Çocuğunuzu Hollywood Yetiştirmesin

Çocuğunuzu Hollywood Yetiştirmesin

Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi 13. Psikiyatri Kliniği Şefi Doç. Dr. Kemal Sayar, televizyon ve internet karşısında uzun süre kalan okul çağındaki çocuklarda...

Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi 13. Psikiyatri Kliniği Şefi Doç. Dr. Kemal Sayar, televizyon ve internet karşısında uzun süre kalan okul çağındaki çocuklarda dikkat eksikliği ile hiperaktivite bozukluğu denilen sendromun yaygınlaştığını söyledi.

Sayar, yaptığı açıklamada, televizyonda görüntülerin, imgelerin çok hızlı değiştiğini, görüntünün çok fazla yenilenmesiyle beyindeki bazı devrelerin uyarıldığını belirterek, “Çocuklar artık gündelik hayatta da her şeyin televizyon ekranındaki gibi hızla değişmesini arzu ediyorlar. Oysa gündelik hayat bazen çok durağan olabilir. Bu durağanlığa tahammül edemiyorlar” dedi. Günümüzde, televizyon ve internet karşısında uzun süre kalan okul çağındaki çocuklarda giderek artan boyutlarda dikkat eksikliği ile hiperaktivite bozukluğu denilen sendromun yaygınlaştığını ifade eden Sayar, “Bir türlü yerlerinde oturamayan, dikkatlerini toplayamayan, kıpır kıpır bir gençlik yetişiyor” diye konuştu.
İnternetin bir yandan çeşitli imkanlar sunan, bir yandan da gereksiz ayrıntılarla insanın zihnini doldurup işgal edebilecek bir araç olduğunu dile getiren Sayar, şöyle devam etti: “Televizyonda gençler sayısız olaya tanıklık ediyorlar ve oradan dünya hakkında bilgi sahibi olmaya çalışıyorlar. Halbu ki ekrana yansıyan şey çoğu zaman insan tabiatının karanlık tarafına ilişkin oluyor. Hayatta iyi şeyler de var, mutluluk da var, bir başkasını, çıkarı olmadan sevmek de var, hayırseverlik de var. Oysa bu tür şeyleri bizim ekranlardan görme şansımız biraz daha az. Çocuklar ve gençler Hollywood sanayisinin ürettiği ürünlerle, imgelerle kendi dünyalarını biçimlemiş oluyorlar.”
Televizyon ekranına ve bilgisayar oyunlarına hapsolan çocuklar ile gençlerin bir an önce büyümek istediklerine dikkati çeken Sayar, “O yüzden ‘televizyonu kapat hayatı aç’ sloganını çok seviyorum. Çocuklarımızı hayatın içinde gezdirmemiz lazım. İnsanların kanlı canlı varlıklar olduğunu, onlara bir yumruk isabet ederse, bir acı hissederlerse ağlayabileceklerini, üzülebileceklerini gösterebilmemiz lazım. Yoksa duyarsızlaşıyorlar” diye konuştu.