İbrahim Karagül
Bu adam bizi niye korkutur?
ABD Başkanı Barack Obama'yı öldürecekler" gibi, gelecekle ilgili kehanetvari öngörülerde bulunan Küba'nın efsanevi lideri Fidel Castro'ya kulak vermek gerekir mi?
Ben; dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum. Son yirmi yılda yaşananlar, onu haklı çıkarabilecek veriler sunuyor çünkü. Dört yıldır tedavi gören Castro'nun, Küba Meclisi'ne ve dünyaya uyarıları gerçekten de insanı ürpertiyor.
"Başta, eli kulağında bir savaş tehlikesine karşı hiçbir olası çözüm olmadığını düşünüyordum. Gözlerimin önündeki durum o denli trajikti ki, yapılabilecek olanın ancak yarımkürenin bu doğrudan saldırının muhatabı olamayacak bölgesinde ya da dünyanın başka yalıtılmış bölgelerinde hayatta kalmaya çalışmak olduğunu düşünüyordum. Neyse ki, bir umut olduğunu fark etmem uzun sürmedi. Ancak, bu fırsat kaçarsa, felaket en kötü sonuçlara yol açacaktı. O zaman insanlık için hiçbir olası kurtuluş kalmayabilir.
Ona göre bu umut ABD Başkanı Barack Obama'nın böyle bir savaş için vereceği kararın nasıl bir küresel yıkıma yol açacağının farkında olması. Bu sebeple; "İsrail hariç, müttefik ya da rakip olsunlar, dünyadaki tüm güçlü ülkelerin liderleri, onu bunu yapmamaya teşvik etmesi gerektiğini" söylüyor.
Devam ediyor Küba lideri:
İran'ın, şimdiden çeşitli savaş araçlarını kullanıma sokmuş bulunan ABD ve İsrail'in taleplerine hiç yüz vermeyeceği düşünüldüğünde, bunlar Güvenlik Konseyi'nde 9 Haziran 2010'da belirlenen tarih sona ermeden saldırmak zorunda kalacaklardır.
Ancak, Obama bu emri verdiği anda, ki verebileceği son emir olacaktır, büyük güçler arasındaki saçma rekabetten dolayı biriktirilmiş nükleer füzelerin hız ve hesaplanamaz sayısı düşünüldüğünde, Obama aynı zamanda sadece aralarında çok sayıda kendi ülkesinin vatandaşının da bulunacağı yüzlerce milyon insanın değil, İran'ı çevreleyen denizlerdeki ABD filosunun tüm mürettebatının da ölüm emrini vermiş olacaktır. Aynı anda Yakın ve Ortadoğu'da ve tüm Avrasya'da savaş çıkacaktır...
Bu sözlerinden sonra bu kez televizyondan hitabeden Castro; Amerikalıların artık sınırlarını bile kontrol edemediklerini ve Obama'ya suikast düzenlenebileceğini söyledi.
Soğuk Savaş'ın en ürkütücü sahnelerine tanık olan, on yıllarca doğrudan saldırı tehdidi altında ülkesini yöneten, acımasız bir ambargoya direnen, Küba Krizi gibi dünyayı nükleer savaşla yüz yüze bırakan bir bunalımın merkezinde olan Castro, geçmişin korkularını mı paylaşıyor yoksa geleceğe yönelik öngörülerini, endişelerini mi?
Sürekli tehdit altında yaşayan dünyanın sayılı liderlerinden biri olan 83 yaşındaki Castro; geçmişin tecrübesiyle bizlere, dünyanın gidişatı hakkında fark edemediğimiz bakış açıları mı kazandırıyor? Ömrünün son döneminde, bir bilge adam olarak hepimizi kötülüklere karşı uyarırken gerçekten söyledikleri olabilir mi?
Son yirmi yılda yaşananlar düşünüldüğünde, varolan sorunların nasıl çözümsüz bırakıldığı ve çözüme yönelik umut verici atılımların yapılamadığı, yer küre üzerinde kontrolden çıkmış bir güçler mücadelesi yaşandığı, çatışmaya dönük planlamaların daha başında bulunduğumuz, küresel düsen inşasına yönelik girişimlerin henüz çok cılız halde olduğu göz önüne alındığında bu sözlerin ciddiyeti fark edilecektir.
Castro yanılabilir, umarız insanlığın ortak aklı böyle bir yıkıma giderken derlenip toparlanabilir. Ama son beş yıldır, sıklıkla nükleer savaş, bölgesel savaş öngörülerinden ve uyarılarından haberdar ediliyoruz. Sadece İran krizi bile nükleer savaşla tartışılıyor artık. Pasifik'te Kuzey ve Güney Kore krizi yine nükleer çatışmayla ele alınıyor.
İnsanoğlu, tarihinde büyük yıkımlar yaşadı. Bu yıkımların hepsi hırs ve kontrol edilemeyen aç gözlülük yüzünden yaşandı. Bugünkü talan, yağma, kaynaklar üzerindeki korkunç mücadele, derin güç kayması, yüzyıllık savaş planlamacılarının hayalperestlikleri, Castro gibi birçok kişide benzer korkuları besliyor.
İsrail merkezli nükleer tehdit, her geçen gün biraz daha kendini hissettiriyor. "Ben batarsam dünyayı da batırırım" diyen bir devletin acilen kontrol altına alınması gerekiyor.
Castro geçmişten konuşuyor olabilir. Ama geleceği planlayanların son yirmi yılda dünyanın yarısını savaş alanına dönüştürdükleri düşünüldüğünde, geçmişten konuşanların belki de daha insaflı olduklarına inanmak gerekiyordur.
Yine de insanlığın ortak aklına, basiretine güvenmek zorundayız. Dünyanın çok büyük bunalımlardan çıkacak birikime sahip olduğuna inanıyoruz. Ama yine de, Castro'nun sözlerine kulak vermemizin hiçbir zararı olmayacak.
yenişafak