Mehmet GÖKTAŞ

Mehmet GÖKTAŞ

Bunca telefon direğine rağmen Diyarbakır…

Bu ülkede yaşayan sağduyu sahibi herkesin son zamanlarda en çok şikâyetçi olduğu konu algı operasyonlarıdır.

Özellikle kendisini batıya anlatamaması, bunca teknolojik imkâna rağmen sesini bir türlü duyuramaması, kendi gerçek görüntüsünü bir türlü gözlere sunamaması çok acı bir şeydir.

İşin daha da kötüsü, şiddet ve terörün söz konusu olduğu bir günde kendisinin düşmanları tarafından tanımlanması ve dünya kamuoyuna düşmanlarının gözüyle tanıtılmasıdır.

Bugün herkesin cebinde bir kamera, bir ses kayıt cihazı ve elde edilen bütün bu ses ve görüntüleri aynı anda her yere ulaştırma imkânı olmasına rağmen…

Anlaşılan odur ki bütün bu kameralar, bütün bu ekranlar bir şeyleri göstermek için değil, bir şeyleri göstermemek için de kullanılabiliyor.

Bunca ses kayıt cihazları sesleri ulaştırmak için değil, birilerinin sesini kesmek, birilerinin sesini kısmak, bir noktadan öteye geçirmemek için, eksik duyurmak, yanlış duyurmak için çalışmaktadırlar.

Hatta günümüzün savaşı bu algı operasyonları şeklinde sürdürülmektedir.

Fakat ne acıdır ki batı dünyasını, emperyalistleri bundan dolayı eleştiren bu ülkenin insanı, hem de sağduyulu Müslüman insanı aynı şeyi bizzat kendisi de bu ülkenin doğusunda yaşayanlara uygulamaktadır.

Kasıtlı veya kasıtsız hep kendi görmek istediği şeyleri gösteriyor, duymak istediği şeyleri duyuruyor. Merkeze kendisini alarak yansıtıyor bütün sesleri ve görüntüleri.

Empati yapmasını bir türlü öğrenemedi, bir defa olsun kendilerini Diyarbakır'ın, Mardin'in, Cizre'nin yerine koyamadı. Asker ve polis cenazelerinin görüntülerinden başkası fazla ilgilendirmiyor.

Batıdaki Müslümanların bölge adına ilgilendiği bir başka şey de; bugün seçim olsa ne olur, malum parti barajın altında kalır mı, iktidar partisinin oyları ne kadar artar? Medyaları ikide bir bunun anketlerini yayınlıyor?

Ferman Karaçam'ın o meşhur Acı şiirinde söylediği gibi:

Ve ne Bağdat'tan

Ne Şam'dan

Ne Mekke'den Ne Diyarbekir'den

Ne İstanbul'dan

Ne Buhara'dan

Bunca telefon direğine rağmen kimse kimseyi duymuyor.

Türkiye'nin batısında yaşayan Müslümanlar için asıl büyük kayıp, doğudan yükselen büyük İslami uyanışı görmemesi, görmezlikten gelmesidir, ilgisiz kalmasıdır.

Bu durum, onların acılarını görmemekten, onların acılarına ortak olmamaktan kendileri için çok daha ciddi bir kayıptır. Sadece kendileri için değil, bu ülkenin, bu büyük coğrafyanın tamamı için büyük bir kayıptır.

Dünya, bölgedeki Marksist örgütün ve partisinin hendeklerdeki intiharıyla birlikte Muhammedî Sevda'nın ayağa kalkmasına şahitlik edecektir.

Nisanla birlikte bu defa çok daha başka bir şekilde ayağa kalkacak olan Muhammedî Sevdanın gelip geçici bir saman alevi olmadığını, bir anlamda yeni bir başlangıç olduğunu herkes görecektir.

Özellikle 17 Nisan Diyarbakır, 24 Nisan Batman ve bölgedeki diğer merkezlerin sergileyecekleri sahneler tarihe kaydolacaktır inşallah.

Ve bu işin sadece bölgedeki birkaç merkezde değil, ülkenin batısına nasıl ulaştığını İstanbul etkinliğiyle hepimiz bir daha göreceğiz.

Batıdaki kardeşlerimize bir daha samimiyetle sesleniyoruz.

Diyarbakır'da tarih yazılırken, Batman'da tarih yazılırken buna şahitlik etmeyenler önce kendilerine yazık edecekler, kendileri kaybedeceklerdir;

Bunca telefon direğine rağmen, bunca kameraya rağmen, bunca ses kayıt cihazlarına rağmen, bunca iletişim teknolojisine rağmen böylesine muhteşem bir İslami Uyanışa bigâne kalmak ne büyük bir kayıptır.

Sözü uzatmadan sizi tarihe şahitlik etmeye çağırıyoruz, sizi tarihi birlikte yazmaya çağırıyoruz.

doğruhaber

Bu yazı toplam 1283 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar