Abdurrahman Dilipak
Lider ''Fetişizmi''nden kurtulmak!
Derin Gerçekler
Yanlı bir din algısı bizi mahvediyor. Allah’ın bizden yapmamızı istediği şeyi, biz O’na dönüp “sen yap” diyoruz ve bunun adına da dua diyoruz. Böyle dua olmaz. Evet “Dualarımız olmasaydı, ne işe yarardık ki!”. Allah’ın “yapma!” dediklerini de, yapıyoruz ve ”dua ederiz, o bizi affeder” diye kendimize bir yalan uyduruyoruz. Oysa Şeytan onları Allah’la aldatıyor da farkında değiller.
Alt gelir grubu Cuma namazı kılarak bütün günahlarının silineceğine inandırılmış, zenginler Hac ve Umre yaparak amal defterlerini sildireceklerini düşünüyorlar. Peki “Kul hakkı” ne olacak?
Evet, sen yapıyor gibi gözüksen de onu yapan yine Allah. “Sen Atmadın Allah attı” (Enfal 17-18: Savaşta onları siz öldürmediniz, onları Allah öldürdü; (oku) attığında da sen atmadın, Allah attı; bunu da müminlere kendinden güzel bir lütufta bulunmuş olmak için yaptı. Allah her şeyi işitmekte, her şeyi bilmektedir. İşte size lutfu! Allah inkâr edenlerin tuzaklarını hep bozmaktadır.) Siz kendinizi ne zannediyorsunuz? Allah’ın bize değil, bizim O’na ihtiyacımız var.
Tevbe 14’e bakın bakalım orada ne diyor: Allah bizim ellerimizle zalimleri cezalandırıp, mazlumlara yardım etmek ister.
Politikacılar insanları ebed korkusuna düşürdü. İnsanların kaderlerini değiştirmekten söz ediyorlar. Allah’ın takdir ettiği kaderi beğenmeyip, kendilerinin o kaderi değiştireceklerini söylüyorlar. Onlara rızık vadediyorlar. Uluslararası sistem, “insanların tanrı olacaklarından söz ediyor ve “yeryüzünde bir cennet, ebedi bir hayat” vadediyor. Adeta İlahlık ve Rablik taslıyorlar. Peygamberlerde bile olmayan bir gücün kendilerinde olduğu gibi bir algı üretiyorlar. Oysa kitapta Allah'tan başka kimseyi, bu din ya da devlet büyüğü olsun, onları İlah ve Rab edinmemiz emredilmedi mi?
O devlet adamları ve din büyükleri, sanırsın göklerin hazinelerinin anahtarı onları elinde, göklerin ordularının komutası da onlar.
Kim neyi ihtirasla isterse, Allah onu onların imtihanı yapar. “Bize hayır gibi gelen şeyde şer, şer gibi gelen şeyde Allah hayır murat etmiş olabilir. Biz bilmeyiz Allah bilir.” (Yani, haşa bir de liderler mi biliyor yoksa!). Gün 40 kez okuduğumuz Fatiha’daki uyarıdan bu politikacıların haberi yok mu aceba?
Bakın, ''bir toplum kendini değiştirmeden Allah onlar hakkındaki hükmünü değiştirmeyecek” Allah (cc), “Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah'tan başka hiçbir yardımcı da yoktur” (Ra'd 11).
Peki, hiç görüp duydunuz mu, “kendinizi iyi yönde değiştirin ki, Allahın yardımı size ulaşsın” diyen birini?
“Ben, benim parti, benim liderim gelsin bu sorunları ancak biz çözeriz” diyor her biri. Hadi çözün de görelim. Siyaset bu iddia sahipleri için “dua ile istenen bir bela”ya dönüşür böyle zamanlarda. “Yakın bir zamanda nasıl bir yıkılışsa yıkılacaklarını görecek bunlar.” (Şuara 227’ye bir göz atın isterseniz). Bakın, bir Müslüman için her işin bir fıkhı vardır. Siyasetin de bir fıkhı olmalı.
Ona uymayan her şey, her iş batıldır. Haber veriyorum ki, kim o yalancıların sözüne inanır ve onların peşine düşerse, onları yakacak ateş, onların peşine düşenlere de dokunacak. Müslüman, akıl, hikmet, feraset ve cesaret sahibi olur ya hu. Eğer zaferi liderler kazanıyorsa, Kur’an-ı Kerim Talut - Calud olayını nasıl anlamalıyız. Hz. Davud daha çobanken sapanı ile gerçekleştirdiği işi nasıl yorumlayacağız.
