"Demokrasi İçin Darbe Şart"

"Demokrasi İçin Darbe Şart"

Demokrasizm'in ayak sesleri...


M. Alı Kışlalı/Radikal
Demokrasi için darbe

Demokrasinin tarih içindeki yerini bulamadığı ülkelerde gerçekleştirilen askeri darbeleri incelediğinizde ortak noktalar buluyorsunuz. Önce ülkeyi yönetenler kendi siyasi ya da ekonomik çıkarları için kuralları çarpıtarak uyguluyorlar. Halkın çoğunluk gibi görünen kesimi kendilerine sunulan bu çıkar uygulamasından payını alıp susar oluyor. Ama asker bu bozuk düzeni sağlıklıya dönüştüreceği düşüncesiyle, toplumdaki daha bilinçli ve idealist gözüken kesimin de yardımıyla, müdahale ediyor.
Darbe yapanların amacı artık yavaş yavaş, kendi dikta yönetimlerini kurmak yerine ülkelerine daha düzgün işleyen demokrasiyi getirmek haline gelebiliyor. Ama geçiş döneminden sonra, seçime gittiklerinde, haklarında
çeşitli suçlama olan, itibarlarını yitirdikleri varsayılan, iktidardan düşürdükleri siyasetçileri destekleyenlerin yeniden kazandığını görüyorlar.
Darbe yapan askerlerin yeni kadroları seçimlerden sonra iktidarı devrilenlerin yeni kadrolarına bırakırken, 'Artık darbe olmayacak' diye ilan ediyorlar. Güvence veriyorlar. Yeni iktidara gelenleri de 'Gerginlik yaratmayın. Ülkeyi daha iyi yönetin. Kendi işinize iyi bakın. Askerin işine de karışmayın. Sakın darbe yapıldı diye askerden intikam almaya kalkışmayın' diye uyarıyorlar.
Ama gelişmeler kimseyi memnun etmiyor.
Ne ülkenin yönetimi yeni kadrolar elinde daha düzeliyor ne de askerin müdahalesi, kendisini darbeye özendiren çevrelerce yararlı ve saygıdeğer bulunuyor. Daha ileri gidenler, yönetimin sivillere devredilmesinin askerle sivil siyasetçiler arasında gerçekleştirilmiş, 'pazarlığı yapılmış-çıkar alışverişi' olarak da görebiliyorlar.
Askerin müdahaledeki başarısızlığının temelinde, amacının doğru olmamasından ziyade, darbe gerekliliğini geniş kitlelere anlatabilecek olan siyasi iktidarın hatalı uygulamalarının iyi yansıtılamaması yatıyor. Düşürülen iktidara daha önce oy vermiş olanlar onların neden düşürüldüğünü, kendi sınırlı çıkarlarına dayalı yaşamlarında anlayamış oluyorlar. Aksine kendilerine o avantajları sağlayanların haksızlığa uğradığını düşünüyorlar.
Askerin darbesinden sonra iktidara geçici olarak, yeni seçimlere kadar görevde kalmak üzere getirdiği hükümet de üzerine düşeni hakkıyla yapıp, topluma 'İşte doğru dürüst yönetim böyle olur' kanısını veremiyor.
Askeri müdahale bu açıdan da demokrasinin, darbe yoluyla yerleşmesine katkıda bulunamıyor.
Yeni seçimler, eski düşürülmüş iktidarın yedek adaylarını göreve getiriyor.
Ara dönemde düzenlenmiş yeni yasa ve anayasa askerlerin önceliklerini içeriyor. Onlara sivil yönetim sırasında, perde arkasından müdahale olanağı da sağlıyor. Askerler görece etkili olmaya devam ediyorlar. Böylece düşürdükleri iktidar sırasındaki uygulamaların benzerleri ufukta belirdiğinde onları önlemeye de gayret ediyorlar.
Bu durum, görev başındaki seçilmişlerin kendilerinden önce o makamları işgal edenlerin başlarına gelenleri unutmalarına yetecek süre devam ediyor. Süre sona ererken artık darbeye nelerin sebep olduğu hatırlanmaz oluyor. Görev başındaki siyasi iktidar hakkında çeşitli sebeplerden kaynaklanan şikâyetler ve suiistimal iddiaları ülke çapında yapılmaya başlayınca, bu gidişi durdurmak için çeşitli olanaklara sahip olanlar gene harekete geçiyorlar. "Demokrasi bu değildir. Halkın büyük çoğunluğunun oylarını almış olanlar şimdi demokrasiye ihanet ediyor. Kendi çıkarları için çalışıyorlar" diyorlar.
Hava böylece ülke çapında yayılıyor. Demokrasiye ihanet eden iktidarı düşürmek için çareler aranırken, son darbeden bu yana değişen kadrolarıyla asker yeniden gündeme geliyor. Ama her darbeden sonra askerin toplumu darbeye alıştırma işi daha güçleşiyor. Çünkü demokrasinin gerekleri her darbeden sonra alınan derslerle, biraz daha anlaşılır oluyor.
2006 yılı eylül ayında bir askeri darbeye sahne olan Tayland'da işler işte şimdilik böyle yürüyor.