"Darbe İyidir, Cumhuriyet'i de Öyle Kurduk"

"Darbe İyidir, Cumhuriyet'i de Öyle Kurduk"

Akşam Gazetesinde dün Serdar Akinan "kan akmasını" istedi; bugün Oray Eğin açık açık darbe savunuculuğu yaptı. İşte o yazı...

Oray Eğin/Akşam

Darbecilik kötü bir şey değildir

Pek çok kısır tartışmayla beraber, bugünkü rejimin gidişatından endişe duyanlar bir de darbeyi gizliden gizliye telaffuz etmeye başladılar.

Yıllardır, demokrasidense askerin garantörlüğüne inanarak huzur bulmayı tercih edenler çıkıyor nedense bu ülkede. Sandıklar rejime askeri müdahalenin ters teptiğini gösteriyor oysa. Hele ki son seçimlerde geceyarısı muhtırasının doğurduğu sonuçları hep birlikte gördük.

Bugün de Türkiye'nin geleceğiyle ilgili iki seçenek olduğu havası yaratılıyor adeta: Darbenin yolu ve AKP'nin istediği Türkiye. Bir üçüncü yol bulmak, toplumu germeden uzlaşmayla sorunların üstesinden gelme seçeneği tamamen ortadan kalktı galiba. İki taraftan da böylesi bir uzlaşma için çaba görmek pek mümkün değil.

Askerin seçimle gelmiş bir hükümeti devirip yerine geçmesi arzu edilen bir durum elbette değil. Türkiye'nin geçtiği acılar hepimizin belleğinde. Ancak “darbecilik” denince ürkütüyle karışılaşılmasının da ne kadar doğru olduğu tartışılır.

Zira evrensel siyasette tartışmamız gereken kavram darbenin bir seçenek olup olmadığı değil, toplumsal değişimlerin ilerici olup olmadığı. Buna darbeler de dahil.

Bugün pek az kişi Türkiye'de yaşanan değişimin ilericilik yolunda bir adım olduğunu iddia edebilir. Bunu söyleyebilecek olanların da ya rövanştan gözleri kararmıştır, ya da ciddi bir miyopluk sorunu vardır.

Peki geriye gidişi tersine çevirmenin yolu bir “darbe” mi?

Doğrusu, darbe kavramının tanımlanması gerek ilk başta. Türkiye'de bu kavramın algılanışında ciddi bir yanlış var. Eğer toplumu ileriye götürecek bir hareket oluşturulursa, elbette böylesi bir durumda askeri gözardı etmemek gerek.

“Ne şeriat ne darbe” sloganlarının çözümü belki de burada gizli: İçine askeri de alan, hükümeti de dışlamayan, herkesin mutabakatıyla oluşacak yenilikçi bir hareket, bir uzlaşma rejimi...

Ancak her nedense özellikle entelektüeller askerin adını telaffuz etmekten çekiniyorlar, askeri düşman belliyorlar. Belki de “şık” kaçmıyor. Bu insanlar AKP'nin özgürlüğünü savunuyorlar ama bu ülkenin dinamiklerinden biri olan ordunun görüş bildirmesine tahammül etmiyorlar. Darbe deyince de insanları felaket çağrısı yapmakla suçluyorlar.

Onlara çok temel ve basit bir tarih bilgisini hatırlatmakta yarar var:

Bugün vatandaşı olduğunuz devlet de darbeyle kurulmadı mı? Ülkelerinin gidişatından rahatsız bir grup asker toplanıp bir şey yapılması gerektiğine karar verdi ve bu sayede Cumhuriyet ilan edildi.

Kurtuluş Savaşı'nı veren askerlerin niyetiydi önemli olan. Onlar, Saray'a karşı çıkarak toplumu ileriye götürmeyi amaçlamışlardı. Bunda da başarılı oldular.

Hatta ve hatta türban bile Cumhuriyet'in bir kazanımıdır. Cumhuriyet sayesinde kadın kara çarşaftan kurtulmuştur. Bu bile önemli bir değişimdir; eğer Osmanlı rejimi olsaydı belki de evine hapsedilecek kadın “darbe” sayesinde hayata dahil olmuş, herkesten önce seçme ve seçilme hakkına kavuşmuştur.

Türkiye'nin seçeneklerine darbe mi şeriat mı diye bakmaktansa, ilericilik mi gericilik mi diye bakmak berraklık sağlayacaktır.