Bakara 250’den sonraki ayetlere bir bakın. Şayet başarı liderlerin elinde ise, Hz. Lut ya da Hz. Nuh, Hz. Yunus niye başaramadı!? Hz. Musa denizi geçti, ama Sina’dan Kudüs’e 10 günlük yolu 40 yılda geçemeden vefat etti. Peygamberlerin çoğu, bizim anladığımız anlamda başarılı olamadı.
Bu ayeti nasıl anlamalıyız?. Hz. Yakub’un 13 çocuğu vardı, 11 kardeşleri Yusuf’u kuyuya attılar. Hz. Yakup çocuklarına iiyi bir terbiye vermemiş mi idi yoksa (Haşa) Yoksa Pedegoji mi bilmiyordu. Eğitim ve başarı konusunda da aslı astarı olmayan neler uyduruyor reklamcılar.
Sahi çok başarılı bir komutan olan Halid b. Velid’i Hz. Ömer niçin görevinden almıştı. Çok başarılı ve bir o ölçüde de disiplinli biri idi. Tabi bizim milletin kafası başka türlü formatlanmış. Herkes, anti Kemalistler bile, metodik Kemalist büyük ölçüde. “Atatürk olmasa Türkiye Cumhuriyeti olmazdı” derler mesela. Bir kişiyi yüceltmek ister bütün bir milleti aşağıladıklarının farkında bile değiller. Alparslan olmasa Anadolu fethedilmesdi, Fatih olmasa İstanbul Fethedilmezdi, haşa! Allahın hiç kimseye ihtiyacı yok. Herkes ona muhtaç
Kitap ve sünnette “Şöyle olmasaydı böyle olurdu.” gibi sözler şeytani bir söz olarak ifade edilir. Mesela, “babam kız olsaydı ben kim olurdum” diye bir şey bu. Kainatta herhangi bir boşluk yoktur. Zaman ve mekan açısından Kuantik bir akılla bakacak olursanız herşey birbiri ile kopmaz bağlarla bağılıdır. Resulullah şöyle buyurdu bu konuda: “Sen sana faydalı olan şeye gayretle yönel, Allah’tan yardım dile ve acze düşme. Sana herhangi bir şey gelip çatarsa eğer ben yapsaydım şöyle şöyle olurdu deme. Fakat: Allah’ın kaderidir, o dilediğini yapar de. Şüphesiz eğer (veya keşke) demek şeytanın ameline (kapı) açar.” buyurmuştur. Uhud savaşıyla ilgili bir ayette de savaşa katılmayanlar için (Ali İmran.168) “Onlar, oturup kardeşleri hakkında, ‘Bizi dinleselerdi öldürülmezlerdi’ diyenlerdir” buyuruldu. “Şöyle olmasaydı böyle olurdu” gibi düşüncelere sahip olanlar kitapta ve sünnette ağır bir şekilde kınanmaktadır.
Evet!
Kural 1: “Her topluluk layık olduğu gibi idare olunur”.
Kural 2: Allah (cc) bizi mallarımız canlarımız, sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir. Hz. Yusuf örneğinde olduğu gibi.
Kural 3: Allah bazan zalimleri mazlumların başına musallat eder ki, Mazlumlara yardım etsin ve onların eli ile zalimleri cezalandırsın. Zalimleri zillete düçar etsin, direnen mazlumlara izzet ve ikramda bulunsun. Eğer mazlumlara zalimleri musallat eder de, onlar da korkularından sinerlerse, onlara karşı elleri, dilleri ile muhalefet etmez, direnmezler, kalpleri ile buğzetmezler ve onlara meylederlerse, bu kez Allah o zalimler eliyle onları cezalandırır.
İşte size söylüyorum, Allah yeter! Din ve devlet büyüklerinizi: Liderleriniz, örgütleriniz, şeyhlerinizi İlah, Rab, Kurtarıcı, İdol edinmeyin. Hasbunallahi. Allah bize yeter; O ne güzel vekildir, O ne güzel Mevladır, O ne güzel yardımcıdır. Rabbimiz! senden affını dileriz, zira dönüş, ancak Sana’dır.
Aklımızı kiraya vermeyelim. Partizanlık / Hizipçilik yapmayalım.
Biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz.
Yaşadığımız zamana, mekana, olaylara ve kişilere karşı Adil şahidler olalım. Bir topluluğa olan düşmanlığımız bile bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmesin. Güzel söz ve hikmetle onları Hakka ve hayra çağıralım ve unutmayalım ki, asra yemin olsun ki insanlar hüsrandadır. Ancak, iman edenler, iyi-güzel, doğru Hak işlerle meşgul olanlar, sabredenler ve sabrı tavsiye edenler müstesna!
Selam ve dua ile..