CHP"nin açılımlarını yine CHP boğmuş
CHPnin yerel seçim öncesinde giriştiği çarşaf ve Kuran Kursu açılımlarının arkası gelmedi.
1930'da kadınlara belediye seçimlerine katılma hakkı tanındıktan sonra, çarşaf ve peçelerle oy kullananların kimliklerinin tespiti zorlaştığı gerekçesiyle 1935'te yerel yönetimlere kadınların peçe ve çarşaflarını çıkarmaları yönünde tamimnameler yayınlayan CHP'nin yerel seçimler öncesinde Kur'an Kursları ve başörtüsü konusunda yaptığı çıkışlar, parti içinde ciddi tartışmalar doğurmuştu. CHP'nin yerel seçim öncesinde giriştiği çarşaf ve Kur'an Kursu açılımlarının arkası ise gelmedi.
1940'LARDA "GELENEKSEL GİYSİ" DİYE KARŞI ÇIKIYORDU
CHP'nin bu ve buna benzer çıkışları daha önce de yaptığı; ancak her seferinde iç muhalefet yüzünden bu projeleri askıya aldığı ortaya çıktı. 1930 ve 40'lardaki baskılar, çarşafın veya peçenin "bir siyasi simge olduğu" gerekçesiyle yapılmıyor, bu baskılar tam tersine geleneksel bir kıyafetin modernliğe uymadığı gerekçesiyle gerçekleştiriliyordu. Oysa CHP, yerel seçimler öncesinde "geleneksel kıyafetle sorunumuz yok" diyerek, yıllar sonra ilk kez çarşaflı kadınlara parti rozeti takarak ve Kur'an Kursu açma kampanyaları başlatacağı sözü vererek büyük bir açılım gerçekleştirdiğini iddia ediyordu. CHP'nin seçim öncesinde yaptığı bu açılım siyasetine ilk tepkiler yine CHP'nin içinden yükseldi. CHP'li TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu, CHP'nin son yaptığı açılımlara "kuruluş felsefesine aykırı" diyerek sert tepki göstermişti.
CHP'NİN TARİHİ "DİNÎ AÇILIMLAR DENEMESİ"
1940'ların sonundan itibaren sürekli dindarlara yönelik birtakım açılım girişimlerinde bulunan CHP'nin, bu projelerinin hiçbirisinin uzun ömürlü olmadığı belirlenirken, bu tür açılımlara bizzat parti çevrelerinden tepki geldiği gözlendi.
- 1947'de CHP hükümeti Hacc'a gidenlere döviz vermeye başladı. Yine aynı yıl "Özel Din Öğrenimi Ana Hatları Programı" kabul edildi. İbadet yerlerinin bakım ve onarımının sağlanması ile din görevlilerinin maaşlarının iyileştirilmesi konuları ele alındı ve bu konularda önemli adımlar atıldı.
- 1950'de ezanın orijinal dilinde okunması için TBMM'de yapılan yasa değişikliği görüşmelerinde olumlu tavır sergiledi. CHP'nin bu tavrı, dönemin CHP yanlısı basını tarafından "yarın da çarşaf ve fes talebi gelir" denilerek çok sert biçimde eleştirildi.
- 1973'te Bülent Ecevit'in genel başkanlığında CHP'de, "inançlara saygılı lâiklik" tezi işlenmeye başlandı. Kısa süre sonra CHP bu söylemden uzaklaştı. Ancak Ecevit 18 Nisan 1999 genel seçimleri öncesinde bu söylemi DSP'de seslendirdi ve yüzde 22 oy alarak iktidara geldi. Ecevit'in başörtülü milletvekili Merve Kavakçı olayındaki tutumu ise, "inançlara saygılı lâiklik" tezini bütünüyle çökertti.
- CHP, 3 Kasım 2002 seçimlerinden önce Şeyh Edebali imgesiyle "Anadolu Solu" açılımı yaptı. Brezilya Devlet Başkanlığı koltuğuna oturan, Latin Amerika'daki Kurtuluş Teolojisi fikrinin savunucularından Silva Lula'dan etkilenen CHP, Lula'nın "Dinle Barışık Sol" modelini incelemek için Brezilya'ya bir heyet gönderdi. Söz konusu heyet bir raporla geri döndü ve "Anadolu Solu" kavramıyla yeni bir açılım stratejisi benimsendi. Baykal da bu strateji gereği Şeyh Edebali'nin vasiyetnamesini partisindeki makam odasına astırdı. Şekilci bir girişimden öteye geçmemekle eleştirilen bu tutuma dahi en çok tepki parti çevrelerinden geldi.
vakit