Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

BUGÜN AYLARDAN RAMAZAN

Evet, Ramazana kavuştuk. Haydi, “yeniden iman edelim”. Hadi, nefsimizden başlayarak, hayatımızı, sahip olduğumuz şeyleri, içinde yer aldığımız yapıları vahyin penceresinden sorgulayalım. Hesaba çekilmeden, kendi nefsimizi hesaba çekelim.

Evet, Ramazana kavuştuk. Haydi, “yeniden iman edelim”. Hadi, nefsimizden başlayarak, hayatımızı, sahip olduğumuz şeyleri, içinde yer aldığımız yapıları vahyin penceresinden sorgulayalım. Hesaba çekilmeden, kendi nefsimizi hesaba çekelim.

Bu ay Kur’an ayıdır. Hadi, şahidliğimizi yenileyelim. Kur’an-ı Kerimi manası ile birlikte okuyalım. Ayetlerin üzerinde düşünelim ve bize emredilen konulardaki sorumluluklarımızı yerine getirelim.

Yahu, çocuklarınızın sınıf geçmek için çalıştıkları kadar siz cennete gitmek için çalışıyor musunuz? Çocuklarınızın sınava girmek için çalıştığı kadar, siz din günündeki sınava hazırlanıyor musunuz? Onlar onlarca kitabı adeta ezberlercesine tekrar tekrar okurken, siz/biz, Allah’ın özel elçiisi ile bize. Gönderdiği kitabı okuduk mu, anladık mı, yerine getiridik mi? Bunu yapmadan cennete girmek mümkün mü?

Kur’an meali çalıkuşu romanı kadar bir hacime sahip. Kur’anın hayatımızdaki yeri bu kadar mı?

Çocuklarınız artık Amentüyü bile bilmiyor. Bir Müslümanın bir gününde en az 40 defa Fatihayı okur. Peki Fatihanın manasını kaç kişi biliyor. Amentüyü bilmiyor. Bilen sanki, dili ile söylediği kelimelerin anlamının yaşadığı hayatta bir karşılığı var mı?

İnsanlar “Allaha inandık” diyor da, ona güvenmiyor, işlerini Allaha bırakmak, Ona emanet etmek, ısmarlamak istemiyor. Rızık, Ecel, Kader konusunda gerçekten ne düşünüyor bu kalabalıklar.

Hucurat 14’de ne deniyordu: “De ki: "iman etmediniz lakin ''teslim olduk / boyun eğdik'' deyin. Henüz iman kalplerinize girmedi. Eğer Allah'a ve Peygamberine itaat ederseniz, yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”

Evet evet, Yaratılış safiyetinden uzaklaştığımızı, insanlığa karşı yanlış tavırlar içinde olduğunuzu Allah’a karşı itiraf edelim. Pişmanlık için buna mecburuz. O’na onun rahmetine ve bağışlamasına tevazu için sığınacaksak, tevbe ederek kötü alışkanlıklarınızı tekrarlamayacağınıza ve günah işlemeye devam etmeyeceğinize dair O’na söz vermemiz ve bu konuda erdemli bir duruş sergilememiz gerek.

Hud (as) ayette bize bildirildiğine göre Hud 52’de dedi ki: “Ey kavmim, Rabbinizden af dileyiniz, arkasından O'na tevbe ediniz ki, size gökten bolca rahmet ve bereket göndersin ve gücünüze güç katsın. Artık siz de günahkârlar olarak (Allah'tan) yüz çevirmeyin!”

(Nuh 10-11)’de ne benzer şeyler söyleniyordu: (Nuh) “dedim ki: ‘(Ey kavmim! Tevhid üzere Allah’a îmân edin, günahlarınızdan tövbe ederek) Rabbinizden bağışlanma dileyin ki, gökten üzerinize, (bulutlar vasıtasıyla) bol bol yağmur yağdırsın. Şüphesiz o çok bağışlayandır”. Eğer bu şartları yerine getirmezsek bunun aksine sonuçları olacağını da görmemiz gerek. Zaten Nuh Tufanı böyle bir sonuç değil mi idi.

Övünmekten ve dövünmekten vazgeçelim.

Kötü iş ve sözlerimizden dolayı özür dileyelim, pişman olalım tevbe edelim.

Kötü kişilerden uzaklaşalım ya da onları yanımızdan uzaklaştıralım.

