Cemil Çiçek'ten, HSYK'ya hatırlatma ?
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'ten Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na mesaj...
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) bir idari organ olduğunu, yargı organı olmadığını belirterek, ''Yargıya müdahale anlamına gelebilecek her türlü icraattan kaçınmaları gerekir. Aksi takdirde yargı bağımsızlığı dediğimiz şey ortadan kalkar'' dedi.
Çiçek, CNN Türk'te yayınlanan ''Eğrisi Doğrusu'' programında gazeteci Taha Akyol'un sorularını yanıtladı.
Bir soru üzerine Türkiye'nin demokratikleşme yolunda çaba sarf ettiğine dikkati çeken Çiçek, terör meselesinin de demokratikleşmeyle çözülebileceğine inandıklarını vurguladı. Çiçek, şunları kaydetti:
''Geçmişte olağanüstü tedbirler aldık. Bugün de almaya devam ediyoruz ama terör meselesinde, terörle mücadelede bu tedbirlerin artık tek başına yeterli olmadığını herkes hem kabul ediyor, hem de söylüyor. Demokratik bir açılım içerisinde bu meselelerin çözülmesi lazım. Şuna inanıyoruz Türkiye'nin demokratik standartları yükseldikçe terör meselesinde de bir gerileme söz konusu olacaktır. Bunu daha evvel de ifade ettik. Terör örgütünün bugün en çok yıldığı şey demokrasidir. Onun için bu yönüyle biz geçmişte de çalıştık. Arka arkaya bir çok tedbir de alındı.
Türkiye en önemli sorunları hep bir 'paket' mantığı içinde algılandığı için her defasında da 'yeni bir paket var mı' diye sorarlar. Halbuki bu paket meselesi değildir. İnsanların hayat standardını, devlete olan güvenini artıracaksınız. Birlik ve beraberliğinizi öne çıkaracaksınız, ortak paydalarınızı öne çıkaracaksınız. Biz bunların hepsini demokratik atılım içerisinde ve Türkiye'nin genel kalkınma hedefleri doğrultusunda yaptık ve yapmaya da devam ediyoruz. Öbür türlü söylediğinizde bu başka anlama geliyor ve bunu da hemen çarpıtıyorlar.''
HSYK 2009 YAZ KARARNAMESİ
''HSYK'nın Haziran kararnamesi denilen kararnamenin geciktiği, Ergenekon soruşturmasına bakan savcılar ve davaya bakan hakimlerin kurul tarafından görevden alınmak istendiği ve buna Adalet Bakanlığının karşı çıktığı, bu yüzden tıkanma olduğu konusunda tekzip edilmeyen haberler yayımlandığının'' hatırlatılması üzerine Bakan Çiçek, çok kararname çıkardıklarını, bunun bir yöntemi ve süresi olduğunu belirtti. Çiçek, ''Tabii bir gecikme varsa da bu da haklı sebeplerle kamuoyuna tam izah edilemiyorsa o zaman spekülasyonlar başlıyor'' dedi.
Çiçek, ilke olarak ayrıldığı kuruluşla ilgili uygulamalarla özel olarak ilgilenmediğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bir gecikmenin olduğu muhakkak. Biz genellikle 2003'den bu yana bir sistem geliştirdik. Evvela HSYK tayin ilkelerini belirler. Onu Adalet Bakanlığına gönderir ve Adalet Bakanlığı o çerçevede tayinleri hazırlar. Diyelim ki üç yılını bitirmiş olanlar bulundukları yerden diye... Ona göre ortalama Haziran sonu Temmuz başı veya veya ikinci haftası bu sürede bu kararnameler çıkıyor genelde. Biz hep şuna dikkat ettik, özellikle üniversite imtihanları yapılsın, kararnameyi ondan sonra çıkaralım. Çünkü çocukları imtihana girecek olanlar vardır, aileler bu konuda daha rahat etsinler, çocuk olumsuz bir ortamda bulunmasın diye insani münazaralarla ve her her hakimden de tayin sıralamasına giren, bu talepte bulunan hakimden de 5 tercih yapmasını isteriz, nereyi istiyorsun diye? Bugüne kadar olan kararnamelerde muhtemelen burada da öyle olabilir. En az hakim ve savcıların yüzde 85-90'ı bu istedikleri 5 yerden birine tayin edilir.''
'YARGIYA YARGININ DA MÜDAHALE ETMEMESİ LAZIM'
''Ergenekon'' davasına bakan hakim ve savcıların görevden alınacağı iddialarına yönelik başka bir soru üzerine Çiçek, kararnamedeki gecikme konusunda ilk elden bilgi sahibi olmadığını, HSYK Başkanvekili Kadir Özbek'in bu gecikmeyi bir başka sebebe bağladığını anımsatarak, şöyle konuştu:
''Ben buna inanmak mecburiyetindeyim. Ama öbür tarafta da basında öyle şeyler yazılıyor ki eğer bunların bırakın tamamının doğru olması çeyreğinin bile doğru olması son derece vahim bir durumdur. Adalete, yargıya güveni sarsar. Yargıya müdahale anlamına gelir. Şimdi şunu görmek lazım. Yargıya yargının da müdahale etmemesi lazım usul hükümleri dışında. Yani nedir o da, ilk derece mahkemesi karar verir, kararı beğenmeyen temyiz eder. Temyiz yoluyla ilgili daire o dosyayı inceler bozar ya da onar. Bu müdahale değil, usuldür ama bir başkasının 'şunu şöyle yapmamız lazım, bunu böyle yapmamız lazım, bu niye böyle, sen niye böyle yapıyorsun, o davaya sen bakma falanca baksın, filanca baksın' dediğiniz takdirde bu yargı için büyük bir felaketin göstergeleridir.
Çünkü HSYK bir idari organdır, bir yargı organı değil. Yargı organının bir parçası değil. Sadece hakimler ve savcıların atanması, özlük ve disiplin işleriyle ilgili olarak anayasada ve yasalarda belirtilen idari hizmetleri yapar. Diğerlerinden farkı, kararları yargı denetimine tabi değildir. Değilse yargıya müdahale anlamına gelebilecek her türlü icraattan kaçınmaları gerekir. Aksi takdirde o zaman yargı bağımsızlığı dediğimiz şey ortadan kalkar.''
Türkiye'de hep yargı bağımsızlığı üzerinde durulduğunu esas olanın yargının tarafsızlığı olduğunu vurgulayan Çiçek, şunları kaydetti:
''Yargı bağımsızlığı yargının tarafsızlığının teminatıdır. Yargı tarafsız olsun, vicdani kanaatine, anayasa, yasalara göre karar versin. Her türlü tesir, kararı verecek hakime ulaşmasın diye getirilmiş doğru tedbirlerdir. Uluslararası hukukun tedbirleridir. Bunu siyasetçi yaparsa 'yargıya müdahale', yargı mensubu veya bir başka makam bu müdahaleyi yaparsa 'canım o kadar da olur' diyorsak bu olmaz. Onun için HSYK idari bir kuruldur. Dolayısıyla yapabilecekleri iş yasayla sınırlanmıştır. Hele hele görülmekte olan davaya müdahale anlamına gelecek bir tartışma başlıyorsa, başlayacaksa bu hakikaten Türkiye için iyi bir gelişme olmaz. Ben yazılanların doğru olmadığına inanmak isterim. Bilmiyorum konuyu. Sayın HSYK Başkanvekili Özbek'in yaptığı açıklamaya itibar etmek noktasındayım. Önümüzdeki hafta belli olur.''