Çeçen direnişi karşısında Yeltsin istifayı bile düşündü
Rusya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ve eski başbakanlardan Yevgeni Primakovdan Çeçen direnişiyle ilgili çarpıcı itiraflar geldi.
Çeçenistan krizinin, kendisinin Dış İstihbarat Servisi ve Dışişleri'nde çalıştığı 1994 dönemlerinde başladığını anlatan Primakov, Çeçen direnişi karşısında Yeltsin'in istifayı bile düşündüğünü, kendisini de, İslâm ülkelerini araya sokarak komutan Cahar Dudayev'i durdurmak için görevlendirdiğini kaydetti. Primakov, "Yeltsin, sorunun sadece askerî hareketle çözülemeyeceğini, operasyonun askerî ve politik maliyetlerinin beklenenden çok daha fazla olduğunu sonunda kabul etti. İslâm Konferansı Örgütü'nün (İKÖ) de başkanı olan Fas Kralı 2. Hasan, Cezayir Cumhurbaşkanı, Libya Lideri Muammer Kaddafi ve Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in beni kabul etmesi kararı alındı. Dudayev'i sakinleştirmek için telefonlar açtırdım" dedi.
Rusya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ve eski başbakanlardan Yevgeni Primakov'dan Çeçen direnişiyle ilgili çarpıcı itiraflar geldi. Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu'nun (TUSKON) konuğu olarak Türkiye'ye gelen Primakov, "Politikanın Mayınlı Tarlası" başlıklı kitabının tanıtımında gazetemiz Haber Müdürü Muharrem Coşkun'un gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı.
İRAN'A HAKSIZLIK YAPILIYOR
Eski Rusya Başbakanı Yevgeni Primakov, İran'ın nükleer uranyum zenginleştirme hakkının bulunduğunu belirterek, Birleşmiş Milletler (BM) kararlarında, İran'ın tehdit oluşturmadığını hatırlattı. İran'a ABD tarafından yapılacak bir operasyonu kabul edemeyeceklerini belirten Primakov, "Zaten Uluslararası Atom Enerjisi Başkanı'yla görüşmeleri de sürüyor. Görüşmeler devam ediyor. Sorunlar diplomatik çözülür" diye konuştu. İran'ın, hiçbir askerî nükleer projeyi gerçekleştirmediğini, bunun da Atom Enerjisi Kurumu raporlarıyla anlatıldığını hatırlatan eski Rusya Başbakanı, "Uranyum geliştirme projesinin desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz. Ancak uluslararası teşkilatın İran'a yönelik suçlamalarına da İran cevap vermeli" şeklinde konuştu.
DUDAYEV'İ DURDURMAK İÇİN YAPMADIKLARI KALMAMIŞ
Çeçenlerle ilgili bir soruya ise Primakov, Çeçenlerin bugün için istikrarlı bir toplum olduğunu, toplumun büyük kısmının Rusya Federasyonu'ndan ayrılmak istemediğini öne sürdü.
Çeçenistan krizinin, kendisinin Dış İstihbarat Servisi ve Dışişleri'nde çalıştığı 1994 dönemlerinde başladığını anlatan Primakov, Çeçen direnişi karşısında Yeltsin'in istifayı bile düşündüğünü, kendisini de, İslâm ülkelerini araya sokarak komutan Cahar Dudayev'i durdurmak için görevlendirdiğini kaydetti.
Primakov, kitabında da anlattığı anılarında Rusya olarak düştükleri acziyet konusunda şunları söylüyor:
"Yeltsin, sorunun sadece askerî hareketle çözülemeyeceğini, operasyonun askerî ve politik maliyetlerinin beklenenden çok daha fazla olduğunu sonunda kabul etti. İslâm Konferansı Örgütü'nün (İKÖ) de başkanı olan Fas Kralı 2. Hasan, Cezayir Cumhurbaşkanı, Libya Lideri Muammer Kaddafi ve Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in beni kabul etmesi kararı alındı. Dudayev'i sakinleştirmek için telefonlar açtırdım. Ama mümkün olmadı.
Çeçenler çeşitli yerleri ele geçirdiler. İçişleri Bakanı Yerin istifa etmek istedi. Yegorov ve Güvenlik Konseyi Sekreteri Lebov da bırakmaya hazır olduklarını açıkladılar."
RUSYA NEDEN ÇÖKTÜ
Sovyetler Birliği'nin (SSCB) dağılmasına da değinen Primakov, dağılmaya gerekçe olarak tek bir sebebin gösterilmeyeceğini belirtti. Primakov, "Nedenlerden bazıları, federal yapı mükemmel değildi, Rusya yöneticilerinin beceriksizliği söz konusudur. ABD ve NATO'nun müttefikleri de bu sonda etkili olmuştur.
Gorbaçov ile Yeltsin arasındaki karşıtlık da bunda önemli rol oynadı. Dahası, Lenin'nin üniter yapı anlayışına karşı tavrı yanlış uygulanınca çöküş kaçınılmaz oldu" dedi.
Marksizm'in bir zamanlar din olarak algılandığını, kendisinin de Marksist olduğunu söyleyen eski Rus Başbakanı, "Ancak şu an Rusya'da Marksizm'e, bir bilim olarak yaklaşıyorlar. Marksizm'e göre siyaset ekonominin konsantre edilmiş halidir. Ekonomik ilişkilerimiz ne kadar fazla gelişirse, bütün ilişkiler için o kadar güvenilir bir temel oluşacaktır" tanımlamasında bulundu.
Rusya'nın yeni Devlet Başkanı Medvedev döneminde de ilişkilerin aynen gelişmeye devam edeceğini ifade eden Primakov, "Çünkü, Vladimir Putin, gelecekte politikayı belirleyecek liderlerden biri olmaya devam ediyor.
Yeni başkan zorla herhangi bir yerden getirilmedi. Putin'in önerisiyle aday olmuş ve seçilmiştir. Putin, parlamentoda çoğunluğu elinde bulunduran partinin lideri olarak yoluna devam ediyor.
Medvedev ile Putin 17 yıldır arkadaş. Tüm bunlar bir araya getirildiğinde Türkiye-Rusya ilişkilerinde köklü bir değişim olmayacağı görülür" şeklinde konuştu.
BEHİÇ KARAHİSARLI/VAKİT