Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Demirtaş’ın mektubu

Halen Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş, eşi Başak Demirtaş kanalıyla bir çok aydın, yazar, kanaat önderi ile birlikte bana da bir mektup göndermiş. Anladığım kadarıyla Demirtaş, “iktidar karşısında eleştirel duruş”u ortak zemin olarak değerlendiriyor ve ülke geleceği için bir “ortak duruş” çağrısında bulunuyor.

Sayın Demirtaş’ın bu mektubu, muhataplarının “farklarını fark etmeden” yazdığı düşünülemez. Farkları dikkate alarak yazdığı noktasından hareket edildiğinde ise amacın, “Farklara rağmen ülke için ortak zeminler üretilebilir” kanaatinin ürünü olduğu sonucu çıkar.

Demirtaş’ın mektubuna yansıyan tüm değerlendirmelere rezervlerim olabilir, ama bu tavrı önemsediğimi belirtmek isterim.

Uzunca zamandır iktidar cenahının MHP’nin genel yaklaşımının gölgesi altına girdiğini ve HDP’ye karşı “düşmanca” bir tavrı benimsediğini belirtiyor, bunun ülke bütünlüğü açısından son derece zararlı olduğunu yazıyorum. Sonuçta Meclis’te üçüncü büyük parti olan, 6 milyon küsur seçmenin oyunu alan, yüzde 10-13 arasında bir seçmen topluluğunu temsil eden ve ağırlıklı olarak Kürt kimlikli vatandaşlarımızın siyasi temsilini ifade eden bir partinin düşmanlaştırılması, şeytanlaştırılması, oy veren vatandaşlarda da dışlanma duygusu oluşturur ve bu ülke bütünlüğü için büyük risktir.

Bunları ifade ederek geliyorum. Sağlıklı duruş bu değildir, diyorum. 22 Nisan tarihli “Baba bir hırsız tuttum” başlıklı ve “mülteci sorunu”nu değerlendiren yazımın ilk paragrafında, ülkemizin sancılı sosyal yapısına işaret ettim. Şunları yazdım:

“-Bir kere 6-7 Eylül olaylarını, Maraş, Çorum, Başbağlar, Madımak olaylarını yaşamış, halen “siyasi kamplaşma”nın herkesi rahatsız eder hale geldiği, ülkenin Doğu – Güneydoğusunda onlarca belediyenin kayyımla yönetildiği, toplumdan yüzde 10 civarında oy alan ve Meclis’te üçüncü grup olarak temsil edilen bir siyasi partinin terör iltisakı gerekçesiyle kapatma davasına maruz kaldığı, dini zeminde oluşmuş bir yapının darbe yapmaya kalkıştığı ve ülkeyi olağanüstü yönetimlere sürüklediği bir ülkeyiz. Yani içerde ahenk, insicam, barış problemleri yaşayan bir ülkeyiz.”

Yazının devamında “sağlıklı entegrasyon gerçekleşmediği takdirde göçmen sorununun da bu sancıyı artıracağı” değerlendirmesi yapılıyordu.

Şöyle bir bakalım: Ümit Özdağ’ın mülteciler karşısındaki çizgisi ile iktidar siyasetinin HDP – Demirtaş karşısındaki çizgisi arasında bir fark var mı? İktidar “mültecilerin dışlanması”nı sorun olarak görüyorsa, HDP’ye yönelik tavrın “Kürtlerin dışlanması” gibi bir sonuç doğurmayacağından nasıl emin olabilir?

Ben iletişimi önemsiyorum. Türkiye için ortak arayışlar zemini bulunmasını, oluşturulmasını önemsiyorum. Onun için Demirtaş’ın “Açılım”ını önemsiyorum.

Demirtaş, 9 mayıs’ta T24 sitesinde bir yazı yazdı. O yazıdaki şu cümleler dikkatimi çekmişti:

“Büyük değişime hazır olun. Kimseyi dışlamayın. Herkesin el ele, yan yana durması için uğraşın. Ortak paydamız demokratik cumhuriyettir, ortak evimiz Türkiye’dir, ortak devletimiz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir”

O zaman değerlendiremedim. 11 Mayısta T24’te Murat Sabuncu bu yazıdan yola çıkarak “Demirtaş’ın ‘ortak devletimiz’ çıkışı ne anlama geliyor?” başlıklı bir yazı yazdı. Evet o da Demirtaş’ın yazısındaki “ortak payda, ortak ev, ortak devlet” şeklinde “ortaklık vurguları”nı dikkat çekici bulmuştu. Bunlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerine yansıyan “Tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan” vurgusundan farklıydı ama, farklı düşünce siyasi çizgi yelpazesindeki insanlarla “Ortak ev Türkiye” ekseninde bir ortaklaşma çabasıydı. Daha doğrusu, bu ülkenin Türk’ü, Kürd’ü, Laz’ı Çerkez’i, Sünnisi Alevisi, gayrı müsliminin birlikte barış içinde yaşayabileceği bir zemin inşa etme arayışı idi.

Murat Sabuncu o yazısında Kürt siyasetinin duayen ismi Ahmet Türk’ün “Eğer bizim kuşak da giderse genç kuşakla oturup diyalog kuramazsınız. Biz diyalog kurulacak son kuşağız” şeklindeki ünlü cümlesini de hatırlatıyordu.

Sayın Cumhurbaşkanı’nın sığınmacı konusu ile ilgili en son yine “Ensar – Muhacir ekseni”ne işaret eden ve “Biz burada oldukça göndermeyeceğiz” şeklinde formüle edilen konuşması, HDP – Demirtaş söz konusu olunca nasıl başkalaşıyor, anlamak mümkün değil.

Selahattin Demirtaş cezaevinden bir şeyler yapmaya çalışıyor. Geniş düşünce – siyaset yelpazesi, geçmişte “Akil İnsanlar Heyeti” tarzında mesela Demirtaş’ın mektubunda isimlendirdiği gibi bir “Aydınlar Heyeti” şeklinde belli bir ortak zeminde buluşur buluşmaz, o ayrı bir konu, ama ben “Ortak ev Türkiye” vurgusunun her zeminde ortaya konmasını önemsiyorum. Demirtaş’ın da bu noktada önemli misyonlar ifa edebileceğini düşünüyorum.

Bu yazı toplam 608 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar