İbrahim Karagül

İbrahim Karagül

Bu sözlerin bir anlamı yok mu?

Bazen, gündemde çok önemli konular varken daha önce takip ettiğiniz ve çok önemsediğiniz olaylarla ilgili yeni gelişmeleri aktarmak öncelikli hale gelir. Bugün bunu yapacağım. Daha önce defalarca işlediğim, her gelişmesini aktardığım bir konuyu tartışacağım.

Pakistan Genelkurmay eski Başkanı General Mirza Aslam Beg, eski Başbakan Benazir Butto'nun bir ABD güvenlik şirketi tarafından öldürüldüğünü açıkladı. Aslam Beg, daha da ileri giderek, Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri'nin de aynı şirket tarafından öldürüldüğünü söyledi.

Suudi Arabistan'da yayınlanan el Vatan gazetesine ve Pakistan TV'ye konuşan Beg, iki suikastin de doğrudan ABD tarafından işlendiğini iddia etti. ABD güvenlik birimlerinin bu kirli işlerde kullandığı güvenlik Şirketi'ni ise hepimiz biliyoruz. Irak'ta katliamlarla adını duyuran, bu sıralarda Somali korsanlarını takibeden ama yoğun olarak Pakistan'da üslenip örtülü operasyonlar yapan, Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai'ye koruma sağlayan, Pakistan'daki ABD Büyükelçilik ve konsolosluklarının güvenliğini sağlayan, yeryüzünün bir çok bölgesinde "terörist avı" yürüten, gizli işkence merkezlerini yöneten, merkez üssü Malta'da olan, çalışanlarının kendilerini Malta Şövalyeleri olarak gördüğü Blackwater şirketi!

Aslam Beg; eski Devlet Başkanı Pervez Müşerref'in, Blackwater şirketine İslamabad, Revalpindi, Peşaver ve Quetta gibi şehirlerde operasyon imkanı verdiğini, ABD misyonuna saldırı yapılacağından korktuğu için bu şirket üzerinden ABD ile birlikte bazı örgütlere operasyon yapıldığını söylüyor. Eski Genelkurmay Başkanı, Butto'nun bir anlaşma üzerine ülkeye döndüğünü ancak sonradan anlaşmadan vazgeçtiğini ve bu yüzden ABD tarafından öldürüldüğünü ifade ediyor.

Bu açıklamalar, iddialar, sekiz yıldır bu köşede aktarılan bilgilere, tartışmalara ne kadar benziyor, değil mi? Zaman geçtikçe "Büyük Ortadoğu Suikastleri"nin farklı detayları ortaya çıkıyor ve karanlık dosyalar aydınlanıyor. Yeryüzünün hemen her köşesinde yürütülen El kaide operasyonları, El Kaide saldırıları, istihbarat örgütleriyle terör örgütlerinin ortaklıkları, suikast/işkence ihaleleri gibi bizce karanlık, bilinemeyen ürpertici olaylarla ilgili müthiş gerçeklere tanık oluyoruz. Peki bu konuları neden önemsiyoruz? Elbette yaşadığımız zamana tanık olmak için, insanlık tarihinin kirli yönlerini açığa çıkarmak için, gerçekleri öğrenmek için, bu gerçeklerin hepimizin hayatında önemli yeri olduğu için.

Aslam Beg'in iddiaları, ABD eski Başkan yardımcısı Dick Cheney'nin CIA bünyesinde oluşturduğu "Suikast Bürosu"nun faaliyetlerinin bir parçası sadece. CIA, Suikast Bürosu ve Blackwater ortaklığı ile terör saldırıları arasında birebir ilişki var. Bu ortaklığın faaliyette bulunduğu her ülkede terör azıyor, suikastler yapılıyor, katliamlar oluyor. Aynı zamanda da terörle mücadele yürütülüyor. Sadece istihbarat mensupları değil, dev uyuşturucu trafiği, bazı siyasiler ve çevresindekiler de bu ortaklığın içinde.

