aliya İzzet Begoviç devlet başkanı seçildi. Mart 1992’de yapılan bir referandumla da Bosna Hersek Cumhuriyeti, bağımsızlığını ilan etti. Bu referandumu Bosna Hersek’te yaşayan Sırplar boykot etmişlerdi.
Bosna Hersek’te yaşayan Sırplar’ın lideri Radovan Karadziç, Müslümanların aleyhine yoğun bir kampanya başlattı ve Sırbistan’ın elinde bulunan Federal Ordu’nun da desteğini alarak, silahlı saldırı ve katliamlara başladılar.
1948’li yıllarda Deir Yasir, 1980’li yıllarda da Sabra ve Şatilla’da, Tel Zaatar’da İsrail’in işlemiş olduğu katliamlara rahmet okutan bir katliam yaşandı Bosna Hersek’te. Sırplar bütün bu katliamlarını göz ardı etmek için; Avrupalı ve Amerikalı efendilerine çeşitli medya organları vasıtasıyla, sürekli olarak şu mesajı veriyor: “Avrupa’da, İsrail karşıtı bir İslam Devleti’nin oluşmasını istemiyorsanız; bize, Bosna Hersek’teki askeri yaptırımlarımıza yardımcı olunuz, en azından engel olmayınız.”
YARIN: BOSNA’DA ŞEHİD DÜŞEN TÜRKLER
Mehmet Ali Tekin / Vakit