Cahillerden, Zalimlerden, Münkir’lerden, Münafık’lardan, Fasık’lardan, Müstekbirlerden, Mütrefinlerden, Muhtekirlerden olursak Allahın yardımı bize ulaşmaz. Aksine, hele de Allah bize nimet verdikten sonra sapıtanlar yok mu, Allah onların işlerini sarp dağlara sardırır, üstlerine pislik yağdırır. Onlara içinden çıkamayacakları zorluklar yükler. Ömürleri ve işlerinde bereket olmaz onların. Yaptıkları işlerin bir hayrını görmezler. Onlar kaçtıklarını sandıkları şeye doğru koşarlar. Onların varacakları yer gerçekten ne kötü bir yerdir. Keşke akledenlerden olsalar.

İnşallah bu ay Kur’an- Kerim, bu kez bizim aklımıza, kalbimize, ailemize, hayatımıza, ülkemize, İslam ümmetine yeniden ve maden inzal olur.

Bu ramazana Gazze utancı ile giriyoruz. Çokça istiğfar edelim.. Sadece Kudüs mahzun değil, bu Ramazanda, Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’de en az Kudüs-ü Şerif kadar mahzun.

Biz nice zaman oldu Allahın ipini bıraktık, “Alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmeti olduğumuzu unuttuk. Çok ulusalcı, “yerli ve milli” bir dinimiz oldu. Allahın dini yeri-göğü, ölümü ve hayatı açıklar, bizim yaşadığımız din karı koca kavgasını, kardeşler arasındaki ihtilafı bile çözmüyor. Müslümancılığı Müslümanlık zannediyor birileri. Çoğu Hacı-hoca haramlar Serftikalı helallere dönüştürdüler. Din BİREY’sel planda vijdanlara, toplumsal planda MABED’le hapsedilen, Folklorik, Seramoni, Ritüel ve İkonalarla süslenmiş, bir “Kültürel aidiyet” konumuna indirgendi adeta.

Fuhuş, uyuşturucu, kumar, oyun ve eğlence sadece gençleri değil kitlelerin ruhaniyetini adeta tüketti. Dün Deizm’i konuşuyorduk, bugün Agnostizm’i konuşuyoruz, Yarın sıra Ateizm’e, öbürgün Satanizm’e varacak, bu gidişle.

Epsteinciler çalmıyor çocuklarınızı sadece, internette fuhuş da var, kumar da. Şeytan Astral yolculuk ve Lucid Dream’larla ken mekanına yolculuk etmeye çağırıyor. Dikkat Şeytan sizi Allahla aldatmasın.

Uzun zamandır sizi uyarıyorum: Sadece Lucid Dream ve Astral yolculuklarla sizi ölmüş liderleriniz, Şeyhleriniz, hatta peygamberler ve din büyüklerinizle buluşturmayacaklar. Dahası onlardan gelecek bilgisi de alacaksınız, Onların sözlerinden Hadis külliyetları bile oluşturabilirsiniz. Nejla Çarpan diye biri 1960 larda, Mustafa Kemal’le mana alaminde buluşup “Yeni Nutuk”u yazmıştı. Mevlana ile buluşum “Yeni Mesnevi”yi yazmıştı. Daha neler göreceksiniz. İsterseniz 6 ayda Mustafa Kemalin bir geninden bir örnek alıp, Klonoid bir Mustafa Kemal imal edebilirler. Ruhsuz bir canlı olarak o aranıza karışabilir. Bir Şeyh için de aynısı yapabilirler. Bunların Avatar’larını her zaman yapmak mümkün. İsterlerse Humanoid olarak da imal edebilirler. Ya da Metaverse de zaten herşey mümkün. Günah, suç, yargı yok!

Sahi, bu seçimde, adaylar hiç size bunlardan söz ediyorlar mı? Onlara sorun Chemistrail konusunu bakalım, size ne diyecekler.. Aşı için de komplo demişlerdi değil mi?

Bu Ramazan bu anlamda insanlık için son kavşak olabilir. Haziranda İnsin Şeytanlarının zirvesi var, yeni yol haritalarını belirleyecekler. 2025 sonuna kadar tüm seçimlerde seçim sandıklarının üzerinde Şeytanın gölgesi olacak. İnkarcılar, Fasıklar ve Münafıklar konusunda her zamankinden daha fazla dikkatli olalım. Dikkatli olalım ve unutmayalım ki, cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir. Ve sonra herkes neyi hak etmişse, “misgale zerretin hayran yerah ve misgale zerretin Şerrah yerah” ölçüsünde hakkedişlerinin tam ve eksiksiz karşılığını görecek. Sonuçta herkesin gideceği yer belli ya İla cennetizzümera ya da ila cehennemüzzümera!

Ya Rab, bize Hakkı Hak, batılı batıl göster, Hak’da toplanmamızı nasib et. Bizi nimet veridklerinin yoluna iler, gazaba uğrayanların değil. Bizi rızanın tecellisinin vesilesi kıl. (Amin) selam ve dua ile.

Bu yazı toplam 332 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar