CHP bunu hep yapıyor

CHP bunu hep yapıyor

CHP’nin 854 sayfalık Parti Meclisi raporunda, başörtüsüne HAKARET YAĞDIRILDI.

CHP'nin 854 sayfalık Parti Meclisi raporunda, başörtüsüne HAKARET YAĞDIRILDI. Raporda yer alan, "Türbanını çıkararak üniversiteye giren öğrencilere karşı da hiçbir ayırımcılık yapılmamış, hatta onlara özenli davranılarak, öğrenciler kazanılmaya çalışılmıştı" ifadeleri gerçekten doğru mu acaba!!!


Deniz Baykal'ın genel başkan seçildiği Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) 32. Olağan Kurultayı'nda, Parti Meclisi 854 sayfalık çalışma raporu hazırladı. Söz konusu raporda, başörtüsüne yönelik ağır hakaretler yer aldı. Raporda; türbanın dini motifli başkaldırı sembolü olduğu iddia edilerek, "Türban Anadolu kültürünün ve geleneğinin bir parçası değildir. 'Saçımın tek telini dahi göstermem' bağnazlığının ve tarikat yapılanmasının dini ve siyasi simgesi olan türbanın kadınlarımıza, kızlarımıza yönelik dışarıdan ithal bir dayatma olduğunu anlattık" deniliyor. Raporda; başörtüsü sorununun, kafasında örtülü bir projesi olmayan bir iktidarın varlığıyla çözüleceği iddia ediliyor.
"DİN, İNSANLA ALLAH ARASINDA KALMALI"
Raporda; "Dini 'insanla Allah arasında' bir iman, ibadet, inanç, manevi bağlılık konusu olarak anlamak, onlar için yeterli değildir. Onlar, inancı topluma, kamuya taşımak kararlılığı içerisindeler" deniliyor ve dinin Allah ile kul arasında kalması isteniyor:
"Bu kadro, bu kadronun bilinçli yöneticileri, çekirdeği, 'dinin Allah'la kul arasında özel bir manevi ilişki, bir inanç, iman ve ibadet konusu olduğu' tespitini çok yanlış, çok yetersiz bulmaktadır. İnancı, dini; bir insanla Allah arasında, kulla Allah arasında bir iman, ibadet, manevi bağlılık konusu olmak olarak anlamak, onlar için kesinlikle yeterli değildir. Onlar, inancı topluma taşımak, kamuya taşımak kararlılığı içerisindedirler.
O nedenle inançları toplumsallaştırmak, kamusallaştırmak bir temel arayış hâline gelmiştir. Bunu bir zafiyet diye görmektedirler, yetersiz inanç saymaktadırlar. 'İnancın, Allah'la kul arasında bir ilişki olarak anlaşılmasını' kabul edilemez addetmektedirler."
"TÜRBAN, Ilımlı İslam Devletine Geçiş Projesinin siyasi simgesidir"
Raporda; türbanın, "laik Atatürk Cumhuriyeti ve devrimlerine, çağdaş hukuk devletine" geçirilmek istenen bir kılıf olduğu iddia edilerek, "Türban, siyasi ve idari nüfuzu ele geçirme mücadelesini sürdürmekte olan gerici tarikatların dini motifli başkaldırı sembolüdür. 'Ilımlı İslam Devletine Geçiş Projesi'nin siyasi simgesidir" Başbakan ve ona akıl verenler, türbanı dini ve siyasi simgeye dönüştürmüşlerdir. Bunun ilk sonucu dinin siyasallaştırılmasıdır. (") İrticanın, teokratik düzen özleminin simgesine dönüşmüş olan türban, türbancıların beyinleri yıkamaya çalıştıkları gibi 'kadınlar için bir özgürlük ve insan hakkı' sorunu değil, gerçekte bir özgürlükten kaçış, kazanılmış haklardan gönüllü olarak vazgeçme ve gönüllü kulluğu seçme sorunudur" denildi.
----------------
İŞTE AĞIR HAKARETLER!
"Türban, siyasi ve idari nüfuzu ele geçirme mücadelesini sürdürmekte olan gerici tarikatların dini motifli başkaldırı sembolüdür..."
•••
"Türban, "kadınlar için bir özgürlük ve insan hakkı" sorunu değil, gerçekte bir özgürlükten kaçış, kazanılmış haklardan gönüllü olarak vazgeçme ve gönüllü kulluğu seçme sorunudur..."
•••
"Saçımın tek telini dahi göstermem' bağnazlığının ve tarikat yapılanmasının dini ve siyasi simgesi olan türbanın kadınlarımıza, kızlarımıza yönelik dışarıdan ithal bir dayatma olduğunu anlattık..."
---------------
TÜRBAN SİYASİ SİMGE OLAMAZ, OLURSA DEMOKRASİ SÜRDÜRÜLEMEZ
Raporda, türbanın, 1998-1999 döneminde yaşanan siyaset odaklı kışkırtmalar ardından başlayan gösterilerin sonlanması ile üniversitelerin gündeminden çıktığı öne sürüldü ve "Türbanını çıkararak üniversiteye giren öğrencilere karşı da hiçbir ayırımcılık yapılmamış, hatta onlara özenli davranılarak, öğrenciler kazanılmaya çalışılmıştı.
Burs, yurt, ayni yardım gibi olanaklardan yararlandırılmışlardı. Üniversitelerin rehberlik ve psikolojik danışmanlık merkezlerindeki öğretim üyelerinden ilgi ve sevgi görmüşlerdi. Türbanını çıkarttığı için tarikat yurtlarından atılan birçok kızımızı, yeni yurt bulununcaya kadar öğretim üyeleri evlerinde misafir etmişlerdi. Gerilim bu nedenle azalmış iken, günümüzde AKP-MHP işbirliği ile olay yeniden tetiklenmiştir" denildi. Söz konusu ifadelerle, İstanbul Üniversitesi eski Rektör Yardımcısı ve CHP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Nur Serter'in başlattığı ikna odalarının savunulması dikkat çekiyor.

VAKİT