"Bu ölüm mangaları Türkiye'de ne yaptı" sorularını sorarken, dünya geneline yayılan bu dayanışmanın Türkiye ayağını sorgulamaya, PKK'ya verilen silahlardan Dağlıca saldırısı gibi karmaşık terör saldırılarına, Türkiye'de işlenen faili meçhullerden patlayıcı sevkiyatlarına kadar çok şeyi sorguladık burada.

Butto 27 Aralık 2007'de öldürüldüğünde benzer şeyleri yazmış, olayı "Büyük Ortadoğu Suikastleri" içine almıştık. Refik Hariri öldürüldüğünde dünya Suriye'ye yoğunlaşırken biz çok daha kapsamlı bir sürecin başladığını ilan etmiş, başka ölümlerin de olacağını söylemiştik. Öyle de oldu.

İstihbarat örgütü bünyesinde suikast timleri kurduran, bu timleri dünyaya dağıtan, bir çok ülkede örtülü operasyonlar gerçekleştiren, suikast listesine eklenen isimleri ortadan kaldırtan, sadece düşman ya da savaş halindeki ülkelerle sınırlı kalmayıp "dost ülkeler"de de aynı faaliyetleri yürüten, önce terörle mücadele için oluşturulan "ölüm mangaları"nı sonraları siyasi liderlerin peşine takan, bazılarını ortadan kaldırtan, bir yeryüzü şebekesi oluşturan, kendi ülkesinde adeta cunta gibi hareket eden, bu suçları kendi ülkesinden bile gizleyen bir ekipten, zihniyetten söz etmiştik. İşte şimdi bu ekibin, bu zihniyetin pislikleri ortaya saçılıyor.

"Bu suikast timleri, Büyükelçi'yle ya da CIA istasyon şefiyle konuşmadan ülkelere gidiyorlardı. Listede isimleri bulunan insanları buluyor, infaz ediyor ve ayrılıyorlardı. Kongre'nin bunun üzerinde bir denetimi yok. Bu bir yönetim suikast timidir"" Seymour Hersh, böyle diyordu.

Lübnan'dan Pakistan'a uzanan bölgede siyasi cinayetler işleniyordu. 11 Eylül'den çok önce başlayan örtülü operasyonlar bugün hala devam ediyor. Bush ekibi gitti ama Obama döneminde söz konusu şirketler operasyonlarını başka bölgelere kaydırdılar. Yoğun olarak Afganistan-Pakistan bölgesine. Şimdi orada insan öldürüyorlar, terör saldırıları yapıyorlar, insansız uçaklarla sivilleri avlıyorlar. Değişen çok şey yok.

14 Şubat 2005'te Beyrut'ta uğradığı bombalı saldırı sonucu yaşamını yitiren Lübnan'ın eski Başbakanı Refik Hariri ve Lübnanlı Hristiyan lider Elie Hobeika suikastlarına bizzat yetki veren isimler Bush'un danışmanlarından Karl Rove ve Eliot Abrams'tı.

Suikastler Bush yönetimine bağlı bir birlik tarafından yapılıyordu. Bu birliktekiler özellikle Irak'ta mezhep çatışmasını başlatan suikastler düzenliyordu! Cheney'nin suikast timi İsrail ile birlikte çalışıyordu. Kudüs'te de benzer bir tim vardı. Abrams'ın bir işaretiyle İsrailliler harekete geçiyordu.

Bu ve benzer cümleleri yıllardır bu köşede çok gördünüz. İzlediğimiz olayların her aşamasını bu yüzden aktarmaya çalışıyorum. Dosyalar açıldıkça, bilgiler sızdıkça 2001 yılından bu yana yaşananlar ve burada yazdıklarımız doğrulanıyor. Hariri bölgede dönen trilyon dolarlık kayıt dışı paranın paylaşımı için mi öldürüldü diye sormuştuk. Bir gün bu para trafiği ile ilgili bilgiler de sızar. Bekleyip göreceğiz"

Ama Türkiye'deki örtülü operasyonlarla ilgili gelişmeleri çok daha dikkatle izleyeceğiz"

Bu yazı toplam 1968 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar