Abdurrahman Dilipak
Bu terazi bu sıkleti tartmaz
Derin Gerçekler
“Başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti” kulağa hoş geliyor değil mi?
Kulağa hoş gelen kolay çözümler, çoğu zaman gerçek hayatta beklenen sonucu vermez.
Aksine zaman kaybına, öngörülemeyen sorunlara yol açar.
Bugünkü “Filistin Devleti” denilen “Abbas yönetimi”ndeki topraklar ile ilgili bilgiler şöyle:
Nüfus: 5,044 milyon (Kaynak: 2022 Dünya Bankası verileri)
Alan: 6.025 km².
Bu arada bu süreçte Siyonistlerin “Dahlan/Kushner Senaryosu” dedikleri, işin içinde Mısır, Suudi Arabistan, BAE, Ürdün ve Bahreyn’in de olduğu bir Filistin devleti hazırlığı olduğunu da hatırlatalım.
Bu anlamda "1967 sınırlarına dönmek", demek, bugün için 550 bin Yahudi yerleşimcinin Batı Şeria ve Doğu Kudüs'ten geri çekilmesi, Suriye sınırındaki Golan tepelerinin Suriye'ye ya da Filistin'e iadesi anlamına geliyor.
Bu muhtemel geri çekilme durumunda Yahudilerin ''Ağlama Duvarının'' da Müslümanların kontrolüne geçmesi demek ki, bu da başlı başına bir sorun. Zaten Netanyahu, 2011’de Obama ile yaptığı görüşmede 1967 sınırları için "kabul edilemez" demişti. Ve eklemişti: “ günümüzün güvenlik ve demografik gerçeklerine uymadığı gibi, 1967 sınırlarında bir İsrail'in 45 sene önce savunulabileceği, fakat bugün kolay bir hedef haline geleceği nedeniyle imkansız” olduğunu söylemişti. Netanyahu son BM genel kurulunda “Büyük İsrail” projesinden bahsederken, Siyonist lobi, Hazara ve Karay devletlerini ihya etmeye çalışırken, bu saatten sonra bunu kabul etmesi mümkün değil, hele de İslam dünyası böylesine sessizliğe gömülüp kınamadan başka bir şey yapmadığı böyle bir zamanda.
İslam ülkeler, bu olaylar yaşanırken, kınamanın ötesine geçip insani yardım bile ulaştıramıyor bölgeye,
Bugünkü İsrail’in nüfusu 9,558 milyon (2022).
İsrail bugün yüzölçümünü 22.145 km² olarak ilan ediyor.
Gazze’nin yüzölçümü ise 45 km², Resmi nüfusu 700.000, fiili durum 1 milyonun üzerinde.
Filistin topraklarında yaşan Filistinlilerin sayısı 6 milyon cıvarında. Bugünkü Filistin’in kontrolünde 6.020km², bir alanda, km² başına ortalama 820 kişi düşmektedir ve İsrail nüfusunun %16'sını Müslüman, %2'sini Hristiyan Filistinliler oluşturmaktadır.
Dünya genelinde yaklaşık 15 milyon Filistinli Arap olduğu kabul ediliyor ve bunlardan sadece yarısına herhangi bir devletin vatandaşlığına sahip geri kalan mülteci statüsünde. Bu nüfusun büyük bir kısmı Ürdün’de. Diğerleri ağırlığı diğer Arap, İslam ülkeleri ve Afrika ülkeleri Arap ülkelerinde bulunuyor.. Bunun dışında yaklaşık yarım milyon kişi ile Şili'de yaşıyor. Ayrıca Honduras, Guatemala ve Brezilya'da da hatırı sayılır sayıda Filistinli var. Filistinlilerin ABD'ye göçü de 19. yüzyılın sonlarına kadar uzanıyor ve şu anda ABD'de tahminen 200 bin Filistinli yaşıyor. Avrupa'da en büyük Filistin nüfusuna Almanya ev sahipliği yapıyor ve onu İngiltere, Yunanistan, Fransa, Danimarka ve İsveç takip ediyor.
Ürdün'de 12 milyon kişi var.
2019 da BM Yakındoğu'daki Filistinli Mülteciler İçin Yardım ve Bayındırlık Ajansı'nın (UNRWA) verilerine göre, mevcut durumda 2 milyonun üzerinde kayıtlı Filistinli mülteci Ürdün'de yaşıyor. Ayrıca Suriye ve Lübnan başta olmak üzere diğer Arap ülkelerindeki Filistinlilerin sayısının 6.2 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Diğer ülkelerdeki Filistinlilerin sayısı ise 500 bine yakını Şili’de olmak üzere, bir milyonun üstünde. Filistin Merkezi İstatistik Kurumu, 2020 yılı itibarıyla dünyadaki Filistinli mülteci nüfusunun 13,7 milyona yükseldiğini duyurdu. Bu rakama Filistinlilerin başka ırklardan kişilerle evlilik sonucu oluşturdukları nüfus dahil değil.
Filistin Merkezi İstatistik Kurumundan yapılan açıklamada, nüfusun, abluka altındaki Gazze Şeridi'nde 2,1 milyona, işgal altındaki Batı Şeria ile Doğu Kudüs'te de 3,1 milyona yükseldiği, toplam olarak 5.2 milyona ulaştığı belirtildi. Bu nüfusun %42'sini, Siyonist işgalin arından tarihi Filistin topraklarından göçe zorlanan ve ülke içinde mülteci konumuna düşen Filistinlilerin oluşturduğu biliniyor. Halen 2 milyona yakın Filistinli İsrail vatandaşı kimliği taşıyor. Bu kişiler 1948'de topraklarını terk etmeyen yaklaşık 154 bin Filistinlinin çocukları ve torunları.
Bu arada hatırlatalım, Ürdün’ün nüfusu 11 milyon 500 bin civarında ve bunların büyük çoğunluğu Filistinli.
Lübnan’ın nüfusu ise 5,5 milyon civarında. Bu iki ülkedeki Filistinli mültecileri çıkarsanız, Filistinli mültecilerin nüfusu bu iki ülkenin nüfusundan fazla.
Bugün sayıları 13 milyonu aşan nüfusu ile Filistinli mülteciler, dünyanın en kalabalık mülteci topluluğunu oluşturuyor. BM gözlemci raporlarına göre, buna ek olarak 1,9 milyon kişi, İsrail'in Ekim ayından bu yana gerçekleştirdiği saldırılar nedeniyle Gazze içinde yerlerinden edildi. Yani kendi topraklarında göçmen durumuna düşürüldüler. Bu felaket “Nakba” olarak bilinen 1948 kitlesel göçünde yaklaşık 750 bin Filistinli evlerinden sürüldü ya da göç etmişti. Bu felaket onun da üstünde bir durumu ifade ediyor. İsrail, 1967'deki 6 Gün Savaşı'nın ardından Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ne el koyması sonucu, çoğu Ürdün'e gitmek üzere, 325 binden fazla Filistinli buralardan ayrılmak zorunda kalmıştı. Sonraki dönemde, her yıl ortalama 21 bin Filistinli İsrail kontrolündeki bölgelerde yerinden edildi.
“BM Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı” UNRWA, kendi verilerine göre, 1950’de çalışmaya başladığında 750 bin Filistinli mültecinin ihtiyaçlarına cevap veriyordu. Bugün bu sayı 5 milyon 900 bin. Bu sayıya UNRWA'nın desteklediği 58 mülteci kampında yaşayan 1,5 milyon Filistinli de dahil. Bu kamplar Ürdün, Lübnan, Suriye, Doğu Kudüs dahil Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde bulunuyor. Son saldırılarda bu kamptaki insanlar da hayatlarını kaybetti ya da yaralandılar. Bunların dışında Filistinlilerin kaldığı Halep yakınındaki Yarmuk’ı hatırlatmak gerek. Ayrıca Batı Şeria'da 871 binden fazla kayıtlı mülteci yaşıyor ve bunun dörtte birine yakını da 19 mülteci kampında barınıyor.
UNRWA’nın kayıtlarına göre Gazze'de 1,7 milyon mülteci var. 620 bin kişi BM’nin 8 mülteci kampında yaşıyor. BM verilerine göre, Batı Şeria'da yaşayan 3,3 milyon Filistinli ve Gazze'de yaşayan 2,3 milyon Filistinliye ek olarak, İsrail'de de 1,75 milyon Filistinli yaşıyor (toplam İsrail nüfusunun yaklaşık %20'sini oluşturuyorlar). Tabi kayıt dışı ve yeni doğanlarla bu sayı daha da büyük olsa gerek.
Bu kadar büyük bir nüfus kurulacak Filistin devleti taşıyabilecek mi? Bugünkü Filistin’in dört katı bir nüfusa sahip, dini hassasiyeti yüksek Filistinlinin yurttaşı olacağı bu kadar büyük bir Filistin devletini bu günkü İsrail kabullenebilecek mi?
“Dahlan senaryosu” çerçevesinde kurulacak bir Filistin devleti, İsrail’in varlık ve meşruiyetine ve İslam ülkeleri tarafından tanınmasına zemin hazırlayacak bir çabadan ve Filistinlilerin geri dönüşüne karşı barikat oluşturacak suni bir devletçik olmaktan öte bir anlam taşımaz, eğer bu konu yeniden ele alınıp efradına cami, ağyarına mani bir şekilde ele alınmadığı takdirde bu sonuç bir çözüm değil, yeni krizlerin başlangıcı olacaktır..
Aslında İzzeddin Kassam’ın harekete geçmesi ile bu oyun deşifre oldu. İsrail Cumhurbaşkanının Ankara’yı ziyareti ile başlayan süreç engellenmiş oldu. İsrail böyle bir hareket için Kassam’ı tahrik ederken, şiddet kullanarak Gazze halkını tehcire zorlayacaktı, ama evdeki hesaplar çarşıya uymadı. Böyle bir direniş ve dünyadan böyle bir tepki beklemiyorlardı. Şimdi ise ileri de gidemiyorlar, geri adım da atamıyorlar. Bütün dünyada İsrail’e destek veren güçler deşifre oldu.
Şimdi yeni bir durumla karşı karşıyayız. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Bu gidiş İsrail’in yok oluşu ile de sonuçlanabilir.
Daha bugünden İsrail içinde, Teolojik ve Politik tartışmalar başladı ve içeride giderek artan bir muhalefet var. İsrail’le. Birlikte İsrail’i destekleyen hükümetler de büyük bir itibar kaybı yaşıyor. Buna bir çok İslam ülkesinin hükümeti de dahil.
Bu durum uluslararası sistem içinde ayrışmalara ve kopmalara da sebep olmaya başladı. Tüm dünyada İslam’a yöneliş başladı, bu da beklenmeyen bir sonuçtu. Şu bir gerçek ki, Gazze’de her şehit çocuk, bugün, batıda en az 100 belki yarın binlerce insanın İslam’la hidayeti ile sonuçlanan bir dirilişin vesilesi olacak. Bugün Filistinli gençler Hz. Davud’u temsil ediyorlar. Siyonistler Calud’un, Golyat’in askerlerine dönüştüler. Kassam’ın çocukları Hz. Musa’nın yoldaşları oldular, Siyonistlerse Firavunun askerlerine dönüştü adeta, Pedefolik Satanistlerin safında.
Kimbilir, belki de bize şer gibi gelen bu olayın içinde ne gibi hayırlar gizlidir.
Tevfizname’de denilen gibi “Hak şerleri hayreyler. Sen sanma ki gayreyler. Arif anı seyreyler. Görelim Mevlam neyler. Neylerse güzel eyler”.
Selam ve dua ile.