Merve Kavakçı
Değiştik mi, değişmedik mi?
Evet evet.... Yine değişen Türkiye yine değişmeyen Türkiye... Bir tarafımızda çözüm sürecinin getirdiği değişim atmosferi var. Nevruz ateşi üzerinden atlayan siyasetçileri görüyor da Türkiye ne kısa sürede, nerelere geldi diye şaşırıyor, insan. Diğer tarafımızda ise “Sayın Öcalan”ın mesajı... Bir taraftan Sırrı Süreyya Önder’in dilinden pür dikkat bu mesajı dinleyen kalabalığı düşünüyorum, diğer taraftan MHP Kongresinde Bahçeli’nin “bebek katili” referanslı konuşmasını. Hepsi de değişen ve değişmeyen Türkiye’nin birer parçası. Zıtlıklar içinde bir ileri, iki geri, iki ileri bir geri yol alan kimi zaman da aldığını zanneden bir ülke.
Bir başka örnek askeri yargıdan geldi dün. Değişen ve değişmeyen Türkiye’yi beraberce muhteva eden bir örnek bu. Hikâye Piyade Başçavuş Hakan Kayabaşı’nın 1999’da orduya girmesiyle başlıyor.. 2012 yılında öğretmen olan Meral hanımla evleniyor Hakan bey. Bir süre sonra tayini Ankara’ya çıkan asker, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Etimesgut Lojmanı’ndan kendisine tahsis edilen eve taşınıyor. Meral Kayabaşı için, lojmanın nizamiyesine giriş-çıkışlarda sorun çıkmaya başlıyor, çünkü Meral hanım başörtülü! Evine giriş çıkışları yapabilmesi için askeriyeden akıllı kart çıkartılması gerekiyor. Yaptığı başvuruya red cevabı 1. Kara Havacılık Alayı Meydan Hareket Tabur Komutanlığı’ndan geliyor. Zira Meral hanım başörtülü!! İşte size değişmeyen Türkiye’den bir enstantane.
Allah’tan yüreğimize bir miktar su serpen değişen Türkiye örneği de aynı olay içinde, akabinde gelişiyor. Kayabaşı çifti Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde (AYİM) dava açıyor. Dava başvuru dilekçesinde Meral Kayabaşı’nın evini kullanamadığına işaret edilerek “TSK Akıllı Kart Yönergesi’nin ilgili bendi hukuka ve hakkaniyete aykırıdır” deniliyor ve iki talepte bulunuluyor. Bunlardan biri yürütmenin durdurulması diğeri ise yönergedeki ilgili hükmün iptali.
Burada davalı taraf Milli Savunma Bakanlığı, onlar da savunmalarını yolluyor. TSK’nın ilgili yönergesine atıfta bulunuyorlar tabii ki! Ne diyor yönerge? “Çağdaş olmayan, İnkılap Kanunlarına aykırı, siyasi veya dini bir ideolojiyi belirleyen kılık kıyafetle çekilmiş fotoğraflar kullanılamaz ve yüzün tamamı açık olacak, iki kulak ve alın açıkça görülecektir.” Buyrunuz! Saçınızı başınızı yolunuz! Bu zaman ve çağda hâlâ çağdaşlık tanımını tektipleştirici, faşizan bir tonda yapmanın kalbinize salacağı iç burukluğu eşliğinde yolunuz! Yönergenin TSK mensupları için geçerli olması gerekirken, mevzubahis olayın değerlendirilmesinde, “aile mensupları için de geçerlidir” ibaresinin savunmada kullanılmış olması bir kere daha saç-baş yoldurucu nitelikte!
Sonuç itibariyle dosyaya bakan AYİM Üçüncü Daire Başkanlığı yürütmenin durdurulması talebini reddediyor, ancak dava başvurusunu kabul ediyor. Karar da oybirliği ile alınıyor. Emsal niteliği taşıdığı için de ayrıca önemli. Ailenin avukatı Mehmet Erkan Akkuş, “Anayasal, hak olan din ve vicdan hürriyetine aykırı, bu işlem ve bu işlemin dayanağı yönerge maddesi bu kararla iptal edilmiş oldu. TSK personeli ve aileleri ile birlikte 1 milyona yakın kişiyi ilgilendiriyor” diyor.
Kararın sonucuna mı sevinelim, yoksa hâlâ bu meselelerle uğraştığımıza mı üzülelim...
yeniakit